5 Mart 2019 Salı

SA7487/SD1308: Sonsuz Ark Sohbetleri 35

"Şu anda bizi kuşatan ve bize ait olmaktan çıkan kültürümüz görüntümüzle birlikte bizi Batı'nın köksüz, özelliksiz ve ruhsuz basit bir mukallidi olmaktan koruyacak bir güce sahip değil."


Yaklaşık yüz yıldır Kuzey-Batı yörüngesinde Dünya büyük bir değişim içinde ve Türkiye de bu değişimi Batı'ya entegre kültürü ve algısı ile birlikte ruhunun bütün zerrelerine kadar yaşıyor. Ne yazık ki bu değişim değerler almaşığında iyiye doğru gelişmiyor. 

Türkiye, Batı'ya rağmen, Batı'nın akış çizgisinden ayrışsa da, kültürünü ve inancıyla kültürü arasındaki bağı korumak konusunda kararlı bir tutuma sahip değil. Felsefemiz, bilimimiz, edebiyatımız, görsel ve işitsel sanatlarımız gibi gündelik yaşantımız, giyim-kuşamımız, evlerimiz, eşyalarımız, beslenme alışkanlıklarımız , 'moda' saplantısı içinde, ne yazık ki kendi doğal akışının dışında bir baskı altında kendi özelliklerini yitirmeye devam ediyor. Şu anda bizi kuşatan ve bize ait olmaktan çıkan kültürümüz görüntümüzle birlikte bizi Batı'nın köksüz, özelliksiz ve ruhsuz basit bir mukallidi olmaktan koruyacak bir güce sahip değil. 

Herhangi bir Avrupalı'dan veya Amerikalı'dan bizi ayıran giyim-kuşamımız mevcut değil. Giydiğimiz, evimizde kullandığımız hemen her şey Batı kültürünün bir uzantısı; çok az şey var artık gelecekte çocuklarımızın evinde olacağından şüphe duyduğumuz... Seccadeler, namazlıklar, rahleler daracık kıyafetlerimizin ve metal-sunta-plastik karışımı eşyalarımızın kovacağı son nesneler olarak duruyorlar evlerimizde.

Türkiye son dönemde ulaştığı küresel bilinirliği, etkisi ve stratejik yaklaşımı ile insanlık için, değerler için, kültürler için, cinsiyetler için ve dinler için son örnek olma fırsatına sahip tek ülke; işte tam olarak bu yüzden kendi değerlerine, kendi kültürüne, kendi insanına ve kendi dinine  ait olanı önemsedikçe ve hayatına yansıttıkça, dünyanın diğer ülkeleri, değerleri, kültürleri, insanları ve dinleri için önemsenecek ve yeniden hayatlarına yansıyacak. Ya da belki de Türkiye bütün bunlarla insanlığa yeni bir bakış açısı kazandıracak. Gerçek, insancıl bir teklifin sahibi olarak etkili bir güç olarak geleceği daha çok etkileyecek.

Önce kıyafetlerimiz ile başlamalıyız; kültürleri, toplumları kendi zenginlikleri ile yansıtan kıyafetlerde kendimize özgü, bedenlerin rayihasından veya kışkırtıcılığından beslenmeyen geniş kapsamlı, çok boyutlu bir 'moda stratejisi' ile yola çıkmalıyız. Bugün erkeklerimiz ve kadınlarımız travmatik iki yüz yılı geride bırakarak herhangi bir idari baskı olmaksızın özgürce seçim yaparak giyinebilme hakkına sahip oldukları halde daraldıkları Batı Modası ile seçeneksiz kalmış durumdadırlar. 

Dinî kavramları kullanarak sentetik-bayağı bir moda akımı olarak alttan alta yürüyen niteliksiz seçeneklerden kurtulabilen bir moda anlayışı ile kıyafette ahlakı, sanatı, estetiği ve asaleti yeniden tanımlamalı ve en az teknolojik perspektif kadar ciddiye almalıyız. Ki; modanın ihracı Batı'nın üç yüz yıl boyunca bütün dünyaya kültür taşıyıcılığını yapmıştır. Türkiye yapımı tarihi dizilerin asıllarına uygun kostümleri bu moda çerçevesi için başlangıç olarak alınabilir; sınırları ve standartları belirlenmiş bir kültür yolculuğu başlatılabilir.

İnsanların niteliksiz sıradanlığa karşı durma haklarına saygı gösteren sistemler daha uzun ömürlü olabilirler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, artık sıradanlıktan daha aşağıda, bayağılaşan kılık-kıyafet karmaşasına son vermek ve insanlara seçenek sunmak zorundadır.

Bunu Batı'dan gelen yozlaşmaya ve ahlaksızlığa karşı kendi insanımıza ve insanlara borçluyuz.


Selam ve Sevgiyle...




Seçkin Deniz, 05.03.2019, Sonsuz Ark, Sonsuz Ark Sohbetleri


  

Sonsuz Ark'tan 
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı