17 Kasım 2018 Cumartesi

SA7137/KY26-CA215: Sınıra Dayanan Yabancı

“Yabancılarız biz, mülteciler, kadın erkek yurtsuz kaldık, sığınak sığınak!”


Notre Dame de Paris Operası’nın sahnelerinde sınırları zorlayan göçmenlerin çığlığını canlandırıyor, Honduraslılar’ın göçü.

Önceki hafta gerçekleşen Kongre ara seçimleri öncesinde güneyden gelen yeni göç dalgası üzerinden taraftarlarını çoğaltmaya çalıştı Trump. “Bunlar güneyden sürekli geliyor, önce kendileri, sonra da akrabalarını getiriyor, ekonomiye zarar veriyorlar. Bunların yüzünden işsizlik artıyor, güvenliğimiz tehlikeye giriyor. Demokratlar’dan cesaret alıyorlar” diye konuşmalar yaptı sürekli. Bu söylemin etkili olduğu kesimlerden biri, yerleşmeyi sürdüren göçmenler. Misafir misafiri istemiyor.

Kim en ağır şartlar halinde sürecek bir göçe katılmak ister ki… Dünya ülkeleri içinde en yüksek cinayet oranına sahip ülkelerden Guatemala, Honduras ve El Salvador; işsizlik ve yoksulluk cabası. Dokuz milyon nüfusa sahip Honduras, dünyada cinayet oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri. Çete kaynaklı şiddet, uyuşturucu ticaretinin getirdiği çatışmalar ve yolsuzluk yıllardır ülkenin gündelik hayatında kökleşmiş durumda. 

Şimdilerde ABD’ye doğru gerçekleşen, toplumun zayıf kesimlerini etkileyen şiddetin sebep olduğu ilk göç değil. Ancak bir göç ilk kez sivil toplum örgütlerinin desteğiyle ve her aşamada yayılarak gerçekleşiyor. Yolculuğu, 12 Ekim’de Honduras’ın suç oranı yüksek şehri San Pedro Sula’da, otobüs terminalinde bir araya gelen yüz altmış kişi başlattı. Grubun sayısı sınırlıyken, sosyal medya paylaşımlarından sonra katılımlar hızla artmaya başladı. Önce Guetemala’ya, ardından Meksika’ya geçen göçmenleri aşırı sıvı kaybına karşı su bulamamak ve suç çeteleri tehdit ediyor; aralarında bayılanlar oluyor. Geceyi yol üstündeki izbe mekanlarda geçiriyorlar. Gümrüklerde pasaport kontrolleri bezdirici bir ağırlıkta işliyor. Ancak adım başı katılım olduğu için, geri dönüşler yaşansa da her aşamada sayıları artıyor. Kalabalıklar halinde yürüyüş göçmenlerin çetelere karşı güven duymalarını sağlıyor.

Göçmenlerin sayısı konusunda farklı bilgiler var. Muhafazakarlara göre sayıları on bini aşıyor, solcular ise bu sayının bilinçli olarak abartıldığını, sığınmacıların en fazla iki bin kişi olduğunu öne sürüyor. BM temsilcilerine göre 22 Ekim’de bu sayı yedi bine ulaştı. Trump muhalifleri, Kongre seçimleri nedeniyle göçmen sayısının bilerek abartıldığı görüşünde. Elbette güneyden gelen sığınmacı grupları üretilmiş bir olgu değil, daimi bir gerçeklik. Ancak Honduras’tan gelen kafile konusunu Trump, seçmenini birbirine kenetleyecek bir tehdit olarak yansıttı. Sınırda taş atarsa karşılık bulacak göçmenlerden söz etti konuşmalarında. Niyeti sınırdan geçmek olan göçmen niye taş atma yoluna gitsin, o zaten yardıma muhtaç vaziyette, rüyasının peşinde geldi oralara…

Normal olarak sandığa gitmeyi sevmiyor Amerikalılar. Seçime katılma oranı yüzde 30’u nadiren aşıyor. Yüreklendirmek için normal posta yoluyla da oy verebiliyor seçmenler. Seattle’da yaşayan, ancak Colorada’da nüfus kaydı olan bir arkadaşım normal olarak oy kullanmadığı halde bu kez seçimlerin önemine binaen mektup yoluyla katıldı seçime. Şu var ki Trump şovenist bir dil kullandığı halde Latin göçmen ağırlıklı güney eyaletlerinde bile oy alabiliyor, dini söylemler kullandığı için.

Trump, “Gerçekten zor durumda iseler temsilciliklerimize başvurarak mülteci konumu kazanabilirlerdi, hem niye Meksika’da kalmıyorlar?” diye sorguladı bu göçmenleri. Onları içeri almanın özendirici kötü bir örnek teşkil edeceğini söyledi, söylüyor. Buna karşılık Honduraslı grubun gelmesini savunanlar, Meksika’nın da bu şiddete açık insanlar için güvenli olmadığını belirtiyorlar. Honduraslı kafile, sosyal medyada da tartışmalara yol açıyor. “Sınırdan geçme hakkı” kurcalanıyor bu tartışmalarda. Bir devletin sınırından geçme ihtiyacı içinde olan düşkün insanlara sınırlarını açmasının bir bağış değil mecburiyet olduğu öne çıkan bir görüş.

Amerika göçle oluşmuş, hatta göç yollarını zorlayarak kurulmuş bir ülke. Başarılarında göçmenlerin payı büyük. Göçe zorlayan dalgalanmalarda ise Amerikan siyasetlerinin müdahalesi açık. Rüya pazarlaması çok uluslu şirketlerin imgeleriyle sürerken, umutları beslenen insanlar katı gerçekleriyle yaşamaya katlanamıyorlar. Orta Amerika’dan ABD’ye göç daimi bir olgu, ancak bu defa yaşanan göçten, sivil toplum düzenlemeleriyle yeni bir dil yükseliyor. Yolculuğun çeşitli safhalarında katılımlarla genişleyen faklı bir göç dalgası oluşmakta. Geçilen yerlerde yemek ikramları yapılıyor. Göç süreci bir geçiş hakkı muaşereti oluşturarak ilerlerken yeni bir göç/göçmen profili yükseliyor. Göçmen anneler gazetelere yaptıkları açıklamalarda “Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak istiyoruz. Burada (Honduras’ta) iş bulamıyoruz” diyorlar.

“Yurtsuz kaldık, sığınak, sığınak!” diye bağıran “yabancıların” ciddi bir tehdit olduğuna nasıl ikna edilebilirdi bir şekilde göçmenliğe aşina seçmen kitleleri? Trump göç dalgasının suçluları ve “kimliği bilinmeyen Orta Doğuluları” taşıdığını öne sürdü ama anlaşılan pek etkili olmadı bu söylemleri. Filistin kökenli Rashida Tlaib’le Somali kökenli İlhan Omar’ın yanı sıra göçmen kökenli pek çok aday seçimleri kazanıp Kongre’ye girdiler. Honduras’tan yola çıkan göçmenler ise yolu yarılayarak Meksico City’ye ulaştı. Trump’un göçmenlere yönelik sürdürdüğü suçlamaların aynı tonda sürüp sürmeyeceği ise merak konusu.


Cihan Aktaş, 17.11.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar,  Perspektif Yazıları, 



Sonsuz Ark'ın Notu: Cihan Aktaş Hanımefendi'den yazıları için yayın onayı alınmıştır.  Seçkin Deniz, 09.05.2015

Yazının ilk yayınlandığı yer: Gerçek Hayat





Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı