12 Kasım 2018 Pazartesi

SA7114/KY59-MLÖZ53: Pavlov’un Çocuklar Üzerindeki Deneyleri

"Denek olarak 6-15 yaşlarındaki evsiz ve çocuk esirgeme kurumlarındaki çocuklar kullanılıyordu."


20 Kasım 1926 yılında Yönetmen V.İ. Pudovkin tarafından Sovyet Birliğinin ilk bilim belgeseli unvanını taşıyan “Beyin Mekaniği” (1) adlı bir film gösterime girdi. Filmin bir diğer adı da “İnsan Davranışları.” 

Daha sonra bu belgesel 1997 yılında Uluslararası Berlin Film Festivaline ve 1990 yılında Locarno Film Festivaline katılmıştı. Siyah-beyaz olarak çekilmiş, konuşmalar barındırmayan, sadece açıklayıcı yazılar içeren bu filmin amacı şartlı reflekslerin araştırmasıyla bilim tarihine adını yazdıran ve 1904 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü'nü kazanan akademisyen İ. Pavlov’un bilimsel fikirlerinin yaygınlaştırılmasıydı. 

Karmaşık fizyolojik süreçleri aktarabilmek için Pudovkin, o zamanların sineması için yenilikçi bir yaklaşım uyguladı; Pavlov’un laboratuvarlarında tekrar tekrar kameraya çekilmiş gerçek deneyleri sistematik bir şekilde montajladı.

İleride yaptığı çalışmalarla büyük üne kavuşacak V. Pudovkin hatıralarında sinema alanında bu ilk bağımsız çalışması hakkında şöyle bahseder: 

“Yapılan işin muazzam eğitimsel değeri konusunda fazla bir şey söylemeye gerek bile yok. Bu zamana kadar sadece “ruh” kavramıyla ilişkilendirilen bir şeyi maddi temeller üzerine oturtma fikrinin yaygınlaştırılmasının önemi herkes tarafından yeterince anlaşılmaktadır.” 

Pudovkin Pavlov’un deneylerine çok yabancı biri değildi. Kendisi de İ. Pavlov gibi St. Petersburg Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi mezunuydu ve belgesel çalışmaları sırasında laboratuvar görevlileriyle sıkı bir işbirliği içerisindeydi.

Hayatı boyunca ruhun sırlarını merak eden ve tüm bilimsel araştırmalarını hayvanların reflekslerinin yanı sıra, insan davranışlarının altında yatan sebepleri çözmeye adayan bir bilim insanı olan İvan Pavlov, belli ki deneylerinde canlı denek olarak kullandığı hayvanlara ve insanlara pek insancıl davranmamıştı. Araştırmaları için kullandığı hayvanların temini konusunda sıkıntı çekmezken insanlar üzerinde deneylerini gerçekleştirmek için bazı sorunlarla karşılaştı. 

İlk başlarda başvurduğu sinir ve ruh hastalıkları kliniğinden çalışmaları için izin alamamıştı, sonrasında tüm çalışmaları Sovyet yönetimi tarafından desteklenmiş, araştırmaları için gerekli tüm izinler alınmıştı. İleride akıl hastaları üzerinde de deneyler yapacaktı, ama bundan önce, filmde de görüldüğü üzere Pavlov, hayvanlar üzerinde gerçekleştirdiği aynı deneyleri küçük çocuklar üzerinde de yapıyordu.

Denek olarak 6-15 yaşlarındaki evsiz ve çocuk esirgeme kurumlarındaki çocuklar kullanılıyordu. Pavlov’la birlikte çalışan N.İ. Krasnogorski’nin 1939 yılında yazdığı “Çocuklarda Beynin Fizyolojik Aktivitesinin Gelişmesi” ve 1958’de yazdığı “Çocuklarda Yüksek Sinir Aktivitesi” kitaplarında çocukların isimleri mevcut. 

Pavlov’un okulunun resmi kâtibi Profesör F.P. Mayorov, 1954 yılında yazdığı “Koşullu Reflekslerin Teorisinin Tarihi” kitabında şöyle diyordu: 

“Çalışanlarımızdan bazıları denek yelpazesini genişletmiş ve diğer hayvan türlerinde koşullu refleksleri araştırmışlar; balıklar, kuşlar, maymunlar ve çocuklar…”

Pavlov, sindirim fizyolojisinin problemini çözmüştü. Kendisi sindirim sisteminin çalışmasının açıklamasında uyguladığı düşünce metodunun beynin işleyişinin açıklanması için de aynı şekilde uygun olacağına inanıyordu. Fikirlerinde haklı olduğunun bulgularını köpeklerle gerçekleştirdiği deneyler sırasında bulmuştu. Ancak ulaştığı sonuçlarla yetinmemişti. Bu sefer zihni ören refleks takımının prensiplerinin insan beyni için de geçerli olduğunu kanıtlamak gerekiyordu.

Deneklerden bazılarının üzerinde zor ameliyatlar gerçekleştirildi. Anestezi olarak morfin, magnezyum sülfat, bazen de alkol kullanılırdı. Tükürük bezinin kanalı, aynı köpeklerde olduğu gibi özel tasarlanmış boru yardımıyla yanaktan dışarıya çıkarılırdı.

Pavlov’un okulunun başka bir çalışanın notları arasında şunlar yazılıydı: 

“1.Tıp Enstitüsünün çocuk kliniğine 11 yaşlarında bir kız çocuğu geldi… Yanağındaki deliğe hayvanlarda salyasını toplamaya yarayan huni benzeri bir şey bağladık ve etrafına Mendeleyev macunu sürdük. Böylece bu hastanın tükürük bezinin salgılanma sıklığını ölçebildik. İlk başta çocuğa çeşitli besin malzemeleri göstererek şartlı refleksi kolayca oluşturabildik…” 

Bu işlemin alternatifi bir vantuzla ağız içine monte edilen, demirden yapılmış Lashley’in tükürük ölçer cihazıydı. Ama Lashley’in aletini kontrol etmek zordu, üstelik bu da son derece ağrılı bir işlemdi.

A.A.Yuşçenko “Çocuklarda Koşullu Refleksler” adlı çalışmasında (1928) açık bir şekilde şöyle tarif ediyor: 

“13 yaşında, kalp hastalığı bulunan M.A. adlı bir hastamızda cihazın bir saatlik uygulanmasından sonra yanağında tamamen iyileşmesi için bir iki gün gerektiren kanlı bir halka oluşurdu. Bir saatlik bir denemeden sonra bile travma o kadar ciddiydi ki bazen deneye devam edebilmek için iki gün ya da uzun süre beklememiz gerekiyordu…”

Bu yüzden Pavlov’un laboratuvarında daha önce köpeklerde binlerce kez kullandıkları tükürüğü dışarı aktarma cihazını kullanmaları çok daha uygundu. Küçük sokak çocuklarının parotis tükürük bezinin salgılanması kızılcık, çikolata, lahana sapları, ekmek ve çikolatayla uyarılırdı. Periyodik olarak iğneyle uyarılma ve elektrik akımı kullanılırdı. Bazen uyarı fazla acı vericiydi, o zaman Profesör İvanov-Smolenskiy’nin kaydettiği gibi: 

“Özellikle “elektro-dermal” takviyeyle tanıştıktan sonra çocuklar kaçmaya yeltenirdi…” 

O zaman kaçaklar, bazen komiserler yardımıyla, yakalanır ve tekrar laboratuvara gönderilirdi.

İlk çalışmasında Krasnogorskiy şöyle yazmıştı: 

“Sindirim refleksleriyle yapılan deneyler çocuklar arasına oldukça popülerdi; doktorların çocuklardan sıkça “Beni de kızılcık yemeye alır mısınız?” diye yalvardıklarını duydukları çok oldu.” 

Savaş sonrası zamanlardı, çocukların çoğu öksüz ve yetimdi, çocuk esirgeme evlerinde ise aç kaldıkları çok olurdu. 

1929’da İ. Pavlov ikinci bir Nobel Ödülü’ne aday gösterildi. Adaylık değerlendirme aşamasında ismi adaylıktan düşürüldü ve çalışmalarının “vahşet” ve “bilim adamlarının düşmemesi gereken saf sinizm” oldukları gerekçesiyle hiç kimseye gösterilmemesi gerektiği söylendi. Skandal deneylerinin üstü bir şekilde örtüldü.

Hayvanlar üzerinde yaptıkları deneyler de az eziyet ve işkence barındırmıyordu. Bu tür araştırmaları Pavlov ve ekibi geçen yüzyılın 20’li yıllarının başlarında Leningrad yakınlarındaki Koltuşı köyünde gerçekleştirmeye başladılar. 

Kobay hayvanlar dış uyarıcıların nüfuz etmediği özel izole edilmiş ve ses geçirmez “Sessizlik kulesi” adlı kameraya konulurdu. Deneyler sırasında, köpeğin tükürük bezi kanalı dışarı alınırdı. Bu, hayvandaki tükürüğün başlangıcını, ayrıca tükürüğün ve kalitesinin bolluğunu düzeltmeye yardımcı olurdu. Buna ek olarak, köpeklerin ışığa veya ses uyaranlarına nasıl tepki verdikleri kontrol ediliyordu. Örneğin metronomun birkaç vuruşundan sonra, hayvan yiyecek alırdı. Daha sonra, köpek bir metronom sesini duyduktan sonra tükürük salgılamaya başlardı. Başka zaman beslenmeden önce çalıştırılmış metronomun yerine bir lamba kullanılırdı. Bununla birlikte, elektrik akımına maruz kalma gibi bazen başka uyaranlar da kullanılmıştır.

Sindirim mekanizmasını araştırırken Pavlov, on yıldan daha uzun bir süreyi, köpeğin sindirim sisteminde bir delik yaparak yemek borusunun ucunu dışarı çıkartmaya yarayan aletin geliştirilmesi için harcamıştı. Böyle bir operasyon sırasında mide suyu bağırsakları ve karın duvarını eritiyordu. Erozyondan kaçınmak için Pavlov deriyi ve mukoz membranlarını dikiyor, metal tüpleri oraya yerleştiriyor ve tıpalarla kapatıyordu. Bu, tükürük bezinden kalın bağırsağa kadar tüm gastrointestinal kanal boyunca saf sindirim suyu elde edilmesini mümkün kılıyordu. Ayrıca hayali bir beslenme ile de deneyler yaptı. Hayvanların yemek borusu yemeğin mideye düşmesini engellemek için kesilirdi. Çoğu deney hayvanların ölümüyle sonuçlanırdı.

A.D.Popovskiy “Pavlov” adlı makalesinde Pavlov’dan şöyle bir alıntı sunuyor: 

“Sonunda bir hayvanın ölümüyle sonuçlanacak bir deneye başladığımda, sevinçli bir yaşamı kesintiye uğrattığım için büyük pişmanlık duyuyorum; ben canlı bir varlığın katiliyim. Yaşayan bir hayvanı kestiğim, yok ettiğim zaman, kaba ve cahil bir el ile tanımlanamayan sanatsal bir mekanizmayı kırdığım için içimdeki vicdan azabını bastırmaya çalışıyorum. Ancak ben bunu hakikatin ortaya çıkması için ve insanlığın yararına yapıyorum.”

Pavlov’un gerçekleştirdiği tüm deneyler protokollere geçip belgelerle ve çekilmiş fotoğraflarla destekleniyor. “Beyin Mekaniği” belgeseli bu belgelerden sadece biri ve bilimsel nitelikten daha çok Pavlov’un çalışmalarını halk arasında yaygınlaştırma görevi görüyordu. Ama bilim tarihi bize bilim uğuruna bile olsa, aşılmaması gereken sınırların hep var olduğunu hatırlatır. 

           
Melek Öz, 12.11.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Akla Düşenler
Melek Öz Yazıları


 


İlgili Bağlantılar:
1- https://www.youtube.com/watch?v=GO4qOQkJ1j8
2- https://ru.wikipedia.org/wiki/%D0%9C%D0%B5%D1%85%D0%B0%D0%BD%D0%B8%D0%BA%D0%B0_%D0%B3%D0%BE%D0%BB%D0%BE%D0%B2%D0%BD%D0%BE%D0%B3%D0%BE_%D0%BC%D0%BE%D0%B7%D0%B3%D0%B0
3- http://naukarus.com/mehanika-golovnogo-mozga-pervyy-film-ob-uslovnyh-refleksah
4- https://vadim-malchikov.livejournal.com/48383.html
5- http://russian7.ru/post/yeksperimenty-akademika-pavlova-samy/
6- https://snob.ru/selected/entry/109466



Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.








Seçkin Deniz Twitter Akışı