24 Haziran 2018 Pazar

SA6376/KY43-BRŞ31: Saklı Bir Ölüm

"Anlayabilir mısın Morris(*) o özlemi? Bilebilir misin içimdeki o ukdeyi?"


"Bir gençlik ölümü saklı kaldı bende" demişti İsmet Özel. Kimler için neler ifade eder bu dize bilemem. Benim için, 15. yaşım demek.

Yer Yozgat. Afganistan'dan, "oraların Emine Şenlikoğlu'ymuş" dedikleri Meral Maruf gelmiş denildi. Anneciğimle gittik. Sivillerin, yaşadıkları mağduriyetlerine göre toplaştıkları çatıaltları vardı. Müslümanlar içinse bu çatıaltı Milli Görüştü, dolayısıyla o yıllarda Refah Partisi. Hem her partinin bir STK olduğu, o zaman bilinmezdi. Toplaşmak, Avrupa'nın bize AB müzakerelerinin dayattığı yeni bir şey değildi! Müslümanların toplaşması, ezelinde vardı. 

Onun sohbet ettiği meclise girdik. Bir ev toplantısıydı. Maruf'muş, biz içeri girince, hiç unutmam, böldü sohbetini, kalktı ayağa ve bize doğru yürüdü. Yanımıza geldi. Beni öyle bir bağrına bastı ki, nefessiz kaldım. 

"Türkiye'de" dedi. "Böyle uzun boylu kimseye denk gelmedim çok." 

Sonra yanına aldı beni. Sohbetine devam etti. Rus zulmünü anlatıyordu. Ve oralarda kadınların, çocukların ve yaşlıların neler yaşadıklarını. Ağıtlar yakıyordu kadınlar. Değil internet, tüm o yaşananları bize aktaran televizyon kanalları yoktu o zaman. 

Yenice "Küçük Mücahid" diye bir roman okumuştum. Romanın kahramanı, bir çocuk, belki bıyıkları dahi terlememiş olduğu halde, yüreğinin olgunluğuyla bir delikanlı. Son sayfalarını kitabın, gözyaşları içinde okumuştum. Öyle ki, biriken gözyaşlarımın akması için gözümü yummalıydım ki aksın, ama bir göz yumumluk dahi terkedemezdim onu. Orada, onunla, bir okur olarak sadece belki, ama koruyucusuydum sanki. Yumarsam gözümü, Rus bir keskin nişancı tarafından vurulacaktı! 

Demem o ki, öylesi haller yaşadığım günlere denk gelmişti Maruf'un gelişi. Sohbet sonrası kadınlardan kimisi parmağındaki yüzüğü, kimisi kolundaki bileziği çıkarıp verdi. Bir çıkın yaptı onu Maruf. Ve o mecliste bulunan Müslüman kadınlar, Hazar'ın ötesindeki din kardeşlerine, hiç bir şey yapamamışsa dahi, kendilerini korumak için silah alabilecekleri bir destek vermişti.

Hani o gün, Maruf annemle konuşmuş. Sonradan konuştuklarını bana Kıymet Teyze anlattı. "Kızın," demiş Maruf. "Bize lazım, onu bana ver götüreyim yanımda."

Bir ana verebilir mi kızını! Her şeyini istese verirdi belki anam, ama kızını nasıl versindi. "Okuturuz onu," demiş. "Medreselerde, bakarız gözümüz gibi, onda o ışığı gördüm, ona çok ihtiyacımız var." Bilmiyorum ben, Kıymet Teyze anlattı.

Otuz yıl oldu neredeyse. Ne vakit, dudağının kenarına bir tebessüm düşmüş bir şehit görsem, bundandır bu kadar çok ona imrenmem. Anneme çatmıştım o gün beni niye vermedi diye. Çocukluk başka bir şey! Almanya'dan Hüseyin amcaların oğlu Ammar abi, o yıllarda kendi iradesiyle Afganistan'a girmişti de kendisinden aylarca haber alınamamıştı. Anası, babası, ailenin yakınları bizler hep şehit düştü zahir demiştik. Sonra bir gün duyduk ki, yaralanmış, iyileşmiş ve bir Gazi olarak çıkıp gelivermiş.

Hangi korku Allah aşkına sızlatabilir gayrı içimizi! Ne bilinsin, nasıl anlatılsın o çocuk halleri! Çocuktum. Yaşamak ve yaşatmak için o gün, çok dilemiştim gitmeyi. Kaldım. Büyüdüm. Dünyalık işlere bulandım. Ama o ölüm, saklı kaldı içimde. 

Anlayabilir mısın Morris(*) o özlemi? Bilebilir misin içimdeki o ukdeyi? 

Ölmedim işte. Ama deli demelerine de, dalga geçmelere ya da yargılamalara ya da yaftalamalara aldırmadım hiç. Acıtmadı hiç biri. Ben çünkü, yüreğimle, o gün Marufla gittim ve döndüm aranıza. Bu yüzden o kahramanlaştırdığınız, destanlaştırdığınız hikayelerinizi, istemsiz, dudak bükerek dinledim.

Yani, saklı ölüm'ün ne demek olduğunu, az biraz bilirim.



* Morris, Atay'ın Olric'ini okumadan ben, gelip içime yerleşen dost.



Birsen Şöhret, 24.06.2018, Sonsuz Ark, Konu Yazar, Eksiğiyle Gediğiyle Bu Kadar





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz

Seçkin Deniz Twitter Akışı