20 Eylül 2017 Çarşamba

SA4893/KY38-SevDur83: Liseye Nasıl Gireceklerine Bir Türlü Karar Veremedik

"Olur mu ki, bizim çocuklarımız da ergenliklerinde böyle bir strese girmeden hayatlarını devam ettirebilirler mi?"


Milli Eğitim Bakanı’nın “Bu sene TEOG yapılmayacak” açıklaması gündeme bomba gibi düştü bu sabah. Halbuki daha iki gün önce Erdoğan “TEOG kaldırılsın” demişti. Bu ne hız böyle! Hani bürokrasimiz hantaldı, sistem değişikliğine gelince mi hız kazandı? Yoksa Erdoğan dedi diye mi? 

Erdoğan bir şey demese, hiçbir kurum, hiçbir bakanlık çalışmayacak anlaşılan. Çünkü herkes para ve mevki derdinde koşturup duruyor. Davaya ihanet mi demiştiniz, işte en büyük ihanet oturduğunuz koltuğun hakkını vermemek. Sınava iki ay kala sistem değişikliğine gitmek, yerine dünyanın en iyi sistemini getirseniz de, bütün yazını heba ederek geçirmiş 8. sınıf öğrencileri ve velilerine en basitinden büyük bir hakarettir. Ergenliklerinin dibini yaşarken TEOG denilen ve artık neredeyse hayat belirleyici bir sınav olarak ad edilen bir sınava maruz kalmaları ne kadar saçmaysa, yeni bir sistem adapte edilmeden sınavın kaldırılması da o kadar saçma ve adaletsiz. O pirincin taşı kolay ayıklanmaz artık.

Şöyle bir geçmişe uzandığımızda iktidarların eğitimi geliştirmek adına çok da çaba sarf etmediklerini görürüz. Başörtülülerle, imam hatiplerle uğraşmaktan fırsat bulamamış da olabilirler. Bütün bunların düzeltilmesi ve eğitim kurumları için sadece eğitimi konuşur duruma gelmemizin üzerinden çok da zaman geçmedi. Fakat 15 yıllık bir iktidardan da eğitimde bir şeyleri yoluna koymasını beklemek en doğal hakkımız.

2012 yılında AK Parti iktidara geldiğinde başörtü yasakları devam, imam hatipler kapanmış, yani ülkenin belli kesimi eğitimden uzaklaştırılmıştı. Her şeyi sadece kendisine hak gören belli kesim, bu durumdan hiç rahatsız değildi. Bütün bunların yerine şimdi eğitimde, müfredatta, sınavlarda yapılan değişiklikleri konuşuyoruz. Bizim için büyük, insanlık için küçük meseleler bunlar. 

Olaylara eleştiri getirirken, bu çıkmazlarımızı göz ardı etmemek gerekir. AK Parti iktidarından sonra eğitimde değişiklikler de hız kazandı. Doğru veya yanlış, eğitim adına birçok adımlar atıldı. Bu adımlardan biri de liselere giriş sınavı. Ortaokulda okuyan çocuklarımızın liseye nasıl geçeceğine bir türlü karar veremedik.

Veremedik, çünkü veliler çocuklarıyla ilgili beklentilerini çok fazla yükselttiler. Çünkü nispeten dezavantajlı olan grubun tek tesellisi, hiç olmazsa eğitimle ‘yırtmak’. Yırtan da oluyordu hani, ama makas gittikçe açıldı. Çünkü parası olan eğitimi de satın alabiliyordu. Eskiden de böyleydi, şimdi de. Robert Kolejini hem zeki hem de paralı çocuklar kazanırken, bir tane de köydeki çobanın kazanma ihtimali vardı. 

O çobanın hiç alışık olmadığı ortamda, hiç alışık olmadığı insan tipleriyle eğitim hayatını nasıl geçirebildiği de ayrı bir muamma. Bozulma çabuk gelir mi, yoksa hayata mı küser, sadece başarılı olmak böyle bir hayat için yeterli midir soruları hiçbir zaman cevabını bulamadı. Bu konuda bir araştırma yapılıp, geçmiş dönemdeki ‘parlak’ çobanlarla konuşmak da şart oldu artık.

Önce LGS, 2005’te OKS, ardından 2007’de üç aşamalı SBS, 2010’da tek aşamalı SBS ve nihayet 2014’te TEOG sistemine geçilmişti. TEOG sistemi diğer sınavlara göre çok daha avantajlı görünse de, tam olarak mağduriyetleri giderdiği söylenemez. Sınav stresi, hazırlığı en azından bir önceki seneye dayanmak zorunda. Başarının gelmediği yerde ağlamalar, yıkımlar yine kaçınılmaz. 

Sorsalar hiçbir başarıyı tek bir gözyaşlarına değişmeyiz çocuklarımızın, ama sistem böyle deyip geçiyoruz. Sistemi kamçılayan da yine biz veliler. Yoksa geçtiğimiz sene 17 bin şampiyon nasıl çıkardı TEOG sınavında.

Cumhurbaşkanımız TEOG kaldırılsın dedi geçenlerde. Bir anda gözlerimiz açıldı bu söz üzerine. 

Olur mu ki, bizim çocuklarımız da ergenliklerinde böyle bir strese girmeden hayatlarını devam ettirebilirler mi? Peki sonrası ne olacak? Hangi sistem gelecek? Okul puanları etkili olacaksa, torpil, adam kayırmaca vs. işlemeyecek mi? Bunun denetimi nasıl olacak? 

Birçok sistem önerileri olduğunu söylüyor MEB Müsteşarı Yusuf Tekin. Hangi sistem tercih edilirse edilsin, uygulamada çıkıyor asıl sorunlar. Çünkü 657 gibi sırtımızda yük olan bir memur yasamız var. Ve bu yasa orada durduğu sürece, ne eğitimimizin ne adaletimizin ne de başka herhangi bir şeyimizin düzeleceği yok. 

Çünkü memur mantığı rahat bir çalışma ortamı demek. Çünkü memur olmak, ‘salla başını al maaşını’ demek. Çünkü memur öğretmenlerin birçoğu, zamanını nasıl doldurduğu ile ilgilenir, nasıl eğitim verdiği ile değil. İdealist öğretmenler var mıdır, elbette ki vardır. Onlar da hangimizin çocuğuna denk geliyorsa, ‘şans’ deriz biz ona.

İyi bir eğitim için, bütün okulların fiziki şartları düzeltildiği gibi, eğitim şartlarının da düzeltilmesi en önemli öncül olarak karşımıza çıkıyor. Mahallemizdeki okulun eğitiminden memnunsak, niye çocuğumuzu uzak yerlere okula gönderip, üstelik o okulu kazanması için sınav stresleriyle uğraşalım? 

Fen Lisesi veya çok çok özel Anadolu liseleri için yine bir sınav yapılabilir. Ama herkesin girmesi zorunlu olmayan bir sınav. Sadece o stresi kaldırabilecek olanlar bu sınava hazırlanabilir. Fakat bu zaten en en eski sistem değil miydi? Bir farkla ki, o zamanlar bu fen liselerine girebilecek kapasitedeki birçok öğrenci, bunun farkında bile değildi. Şimdi durum çok değişti, herkes her şeyin farkında.

Eskiden beri eğitimle ilgili söylediğim tek şey, sistemlerin bu kadar hızlı ve sık değiştirilmemesi. Bırakın kötü de olsa bir sisteme alışalım. Çünkü eğitimde değişiklikler birkaç yıllığına yapılmaz, etkilerini görmek çok uzun zaman alır. Bu yüzden düzenlemeler uzun yıllar düşünülerek yapılmalıdır. 

30-40 sene sonraki nesli de düşünerek yeni sistem arayışına girilmeli. Bunun için bütün eğitim camiasının görüşlerine başvurulmalı. TEOG kalkarsa yerine neyin geleceği gerçekten çok sıkıntılı bir konu. Öncelikle liselerimizin eğitim kalitesi yükseltilseydi, sınavı kaldırmak çok daha kolay olurdu.

Sistemi getirip, ardından düzenlemeleri yapmak, çocukların birkaç dönem mağdur olmasına sebep oluyor. Nitekim ilkokula başlama yaşı 66 aya çekildiğinde de aynı şeyi söylemiştik, sonra geri adım atıldı. Ama o dönem yaşanan mağduriyetlerin giderilmesinin imkanı yok artık.


Sevda Dursun, 20.09.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Bazı Şeyler
Sevda Dursun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015



İlk Yayınlandığı Yer: sevdadursun com


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı