13 Nisan 2017 Perşembe

SA4200/KY13-AO121: Neden 'Hayır' Diyecekler?

"Sonuç olarak şunu söylemeli; Sandıktan ne çıkarsa çıksın bu ülke kirli hesapların, karanlık odakların emellerine teslim olmayacağını 15 Temmuz'da gösterdi."


Referandum haftasındayız. Pazar günü sandığa giderek 18 maddelik anayasa değişikliğini oylayacağız. Bu son haftada "Evet" ve "Hayır" cephesi taraftar kazanmak, oylarını artırmak için sahada son sürat çalışmalarını sürdürüyor..

MHP ve Ak Parti'nin ortak olarak hazırladıkları, siyasal sistemi yeniden düzenleyen ve yeni bir hükümet olma/etme modeli getiren kısmi anayasa değişikliğinde siyasilerin hangi yönde oy kullanacakları netleşmiş durumda.

"Evet" cephesinde en önemli gelişme geçtiğimiz haftalarda yaşandı ve MHP içinden kopmuş muhalif cephede yer alacağı düşünülen BBP oyunun "Evet"ten yana olacağını açıkladı.

Ayrıca, geçmişte PKK ile en sert çatışmaların içerisine girmiş olan kürt orjinli Hüda-Par da haftalar önce referandumda "Evet" vereceğini belirtti. Açıktan "Evet" çağrısı yapmasa da BTP gibi bazı partiler de "Evet"e yakın pozisyonda yer almakta. Kimi siyasi partiler ise bu konuda irade beyanında bulunmayıp üyelerini serbest bıraktı.

Referandumda "Evet" diyecek olanlar bu siyasal sistemin ülkenin önünü kapadığını, ülkenin yaşanan ve yaşanabilecek sorunları çözebilmesi için yeni bir siyasal/yönetsel sisteme ihtiyaç olduğunu vurguluyorlar.

Özetle, "Evet" cephesi ortak bir gerekçeye sahip.

Peki "Hayır" cephesinde de ortak bir gerekçe var mı?

"Hayır" verecek olduklarını ilan eden ve bu doğrultuda çaba sarf edenlere baktığımızda farklı amaç ve hedeflerle "Hayır" diyeceklerini görmekteyiz.

"Hayır" cephesinde yer alanların hemen her biri başka amaç ve hedeflerle anayasa değişikliğinin geçmemesini ve mevcut siyasal sistemin korunmasını istemekteler.

Bu cephede yer alanların neden "Hayır "demiş olabilecekleri analiz edildiğinde ilginç bir tabloyla karşılaşıyor, her grubun ayrı ayrı gerekçeleri olsa da aynı amaca hizmet ettiklerini görüyoruz..

Referandumda "Hayır" çıkması için çaba sarf edenler sadece ülke içiyle müteşekkil değil, batıda da hemen her ülke sandıktan "hayır" çıkması için neredeyse bir muhalefet partisi gibi çalışma yürütüyor.

Bu ülkelerin "Hayır" için adeta seferber olduğu ve bunun için uluslararası ilişkileri dahi rizikoya atmaktan çekinmediklerine bakılırsa Batı, Türkiye'de koalisyon dönemlerini sona erdirecek olan yeni sistemi çıkarlarına aykırı görüyor. İstikrarsız hükümet dönemlerinin işlerine daha çok geldiğini düşünürsek Batı'nın bu tavrını anlamak mümkün..

Batı ile aynı düşünen Türkiye'deki "Hayır" cephesinin de kendince nedenleri var. Peki bu nedenler neler olabilir?

Analiz edelim;

FETÖ

Devleti ele geçirmek için kanlı darbe girişiminde bulunan bu gözü dönmüş örgütün amacı "Hayır" sonucuyla birlikte yeni operasyonlara kalkışmaktır. Örgüt üyelerine çeşitli yollarla mesaj veren örgüt elebaşısı baharla birlikte yeni planlar yapmakta, şifreli vaazlarıyla örgüt mensuplarına gelecek için talimatlar veriyor.

Bu planlarının yürürlüğe sokulabilmesi için en uygun ortam sandıktan "Hayır" çıkması. Bu sonuçla birlikte iktidarın ve Erdoğan'ın halkın nezdinde güvenini kaybettiğini ileri sürerek çeşitli eylemler örgütlenecek ve çok yönlü ilişkiler içerisinde olan, çok yüzlü kriptolar eliyle yeni bir kalkışmanın imkanlarının oluşturulması sağlanacak. 

Bu konuda örgüt üyelerine sürekli umutlar aşılanıyor ve böylece çözülmelerini önlemenin ötesinde onlara da yeni roller verilmesinin imkanlarını oluşturabilmenin hesapları yapılıyor.

Bu örgüt üyelerinin kölelik yaptıkları bazı dış ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinin gerilmesinde oynadıkları rol düşünüldüğünde sandıktan "Hayır" çıkması halinde bu ülkelerin Erdoğan ve iktidar üzerinde baskıları artırmasının kolaylaşacağı, topyekün Avrupa'nın Türkiye'ye karşı cephe oluşturacağı hesap edilmekte.

İçeride legal/ illegal tüm Erdoğan ve iktidar karşıtlarıyla kontaklı olan FETÖ, yeni planların devreye sokulmasıyla geniş çaplı çatışmaların olacağı ve bu nedenle Türkiye'ye dış müdahalenin yapılabileceğini ümit etmekte..

Hatırlanacağı gibi örgüt elebaşısı aylar önce bunun alt yapısını hazırlamaya başlamış ve "Haçlıların dinimize, namusumuza, dokunmayan, mabetlerimize saldırmayan" kimseler olduğunu öne sürerek onlara bu yönde kapı aralamıştı.

PKK VE SOL BİLEŞENLER

40 yıldır Türkiye'yi kan gölüne çeviren, en ağır bilançoyu kurtarıcı rolü takındıkları Kürtlere kesen ve hayatı bölge halkına zindan eden taşeron örgüt PKK/KANDİL "Hayır"ın en ateşli savunucularından. 
Anayasa değişikliği gündeme geldiği ilk andan beri bu yönde çeşitli açıklamalarda bulunan Kandil Baronlarının ana korkusu istikrarlı iktidarlar sayesinde PKK'nın yok edilme ihtimalinin ortaya çıkmış olması. Eğer, bugün PKK ve uzantılarına karşı yürütülen bu mücadele istikrarlı şekilde devam ederse sonlarının geleceğini düşünüyorlar. Kısaca PKK için "Hayır" bir varlık mücadelesi. 

Sandıktan "Hayır" çıkması halinde güçlerinin artacağını, kendilerine yapılan dış desteklerin süreceğini ve iktidarın kendileriyle mücadele etme gücünü kaybedeceğini hesap ediyorlar. Böyle bir sonucun ortaya çıkmasıyla Güneydoğu'da yeniden etkin hale geleceklerine, uluslararası güçlerin kendilerine verdiği görevleri yerine getireceklerine ve sonunda bölgede bir PKK devleti kuracaklarına inanıyorlar.

Bu sonucun alınabilmesi için de Ak Parti ve Erdoğan karşıtı her güçle açıkça işbirliği yapıyorlar.
Suriye'de ve Irak'ta Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olacak şekilde konuşlanan bu örgüt içeride de silahlı tüm sol örgütlerle işbirliği yapıyor.

8 mart nedeniyle Kandil'de sol bileşenlerle birlikte ortak toplantı düzenleyen kadın militanın "Hayır" için basın açıklaması yapması bu işbirliğinin açık delili.

Bu işbirliği sadece bununla sınırlı değil. Öteden beri gizli ilişki içerisinde oldukları FETÖ ile de referandum için işbirliğini sürdürüyorlar ve yeni planları devreye sokmanın gizli çalışmalarını yapıyorlar.

Kandil ayrıca legal uzantısı olan HDP ile de hem yasal propagandalar yürütmekte hem de bu partiyi solun büyük partisi CHP ile işbirliğine zorlamakta.

HDP, DBP

Kandil'in politikalarını legal siyaset üzerinden gündeme taşıyarak Kandil'e alan kazandıran, seçimlerde kazandıkları yerel yönetimler eliyle terör örgütünü buralarda kadrolaştıran, devlete karşı her tür operasyona destek sağlayan bu partilerin iradelerinin Kandil elinde olduğu, oradan gelen emirlere uymalarının zorunlu olduğu bilinen bir gerçek. O nedenle bu partiler de Kandil'in kararı doğrultusunda "HAYIR" için çalışmalar yürütmekteler. 

Bu partilerin diğer bazı sol partilerle işbirliği içerisinde olmasının yanı sıra FETÖ ile de işbirliği içerisinde oldukları bilinmekte. Geçmişte , FETÖ'nun kaçak elemanlarıyla gizli toplantılar yapan bu parti mensuplarının tek hedefleri PKK'nın güç devşirerek bölgede bir kürt devleti kurmasını sağlamak.

Ayrıca CHP ile dirsek temasında bulunan bu partinin ortak organizasyonlar için zemin oluşturmaya çalıştığı ise bilinmekte.

Devlet aleyhine yaptıkları çalışmalar nedeniyle kimi mensuplarının tutuklu bulunduğu bu partiler(HDP, DBP) sadece Türkiye içerisinde değil, Avrupa'da da "Hayır" propagandası yapmaktalar.
Bölgede bir PKK devleti kurmak isteyen Kandil'in emirleri doğrultusunda çalışan bu partiler "Hayır"ın en ateşli savunucularından.

CHP

Ana muhalefet partisi CHP, anayasa değişikliğinin geçmesi halinde hükümetlerin çalışmalarına engel olamayacakları ve hiçbir şekilde koalisyonlara girme imkanı kalmayacağı için yeni sisteme karşı çıkmakta.

%25 civarındaki bir oyla Cumhurbaşkanlığını elde edip, hükümet olabilmenin imkan dahilinde olmadığını gören bu parti , muhalefetin en büyük ve köklü partisi olmanın avantajıyla içeride ve dışarıda anayasa değişikliğinin aleyhinde algılar yaratmakta.

Sandıktan "Hayır" çıkması için en önemli görevi üstlenmiş olan bu parti aynı zamanda bazı duyarlılıkları da kaşıyarak anayasa değişikliğini kamuoyuna rejim değişikliği olarak sunmakta. Böylece çeşitli odakları tetiklemekte.

Kısaca; CHP'nin "Hayır" hedefi CHP'nin az bir oyla etkili olmaya devam etmesini sağlamak ve anayasa değişikliğine engel olarak Erdoğan ve iktidarı köşeye sıkıştırmak. Meclis arıtmetiğinde oluşabilecek değişimlerle koalisyon ortağı olmak. Parlamenter sistemin avantajlarını kaybetmemek..

SAADET PARTİSİ

Saadet Partisi, çeşitli nedenlerle kendini Ak Parti karşısında konuşlandırmış olan bir parti. Seçimlerde hiçbir varlık elde edemeyen bu parti öyle anlaşılıyor ki umudunu Ak Parti'nin dağılmasına, zaafa düşmesine bağlamış durumda.

Mustafa Kamalak döneminde iyice yükselen Ak Parti karşıtlığı ve karşıtların bazılarıyla yapılan işbirliğinin dozu Temel Karamollaoğlu'yla azalsa da Erbakan'ı anma toplantısında, geçmişte Erbakan'ı yerden yere vurmuş olan CHP'nin genel başkanına konuşma hakkı verilmesi, CHP'nin televizyonunda programlara katılmaları, bu cephenin övgülerine mazhar konuşmalar yapmaları geçmiş politikaların sürdürüleceğinin işareti.

Saadet Partisi'nin bugünkü pozisyonundan Fatih Erbakan'ın da hoşnut olmadığı ve o nedenle babasını anma toplantısı dahil, SP'nin toplantılarına katılmadığı bilinmekte. Fatih Erbakan'ın başkanlıktan yana açıklamaları ise SP 'nin konuşlandığı zeminin sorgulanmasına yol açmakta.

"HAYIR" İÇİN ÇALIŞAN DİĞER SİYASİ PARTİLER

Başta Doğu Perinçek'in partisi olan Vatan Partisi olmak üzere birkısım partiler hükümet krizlerinin gündeme gelmemesi halinde siyasal etkinliklerinin sona ereceğini düşünmekteler. Baraj nedeniyle meclise giremeyen bu ve benzerlerinin yeni siyasal sisteme karşı olmalarının bir başka nedeni de bundan böyle muhafazakar siyasetin etkisini artıracağı yönündeki endişeleri.

Son dönem politikalar nedeniyle Ak Parti ve Erdoğan'la yakınlaşan Perinçek'in kadrosunu koruma hesapları da karşıtlığın bir nedeni olarak düşünülebilir.

Ancak, "Hayır" cephesinde bulunanlar dikkate alındığında Perinçek'in hangi gerekçelerle bu cepheyle oy kullandığını kamuoyu anlayabilmiş değil..

Adı yeni darbelerle birlikte anılmaya başlanan partilerin bu doğrultuda FETÖ dahil her tür çevreyle irtibata geçebilecekleri düşüncesi seçmeni "Evet"ten yana etkilemekte
.
MHP MUHALİFLERİ VE AK PARTİ SESSİZLERİ

Devlet Bahçeli'yi uzaklaştırarak MHP'yi ele geçirmek için uzun süredir çalışmalar yürüten ancak başarısız kalan muhaliflerin tek beklentileri sandıktan "Hayır" çıkması ve bu nedenle Erdoğan cephesinde olanların zaafa uğratılması. Eğer sandıktan "Hayır" çıkarsa sadece Erdoğan/Ak parti değil, Bahçeli'de sonuçtan yara alacak ve MHP'deki gelecek hesaplaşmaları kolay hale gelecek..

Sonuç olarak şunu söylemeli; Sandıktan ne çıkarsa çıksın bu ülke kirli hesapların, karanlık odakların emellerine teslim olmayacağını 15 Temmuz'da gösterdi. 

Bu millet yaşanan sorunlara karşı hiç kimsenin beklemediği tarzda tepki verebilen bir millet..

Gelecek günlerin daha güzel olacağına inancım tam..




Adnan ONAY, 15.04.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar







Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz

Seçkin Deniz Twitter Akışı