13 Mayıs 2024 Pazartesi

SA10744/SD3110: Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar 14: 'Aklın Kılavuz Kütüphanesi'ni Yeniden Kurmak

      Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Akıl şimdi başlangıçtan beri sonunu çok iyi bildiği bir şeyi izliyor; kendisinden çıkan, kendisini taklit eden ve ‘seküler akıl’ olarak insanlığa Allah’tan bağımsız bir cennet hayatı vaat eden Batılı sahte aklın sefaletini izliyor."

Nesnel bir şekilde baktığımızda; bilimin geldiği noktaya dikkatle baktığımızda hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir gerçeği görürüz ve biliriz:

'İnsan aklına kılavuz gerek; her alanda, her konuda kılavuz gerek.'

Çünkü insan, aklından ve yaptıklarından sorumlu olan -cinlerle birlikte- iki varlıktan biridir ve o neyi, ne zaman, nerede, nasıl ve neden düşüneceği kendisine öğretilmeden kendisine ait olanı seçip çıkarabilme ve kendisini inşa etme imkânına sahip değildir.

Çünkü insan budur, hepimizin bildiği biz buyuz. 

Bütün kibrimizle, bütün yetersizliklerimizle biz buyuz; başkasına muhtacız, başkasından öğreneceklerimize mecburuz. Çaresiz bir şekilde, doğduğumuz andan itibaren ergenliğe kadar geçen sürede öğrendiklerimizden seçip aldıklarımızı yöneten irademizin olgunlaşmasını bekleriz.

İşte bu nedenle insan, ne zaman, nerede, nasıl, kim tarafından ve kendisine neden öğretildiğini pek hatırlamadığı ve dolayısıyla bilmediği bir kılavuz kütüphanesini kullanır, düşündüğü veya düşüneceği şey her ne ise o ona ait zihnine yerleştirilmiş bulunan kılavuzlara bakar önce.

Seçimini yapar insan, kütüphanesindeki ilgili kılavuza baktığında. Ya kılavuzdakileri aynen tekrar edecektir ya da kılavuzun içeriğinden başlayarak baktığı o şeye dair her bilgiyi her açıdan sorgulayacak ve tamamen sorumlu olacağı kendi sonuçlarına ulaşacaktır.

Eğer insan yaptıklarından sorumlu tutulacaksa adil bir şekilde, bu sadece ve yalnızca böyle olmak zorundadır. Allah elçiler ve kitaplar göndermiştir insana kılavuzluk etmek için. 

İnsan Allah’ın sınırlarını belirlediği sorumluluğundan yargılanacaktır; Allah’ın gönderdiği elçilerin ve kitapların kılavuzluğunu kabul edip etmemekte serbest bırakıldığı için de özgürdür.

İnsanın kendisine gönderilen ilahî kılavuzların içeriğini değiştirmesi de bu özgürlükle mümkün olmuştur; onun Allah’ın elçilerini öldürerek bütün ilahî kılavuzları reddettiğini de biliyoruz. 

Son kitap Kur’an -Allah’ın sonsuz merhametinin en büyük delili olarak- bize kılavuzluk etmek üzere korunmuş durumda ve şimdi, insanlığa liderlik eden Batı’nın çöktüğü ve artık aklını kaybettiği bugün, insanlığa kendi onurunu kazanma fırsatı verecek olan tek kılavuz da Kur’an’dır. 

Kur’an bir kılavuz kütüphanesidir hiç kuşkusuz; ancak biz insanlar ezberlediğimiz diğer beşerî kılavuzların kurbanı olduğumuzu fark etmiyoruz ya da fark etmiş olsak da bize kolay geleni yaparak Kur’an’dan uzakta kalmayı seçiyoruz. 

Çünkü insan budur, hepimizin bildiği biz buyuz. Bütün kibrimizle, bütün yetersizliklerimizle biz buyuz; başkasına muhtacız, başkasından öğreneceklerimize mecburuz, ancak eğer o başkası Allah ise ondan yüz çevirmeyi seçecek kadar da azgın, âsi ve cahiliz.

Bu insan aklının intiharıdır. 

İnsan aklı, dosdoğru bir çizgide kabul edeceği bir tek kılavuz kütüphanesi olduğunu bilir; o kütüphane dışından seçilecek her kılavuzun insan için mutsuzluk ve kaos getireceğini de bilir. İnsan seçimini Kur’an’ı reddederek yaptığında insan aklı intihar ettiğini de bilir. Aklın bunu bilmemesi imkânsızdır çünkü; Allah’ın kanunlarının dışına çıkılamayacağı aklın bizatihi kendisinden, kendi varlığından çıkarabileceği bir sonuçtur.

Bilmek, farkına varmak, seçim yapmak ve davranmak için gönderdiği kılavuza bakarak aklımızı kullanmamızı emreder Allah; başka türlü aklımızı kullanmış olmayız, ancak akılsızlar gibi davranmış oluruz. Çünkü akıllı insan Allah’ın gönderdiği kılavuz kütüphanesinin dışında bir seçeneğin kendisine hem dünya da hem de ahirette cehennemi yaşatacağını bilir.

Akıl şimdi başlangıçtan beri sonunu çok iyi bildiği bir şeyi izliyor; kendisinden çıkan, kendisini taklit eden ve ‘seküler akıl’ olarak insanlığa Allah’tan bağımsız bir cennet hayatı vaat eden Batılı sahte aklın sefaletini izliyor.

‘Batılı Akıl’ egemen olduğu üç yüz yıl boyunca şeytanın liderliğinde ürettiği kılavuzlarla bir kütüphane oluşturdu; insanlık cahil bırakılarak ve zorla bu kütüphaneye bağımlı hâle getirildi. Sadece kötülük için yol haritaları çizen kılavuzlarla dolu bu kütüphane, önce şeytana geniş bir alan açarak herhangi bir tanrı olmadığını öğretti; sonra erkeğe ve kadına, ölüye ve diriye, doğmamışa ve doğmuş olana, çocuğa ve yaşlıya, sağlıklı olana ve hastaya, güçlü olana ve zayıfa, zengine ve fakire, beyaza ve siyaha neredeyse eşit bir şekilde aşağılık olmayı, öldürmeyi, yalan söylemeyi, zinayı, hırsızlığı, kumarı, aklı yok edici şeylerle sarhoş olmayı öğretti. 

Sevgiyi ahmaklık, merhameti zayıflık olarak tanımladı; iyilik yapmak yerine bencilliği öne çıkardı, insanı yalnızlaştırdı ve kendi çocuğunu, kendisinin cinsel dokunulmazlığını parçalayacak, bedenini kesip biçecek kadar delirtti.

Batılı Akıl, yaşanan bu sefaletin mimarı olduğunu biliyordu; kendi kütüphanesinden emdirdiği insanın şeytana dönüşeceğinden de emindi. 

Peki ya biz?

Batılı insanın yaşadığı sefaletten muaf mıyız? Biz Müslümanlar bütün bunları bildiğimiz halde neden Batı’nın kılavuz kütüphanesinden beslendik, neden Batının ürettiği insanın sefaletini izlerken o şeytan pisliklerini emmeye devam ediyoruz?

Hayır; muaf değiliz. Modernleşme diyerek ruhumuzu sırtımızdan sıyırdığımız bir çılgınlık döneminde Batı'ya yüzümüzü döndük ve onun bizi gerilettiğini iddia edenlere inanarak Kur'an'ı bir kenara koyduk.

Satanizmin azizlerinin yazdığı kılavuzlarla dolu Batı Kütüphanesini bizi yüceltecek bir tapınak olarak kabul ettik. Ve şimdi Batılılar gibi sefaletin öğrenilmiş çaresizliğinde debelenip duruyoruz; düşünmüyoruz, sorgulamıyoruz ve yeniden insan olmak için çaba göstermiyoruz, Hıristiyanlar gibi Allah'ın gökten yere inip bizim için her şeyi yapmasını bekliyoruz.

Batılı kılavuzlarımız bizi yanıltmaya devam ediyorlar, gözlerimizi kılavuzlarımızdan ayıramıyoruz; onların kötülük üreten kitaplarından kopamıyoruz. Çünkü aldatılmış olmayı seviyoruz, sefaletten kurtulmak istemiyoruz, eğer istesek de nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. 

Belki de bilmek istemiyoruz birer münafık olarak.

Akıl bize ‘Bismillah’ diyerek başlamamızı emreder; evrenin yaratıcısı olan Allah’ı tek otorite kabul ettiğimizi ve onun dışındaki bütün otoriteleri reddettiğimizi beyan ettiğimiz mükemmel bir kılavuzdur Bismillah.

Siz de nereden başlayacağınızı öğreten bu ilk kılavuzu takip etmek istemez misiniz?

‘Bismillah’ diyerek başlamaktan daha zor hiçbir şey yoktur Batılı Akıl için.

Sefaletten kurtulmak için ‘Bismillah’ der ve Kur’an’ın ilk sayfasından okumaya başlamak ister misiniz bütün kılavuzlarınızı yeniden?

Batılı sefaletin bütün ruhunuzu ve bedeninizi ele geçirdiği bu günde gerçekten Müslüman olur musunuz?

Gerçekten Müslüman olduktan sonra çocuklarınıza ne zaman, nerede, nasıl, kim tarafından ve kendilerine neden öğretildiğini çok iyi hatırlayacakları ve dolayısıyla çok iyi bildikleri Kur'an gibi mutlak doğruları içeren ilahî bir kılavuz kütüphanesini kullanmayı öğretirsiniz, çocuklarınız düşündükleri veya düşünecekleri şey her ne ise o ona ait zihinlerine yerleştirilmiş bulunan kılavuzlara bakarlar önce.

Ve sonra matematikle, felsefeyle, edebiyatla, sanatla 'Aklın Kılavuz Kütüphanesi'ni hayata indirgeyerek yeniden kurarlar...

Ve aldanmazlar.

Bu çok mu zor?


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 13.05.2024, Sonsuz Ark, Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar


Nezdîra | Nesnel Dokunuşlar

Seçkin Deniz Yayınları




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı