10 Ekim 2019 Perşembe

SA8041/SD1504: Fransa, Durduramadığı Barış Pınarı Harekâtı'nı Çaresizce İzliyor

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin, Fransız  L'Opinion yazarı, gazeteci Jean-Dominique Merchet'e aittir ve Türkiye'nin terör örgütü PKK ve  destekçisi ülkelere karşı yapılan Barış Pınarı'ı operasyonunu değerlendirmektedir. Yazarın 'Kürt Güçleri, Kürt savaşçıları dediği PKK-YPG teröristlerinin çoğunluğunun Amerikalı, Fransız, İngiliz, Kanadalı, Avustralyalı, yeni Zellandalı, Çinli, Japon paralı eski askerler olduğu ve bu paralı askerlerin, (kurucusunun Obama olduğu Trump tarafından ilan edilen) hayalet örgüt DAEŞ bahanesi ile teröre destek veren ABD, İngiltere ve Fransa'nın çıkarlarını korumak için orada bulundukları gerçeği gözardı edilmemelidir. 9 Ekim 2019 günü başlayan Barış Pınarı Harekatı'nın 2. günündeTürkiye'nin belki de Suriye'nin topraklarındaki tek meşru güç olarak varlık gösterdiğine işaret eden Erdoğan ABD, İngiliz ve Fransız danışmanların desteklediği terörün bütün detaylarını açıklamış ve aslında operasyonun bu üç ülkeye yapıldığını zımnen vurgulamıştır: "Çünkü bizim hem kendi sınır güvenliğimiz tehdit altındadır hem de ülkemizde evlerine dönmeyi bekleyen 3,6 milyon Suriyeli sığınmacı vardır. Ey Avrupa Birliği, kendinize gelin. Bak yine söylüyorum: Bizim şu andaki operasyonumuzu 'işgal hareketi' diye nitelendirmeye çalışırsanız işimiz kolay; kapıları açarız, 3,6 milyon mülteciyi sizlere göndeririz. Bizim bu sınır ötesi harekatımızın altında, güneyimizde bir terör devleti kurulmasını engellemek var. Biz buna çalışıyoruz. Buna fırsat veremeyiz, eyvallah edemeyiz. Bunun daha ileri noktası var onları burada konuşmaya şu anda dilim varmıyor. Aradan geçen uzunca bir zaman boyunca maalesef beklediğimiz adımlar atılmamış sadece ülkemizi oyalamaya yönelik taktiklere başvurulmuştur. Halbuki Türkiye gibi kadim bir devletin karşısında bizzat muhataplarımızın ifadesiyle, 'Parayla kullanılan bir örgütün hükmünün olamayacağı.' bellidir. Şimdi buradan tüm NATO ülkesi olanlara sesleniyorum, başta Amerika. Biz Türkiye'yiz ve biz bir NATO üyesi ülkeyiz. Beşinci maddeyi gayet iyi biliyorlar. Bu terör örgütleri (PKK-DAEŞ-IŞİD)NATO üyesi olan Türkiye'ye saldırırken siz buna sessiz kalamazsınız. Buna hakkınız yok eğer NATO üyesi bir ülkeyseniz. NATO ülkeleri içerisinde NATO'ya karşı olan edimlerini yerine getiren en önemli ülkelerden bir tanesi hangisidir? Türkiye'dir. İlk 3'ün içinde ücretini takır takır ödeyen Türkiye'dir. Siz Türkiye'yi birkaç tane zibidi terör örgütüne tercih etmeyeceksiniz öyle mi? Buna eyvallah edemeyiz. Bunun da gereğini yapmaya mecburuz. Biz, 'Allah'a dayan, saye sarıl, hükmüne ram ol, yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol. Biz böyle gideceğiz. "Utanmadan sıkılmadan şu ifadeyi kullanıyorlar, 'Biz, Kürtlere karşıymışız. Terbiyesizlik yapmayın. Şu anda sadece Kobani'den bizim ülkemize gelen 300 bin Kürt hala bizim ülkemizde misafirimiz olarak yaşamaktadır. Önce bunu konuşalım. Hala bizim ülkemizdeler. Bunu niye konuşmuyoruz? Amerika bunu görmez. Avrupa Birliği bunu görmez. Biz kime neyi anlatacağız ? Hiç olmazsa kendi milletimiz bunu görsün. Parlamentoda da terör örgütüne sırtını dayayan bir grup var. Onlar zaten gözleri var görmez. Ama göstereceğiz. Öyle veya böyle göstereceğiz. Şimdi bizler, Suriye halkımıza sevdamız tartışılamaz, o ayrı bir konu. Ama bizim derdimiz Suriye'yi işgale çalışan DEAŞ, YPG, PYD gibi terör örgütleriyledir. Bizim oradaki Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yoktur. Sorun tamamen terör örgütleriyledir. Bunu saptırmaya çalışıyorlar. Kimse saptırmasın. Biz oradaki Kürt kardeşlerimizle değil, terör örgütüyle şu an mücadele ediyoruz. PKK'nın, YPG'nin bu işgalini görmeyenler, şu anda bizim Suriye'nin birliği, beraberliği için attığımız adıma laf ediyorlar. Şöyle siz kenarda durun, biz yolumuza devam ediyoruz. DEAŞ'a karşı bizim verdiğimiz mücadeleyi bu konuşanların hangisi verdi. Bunlar sadece kendi ülkelerinden Suriye'ye DEAŞ'ı ihraç ettiler. Fransa'dan DEAŞ, Suriye'ye geldi, Almanya'dan geldi, Hollanda'dan geldi ve biz 5 bin 500 DEAŞ'lıyı geldikleri yerlere gönderdik. Bunlar dürüst değil. Bunlar sadece laf üretiyorlar. Biz ise iş üretiyoruz. Farkımız bu. Şu anda DEAŞ'a karşı da PKK'ya, YPG'ye, PYD'ye karşı da bu mücadeleyi tüm onurumuzla sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Anayasa Komitesinin ilk toplantısını 30 Ekim'de yapacağı bir dönemde başlattığımız bu harekat, Suriye'nin geleceğinin daha sağlıklı bir şekilde planlanmasını temin edecektir."
Seçkin Deniz, 10.10.2019

Syrie: la Turquie veut «sécuriser» sa frontière et réinstaller deux millions de réfugiés
Suriye: Türkiye sınırını "korumak" ve iki milyon mülteciyi yerleştirmek istiyor.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin kuzeyindeki PYD'nin Kürt kuvvetlerine karşı bir askeri operasyon başlattı. Bölgede birlikleri olan Fransa, "çok sert" kınadı."

Çarşamba günü (9 Ekim 2019) Türk ordusu kuzeydoğu Suriye'de DAEŞ cihatçılarını bölge dışına sürükleyen Kürt kuvvetlerine karşı bir saldırı başlattı. Avcı uçakları, Pazartesi günü ABD özel kuvvetleri tarafından tahliye edilen Suriye sınırındaki Ras el-Ain (Resulayn) kentini bombaladı. Tanıklar, Tel Abiad (Tel Ebyad) şehrinin de saldırıların hedefi olduğunu belirtti. Buna karşılık Türkiye'ye roket atıldı.


Şanlıurfa'da, Suriye'nin kuzeyindeki stratejik Tal Abyad kasabası yakınlarındaki Türk birlikleri. © Sipa Basın

Bu nedenle, Türk ordusu, Kürtlerin YPG kuvvetlerinin elinde bulunan, Amerikalılar ve Fransızlarla müttefik olan Suriye'nin kuzey-doğusuna girecek. Bilgilendirilmiş bir kaynak, "Cumhurbaşkanı Erdoğan" "Barış Pınarı" adı verilen operasyonun başladığını duyurmadan önce Çarşamba günü yaptığı görüşmede "Büyük bir operasyon olacak" dedi. 


Ankara’ya göre, amaç Türkiye’nin güney sınırındaki "terörist koridorunu" ortadan kaldırmak. Gerçekte, askeri operasyonlar Pazartesi günü başladı, Suriye ile Irak arasındaki köprüler de dahil olmak üzere Kürt kuvvetlerinin lojistik desteklerine hava saldırıları düzenlendi. İstihbarat ekipleri, Türk askeri birliklerinin girişine hazırlamak için zaten sınır bölgelerine sızmışlardı.

Pazar akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeşil ışığı fiilen veren Donald Trump ile bir toplantı yaptı. Konuyla ilgili Washington’da büyük bir karışıklık yaşanıyor. Amerika'nın artık “kabile savaşları” dediği şeye müdahale etmesini istemeyen Başkan, “derin devletin” (diplomatlar, askeri ve istihbarat) ve siyaset, basın ve düşünce kuruluşlarının yönlendirmelerine karşı çıkıyor.


"Barış Pınarı" operasyonu Suriye'deki üçüncü Türk müdahalesidir. Ağustos 2016'da Türk ordusu, hem DAEŞ'e hem de PKK ile bağlantılı olan PYD'nin Kürt milislerine karşı Jarabalus bölgesine girdi. Askeri olarak, özellikle el-Bab kentindeki cihatçılara karşı işleri zordu. Mücadele yedi aydan fazla sürdü. Ocak 2018’de Afrin kantonunda gerçekleştirilen yeni taarruzda, sadece Kürt savaşçılarla karşılaşıldı. Vaka askeri olarak iki aydan daha az bir sürede çözüldü. İki sektör hala Türk ordusunun ve Suriy'deki müttefiklerinin kontrolü altında.


“Suriye’den kaynaklanan terörist tehditlere karşı ulusal güvenliğimiz için gerekli önlemleri almak uluslararası hukuka dayanan temel hakkımız”


Türk ordusuyla karşı karşıya kalan YPG Kürt kuvvetleri ve FDS'deki (Suriye Demokratik Güçler) Arap müttefikleri yaklaşık 60.000 savaşçıya sahipti. Birleşik Devletler tarafından oldukça ağır bir şekilde silahlandırılmış durumdalar ve Amerikalı, İngiliz ve Fransız danışmanlar tarafından destekleniyorlar. Yerel kaynaklara göre, Fransız genelkurmay başkanı General Lecointre, (orduların yorum yapmak istemediği bir bilgi) geçen hafta orada olacaktı.


Türkiye'nin hedefi iki yönlü. İlk olarak, terörist olarak kabul edilen çok sol milliyetçi bir oluşum olan Kürt PKK ile bağlantılı savaşçı gruplarına karşı "sınır güvenliği". Türk diplomasisi, "Suriye'den kaynaklanan terör tehdidine karşı ulusal güvencemiz için gerekli önlemleri almak, uluslararası hukuka dayanan temel hakkımızdır" diyor. İronik olarak, Fransa’nın Suriye’deki askeri varlığını haklı göstermek için kullandığı argümanlarla aynı.


Fransa, haftalardır önlemeye çalıştığı bu saldırıyı çaresizce izliyor. Türkiye'yi “çok sert” bir şekilde kınadı ve BM Güvenlik Konseyi'nin toplantıya çağrılmasını istedi. Protestoların ateşi düştükten sonra Fransa, 2015 saldırılarından sonra DAEŞ ile savaşmak için dayandığı Kürt milislere çok yakın bir şekilde ne yapabilir? Muhtemelen fazla bir şey değil. Çünkü Paris’te, Suriye’de Türkiye'nin “kilit bir oyuncu” olduğu ve özellikle teröre karşı “polis ve istihbarat konusunda işbirliğinin çok iyi olduğu bir ülke” olduğu düşünülmektedir. Eylül 2014’ten bu yana, Türk makamları, cihadizmle bağlantılı vatandaşlarından 261’ini Fransa’ya devretmiştir. Üstelik Paris’ten Türkiye, özellikle Afganistan ve Pakistan'dan, Avrupa'ya yönelik göç baskısını içerme konusunda hayati bir rol oynamaktadır .


Jean-Dominique Merchet, 10 ekim 2019, L'Opinion


Not:  Jean-Dominique Merchet'in yazısını paylaştığı tweete yorum yapan Etienne Rouault: "Fabius'un dediği gibi, bu gruplar "iyi bir iş çıkarsa" bile, Fransa terörist grupları desteklemeyi bırakmalı. Bir iç savaşta yer almak asla iyi bir fikir değildir, bu hikayede en bilge olan Putin'dir."



Seçkin Deniz, 10
.10.2019, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar
Takip et: @Seckin_Deniz


Not: Çeviri programları kullanılarak İngilizce'den çevrilmiştir.



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı