11 Kasım 2018 Pazar

SA7109/KY49-İTIĞLI142: Kampala’da Maskeli Balo Seyretmek

"Afrika’da bizim duruşumuz çok net gözükmüyor. Modern bir Batılı devlet imgesi daha fazla temsil ediliyor. Oysaki Afrikalı modernist yanlısı sömürgeciliğin bataklığından kurtulamayan elit iradeci ve entelektüellerin isteyebileceği durum. Cumhurbaşkanımız Erdoğan her fırsatta bizim Batılılar gibi olmadığımızı hatırlatmasına rağmen, birileri ısrarla Türklerin beyaz ırk olduğunu ortaya koymak istiyor."


Afrika ülkelerinde resepsiyonların farklı bir yeri vardır. Çünkü Türklerin bir buluşma yeridir resepsiyonlar. Ülkenin farklı yerlerinde, binbir zorlukla görev ve iş yapanlar resepsiyonlar vasıtasıyla bir araya gelir; o günü, büyükelçiliklerin düzenlediği programlarla en iyi şekilde geçirmeye çalışırlar.

Afrika’da bulunduğum 7 yıl içerisinde resepsiyonlara hep katıldım. Bazen bize çok yabancı ritüellere de tanıklığım olmuşsa da genelde, Türkiye’deki kutlamalardan pek farklı değildi. Yalnız bolca içki tüketildiğini, hatta Türkiye’de Cumhurbaşkanımız “bizim milli içeceğimiz ayran” dediği zamanlarda düzenlenen bir resepsiyonda katılımcılara “bizim içkimiz rakıdır” şeklinde ülkemizin çeşitli yerlerinden getiren rakı koleksiyonlarının sergilendiğine tanık oldum. Ben bir tane rakı markası olduğunu sanırken meğerse onlarca rakı varmış bunu da resepsiyonlardan öğrendim.

Afrika’daki büyükelçiler genelde sağduyulu, milli ve manevi değerlerin farkında olup Türkiye’yi en güzel şekilde temsil etmeye özen gösterirler. Sağcı, solcu, muhafazakâr, laik gibi sınıflandırmaların etkisi ile hareket etmezler; vatanlarını düşünen, milletimiz için Türkiye’yi Afrika’da en iyi şekilde temsil etmek isterler.

Her kurumda olduğu gibi Dışişleri’nde de, bu tür kendi ideolojik yaklaşımlarını devletin politikalarının önüne çıkaran nadir kimseler de vardır. Bazen devlet işleyişi ile kendi zihinlerimizdekini karıştırdığımız anlar olabilir. Önemli olan devlet aklını hiçbir zaman unutmamak, onu görmemezlikten gelmemektir.

Kampala’da bu yıl düzenlenen cumhuriyet resepsiyon gerçekten Türkiye adına bir felaketti. Sanki resepsiyonu organize eden Türk Büyükelçiliği değil Yunanistan Büyükelçiliği görüntüsü vardı. Cumhuriyet resepsiyonunda ilk kez bir maskeli bir baloya tanık olduk. Bu maskeler bir bakıma cumhuriyete, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir başkaldırış niyeti olarak görülebilir. Fakat ben bu noktada, Büyükelçi üzerine fazla gidilmemesi kanaatini de taşıyorum. Bu ne kadar bizim milli manevi değerlerimizle uyuşmayan bir şey gibi gözükse de, yıllardır zaten bu tip algıları zihninde faaliyetlerinde barındıranlar var ve ele geçirdikleri her fırsatta değerlendiriyorlar.

Resepsiyonda sadece bu görüntüye takılmamak gerekli, örneğin dinleyicileri memnun eden iyi bir Mozart konseri de verilmiş. Kuğu Balesi’nin esintileri içinde, kemanlarıyla bayan sanatçılarımız nasıl bir modern ülkeye sahip olduğumuzu Afrika’ya, özellikle yıllardır İngiltere’nin sömürgesinde kalmış Uganda’ya göstermiş olmuşlar.

Afrika’da bizim duruşumuz çok net gözükmüyor. Modern bir Batılı devlet imgesi daha fazla temsil ediliyor. Oysaki Afrikalı modernist yanlısı sömürgeciliğin bataklığından kurtulamayan elit iradeci ve entelektüellerin isteyebileceği durum. Cumhurbaşkanımız Erdoğan her fırsatta bizim Batılılar gibi olmadığımızı hatırlatmasına rağmen, birileri ısrarla Türklerin beyaz ırk olduğunu ortaya koymak istiyor.

Kampala büyükelçimize çok fazla haksızlık da yapmayalım. Kendisi gerçekten tecrübeli bir Dışişleri bürokratı ve Afrika’yı da bilen nadir isimlerden biri. Kolay kolay bir köşeye fırlatılmayacak bir isim. Üstelik iyi bir ressam, birçok sergi açarak ne kadar hünerli olduğunu gösterebilmiş biri. Ayrıca iyi bir golf oyuncusu olduğunu da unutmamak gerek. Şunun şurasında iyi golf oynamasını bilen kaç kişimiz var ki…

Bu sene Kültür Bakanlığımız bu yılı “Troya Yılı” ilan etti. Zaten Büyükelçimizin konuşmasında bu yıla atıf yapıldığını, Troya’nın önemini anlatan birçok cümle bulmak mümkün. Troya’nın tanıtılması oldukça güzel bir şey. Çünkü özellikle Avrupalılar için Troya’nın değeri büyük. Batıdan birçok turist Troya’yı görmek için ülkemize geliyor ve gelirimizde de önemli bir artış oluyor. Fakat Uganda seçimi yanlış. Çünkü nüfusun yüzde 90’ının fakirlik içinde olduğu bir ülkede Troya bilmelerini düşünemeyiz. Troya için gelse gelse Güney Afrikalı beyazlar gelir, ne Uganda’dan ne diğer Afrika ülkelerinden gelen olmaz.

Aslında bu yaşanan talihsiz olay, Dışişlerimiz için bir dönüm noktası olmalıdır. Bundan sonra yurt dışı temsilciliklerimize seçilen kimselere özen gösterilmelidir. Artık bir mazeretimiz de yok. 16 yıllık iktidarda olan devletin bürokrasisini değiştirebilecek bir hükümetimiz de var. Meseleyi yetkililerin anladıklarını, gereken adımların atılacağını düşünüyorum en kısa zamanda.

Dış temsilciliklerimizde görev alanların hangi düşünceye sahip olduklarının önemi yok. Önemli olan PKK, FETÖ gibi örgütlerle mücadele etmeleri, vatan ve milleti için her türlü fedakarlığı yapacak kimseler olmaları. O görevler hangi görüşten olursa olsun birilerinin arka bahçesi olmamalı. Hakkıyla kim temsil edebilecekse göreve o getirilmeli.

Maalesef bu noktada bazı endişelerimi paylaşmak isterim. Afrika’da görev yapmak diğer bölgelere göre daha zordur. İlk defa bu görevlere getirilmiş kimseler yerine, deneyim kazanacak değil, tecrübelerini burada gösterecek kimseler tercih edilmeli. Hatırlıyorum bir defasında bir büyükelçi bana “İbrahim Bey, bu ülkeden çok sıkıldım. Yapacak hiçbir şey yok, rezidans, elçilik ve otele sıkıştık kaldık” demişti.

Büyükelçimizin dedikleri bir bakıma doğru. Siz Afrika’yı tanımıyorsanız, Afrika’da daha önce yaşamamışsanız Afrika’nın zorlukları sizi yorar, iş yapamaz hale getirir. Oysaki Afrika görev yapılacak en güzel bölgelerden biridir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın hayallerindeki Afrika’yı gerçekleştirme yeridir. Bu bakımdan Afrika mümbittir, siz Afrika’ya bir adım yaklaşırsanız o size beş, on adım yaklaşır.

Kampala’da yaşanan olayı yine Büyükelçimizin telafi edilebilecek bir hatası, herhangi bir art niyet içermediği şeklinde görelim. Çünkü kaybetme zamanı değil, kazanma zamanıdır. Biz küresel coğrafyada iyi bir yere geldik. Bu yolda yorulanlar, hata yapanlar olacaktır. Önemli olan dinamizmi kaybetmemek hatalardan ders çıkararak yolumuza devam etmektir.


İbrahim Tığlı, 11.11.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Dış Bakış
İbrahim Tığlı Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016



Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Yeni Şafak




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı