29 Haziran 2018 Cuma

SA6410/KY23-NN31: Dış Basın; Tek Sesli Koro'dan 24 Haziran Seçim Yorumları

"Sosyal medya kullanıcıları da dikkat etmiştir, nerede acımasız bir hükümet muhalifi yazar, gazeteci varsa, bunların göz göre göre söyledikleri yalanlara korkunç etkileşim gelir, ama gerçekleri yazanlara hiç ilgi gösterilmez."


24 Haziran 2018 seçim sonuçlarının yurt içi yankıları kadar yurt dışındaki yankıları da dikkat çekici. Her ne kadar farklı ülkelerden, farklı basın kuruluşlarınca ve farklı yazar ve habercilere yazdırılsalar da, tüm bu makaleleri ve haberleri okuduğunuzda tek sesli bir koroyu duyar gibi oluyorsunuz.

Bu yazımı ABC News, NBC News, The New Yorker, Financial Times, France 24,
Al MonitorThe New York Times, CFR, The Washinghton Post, Haaretz, The Guardian, ReutersCNN, BBC ve CNBC'de yayınlanmış 15 makaleyi okuyarak yazdım, yorularımı bilgilerinize sunuyorum. 

Gelin ilk önce seçim sonuçları nasıl manşetlere taşınmış, bir bakalım;

"Erdoğan seçimleri kazandı, gücünü pekiştirdi" ABC News

"Türkiye Erdoğan'ın zaferi ile yeni bir döneme giriyor" NBC News

"Seçimler Erdoğan'ın zaferi ile sonuçlandı. Seçim sürecinde TL değer kaybetti"  FT

"Erdoğan politik hayatının en zorlu seçim yarışını kazandı" France 24

"Türkiye seçimler; kısmen özgür, adil ve sahte" CFR

"Otokratlık ülkenin kumaşını değiştiriyor" The WAPO

"Erdoğan'ın zaferi ülkenin kalbini böldü" BBC

"Erdoğan'ın zaferi ona eşi görülmemiş bir güç kazandırdı" CNN

"Seçimle Erdoğan otokrasiye giden yolu açtı" Haaretz

Başlıklardan da anlaşılacağı üzere yıllardır Erdoğan'a yükledikleri "otokrat" iddiası, seçimle beraber tekrar vitrine konulmuş. 

The New York Times "Oylama özgür ama seçimler adil değildi, elindeki ve etkisindeki devlet ve özel sektör medyası sayesinde Erdoğan rakipleri karşısında üstünlük sağladı. Ayrıca olağanüstü hal seçim çalışmalarında Erdoğan'ın işine yaradı" diyerek Erdoğan'ı sorgulamaya 2017 yılında yapılmış referandumdan başlıyorlar. Referandum için "kıl payı kazanılmış" ifadesi kullanılıyor. 

Haaretz referandum ile geçilen başkanlık sisteminde başkanın yetkilerini şu ifadelerle belirtmiş;

"Bu seçim sonuçlarıyla Türkiye, sınır tanımaz bir Cumhurbaşkanının yönetimi altında otokratik bir devlet haline dönecek. 2017 yılındaki referandumla onaylanan sisteme göre yasalar ona görülmemiş bir yetki ve otorite verecek. Yeni sistemle kaldırılacak Başbakanlıktan sonra atama başkanda olacak, Meclisi feshedebilecek, Merkez Bankası politikasına müdahale edebilecek, milletvekillerini seçebilecek. İlk kez Cumhurbaşkanı da bir parti üyesi ve başkanı olabilecek. Sistemle, Erdoğan'ın neredeyse tam dokunulmazlık kazanmasını sağlanacak ve anayasaya göre onu herhangi bir suçtan ötürü itham etmek imkansız olacak.."

Türkiye muhalifleri tarafından hedef tahtasına konmuş Anadolu Ajansı, dış basında da "seçim sonuçlarını manipüle etmiş olabilir" iması ile yer bulduğu gibi, Ak Parti'nin ultra milliyetçi olarak nitelendirdikleri MHP ile ittifakı Türkiye ve Kürtler için endişe verici yorumu ile yer almış.

Manşetinde "Erdoğan gücünü pekiştirdi" diyen The New Yorker'ın yazı içeriği, manşeti kadar masum değil;

"Son seçimden alınacak en büyük ders; Türkiye, Rusya, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde, demokrasi için seçimlerden çok daha fazlasına ihtiyaç duyulduğudur."

"Seçim zaferi ile birlikte Erdoğan, tıpkı Macar Başbakanı Viktor Orban, Polonya Başbakanı Duda gibi liberal demokrasinin için seçimleri kullanan liderler ligindeki rütbesini korumuştur"

"Sorulacak tek soru şudur; Erdoğan daha ne kadar iktidarda kalacak? Yaşı henüz 64, Erdoğan aksini iddia etse de, 2012'de bir kanser tedavisi gördüğüne bir çok kişi inanıyor. Hala çok enerjik ve azimli görünse de ileri safha bir otokratın tüm ipuçlarını vermekte. Kanal istanbul, 1100 odalı 600 milyon $'lık saray da mutlak bir monarş ihtirasının da göstergesi"

"Sorgulamaya tahammül edemeyen liderler korkunç hatalar yaparlar. Erdoğan için bu henüz gerçekleşmedi. Türkiye ekonomisi bir durgunluk sürecinde. Erdoğan seçim kampanyasında Merkez Bankasının kontrolünü ele alacağını söylemişti. Tarihte ne zaman ki bir lider bu kurumun kontrolünü eline almışsa o ülkede kaos çok uzak değil demektir."

The New Yorker yazarı bunlarla da yetinmeyip yazısını Türkiye'nin geleceği için şöyle tuhaf bir dilekte bulunarak bitirmiş;

"Türkiye'nin iyiliği için bir şeylerin Erdoğan'ı yavaşlatmasını ümit ediyorum. Gün gelip Erdoğan görevi bıraktığında, Türkler bir zamanlar onları bir arada tutan her şeyin darmadağın ve iki paralık olduğunu anlayacaklar. Ve o zaman Türkiye'de demokrasinin yeniden inşası dönemi başlayacak."

The New Yorker gibi The New York Times da Erdoğan için iddialı cümleler kurmuş.

"İçinde Kürt politikacıların ve aktivistlerin de olduğu birçok kişiyi tutuklatan Erdoğan, Türkiye terörle mücadelede  Batılı partnerleri ile işbirliği yaparken, Rus füzeleri alarak Putin'e de yakın durmuş, böylelikle NATO ile olan ittifakına da gözdağı vermiştir" ifadelerini kullanmış.

Dış basının üzerinde durduğu bir diğer nokta ise Muharrem İnce'nin Erdoğan'a karşı güçlü bir rakip olarak çıkmış olması.

NBC'nin "En yakın rakibi Muharrem İnce, sert bir "Tek Adam" vurgusunda bulundu, İnce "Türkiye demokrasi ile tüm bağlarını koparmıştır" dedi" şeklinde yorumladığı muhalefet adayı, benzer ifadelerle diğer yazılarda da yerini almış. Tek fark, sadece Financial Times, İnce'nin eski bir Fizik öğretmeni olduğu gerçeğini vurgulamış.

NBC, Erdoğan'ın bir diğer rakibi Demirtaş'ın partisi HDP için "Onca baskıya ve yüksek seçim barajına rağmen HDP halkın desteğini pekiştirmiştir" ifadesini kullanmış. Ayrıca hemen hemen tüm haber siteleri, Demirtaş'ı "Erdoğan'ın tutuklattığı Kürt politikacı" olarak lanse etmiş.

Son olarak The Washinghton Post seçimleri Türkiye'den tarafsız(!) bir kişi olan Elif Şafak'la röportaj yaparak yorumlamış. Şafak o bildiğimiz yanlı ve sözüm ona aşırı demokrat bakış açısını, yaptığı "Demokrasi için bir oy pusulasından daha fazlasına ihtiyaç var" yorumu ile desteklemiş.

Tüm bu yazıları okuduğunuzda kendimizi eleştirmemiz gereken bir noktaya da geliyoruz aslında. Yurt dışı algımızı hala Amberin Zaman, Steven Cook ve Elif Şafak gibiler yönetiyor.

Sosyal medya kullanıcıları da dikkat etmiştir, nerede acımasız bir hükümet muhalifi yazar, gazeteci varsa, bunların göz göre göre söyledikleri yalanlara korkunç etkileşim gelir, ama gerçekleri yazanlara hiç ilgi gösterilmez.

Hükümetimizin bu konuya bir çözüm getirmesini umuyorum.



Nehir Nil, 29.06.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çevirmen Yazar, Çeviri, Çevirilerdeki Sesler



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.




Seçkin Deniz Twitter Akışı