27 Mayıs 2018 Pazar

SA6208/KY71-ATANTİK10: Kelimeler Kanatlandırır…

"İnsanın, düşünce ile bağ kurmasını sağlayan kelimeler, aklını kullanırken sığındığı kelimeler, kalbinin derinliğini açtığı kelimeler… Hayatın olmazsa olmazları olan kelimeleridir ki onu kanatlandırır."


Boğazımı yırtarcasına kelimeler öfkemi kuşanarak ardı sıra dilimden döküldüler. İçinde bulunduğum ruh halimi en iyi kelimeler izah eder, dışa vurur. Kelime deyip geçmeyin; onlardır bizim duygularımızı dile getiren, halimizi yansıtan, sert mi, yumuşak mı olduğunu belirleyen…

İnsan, kelimeleri ile varlık sahasına çıkar. Diyaloglarını da kelimelere yükler. Kızgınlıkları, öfkeleri, sevinçleri, hüzünleri, yaramazlıkları, duyarsızlıkları, duyarlılıkları, özlemleri, beklentileri vesaire kelimeler aracılığı ile karşımızdakine duyururuz. Kelimeler olmazsa elimizde sadece imgeler kalır. Vücut halimizin dışında elimizde bir araç kalmaz. Kelimeler, olmazsa sesimiz çıkmaz, yüreğimiz atmaz, kalbimiz acımaz… 

Ah o kelimeler, güzel insanlar, güzel kelimelere tutunup uçup gittiler…  Sonsuzluğu da sonluluğu da, sığlığı veya derinliği de kelimeler ölçer…  Bir bebeğin ilk kelimesini duyan annesinin sevinci görülmeye değer bir olgudur. Çocuğunuzun ilk baba deyişi üzerine havalara sıçramanızı neyle açıklayabilirsiniz ki…

Kelimeleri olgunlaştırdıkça insanlarda olgunlaşıyor. Kelimeleri sığlaştırdıkça da hayat çekilmez hale dönüşüyor. Kaba, saba, sert, haşin ve kötücül davranışların hepsi kelimelere sığar, oradan coşarlar, insanlara da oradan sirayet ederek, ortamı karanlık bir dehlize dönüştürürler.  Kelime deyip geçmeyin, bir kelime ile cennete kavuşurken, bir kelime ile de cehennem kazanırsın… 

Kelime, insanın kendi duygularına tercüman kıldığı en anlamlı seslerin anlamlı bir hale gelişidir. İnsan elbette ki farklı olgularla da bir ilişki biçimi geliştirir. Ancak o ilişki biçimleri dahi ancak kelimelere kavuştukça varlığa kavuşurlar. Kelimelerdir insanın ruhunun kanatlandığını haber veren, kalbin pır pır attığının izini süren, aşkın ayak seslerinin duyulmasını sağlayan…

İnsan, âşık olduğunu ancak o duyguyu kelimeye döktüğünde fark eder. Bir kızgınlığını ancak kelimelerle ifade ettiğinde kızgın olduğunu bilir. Yani kelimeler insana sahip olduğu duyguyu ilk haber verendir.

Kelime bazen bir yaylım ateşidir. Önüne çıkanı delik deşik eder ve muhatapları neye uğradıklarını anlamadan tarumar olurlar. Kelime, bir sevgi nişanesi olarak kalplere ulaşır ve ılık bir sonbahar esintisi oluşturarak kalplerin birbirine akmasına vesile olur. Kelime, bazen bir öfke nöbeti olup yağar şiddetli bir yağmur gibi muhataplarının yüzüne, yüzüne… Kelime, bir bahar günü, güneşin yumuşak ışınlarına vücudunu bırakıp mayışan kişinin teslimiyetini tescil eder. Her duyguyu ve hissiyatı taşırken bir yorgunluk emaresi de göstermez.

İnsan, yükselmek istiyorsa onu yükseltecek kelimelere ihtiyaç hisseder. Kelimelerin olmalı, kendine has, kendine ait, kendini inşa edeceğin, kendini anlatacağın, kendin olacağın bu kelimelerle kendini uçmaya, sonsuzluğa yürümeye cesaret alacağın…

Derinden hissettiğin bir sorunu, bir olguyu, bir durumu izah edecek kelimeler ne çok ihtiyaç haline gelir. İşte o kelimelerdir ki, bize en derinde hissettiğimiz, yaşadığımız duyguların sıhhatli bir şekilde başkalarına da duyuracak ve onların bu duyguların sahibi olduklarının bilgisini, şuurunu ve idrakini verir…

Hüznümü, sevincimi, duygusallığımı, acımı, umudumu, inancımı veya umutsuzluğumu, inançsızlığımı, kötücüllüğümü hangi katmana ait olduğunu, derinliğini, sığlığını, şiddetini, yumuşaklığını da ancak kelimeler ele verir…

Kelimeler, ah kelimeler, seçimimin ilanı olan kelimeler…

Rüyalarımın gizli kahramanları, hülyalarımın ajanları, hayal hanemin rengârenk çiçekleri olan kelimeler, sizinle güler, sizinle ağlarım, sizinle hüzünlenir, sizinle sevinirim…

Kelimelerin olmadığı bir zamanı düşleyin…  İnsan, kanatsız kuş gibi uçamaz… Kendisini ifade edemeyen insan, kendisi olmaktan çıkar… Yabancılaşma kaçınılmaz olur. Kelimeler bizi tarif eder, arif kılar… Kalplerimizi telif eden de kelimelerdir.

Varlığımızı ısıtırken, yüreğimizi soğuturken, kalbimize sürur verirken, canımıza kan katarken, aşkımızı ilan ederken, nefretimizi kusarken kelimeler yoldaşımız olur. Kelimeler olmazsa duygularımız hapis kalır. Kendi zindanımızdan çıkışımızın bileti kelimelerimizdir.

Peki, kelimeler bu kadar önemli ve bu kadar değerli iken, kelimeler mi bize sahip olacak, yoksa biz mi kelimelere sahip olmalıyız?

İşte insanlığın en büyük paradoksu…

Niye karşıt olarak düşünelim ki insan ve kelimeyi… İnsan kelimenin bir başka veçhesinden başka nedir ki… Kelime ise insandan başka bir şey mi? Yani ne kadar insan olursanız o kadar kelime olursunuz, ne kadar kelime sahibi olabilirseniz, o kadar da insan kalırsınız… İnsan ve kelime bir karşıtlık içinde değil birbirini tamamlayan iki temel öğe… Varlığın iki yüzü, sathı ve derinliği gibi…

İnsanın, düşünce ile bağ kurmasını sağlayan kelimeler, aklını kullanırken sığındığı kelimeler, kalbinin derinliğini açtığı kelimeler… Hayatın olmazsa olmazları olan kelimeleridir ki onu kanatlandırır.

Nefes alıp verirken o yumuşak latif havayı kelimelere yükleyip uzak diyarlara gitmeyi tahayyül ediyorum. Cennetin en geniş çeperini dolaşırken o yumuşacık bir nefes gibi kelimelerin taşıyıcılığına güveniyorum… Kelimeler, diriltirken de öldürürken de tanıklık ederler insana… İnsanın tanığı olan kelimelere tanıklık etmekte insana bir sorumluluktur…

Sonuç itibarı ile kelime insanı insan kılan en önemli etmen iken, insan da kelimeye can veren en önemli etmendir. İnsan yoksa kelime olmaz, kelime yoksa insandan bihaber oluruz…



Abdülaziz Tantik, 27.05.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Düşlemek



Sonsuz Ark'ın Notu: Abdülaziz Tantik  Beyefendi'ye, bütün samimiyetiyle yazdığı yazıları bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz... Seçkin Deniz, 31.03.2018





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı