3 Mart 2017 Cuma

SA4046/KY44-EÖ6: Neocon WSJ Tartışıyor: "Müslüman Kardeşler Terörist mi, Değil mi?"

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz, 2013'te demokratik ABD-İsrail ve demokratik Avrupa destekli bir askeri darbeyle çökertilen bir halkın en büyük örgütlü sivil toplum kuruluşu olan Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) hiçbir terör hadisesi ile doğrudan bir ilgisi, ilişkisi olmamasına rağmen (herhangi bir terör olayına binaen gerçek bir suçlama, yargılama yoktur, ithamlar tamamen varsayımsaldır) buna karşılık beş binden fazla üyesi darbeci Sisi tarafından öldürülürken, terör örgütü olarak ilan edilmekte veya ilan edilmek üzeredir. Unutulmamalıdır, Müslüman Kardeşlerin demokratik temsilcisi Cumhurbaşkanı Mursi askeri darbe ile devrilmiş ve tutuklanmış, idamla yargılanmaktadır; yani  Müslüman Kardeşler Batı normlarına göre tamamen suçsuzken, tek suçu(!) kendi değerleriyle kendi ülkesini yönetmek istemek olan silahsız bir sivil toplum kuruluşudur. Bu gerçek ortada iken demokrasinin beşiği(!) olarak pazarlanan, ancak her türlü terörün organizatörü ve finansörü olan ABD'de terör örgütü olarak ilan edilmek üzere tartışılmaktadır. Ne tuhaftır ki darbenin asıl organizatörü neoconların gazetesi WSJ, Müslüman Kardeşler'in  Mısır'da terör örgütü olarak ilan edilmesine karşı çıkıyor, ancak dünya genelinde terör örgütü olarak ilan edilmesine onay veriyor; bunun da bir tek amacı olabilir, ihvanı parçalara ayırarak  parçalarından silahlı terör örgütleri inşa etmek. Durumu tarihe arz ediyoruz.
Seçkin Deniz, 03.03.2017

The Muslim Brotherhood: Terrorists or Not?

Cevap karmaşık. İslamcı örgüt 2011’den sonra parçalandı, ve [örgütten koparak ortaya çıkan] bazı kolları şiddet [saçıyor]. 

ABD, Müslüman Kardeşler’i terör örgütü olarak tanımalı mı? Bu soru Washington’da bir kez daha güç kazandı. Son yıllarda Kongre’deki Cumhuriyetçiler böyle bir karar alınması için çaba harcadılar fakat Obama yönetimi daima [buna] karşı çıktı. Şimdi, bu karara doğru yaklaştığı görülen Trump yönetimiyle her iki taraf da tartışmalarını açıkça ortaya koyuyor.


Bu fikri destekleyenler, Müslüman Kardeşler’in terörist ideolojiler ürettiği ve şiddeti teşvik ettiği konusunda ısrar ediyor. Dahası, Müslüman Kardeşler Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil Amerika’nın müttefiki olan bir çok [ülkede] terör örgütü olarak zaten tanındı.


Muhalifler ise Washington’un [Müslüman Kardeşler’i] terör örgütü olarak tanımasına, [bunun] yarardan çok zarar getireceği [iddiasıyla] karşı çıkıyor. [Böyle bir adımın] Müslüman Kardeşler sempatizanlarını İslam Devleti saflarına iterek [İslam Devleti’ni] güçlendireceğini ileri sürüyorlar. 


ABD’nin Fas ve Tunus gibi Müslüman Kardeşler’e bağlı partilerin iktidarda olduğu bir çok ülke ile ilişkileri zarar görebilir. Müslüman Kardeşler’le bağlantısı olmakla suçlanan belli Müslüman-Amerikan örgütlerine karşı kullanılması da olanak dahilinde.


Asıl çarpıcı olansa tartışmanın, özellikle Mısırlı ana örgüt açısından bakıldığında, 2001’den bu yana ne denli az değişiklik gösterdiği. Bir taraf Müslüman Kardeşler’i Amerika’ya sızmaya çalışan uluslararası karmaşık bir komplo şeklinde değerlendiriyor. 


Diğer taraf ise demokrasiyi kucaklayan ve şiddetten vazgeçen ılımlı İslamcı bir örgüt olarak görüyor. Bu görüşlerin hiç biri 2013’te iktidardan düştükten sonra parçalanan eski Müslüman Kardeşler’in artık var olmadığı gerçeğini yansıtmıyor.


2011’de Mübarek rejimi yıkıldığında, Müslüman Kardeşler iktidara gelme hedefini gerçekleştirmişti. Fakat iki yıl sonra Mısır’ın şimdiki Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’yi başa geçiren askeri darbede ülkenin kontrolünü kaybetti. 


İtaat [saikiyle] övünen ve hiyerarşik bir örgüt olan Müslüman Kardeşler için darbe şok etkisi yarattı. Yeni rejimin 2013 yazında Müslüman Kardeşler’e karşı çok ciddi baskı uygulaması da. Liderleri tutuklanan, saklanan ve ya yurtdışına kaçan örgüt, iki ani sorunla karşılaştı: yeni bir liderlik yapısı oluşturmak ve Sisi rejimini devirecek bir strateji geliştirmek.


2014 yılının başlarında, Mısır ve Müslüman Kardeşler’in faaliyet merkezi haline gelen Türkiye’de yeni lider kadroları seçildi. Aralarındaki kilit isim, [rejim] baskısından kurtulan, örgütün Danışma Merkezi’nin kıdemli lideri Muhammed Kemal’di. Müslüman Kardeşler’in darbeyi zayıflatacağını umduğu protestolar fiyaskoyla sonuçlanınca [örgütün] [saha] faaliyetleri yoğunlaştı.


Daha o günden fiziksel olarak elverişli olan [örgüt] mensuplarından gösterileri korumak ve polisle sokak çatışmalarına girmek amacıyla sözde caydırma komiteleri oluşturuldu. Otoriteyle yapılan çatışmalarda küçük ateşli silahlar ve Molotof kokteylleri görülmeye başlandı. 


2014’ün başlarında, Kemal ve bazı [dava] arkadaşları, “özel komitelere” devletin altyapı tesislerinin bombalar ve kundaklama ile hedef alınması çağrısı yaparak belirli parametrelerde şiddete yeşil ışık yaktı. Kısa sürede Müslüman Kardeşler camiasında “kurşundan aşağısı şiddet değildir” sloganı popüler olmaya başladı. 


Ancak teoride –bir kaç polis hedef alınmasına rağmen- ilk şiddet dalgası altyapı ile sınırlıysa da ikinci dalga değildi. 2014’ün sonu ve 2015’in başlarında “Halk Direniş Hareketi” ya da “Devrim Cezası” bayrağı altında örgütler meydana gelmeye başladı.Müslüman Kardeşlerin Türkiye merkezli televizyon kanalları, örgüt üyelerini öldürmekle sorumlu tutulan polislerin katledilmesine alkış tuttu.


İlahiyatçılar, bu operasyonlara meşruiyet kazandırdı. Müslüman Kardeşler yanlısı alimler, sarih bir ideolojik temelin örgüt ideolojisi çerçevesinde ana hatlarıyla anlatıldığı “Darbeye Karşı Halk Direniş İçtihadı” isimli bir kitap yayınladı. Kitapta, güvenlik güçleri ve hükümet yetkililerini hedef almanın bir tür müdafaa şekli olduğu öne sürüldü.


Müslüman Kardeşler aynı zamanda kendi bünyesinde büyük bir iç savaşla uğraşıyordu; Kemal’in fraksiyonu daha pragmatist ve ihtiyatlı gelenekçilere karşı aşınıyordu. 2015 yılı Mayıs ayında belirginleşen ayrışmayı, şiddetli saldırılarda bir düşüş takip etti, ki bu da gelenekçilerin kendi kontrolünde olan para kaynağını kesmesinin bir sonucuydu.


Sükunet kısa sürdü. Hassm (Kararlılık) ve Liva el-Tevra (Devrim Tugayı) adı altında yeni grupların belirdiği 2016 yazında Mısır’ı, üçüncü ve daha karmaşık bir şiddet dalgası vurdu. Bu eylemler artık polis suikastleriyle sınırlı değildi; güvenlik kontrol noktalarında [patlatılan] bombalı araçlar ve [diğer] tuzaklar da [söz konusu olmaya başladı]. 


Müslüman Kardeşler’in kendi içindeki kavgası sürerken, Mısır devletinin güvenlik güçleri Muhammed Kemal’i Ekim 2016’da öldürdü. Güç mücadelesi bugün halen devam ediyor; hiç bir taraf da diğerinin meşruiyetini kabul etmiyor. 


Eski Mısır Müslüman Kardeşler [hareketi] dağılıyor. Yerinde ise terörle iştigal eden yan örgütlerin beraberinde iki rakip liderlik duruyor. Bu çöküş sürpriz olmamalı. Müslüman Kardeşler 1950 ve 60’larda Mısır Cumhurbaşkanı Kemal Abdülnasır tarafından neredeyse tamamen yok edilmişti. 1970’lerde Mısır üniversiteleri genelinde İslamcı bir diriliş yaşanmasaydı, Müslüman Kardeşler bugün tarih olacaktı.


Trump yönetimi bu gelişmeleri not etmeli. Mısır’da Müslüman Kardeşler’i yekpare terör örgütü olarak tanımak bugünün gerçeklerini yansıtmayacaktır, - tüm dünyada Müslüman Kardeşler’e bağlı örgütlere karşı kapsamlı bir adıma ise söyleyecek bir şey yok. 


Bunun yerine, yönetim terör faaliyetinde bulunan bireyleri, ayrılıkçıları ve [örgütten koparak ortaya çıkan] yan grupları hedef almalı. Yönetim ancak bundan sonra daha büyük ve daha kritik bir soruya yönelebilir: 


İslamcı ideolojiyle bütün olarak kapsamlı şekilde nasıl mücadele edilir?



MOKHTAR AWAD & SAMUEL TADROS – THE WALL STREET JOURNAL, 28 Şubat 2017




Esra Öztürk, 03.03.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Milenyum Efektleri, Çeviri

Esra Öztürk Yazıları





Orijinal Metin:

https://www.wsj.com/articles/the-muslim-brotherhood-terrorists-or-not-1488327889



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı