15 Nisan 2014 Salı

SA635/KY13-AO1: Cumhurbaşkanı Adayı Kim Olacak?

"Sürekli aynı hedefe koşmuş olan her iki ismin gelecekle ilgili yol haritasında anlaşacağını iddia etmek, doğruya en yakın olan öngörüdür."


Ak Parti’nin zor kararı; Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?

Ak Parti, tüzüğündeki 3 dönem sınırlamasının kıskacı altında. Başbakan Erdoğan dahil, partideki birçok ağır top bu madde kaldırılmadığı sürece milletvekilliğine elveda diyecek, önümüzdeki genel seçimde bu partiden yeniden aday olamayacak.

Başbakan Erdoğan'ın önünde iki yol var; ya ( aralarında 3 dönem yasağına takılanlar da dahil) Ak Parti milletvekillerinin talebiyle kendisi için bir istisna çıkartıp genel kuruldan geçirecek veya cumhurbaşkanlığına aday olacak.

Erdoğan, kendisi için 3 dönem yasağının kaldırılmasına sıcak bakar mı? Elbette bunu tek şart gerekli kılabilir; Cumhurbaşkanı adayı olmamak…

Yaşanan süreçte Erdoğan kenara çekilebilecek bir isim değil. Üstelik, son dönemde ortaya çıkan kavgada asıl hedef partisinin yanı sıra kendisi, ailesi… Erdoğan adeta bir gizli savaşa dönüşen bu ortamda siyasetin kendi kontrolü dışında yol almasına izin vermez. Aksine, bu konuda vereceği kararda asıl bu çatışma ortamından galip çıkmanın hesapları etkili olacak. Bu ise asgaride güç kaybetmeyeceği bir pozisyonu devam ettirmesi demek.

Bu doğrultuda Erdoğan'ın baştan beri hedeflediği model başkanlık modeliydi. Eğer bu modeli yasalaştırılabilseydi başbakanlığın ve cumhurbaşkanlığının gücünü tek elde toplayan bu model için adaylığına kesin gözüyle bakılabilirdi.

Anahtar Gül

Erdoğan'ın, mevcut yasalarla sınırlanmış bir cumhurbaşkanlığını arzulamadığı oldukça belirgin. Her ne kadar kimileri, halihazırdaki cumhurbaşkanlığı yetkilerinin tam kullanılmasının fiili yarı başkanlık doğuracağını iddia etse de, Erdoğan bunu en son ihtimali olarak düşünür. Böylesi bir zorunluluk halinde Başbakan, halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olduğunu, halka dayandığını öne sürerek uygulamalarının meşruluğunu savunur. Ancak böyle bir durumun ortaya çıkması için Erdoğan'ın başbakan adayının Gül'ün dışında bir isim olması tercih edilen bir ihtimal haline gelir.

Zira Gül'ün Ak partinin başına geçmesi halinde Erdoğan'ın, cumhurbaşkanı olarak Gül'ün kullanmadığı yetkileri kullanması kimi sorunları gündeme getirir. O nedenle, bu model ancak Gül yerine Erdoğan'ın önereceği başka bir ismin başbakan olması halinde sorunsuz uygulanabilir.

Eğer Gül ile Erdoğan yer değiştirmekte mutabık olurlarsa, bundan anlayabileceğimiz, Gül ile Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını güçlendirecek bir takım yasal değişiklikler yapılması konusunda (şimdi ve ya genel seçim tablosuna göre gelecekte) anlaşmış olduğudur. Kimi siyasi çevrelerin iddialarının aksine Gül böylesi bir değişikliğe itiraz etmeyebilir…

Erdoğan'ın bazı önemli kararların sorumluluğunu üzerine alması ve başbakanlıkta başlattığı kimi uygulamalara cumhurbaşkanlığı üzerinden müdahil olması Gül'ü daha da rahatlatır...

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması halinde paralel yapılanmalara karşı başlatılan bir savaşın dolaylı yollarla adresinin Erdoğan'a çıkartılması başbakana kimi yönetim avantajları sağlar. O nedenle Gül'ün Ak Parti genel başkanı ve başbakan olarak görev alması halinde, güçlü cumhurbaşkanı formülüne yönelik kimi yeniliklere karşı çıkmayacağını düşünebiliriz…

Erdoğan Cumhurbaşkanlığına aday olursa…

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olması halinde Ak Parti’nin başına kimin geçmesi gerektiği Ak Parti çevrelerinde en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Yeni genel başkan eğer Ak Partiyi gelecek seçimlerde yeniden iktidar yapamazsa, mevcut yasalarla cumhurbaşkanı seçilecek olan Erdoğan, Özal'ın yaşadığı sorunları yaşamaya başlar.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı makamında istediği değişiklikleri gerçekleştirmesi mümkün olamaz ve başbakanken aldığı birçok karar uygulamadan kalkar ve de yürüttüğü mücadele yara alır. O halde Ak Parti’nin ve Erdoğan'ın ilk düşüneceği şey cumhurbaşkanı adayı olması halinde Ak Parti’nin gelecek seçimde yeniden iktidar olması ve 2023 perspektifine uygun bir siyasi dizaynı cumhurbaşkanlığı seçiminden önce sağlamak olur.

Bu şartlarda Erdoğan sonrasında AK partiyi iktidara taşıyabilecek isimlerin başında gelen isim Gül'dür. Diğer bütün isimler çok zorlu geçeceği belli olan genel seçimlerde Ak Parti açısından rizikoludur.

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olarak tarafsız olması ve siyasete müdahale edemeyecek olması nedeniyle ortaya ciddi bir boşluk doğacaktır. Bugüne kadar yapılan kamuoyu yoklamalarından çıkan sonuçlara bakıldığında Ak Parti üzerinde en etkin 2.ismin Gül olduğu gerçeği gözler önündedir. Bu gerçekleri gören Ak Parti karşıtlarının ve cemaatin çeşitli yollarla Gül'ü itibarsızlaştırma girişimlerine bakıldığında Gül başkanlığındaki Ak Parti’nin seçimlerde etkili olacağı hesap edilmekte ve bunun önüne geçilmek istenmektedir.

Üstelik bu girişimler yeni değildir. Uzun zamandan beri sistemli bir şekilde Gül'ün rahatsız olduğu, kulak zarı patladığı için uçağa binemeyeceği, bu durumun başlı başına fiili başbakanlığa engel olduğu, aktif siyaset yürütemeyeceğini, hatta kasetinin olduğu gibi birçok iddianın yaygınlaştırılmasının asıl hedefinin Ak Parti olduğunu öne sürmek mümkün.

Ak Parti’de başbakan adaylarından biri olduğu iddia edilen isimlerden Numan Kurtulmuş'a da yerel seçim öncesi montaj porno kaseti düzenlenmesi, Erdoğan sonrası isimler için itibarsızlaştırma operasyonlarının sistemli olduğu tezini kuvvetlendiriyor.

Erdoğan ile Gül arasında ihtilaf iddiaları

Siyasette uzun yıllar birlikte yol almış bu iki ismin yolları birçok yerde kesişti. Hep istişareyle görev taksimi yaptılar. Yenilikçilerin Milli Görüş içerisinde Kutan karşısında liste başı/lider gösterdiği isim olan Gül, Erdoğan'ın yasaklı olması nedeniyle de Ak Parti’nin ilk başbakanı oldu. Erdoğan'ın yasağının sona ermesiyle de yerini ona terk etti.

Bu kararda Erdoğan'ın Ak partiyi sürükleyecek ilk isim olmasının etkisi büyüktü ve kararın ne derece doğru olduğunu zaman gösterdi. 12 yılda onlarca salvoyla karşılaşan Erdoğan bunları güçlü liderliği sayesinde atlattı ve Türkiye siyasetinde partisini tüm seçimlerden zaferle çıkaran tek isim oldu. Üstelik bütün seçim kampanyalarını neredeyse tek başına yürüttü. Olağanüstü performansıyla kitleleri etkiledi.

Gül, güçlü bir kadro hareketiyle öne çıkabilen bir isimken, Erdoğan karizmatik liderliğiyle partisini ve kitleleri kontrol altına alabilen, farklı şartlardan başarı üretebilen bir isim. Bu farklılıklar her zaman bu iki ismi değerlendirenlerin göz önüne aldığı konular oldu. Farklı kişilikleri ve bunun uzantısı olan yönetim anlayışı üzerinden her iki isim arasında ihtilaflar üretmek isteyen çevreler bugüne kadar bunda başarılı olamadılar; ancak Gül'ün cumhurbaşkanlığı sonrasında siyasetten tasfiye edilmek istendiği, Gül'ün buna karşılık gelecekte siyasette etkili olmak için kendine yakın bürokratları bazı yerlere atadığını, parti üzerindeki zayıf etkisini bu yolla güçlendirdiği hep söylenegeldi.

AYM 'ye atadığı üyelerin kendisine yakın kişilerden oluşması ise son zamanlardaki tartışmaların da odağına oturdu. Siyasi çevreler ve kamuoyundaki değerlendirmeler nasıl olursa olsun, bu iki ismin böylesi kritik bir ortamda bir iktidar çatışması içerine girmeyecekleri ve pusuda bekleyenlere prim vermeyecekleri akla en yakın gelen tez.

Muhtemel senaryolar

Genel hatlarıyla değerlendirdiğimiz cumhurbaşkanlığı süreciyle ilgili çeşitli senaryolar şöyle gelişebilir;

1- Erdoğan, Gül ile anlaşarak cumhurbaşkanlığına aday olur. Cumhurbaşkanı Gül, sağlık durumunu gerekçe göstererek siyasete dönmez, yurt dışında önemli bir görev üstlenir(Bu zayıf ihtimallerden biri).

2- Erdoğan, 3 dönem yasağıyla ilgili tüzük değişikliğine gider ve başbakanlığa/genel başkanlığa devam eder. Seçimde yeniden iktidar olunması ve anayasayı değiştirme sayısına ulaşılması halinde anayasa değişikliğine gidilir. Başkanlık sistemine geçilmesi yasalaşır. Cumhurbaşkanlığı seçim tarihleri yeniden düzenlenebilir.

3- Gül genel başkan seçilir, başbakan olur. Tüzük değiştirilerek eş başkanlık modeline gidilir. Erdoğan'ın gelecek dönem başbakan adayı eş başkanlıkla öne çıkar, partide Erdoğan'ın görüşlerini seslendirir (Bu da bir başka zayıf ihtimal).

4- Erdoğan BDP ile anlaşarak cumhurbaşkanının yetkilerini artırır. Böylece geniş yetkili bir cumhurbaşkanı olarak siyasete müdahale hakkını elde eder.

5- Gül ile Erdoğan sisteme dokunmazlar; ancak Erdoğan cumhurbaşkanı olması halinde halk tarafından seçilmiş olmasına dayanarak fiili yarı başkanlık sayılabilecek şekilde yetkilerini sonuna kadar kullanır.

6- Gül ile Erdoğan gelecek dönemde de yeniden yer değiştirmek üzere anlaşır ve yer değiştirir.

7- Erdoğan'la anlaşamayan Gül, cumhurbaşkanlığına yeniden aday olur (Bu da em zayıf ihtimaller arasında).

8- Gül, kongreye gidilerek muhtemel adaylar arasında yarışa girmeyi kabul eder. Kazanan,partinin yeni lideri olur...

Saydığımız bu ihtimallerin yanı sıra daha da çoğaltılabilecek senaryolar söz konusu olabilir… Burada sayılmayan en önemli, ancak en zayıf ihtimal ise Gül'ün Ak Parti dışında kurulacak olan bir parti içinde yer alacağının öne sürülmesidir…

Eğer siyasette ihtimal dışı görünen böylesi bir operasyon gelişir ve Gül'ün başkanlığında geniş tabanlı bir koalisyon partisi ortaya çıkarsa başarılı olma ve Ak Partiyi iktidardan düşürmekte başarılı olabilir… Ancak, Erdoğan ve Gül kendi elleriyle kurdukları bir partiyi böylesine kötü bir kadere teslim etmezler.

Sonuç olarak; sürekli aynı hedefe koşmuş olan her iki ismin gelecekle ilgili yol haritasında anlaşacaklarını iddia etmek doğruya en yakın olan öngörüdür.


Adnan ONAY, 15.04.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar





Seçkin Deniz Twitter Akışı