21 Mayıs 2022 Cumartesi

SA9678/MT56: Putin'in Ukrayna'daki Siyasi Savaşının Arkasındaki Uzun Kutsal Savaş

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Georgetown Üniversitesi kıdemli araştırmacısı Paul Elie'ya aittir ve 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal eden Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'in destekçisi Moskova patriği ve Rus Ortodoks Kilisesi primatı Kirill'in 'Kutsal Savaş' misyonuna ve Katolik-Ortodoks kiliselerinin Rusya-Ukrayna savaşa bakışına ve Ortodoks kiliseleri arasındaki bölünmeye odaklanmaktadır. Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki derin ayrılıkları gidermek, Ortodoks dünyasının temsilcisi İstanbul Ortodoks Kilisesi Patriği I. Bartholomeos'u devreden çıkararak, Vatikan-Papa ile anlaşma yapmak üzere, Roma ve Moskova arasındaki yirmi yıllık müzakereleri tamamlayarak, Havana'da Papa Franciscus ile  bin yıldan beri bu türden yapılan ilk toplantıda bir araya gelen ve ortak deklarasyonlarının daha bağımsız bir Ukrayna kilisesine yönelik planlara “kanonik normları” ihlal eden bir “bölünme” olarak atıfta bulunmasını sağlayan savaş destekçisi Moskova patriği ve Rus Ortodoks Kilisesi primatı Kirill'e yönelik ağır eleştiriler dikkat çekicidir. Kirill ile 16 Mart’ta yaptıkları video konferansta Rus Ortodoks Kilisesi'nin liderinin kağıttan “savaşın haklı gerekçelerini” okuduğunu söyleyen Papa Franciscus, "Biz (Papa ve Kirill) Tanrı'nın aynı halkının papazlarıyız. Bu yüzden barış yollarını aramalıyız, silahları susturmalıyız. Patrik Putin'in sunak çocuğu olamaz." ifadelerini kullanmış, 3 Mayıs 2022'da, İtalya’nın “Corriere Della Sera” gazetesine Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le Moskova’ya giderek görüşmek istediğini ancak bir yanıt alamadığını söylemiş, Ukrayna-Rusya savaşının başlamasından üç hafta sonra Rusya’nın Vatikan Büyükelçiliği'ne giderek Büyükelçi'den Putin’e bir mesaj iletmesini istediğini, ancak cevap alamadığını açıklamıştır: “Moskova’ya gitmek istedim. Elbette, Kremlin liderinin buna izin vermesi gerekiyordu. Henüz bir yanıt alamadık ve hala ısrarcıyız. Korkarım ki, Putin bu görüşmeyi şu anda yapmak istemiyor. Ama bu kadar vahşeti nasıl durduramazsınız?” Papa Franciscus'un öfkesi, kendisini ve kendisinin ortdodoks Kilisesini bölmeyi hedefleyen entrika temelli çabalarını kullanarak İstanbul Patriği I. Bartholomeos'un etkisizleştirilmesini sağlayan Moskova Patriği Kirill tarafından aldatılmasından kaynaklanmaktadır. Hristiyan Dünyasının liderlerini geren aslında Ukrayna'da ya da herhangi bir yerde Hristiyanların birbiriyle savaşıp savaşmaması değil -ki tarih boyunca yüzlerce bu türden savaş gerçekleşmiştir, bu savaşların çoğunu da kilise liderleri kışkırtmış ve motive etmiştir- dinin artık devreden çıkması, insanın bireysel ve toplumsal hayatından çıkıp gitmesi demek olan LGBT'yi yaygınlaştırmayı amaçlayan liberalleşme planlarının çökmesidir. Nitekim analiz, İstanbul Ortodoks Kilisesi Patriği I. Bartholomeos'un da Papa Franciscus liderliğindeki 'Liberalleşme' mücadelesine ikna edildiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır: "Kirill, Amerika Birleşik Devletleri'nden Hristiyan köktendincilerle uzun süredir devam eden ilişkilerini derinleştirdi ve özellikle cinsiyet ve cinsellik konularında onlarla ortak dava oluşturdu. R.O.C. ve diğer bir dizi ulusal kiliseler, Temmuz 2016'da Girit adasında Ortodoks Kilisesi'nin Kutsal ve Büyük Konseyi toplantısına katılmadılar. Konseyden toplantısından sonra, konseye katılan birkaç düzine Doğu Ortodoks lideri, Batı'nın terimleriyle, milliyetçiliği ve ırkçılığı kınayan ve liberal demokratik özgürlük ve eşitlik ideallerini onaylayan ortak bir “sosyal değerler sistemi”ni çerçeveleyen yüz on sayfalık bir belge hazırladılar." Rus Milliyetçisi bir Ortodoks kilisesinin lideri olarak dünyadaki dinî ve politik etkisini arttırmak isteyen Kirill'in, cinsiyet değişimini, koronavirüse çok benzeyen bir pandeminin “yeni türleri” şeklinde nitelendiren Putin'in, "Kadınla erkeğin aynı şey olduğunu düşünen varsa misafirim olsun. Ama ortak akıl var. Kadın kadındır, erkek erkektir, anne annedir ve baba babadır şeklindeki geleneksel yaklaşıma bağlı kalıyorum." şeklinde dile getirdiği insan doğasına saygı duyan bir yaklaşımı benimsemesi ve insan doğasına saldıran bütün şeytanî ideolojilere karşı çıkması önemlidir. Yargı cümleleri gittikçe netleşen 'Batılı analizlere' göre, Rusya-Ukrayna Savaşı, Liberal Demokrat ABD Başkanı Joe Biden'ın, Liberal Avrupa Birliği'nin de desteği ile LGBT'nin yaygınlaşması için verdiği savaşa karşı Putin'in Erkek ve Kadın formunda yaratılan insanlığın onurunu korumak olarak değerlendirdiği 'Savunma Savaşı' niteliğini taşımaktadır. Elbette, Suriye, Libya ve Afrika ülkelerinde çocuk, yaşlı, kadın, erkek, LGBT ayırmadan insan olgusunu emperyal emelleri için öldürmekte asla tereddüt etmeyen Vladimir Putin'in nihâî amacının insanlığın yararı olmadığı açıktır; ancak Putin, Biden ve hatta Vatikan lideri Papa Franciscus gibi Liberalizm-LGBT-Din değişkenleri üzerinden emperyalist işgaller ile yayılma hedefine gerekçeler bulmaktadır. İstanbul Ortodoks Kilisesi Patriği I. Bartholomeos'u dikkatle izleyen Türkiye'nin bu bağlamda yürüttüğü temel stratejik yaklaşımlarının neden 'denge' vasıflı olduğu somut ve net bir şekilde anlaşılmaktadır. Her şeye rağmen, eğer Putin kaybederse bu bir anlamda ABD ve (Polonya ve Macaristan hariç) Avrupa'dan oluşan Satanist Liberal Batı'nın devlet politikası olarak resmen yürüttüğü insanlığa karşı LGBT savaşında zaferini ilan edeceği ve karşısında direnmenin artık çok daha güç olacağı anlamına gelmektedir. Türkiye bu riski alma hakkına sahip değildir.
Seçkin Deniz, 21.05.2022, Sonsuz Ark


The Long Holy War Behind Putin’s Political War in Ukraine

"ABD'deki Doğu Ortodoks ve Katolik Liderler, Rus işgaline ve Rus Ortodoks Kilisesi'ne ağırlık veriyor."

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana geçen sekiz hafta içinde, oradaki savaş önceki savaşlardan tanıdık terimlerle yorumlandı; bunlar çoğunlukla birbiriyle çelişen kavramlardır. Bu bir vekalet savaşıdır ve kendi ulusal kaderini tayin hakkı için verilen bir mücadeledir. Soğuk Savaş'ın tekrarı ve Yalta'nın sıfırlanmasıdır. Bu, NATO genişlemesinin kaçınılmaz bir sonucudur ve ve Batılı küreselleşme ve siyasi entegrasyon güçleri tarafından alındığını düşündüğü “daha büyük” bir Rus birliğini tekrar sağlamaya kararlı bir otokrat tarafından kışkırtılmamış bir saldırganlık eylemidir.


Putin ve Kirill bir törene katılıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dini siyasi amaçlar için kullanıyor ve Patrik Kirill işgali Rus Ortodoksluğu amaçları için araçsallaştırdı. Fotoğraf: Mikhail Svetlov / Getty

Savaş bu şekilde yorumlamak mümkündür, ancak başka bir tanıdık yorum da mümkündür. Bu, Ukrayna'nın, kutsal bir şehir olan Kiev'e yönelik rakip iddiaların yüzlerce yıl öncesine kadar izlenebildiği ve dini bağlılıkların ve rekabetlerin toplumda derinden iç içe geçtiği dini bir sıcak nokta olduğu görüşüdür.

Rusya'nın işgalini Batı'ya karşı bir kültür savaşına benzeterek kışkırtıcı bir vaaz verdiği 6 Mart'tan bu yana, Moskova patriği ve Rus Ortodoks Kilisesi primatı Kirill'in rolü ve motivasyonları ile ilgili birçok soru soruluyor. Vladimir Putin'in bir aracı mı yoksa Putin'in manevi danışmanı mı? Putin'in savaşının temeli olan “Russky Mir” (“Rus Dünyası”) vizyonu mu yoksa sadece ona uygulanan retorik bir sır mı? Herhangi bir dürüstlüğe sahip bir dini lider nasıl bu kadar acımasız bir savaşı destekleyebilir ve başka bir lider -Kirill'in 2016'da diyaloğa girdiği Papa Francis- onu desteğini geri çekmeye ve Putin'i geri adım atmaya ikna edebilir mi?

Bölgede geçmişleri olan ABD'deki dini toplulukların liderlerinin bazı cevapları var. Lent  -Ortodokslar için bu Pazar olan Paskalya'dan önceki tövbe mevsimi - boyunca Ukraynalı Ortodoks, Rum Ortodoks ve Ukraynalı Rum Katolik piskoposlar, metropolitler, din adamları ve akademisyenler savaş sorunlarıyla boğuşuyorlar.

Konferanslarda, Zoom'da ve Fordham Üniversitesi'ndeki Ortodoks Hristiyan Çalışmaları Merkezi tarafından barındırılan bir Web sitesi olan Public Ortodoksy'de, genellikle anlaşılması güç olan tartışmalara giriştiler, ancak altta yatan duygu basit ve herkes aynı fikirde: Dikkat eden herkes bunun yaşanacağını görmeliydi.

Philadelphia merkezli ve aynı zamanda Lviv'deki Ukrayna Katolik Üniversitesi'nin de rektörlüğünü yürüten Ukraynalı Rum Katolik başpiskopos Metropolitan Borys Gudziak, Georgetown Üniversitesi'nde düzenlediği bir konferansta şunları söylüyor: "Çok uzun süredir devam eden çok fazla emsal ve çok fazla eğilim var."

Metropolitan Borys Gudziak, Sovyet Komünizminin kötülükleriyle Nürnberg benzeri bir hesaplaşmanın olmamasından, her türden Batılı politikacıların Putin ile geliştirdikleri kişisel dostluklara kadar, nihai bir Rus işgalini mümkün kılan uzun vadeli birkaç gelişmeyi sıralıyor ve "O kadar çok açık niyet ifadesi var ki, şaşkınlığımız aslında duymak istemememizin bir sonucu," diyor.

Geçen hafta, Fox News'de, Konstantinopolis'in ekümenik patriği I. Bartholomeos tarafından bir archon -seçkin bir Hıristiyan- olarak onurlandırılan Fordham'dan bir ilahiyatçı olan George Demacopoulos, “Putin, dinin bir araçlaştırıcısıdır” dedi.

Demacopoulos, dine bir eylem kılavuzu olarak bakmak yerine, Putin'in (Rus Ortodoks olan) Ukrayna'ya saldırdığını ve ardından işgali bir kutsal savaş eylemi olarak haklı çıkarmak için Hıristiyanlığa başvurduğunu kastediyordu. 18 Mart'ta Moskova'da düzenlenen bir mitingde Putin, Yuhanna İncili'ne atıfta bulunarak Ukrayna'daki “soykırıma” karşı savaşının birçok Rus için gerekli olacağına dair fedakarlığı tasvir etmişti: "İşte bu noktada Kutsal Yazılardaki sözler aklıma geliyor: 'Birinin dostları için canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur."

Putin'in dini siyasi amaçlarla kullandığına şüphe yok, ancak Kirill'in işgali Rus Ortodoksluğu amaçları için araçsallaştırdığı da doğru. Bu ülkedeki Doğu Ortodoks ve Katolik liderler, savaşı Rus Ortodoks Kilisesi'nin (R.O.C) Ukrayna'daki çabalarının bir uzantısı olarak gördükleri için Kirill'in bu savaştan geri adım atmasının imkansız olduğunu düşündüler. Yirmi yıldır, R.O.C. o ülkede kendini göstermek için devlet parasını ve propagandasını kullandı. Bu liderler, daha büyük bir Rusya için savaşa verdiği tam destekle, Kirill'in Komünizmin çöküşünden bu yana sürmekte olan kendi ulusötesi Ortodoks projelerinin militanı olduğunu söylüyorlar.

Ukrayna, bin yıldan daha uzun bir süre önce, bir savaşçı prensin Konstantinopolis patriğinin kızıyla evlenmek için Hıristiyanlığı seçtiği ve daha sonra binlerce kişiyi kendisi gibi Müslüman olmaya zorladığı yer. St. Vladimir'in (aynı zamanda St. Volodymyr olarak da biliniyor) din değiştirmesinin, Ukrayna'daki hem Rus Ortodoksluğunun hem de Ortodoksluğun köklerini takip ettiği bölgede Hıristiyanlığın temel eylemi olduğu iddia ediliyor ve Ukrayna o zamandan beri dini açıdan tartışmalı bir bölge.

Georgetown'da Ukraynalı aile bağlarına sahip bir din sosyoloğu olan José Casanova, yakın tarihli bir makalesinde ülkenin modern dini tarihini ortaya koyuyor. Ortodoksluğun tarihi merkezi Konstantinopolis'tir -bugünkü İstanbul- ve Konstantinopolis'in ekümenik patriği diğer patrikler tarafından (toplamda dokuz tane vardır) primus inter pares veya eşitler arasında birinci olarak tanınır. On dokuzuncu yüzyılda, Konstantinopolis ile müttefik olan ancak otosefal olan (her birinin kendi lideri olan) ulusal kiliseler “Ortodoks dünyasında norm” haline geldi.

Casanova, ancak ulusal egemenlik kazanmamış olan Ukrayna'nın esas olarak Ortodoks olarak kaldığını, ancak batının Konstantinopolis'in ve doğunun Moskova'nın çevresinde olmak üzere bölünmüş olarak kısmen, ekümenik patriğin 1686'da Moskova patriğine verdiği yetkiye bağlı olarak kaldığını ve o zamandan beri buna defalarca itiraz edildiğini yazıyor.

1917'deki Rus Devrimi'nden sonra, SSCB bütün kiliseleri baskı altına aldı. 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası Ukrayna bağımsızlığını ilan ettiğinde ve sivil toplumda dine yeniden özgürce izin verildiğinde, birçok Ukraynalı Moskova ile bağları olanlardan ziyade yerel veya ulusal bağları olan kiliselerde ibadet etmeye çalıştı ve eski Rus Ortodoks kiliselerinin çoğu kendine aitmiş gibi yeni ulus olduğunu iddia etti. Buna karşılık, yenilenen Rus Ortodoks Kilisesi - o zamanlar Patrik II. Alexy tarafından yönetiliyordu, Kirill dış ilişkiler yöneticisiydi- orada birkaç bin yeni kilise inşa etmek için devlet fonlarını kullanarak Ukrayna'da yeniden varlığını sürdürmeye çalıştı. R.O.C. en çok mülke, ancak en az taraftara sahip Ortodoks kilisesi olarak etkisizdi; Otuz beş milyon Ortodoks Hristiyan'a sahip bir ülke olan Ukrayna'da hâlâ otosefal bir kilise yoktu.

Rusya'nın 2014 yılında Donbas'ın bazı kısımlarını işgal etmesi ve Kırım'ı (Rus etnik kökeninin ve Ortodoksluğun yaygın olduğu bölgeler) ilhak etmesi Rusya-Ukrayna mücadelesini tırmandırırken, Ukrayna'da Rus ve Doğu Ortodoksluğu arasındaki çatışma da büyüyordu. 2013'te Roma'da Papa Francis'in göreve başlama törenine katılmıştım ve bu papalık etkinliğine katılan I. Bartholomeos ilk ekümenik patrik olmuştu.

Ardından, 2015'te fikirleri Papa'nın iklim değişikliği konulu ansiklopedisi "Laudato si"'de yer aldı ve iki liderin ve kiliselerinin "ortak evimizin bakımı" konusunda yaptığı ittifakın müjdesini verdi. Bu arada, 2016 için bir pan-Ortodoks konseyinin toplanması planlanıyordu ve I. Bartholomeos Ukrayna'daki kiliseye otosefali verme niyeti ile ilgili sinyaller veriyordu ve Kirill'in -şimdi Moskova'nın patriği- bu eylemi R.O.C. bölgesine tecavüz olarak göreceğinin farkındaydı. Kirill de strateji geliştiriyordu. Roma ve Moskova arasındaki yirmi yıllık müzakereleri tamamlayarak, Havana'da Francis ile -bin yıldan beri bu türden yapılan ilk toplantı- bir araya geldi ve ortak deklarasyonlarının daha bağımsız bir Ukrayna kilisesine yönelik planlara “kanonik normları” ihlal eden bir “bölünme” olarak atıfta bulunmasını sağladı; I. Bartholomeos açık bir şekilde kaybetmişti.

Ve Kirill, Amerika Birleşik Devletleri'nden Hristiyan köktendincilerle uzun süredir devam eden ilişkilerini derinleştirdi ve özellikle cinsiyet ve cinsellik konularında onlarla ortak dava oluşturdu. R.O.C. ve diğer bir dizi ulusal kiliseler, Temmuz 2016'da Girit adasında Ortodoks Kilisesi'nin Kutsal ve Büyük Konseyi toplantısına katılmadılar. Konseyden toplantısından sonra, konseye katılan birkaç düzine Doğu Ortodoks lideri, Batı'nın terimleriyle, milliyetçiliği ve ırkçılığı kınayan ve liberal demokratik özgürlük ve eşitlik ideallerini onaylayan ortak bir “sosyal değerler sistemi”ni çerçeveleyen yüz on sayfalık bir belge hazırladılar.

Georgetown konferansında, belgenin taslağının hazırlanmasına yardım eden Fordham'dan Ortodoks bir ilahiyatçı olan Aristotle Papanikolaou, R.O.C.'nin Putin'e verdiği destekte "tam olarak gördüğümüz şey" bu ethosun "bir tür reddi", "birçok yönden diğerini iptal eden bir tür dini milliyetçilik" diyor. "Diğer Ortodoks kiliselerinin nasıl gördüğünden bağımsız olarak, orada ve Tanrı'ya şükür ki orada, çünkü Ortodoks inancını farklı bir şekilde düşünmenin ve yaşamanın en azından bir kehanet tanığı."

Son olarak, Aralık 2018'de Kiev'deki Ayasofya Katedrali'nde Ukrayna Ortodoks Kilisesi kuruldu. Ertesi ay, I. Bartholomeos bunu kabul etti. Kirill, yeni kiliseyi gayrimeşru ilan etti ve I. Bartholomeos'u "tüm kuralları ihlal etmekle" suçladı.

José Casanova, bütün bu manevraların “birbiriyle rekabet halinde olan üç 'ulusal' kilise”nin var olmasıyla sonuçlandığını yazıyor: biri ekümenik patriğe sadık; diğeri Moskova patriğine sadık; ve Papa'ya sadık olan üçüncü, çok daha küçük olan öteki.

2019 ve 2021'de yapılan anketlerde, Ukraynalıların üçte biri ile yarısından biraz fazlası yeni kiliseyle ve beşte biri ile dörtte biri arasındaki kısmı Moskova müttefik kilisesiyle kendisini özdeşleştirmişti; diğerleri ise Ukraynalı Yunan Katolikleri, Roma Katolikleri, Protestanlar, Yahudiler veya Müslümanlar olarak “basitçe Ortodoks” olarak tanımlandılar veya hiçbir din iddiasında bulunmadılar. Yine de çarpıcı olan unsur, bütün bu toplulukların (Rus Ortodoksları hariç) birlikte ne kadar iyi yaşadığıydı.

Casanova'ya göre, Rus Ortodoksluğunun Ukrayna üzerindeki uzun süreli etkisi ve bölgedeki tarihi din modeli -her ülkede devlete bağlı baskın bir kilise ve diğer kiliseler ve diğer inançlar için sınırlı bir varlık- göz önüne alındığında, komünizm sonrası dini açıdan çeşitlilik gösteren Ukrayna, “sosyolojik bir mucize”dir.

Rus işgalinden sonra, Ukrayna'nın dini çeşitliliği ulusal birliğe dahil edildi. Savaşın sonucu ne olursa olsun, dini açıdan en büyük kaybeden, neredeyse kesinlikle Rus Ortodoks Kilisesi olacaktır. Geçen ay, yaklaşık üç yüz R.O.C. rahibi ve diyakozu, "Ukrayna'daki kardeş katli savaşını" kınadıkları ve "derhal ateşkes" çağrısında bulundukları bir açık mektup imzaladılar. (Ancak bu kilise liderleri, R.O.C.'deki kırk bin din adamının çok küçük bir kısmını oluşturuyor.)

Moskova'ya bağlı kiliselerde ibadet eden Ukraynalılar, Rusya'nın ülkelerini bombalamasına ve komşularını öldürmesine kutsal bir amaç bahşeden ve bu eylemlerle itibarı sonsuza kadar azalan bir dini lidere kızabilirler. 10 Nisan'da Moskova'da düzenlenen törende Kirill, iktidarın kullanımı hakkında uzun bir konuşma yaptı ve bir dua ile sözlerini tamamladı: “Tanrım "İyilik, hakikat ve sevgi" adına "gerçek dayanışmaya ve dış ve iç düşmanları püskürtme yeteneğine sahip olmak" için Anavatanımızın, bu zor zamanda otoriteler de dahil olmak üzere, birleşmesi için hepimize yardım etsin."

Ancak Kirill'in Putin'e verdiği destekte tereddüt etmeyeceği açık olsa da, Doğu Ortodoks meslektaşlarının bu konuda ne yapabileceği o kadar da net değil.  Dünya Kiliseler Konseyi'nden R.O.C.'nin çıkarılmasını teşvik ettiler ve Kirill'in yardımcısı Metropolitan Hilarion'un Fribourg Üniversitesi'ndeki ilahiyat fakültesinden uzaklaştırılmasını övdüler. 

Bazıları Ukrayna'nın kendisini askeri olarak savunma çabasını açıkça destekledi ve Putin'in geçen ay kullandığından farklı olmayan terimlerle konuştular: Borys Gudziak'ın dediği gibi, Mesih benzeri bir hareket, bir fedakarlık olarak, "hayatlarından daha büyük bir şey için yaşıyor." 

Yine de çoğunlukla, katliamı durdurmak için görünüşte herkesten daha fazla güçleri olmadığı için uzaktan bakmak zorunda kaldılar.

Paul Elie, 21 Nisan 2022, The New Yorker

(Paul Elie, Georgetown Üniversitesi'nde kıdemli bir araştırmacıdır. Yakında çıkacak olan kitabı “Tartışma”, seksenlerde sanat ve din hakkındadır.)


Mustafa Tamer, 21.05.2022, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri-Analiz, Onlar Ne Diyor?

Mustafa Tamer Yayınları

Onlar Ne Diyor?




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı