18 Mart 2017 Cumartesi

SA4108/KY20-MEK66: Üsame Üzerine Yeniden Düşünmek

"Bizim üzerinde konuşmak istediğimiz Üsame, iyi bir eğitim almış, çok iyi ekonomik ve sosyal çevrelerde yetişmiş, kendi çevresinin eliti sayılabilecek bir Üsame iken, nasıl oldu da on yıllarca Afganistan gibi gerçekten dünyanın en geri şartlarında yaşayan bir toplumun gerisinin de gerisinde yaşamayı, savaşmayı, dağ bayır tepmeyi seçen biri oldu?"


‘Zorla beni
Bedenimin her köşesini zorla
Derimi yüz, kaburgalarımın taa diplerine sapla kargılarını
Ey yüzü olmayan,
Gözlerinde bir arka olmayan
Ey var olmayan…
Ellerini kanım ile yıka
Varlığımın sınırını asla bilemeyeceksin’

57 çocuklu zengin bir ailenin 17. Çocuğu olarak dünyaya geldi. İyi üniversitelerde okudu, büyük paralara hükmetti. Sonra prensler,  krallar ile arkadaşlık yaptı. Ama bir kral değildi. Ve yaşamak için bir savaşa ihtiyacı vardı. Savaşını meşru kılacak bir temele. Ve savaşında sınırsızca fedakârlık ve itaat edecek savaşçılara ihtiyacı vardı. Ordusu olsa olsa Tanrı'nın ordusu olabilirdi.

Diğerlerinin milyarlar ve milyarlar dökerek, sınırsız devlet gücü kullanarak oluşturdukları tanklı uçaklı ordularının karşısına dikebileceği bir ordu. O kadar güçlü olacaktı ki bu ordu, her bir savaşçısı beline bombaları bağlayıp gözlerimizin içine inançla bakarak kendini parçalara ayıracaktı. Kendini parçalarken bin bir emek ile kurduğumuz dünyamızı da ta merkezinden parçalayacaktı.

Bütün bunlar için elbette biraz strateji, biraz zekâ, ama çokça inanç, üzerinde kökleşebileceği çokça zulüm, ateşin sözlere dökebileceği çokça ezilmişlik, milyonlarcası için ulaşılması bu dünyada imkânsız çokça umut ve bu umudu öteleyebileceği ateşli bir aşk ile bezenmiş çok renkli bir cennet, çok korkulacak ve çok sevilecek bir tanrı gerekliydi elbet.

Arkadaşlık ettiği prenslerin derme çatma, sınırlı ülkelerine karşıt Üsame devasa bir ülke hayal etti. Dünyanın dört bir yanına dağılmış devasa bir nüfusa ve neredeyse dünya karasının yarısına tekabül eden fiziki sınırlara sahip dev bir ülke. Üsame bu ülkenin içinde hiç sevilmediği kadar sevilecek, düşmanları için dünya üzerinde en çok nefret edilen figür olacak ve böylece sevgi ve nefretin en uçlarında gezinecekti. 

İçinde elektriğin, teknolojinin olmadığı ve düşmanlarının izini sürebilecekleri bütün ilişki biçimlerinin dışına çıkarak adeta dünyadan yalıtılmış bir siyasal/askeri düzen kuracaktı. Dünyanın dışında, ama dünyanın göbeğine gümleyebileceği bir düzen.

Kendisine 'atfedilen' bu büyülü hayalin ne kadarı gerçek bilmiyoruz. Gerçekleştirdiği iddia edilen büyük eylemlerin ne kadarını gerçekten o yaptı bir muamma hâlâ. Kral ve prenslerin arasında başlayan, gizli servislerin ve büyük güçlerin oyunları içinde devam eden ve dünyanın en mağdur bölgelerinden birinde saklı gibi görünen bir aile babası olarak dramatik bir şekilde biten bir hayat yaşadı Üsame.

Günahları sevapları ile, katılalım katılmayalım oldukça radikal dini yaklaşımları ile Üsame Arap ve İslam coğrafyasında epeyce gençte heyecanlar yarattı hiç şüphesiz. Amerikan siyasal erkinin belki kendine 'bir hayat öpücüğü' niyetine kullandığı magazin yönü ağırlıklı Üsame Bin Ladin figürünün konuştuğumuz Üsame ile bir ilgisinin bulunmadığını belirtelim öncelikle. 

Bizim üzerinde konuşmak istediğimiz Üsame, iyi bir eğitim almış, çok iyi ekonomik ve sosyal çevrelerde yetişmiş, kendi çevresinin eliti sayılabilecek bir Üsame iken, nasıl oldu da on yıllarca Afganistan gibi gerçekten dünyanın en geri şartlarında yaşayan bir toplumun gerisinin de gerisinde yaşamayı, savaşmayı, dağ bayır tepmeyi seçen biri oldu?

Kanımca üzerinde düşünülmesi gereken kilit nokta burasıdır. Çünkü bu nokta aynı zamanda 11 Eylül kulelerine çarpan uçaklarda, Irak’ta, Afganistan’da ve daha birçok yerde Üsame ile benzer imkân ve şartlara sahip nice gencin ruh halini yansıtmaktadır.

İslam ve terör kavramlarının dünya kamuoyunda maalesef bir arada kullanımı konusunda kullanışlı malzemeler üreten bir yapının sembolü olarak Üsame hiç şüphesiz eleştiriyi belki yer yer tel’ini hak eden biri; ancak bütün bunları söylerken her gün şehirlerimizde bombalar patlatan, kadın çocuk demeden insanlarımızı öldüren, camilerde ibadet eden insanlara bile kurşun sıkacak kadar hayata ve insani değerlere yabancı barbarların Üsame’nin doğumundaki paylarını göz ardı etmemeliyiz. Ve Üsame figürünün, bir tür bu barbarlığa anladıkları dilden konuşmak anlamına geldiği algısının da içten içe İslam dünyasında yankı bulduğunu belirtmemiz gerekir.

Buradan batı adına politika üretenler, düşünce ve değer üretenlere seslenmek istiyorum:  

İslam coğrafyasına gelişiniz iyi niyet taşımamaktadır. Bu coğrafyada yapıp ettikleriniz bize kan ve gözyaşından başka bir şey getirmemektedir. Ve bizim mutsuz olduğumuz artık koca bir kasabaya dönen dünyada sizinde mutlu olma imkânınız azalmaktadır.

İnançlı insanlar, ötelenen umudun ve umuda dayalı siyasal söylemin insana ne getirdiği üzerine yeniden düşünmeli.  Çünkü eğer dünyadaki yaşam üzerine bir sözümüz olmayacak ise, dünyaya dair bir umudumuz olmayacak ise Üsame gerçekten doğru bir şey yapmıştır. Gencecik yaşlarda ölüme sürdüğü gençlerin bu dünya ile bir ilişkileri var ise oda cennet adlı ötelenen umuda bir yolculuktan ibarettir.

Hâlbuki insana dair bir sözümüz olmalıdır. Varlığa dair ve onu gerçekleştirmeye dair bir sözümüz.  

Yaşamı kutsayan ve yaşamın bahş ettiği imkânlardan neşet eden bir anlamlı varoluşu gerçekleştirebilmemiz gereklidir. 

Ölümü kutsayan bir anlayış insana ve insanın kendi varoluşunu gerçekleştirmeye dair çok da içerikli bir gelecek sunmamaktadır insanın önüne.

7 milyara dayanan nüfusu ile insan soyu kendi potansiyelleri üzerinde daha bir ciddiyetle eğilmeli artık. Büyülü sözler ile aklı başından gitmeye hazır umutsuz kalabalıkların yaratacağı dehşet üzerine bir daha düşünmeliyiz. Yaşamı anlam içinde yaşamaya dair bir kez daha ciddiyetle düşünmeliyiz. 

İnsanın içinde kendini yitireceği anlamsızlığa bir çare olsun elimizde tuttuğumuz büyük söylevlerin Üsame gibi muzdarip ruhların ellerinde nasıl bir dehşete dönüşeceğini anlamalıdır artık insan.



Mustafa Ekici, 18.03.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar 



İlk Yayınlandığı Yer: Haber 10





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı