15 Eylül 2016 Perşembe

SA3430/KY49-İTIĞLI13: ‘Keşke Düz Saçlarım Olsaydı’

"Özgürlük ve nefret arasında bir kamplaşma yeniden başlarsa artık saçların özgür bir şekilde havalanmasının da anlamı olmaz."


Bu replik, şimdi ismini hatırlayamadığım bir Güney Afrika filminden. Filmde, yeni okula başlayacak olan siyah bir kız çocuğu beyaz olan babasının elini sıkı bir şekilde tutuyor. Babasının diğer elinde bir tomar kâğıt var. Film Afrikaner (Beyaz Güney Afrikalı) bir ailenin çocuklarını beyazların öğrenim gördüğü bir okula kayıt yaptırmak için çektikleri sıkıntıyı anlatıyor. Çocuğun annesi ve babası beyaz olmasına rağmen kendisi siyah görünümlü. Bu, Afrika’da bazı beyaz ailelerde olan bir durum; nadir de olsa bu türde çocuklar dünyaya gelebiliyor. Albinolar haricinde Afrika’da çok nadir de olsa siyahların beyaz görünümlü çocukları var.

Film aslında apartheid dönemde yaşanan bir trajedi üzerine kurulmuş ve gerçek bir olaydan esinlenerek yapılmış. Kızın babası siyahlardan nefret eden bir Afrikaner beyaz çiftçi. Siyahlar onun gözünde hizmet etmek için yaratılmış insanlar. Bu yüzden siyah görünümlü bir çocuğu olunca önce kabullenemiyor. Fakat yapılan testlerden çocuğun kendi çocuğu olduğu anlaşılınca kabulleniyor ve babalık hissi nefretten daha ağır basıyor.

Öte yandan aile, diğer beyazların tepkisi ile karşılaşıyor ve dışlanıyor. Çocuk okul çağına gelinceye kadar pek bir sorun yaşanmıyor. Fakat baba çocuğunun iyi bir eğitim almasını bu yüzden beyaz ailelerin çocuklarını gönderdiği okula gitmesini istiyor. Ancak hiçbir beyaz okulu çocuğu kabul etmeyince adam mahkemeye başvuruyor. Mahkeme adamdan çocuğun saçlarının düz olduğunu kanıtlamasını istiyor. Baba, çocuğunun saçlarının düz olduğunu kanıtlamak için bütün yolları deniyor fakat bir türlü başaramıyor. 6-7 yaşlarındaki kız çocuğu mahkemeden çıkarken, babasının elini sıkı bir şekilde tutarak gözlerinden yaş damlıyor ve babasına sarılarak “Keşke saçlarım düz olsaydı” diyor.

Bu uygulama 1994 öncesinde Güney Afrika’da çok sık rastlanan bir uygulamaydı. “Kalırt olarak adlandırılan melezler bile saçlarının düz olduğunu ispatlamaya çalışır, saçları düz olmayan insanları kendilerinden aşağı görürlerdi. Apartheid döneminde önemli uygulamalardan biriydi saç yapısına göre insanları sınıflandırmak.

Güney Afrika’da Hintlilerin saçları Cape Malay Müslümanlarından daha düz olduğu için, Cape Malaylar bile siyah olmamalarına rağmen aşağı sınıf vatandaşı muamelesi görürlerdi.

Bu tür ayrımcı uygulamalar kalksa da hala sosyal hayatta devam ettiği söylenebilir. Güney Afrika’da beyazların çoğunlukta yaşadığı yerleşim yerlerinde kıvırcık saçlı siyahları göremezsiniz. Ya saçlarını kazıtırlar ya da saatlerce uğraşarak düzleştirirler veya durumu iyi olanlar düz saçlar satın alarak saçlarına ekletirler. Zimbabwe ve Zambiya’da bir saç sektörü de oluşmuştur. Lusaka, Harere gibi şehirlerde sokaklarda saç satan insanları görebilirsiniz.

Siyahlar için saçın da ayrı bir önemi vardır. Onlar için aynı zamanda saç şekli bir protesto biçimidir. Sokak gösterilerinde ve protestolarında farklı tarzda yapılmış saç sitilleri karşınıza çıkabilir. Bu bir saç şovu değildir aslında bir bilinç ifadesidir.

Ağustosun ilk haftası yapılan Güney Afrika’daki belediye seçimlerinin sonuçlarının açıklanması ile apartheid dönemin artık tamamen sona erdiğini siyah, beyaz ve melezler arasında toplumsal bütünleşmenin sağlandığını düşünmüştüm. Çünkü 22 yıl aradan sonra beyazların etkili olduğu Demokratik İttifak Partisi DA, siyahların çoğunlukta olduğu yerleşim yerlerinde büyük zafer kazanmış, siyahların partisi ANC’nin elinden bazı önemli belediye başkanlıklarını almıştı. Kuşkusuz DA’nın bu zaferinin başında artık Helen Zille gibi beyaz bir kadın lider yerine genç bir siyah liderin olmasının önemli bir tarafı da vardı.

Her şey yolunda gidiyor derken, geçen hafta Güney Afrika’nın yürütme başkenti Pretoria’da bir kız lisesinde idare tarafından kız öğrencilerin saçlarının düzleştirilme zorunluğu getirmesi, ırkçılık tartışmalarını yeniden başlattı. Güney Afrika’da beyazlar iktidara gelir veya iktidara ortak olurlarsa apartheid dönemin yeniden gelebileceği endişelerini getirdi. Pretoria Kız Okulu beyazlar için önemli bir okul. Neredeyse okulun bütün kadrosu beyazlardan oluşmakta. Bu okula apartheid dönemde yani 1994 öncesinde siyah öğrenci kabul edilmezken şimdi öğrencilerin yarıya yakını siyah öğrencilerden oluşuyor.

Bu olaydan sonra siyah öğrenciler ülkenin her tarafında gösterilere başladılar, gösteriler bir hafta boyunca devam etti. İlk defa 1976’da ortaokul ve lise öğrencilerinin ayaklanmasından sonraki ikinci büyük ayaklanmaydı. Fakat ayaklanma özellikle sokaklar yerine sosyal medyada etkili oldu. Güney Afrika Eğitim bakanlığı bir açıklama yaparak idarenin tutumunun keyfi olduğunu gerekli soruşturmanın bir an önce başlatılacağını ve sorumluların cezalandırılacağını açıkladı.

Demokratik İttifak Partisi’nin genç siyah başkanı Mmusi Maimana da bir açıklama yaparak partilerinin bu tür bir davranışı asla kabul etmeyeceklerini okuldan derhal bu uygulamanın geri çekilmesini istedi. Maimana’ın bu açıklaması DA’nın artık bir beyaz partisi olmadığını siyah ve beyazların bir çatıda siyaset yapabileceklerinin de ifadesiydi aynı zamanda.

Güney Afrika’da yaşamış biri olarak söylüyorum, bir daha apartheid dönem geri gelmez. Siyahlar son 22 yılda ülkeyi nasıl yöneteceklerini öğrendiler. Yeni bit elit siyah sınıf oluşturdular. Artık ekonomide ve bürokraside söz sahibiler. Apartheid’Ie yaşamamış bir kuşak yetişti ve bu kuşak anne ve babalarından daha eğitimli.

Fakat Güney Afrika’nın bir gerçeği de var. Hala beyazlar hatta siyahlar apartheid dönemini özlemekteler. Bu özlemin sonucu zaten DA’nın büyük şehirlerde belediye başkanlığı seçimlerini kazanması. Artık beyazların hakim olduğu partiye sadece beyazlar ve melezler değil siyahlar da oy veriyor.

Güney Afrika’da beyaz ve siyah adam eski günleri özlüyor. Beyaz adam bu özlemini siyah kız öğrencilerin saçlarını düzeltmekle yaparken siyahlar oy vererek yapıyor.

Bu durum ironi gibi gözükse de aslında değil. Beyaz ayrımcı yönetiminin 1994 öncesi uygulamalarını aranır kılan, siyahların devleti ve ekonomiyi iyi yönetememeleri. Hala Güney Afrika’da makro sorunlar çözülebilmiş değil. Özgürlük en önemli şey fakat özgürce yaşayabileceğiniz bir hayatınız yoksa özgürlüğün de bir anlamı yoktur. Yolsuzluk, yönetimde çürüme, suç oranının giderek artması Güney Afrika’da özgürlüğü de anlamlaştırmakta. Özgürlüğün sadece siyahların yönetime gelmesi olarak anlaşıldığı düşüncenin yeniden sorgulanması gerekir.

Özgürlük ve nefret arasında bir kamplaşma yeniden başlarsa artık saçların özgür bir şekilde havalanmasının da anlamı olmaz. Filmdeki o küçük kızın belki de isteği buydu, nefreti yok ederek özgürlüğün hayatın bütün alanlarında geçerli olması için saçlarının düz olmasını arzu ediyordu.


İbrahim Tığlı, 15.09.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016



Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat

http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/keske-duz-saclarim-olsaydi/

Seçkin Deniz Twitter Akışı