17 Kasım 2014 Pazartesi

SA992/KY5-PT33: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ Tasavvuf'un Dini-Bilginin Yolu

 بسم الله الرحمن الرحيم

Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

Tasavvuf'un Dini

Şüphe yok ki, alçak batılın yüce haktan bir yardımı ve çirkin küfrün tertemiz iman ruhundan bir desteği olduğunu sandıklarımız dışında, tasavvufun İslâm'dan başka her türlü batıl din ve inançtan birçok desteği ve kaynağı bulunmaktadır. Zaten tasavvufçuların kendileri de katıksız hakkın kendisi olduğunu iddia ettikleri tağutlarının dininden başka her şeyden beri olduklarını söylemektedir.

Tasavvufun kâhinlerinden olan et-Tilimsani şöyle diyor: "Kur'ân'ın tamamı şirktir. Tevhit ancak bizim sözümüzdedir."

İbn Arabî de -zındıkların dini olan- Fususu'l-Hikem kitabını kendisine Hz. Peygamberin verdiğini ve şöyle dediğini iddia etmektedir: "Bunu insanlara söyle, ondan yararlansınlar. Ben de bu arzuyu, eksiltmeden ve ilavede bulunmadan olduğu gibi gerçekleştirdim. Allah'tan dinleyin ve Allah'a dönün."

Gerçek şu ki tasavvufçular, sapık her türlü inançtan ve batıl her dinden pek çok şeyler almakta, ona iman ederek kendilerine nispet etmekte ve ateşi etrafında dolaşan kelebeğe varıncaya kadar herkesi bu Mecusiliğe inanmaya çağırmaktadırlar. Aksi halde vahdet-i vücut hurafesi ile dinlerin birliği efsanesinin İslâm'la ne ilgisi vardır?!

Vahdet-i vücut,  yüce Allah'ın bütün yaratıkların aynısı olduğu, zat, sıfat, isim ve fiillerde diğer varlıkların kendisi olduğu, hayatı veren ile sağır taşların ve çürüyüp kokuşmuş kemiklerin aynı varlık olduğunu iddia etmektedir.

Dinlerin birliği ise, kâfirin küfrü ile müminin imanı, fâcirin günahı ile sâlih kişinin iyiliğinin aynı olduğunu, Hz. İbrahim'in dini ile babası Azer’in dini, Musa'nın imanı ile Firavn'ın küfrü ve Ebu Cehil’in putperestliğiyle Hz. Muhammed'in tevhidinin aynı şey olduğunu söylemektedir.

Hepsi de dinin rabbi ve peygamberidir. Hepsi de ilahî zatın görünümüdür. Ne var ki bir görünümünde Muhammed, bir görünümünde de Ebu Cehil adıyla adlandırılmıştır. Gerçekte ise her iki görünümde ve isimde de ondan başkası değildir.

İblis'in din ve imanının Cebrail'in din ve imanının aynısı olduğunu, daha da ileri giderek İblis'in Allah'ın huzurunda bulunma adabını Cebrail'den daha iyi bildiğini ve makamının ondan üstün olduğunu ileri sürmektedir. Bu küfür saçmalıkları İslâm'dan mıdır?!

Tasavvuf'a Göre Bilginin Yolu

Tasavvufçular, kendilerini İslâm'ın dışına çıkaran bir iftira daha yapmaktadırlar. O da şeriatın veya aklın değil, sadece kişisel zevkin bilginin kaynağı ve yolu olduğuna inanmalarıdır.

Allah'ı, sıfatlarını ve hakkında bilmenin vacip olduğu diğer şeyleri bilmenin yegâne yolu bu zevktir. Eşyanın hakikatlerini değerlendiren iyi veya kötü, hayır yahut şer, hak veya batıl olduğuna hükmeden zevkin kendisidir.

Onun için tasavvufçuların sayısız ilah ve tanrılara inanması, bir kolunun bir puta diğerinden farklı şeylerle tapması yahut tasavvufun batıl diğer kollarının tanımadığı bir putun karşısında eğilmesi kaçınılmazdır.

İsim ve müsemmalarda hakem ve ölçü olarak sadece kişisel zevki kabul ettiği müddetçe tasavvuf kollarının değişik tanrılara inanması ve her birinin bu tanrılara değişik şekillerde boyun eğmesi kaçınılmazdır.

Çünkü; eşya ve olaylar için bugün verdiği manayı zevk, yarın zıddı ile değiştirir ve nesheder. Zıtların bu derece çok oluşu ve aralarında öfkenin bu dereceye varması her zaman tasavvufun çarpık mantığının boyasıdır.

Tasavvufçular, liderlerinin hevâ ve heveslerinin tutsağı oldukları için değişik kollara ayrılmış ve yollara sapmışlardır. Her biri başındaki kâhinin put edindiği şeyi tanrılaştırmakta ve hevâsının uydurduğu hurafelerle ona ibadet etmektedir. Hâlbuki hepsi de hevâ ve heveslerine uyarak İslâm'ı ve İslâm cemaatini yok etme amacı üzerinde birleşmektedirler.


<<Önceki                Sonraki>>


 Puran Tilmiz, 17.11.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar, Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü

Seçkin Deniz Twitter Akışı