15 Ocak 2024 Pazartesi

SA10532/SD2983: Amerika'nın Dış Politikası Normal Değil

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, eski ABD Dışişleri Bakanlığı çalışanı, Barış ve Diplomasi Enstitüsü araştırma görevlisi ve 'The Formless Empire: A Short History of Diplomacy and Warfare in Central Asia- Biçimsiz İmparatorluk: Orta Asya'da Diplomasi ve Savaşın Kısa Tarihi' kitabının yazarı Christopher Mott'a aittir ve çöken Dünya Düzeni'nde ABD'nin Dış Politikası'na odaklanmaktadır. Analistin şu cümleleri dikkat çekicidir: "Dünyanın büyük güçleri Doğu Avrupa ve Orta Doğu'da bölgesel olarak sınırlı çatışmaları tırmandırmayı düşünürken, şu anda asıl küresel zorluğun aklı başında olmak ve rasyonel düşünmek olduğunu akılda tutmak akıllıca olacaktır. Yerel çatışmaların küresel çatışmalara dönüştürülmesine değil, kontrol altına alınmasına ihtiyaç vardır. Liberal bir dünyayı geriletmek için ideolojik adımlarla yürüyen "otoriterler" ile ilgili muğlak komplolar bir kenara bırakılmalı ve büyük güçlerin orta kademe ülkeler üzerindeki etkisinin, özellikle de güçlü ve demir atmış bölgesel güçlerin bulunduğu bölgelerde azalmakta olduğuna dair gerçek ve maddi gerçeklik anlaşılmalıdır. Türkiye'nin Orta Doğu'daki söz hakkı artık ABD kadar, hatta ondan daha fazladır; aynı durum Hindistan ve Güney Asya için de geçerlidir."
Seçkin Deniz, 15.01.2024, Sonsuz Ark 

America’s Foreign Policy Isn’t Normal

"Jeopolitikte anormal bir döneme girmiyoruz, aksine düzensiz bir dönemden çıkıyoruz ve tarihsel deneyimin daha tipik bir dönemine giriyoruz."

Ukrayna'dan İsrail'e ve birçok Batı Afrika ülkesine kadar kamuoyu, çöküş sürecindeki bir uluslararası duruma ilişkin haber bombardımanına tutuluyor. Çökmekte olan dünya düzenine ilişkin ağıtlar, normal ve istikrarlı olduğu varsayılan dünya yerini barbarlığa bırakırken, bunu ihtiyatla karşılanması gereken küresel bir meydan okuma olarak çerçeveliyor. 

Bu retorik çok önemli iki şeyi gözden kaçırıyor; birincisi, çatışmayı küreselleştirmek yerine bölümlere ayırmanın genellikle büyük güçlerin çıkarına olduğudur. İkincisi, içinden çıkmakta olduğumuz dönem tarihsel olarak gitmekte olduğumuzdan daha anormaldi. Tuhaf bir döneme girmiyoruz, aksine tekinsiz bir dönemden çıkıp tarihsel deneyimin daha tipik bir dönemine giriyoruz. Sorun şu ki, politika yapıcı ve yorumcu sınıfındaki pek çok kişi, normallik kavramı çok fazla anormal olan insanlardan oluşuyor.

Şimdiye kadar "Korkunç Yirmiler"i oluşturan şeylerin çoğu aslında tarihçilere oldukça tanıdık geliyor. Salgın hastalıklar, savaşlar ve mezhepsel kaos (günümüz terminolojisinde kültür savaşı olarak bilinir) sadece aykırı bir refah dönemi, görünüşte sonsuz büyüme ve göreceli siyasi istikrar tarafından koşullandırılmış olanların bakış açısından şaşırtıcı olaylardır. 

Tek yeni değişken, bilginin dünya çapında hareket etme hızı ve buna bağlı olarak büyük insan gruplarının başkalarının mücadelelerini içselleştirme eğilimidir. Ne yazık ki küresel istikrar açısından bu davranış sadece sosyal medyadaki nüfuz avcılarıyla sınırlı kalmayıp hükümetler ve onların yurtdışındaki rollerini kavramsallaştırma biçimleri arasında da giderek yaygınlaşıyor. 

Örneğin Kuzey Atlantik yorumcularının retoriğinde, günümüz olaylarıyla karşılaştırıldığında insanlık tarihinin referans alınmaya değer sadece iki dönemi varmış gibi görünüyor: Dünya Savaşı ve 1990'lar. Bu görüşe göre, İkinci Dünya Savaşı hem bir doğa durumu - kötü, acımasız ve asla geri dönülmeyecek bir zaman - hem de evrensel ahlakın varoluşsal bir savaşıdır. Çatışmaların fedakarlıkları yine de 1991-2001 yılları arasındaki Soğuk Savaş sonrası normalliği mümkün kılmaktadır.

Ancak bu iki dönem de insanlık tarihinin yoğun aykırı değerleridir ve Kongo Savaşları, Badme Savaşı, Somali devletinin çöküşü, Birinci Karabağ Savaşı ve Balkan Savaşları gibi doksanlı yılların sayısız uluslararası çatışması, aykırı değerlerin bile romantikleştirilemeyeceğini göstermektedir. Jeopolitik tarihin gerçek hikayesi, zaman zaman yapılandırılmış kaos, ahlaki belirsizlik ve daha yerel ve gündelik hayatta kalma ve pragmatik adaptasyon kaygılarından ibarettir. 

Bazen ideologlar, dünya görüşlerinin bu mücadeleleri karanlık ve aydınlık savaşlarının büyük ikilemleri olarak yeniden çerçevelemesine izin verirler. Yine de, kaçınılmaz olarak, bu tür coşkuların etkisi geçtiğinde gerçeklik politika yapıcıların akıllarını başlarına toplamalarına neden olur.

Stephen Pinker ve diğer çağdaş ilerleme öncüleri, insanlığın kaçınılmaz yolunun Batı aydınlanması koşulları altında akıl ve ebedi büyüme olduğunu iddia etmek için seçici veriler kullanmakta ve entelektüel seleflerinin güvenilir bir şekilde kötü deneyimlerini görmezden gelmektedir. 

Dünya Bankası'na göre, Çin'in liberal olmayan devleti, küresel yoksulluğun azaltılmasının yüzde 75'inin arkasındadır; bu nokta, insanlığın birleşik (ve dolaylı olarak liberal-enternasyonalist) bir dünya düzeni altında yakınlaştığı varsayımını zayıflatacaktır. Çatışmaya katılanların bir oranı olarak savaş alanındaki ölümler yakın geçmişte azalıyor gibi görünse de (bu değişebilir), çatışmanın erişim alanı genişliyor ve daha fazla toplumun başkalarının savaşlarına dahil olma kabiliyetinin arttığı bir durum ortaya çıkıyor. Tüm bunlar, ciddi ve potansiyel olarak geri döndürülemez çevresel bozulma zemininde gerçekleşmektedir.

Bu arada, Aaron Sorkin gibi sözde bilgili şovmenler, siyaset kurumunun teknokrasi takıntısının, yurtiçinde sanayisizleşme ve yurtdışında aşırı genişleme yoluyla kendi düşüşlerinin nedeni değil, daha ziyade romantikleştirilmiş bir normallik olduğu politika meraklısı sınıflar için hoş bir anlatı üretiyor. Dünya görüşleri için tarihe sığınamayan, tarihsel olarak anormal siyaset ve yönetim sınıfları, anlatı üzerindeki giderek istikrarsızlaşan kavrayışlarını haklı çıkarmak için kendi kendilerini süsleyen hayran kurgularına başvurmak zorundadır.

Dünyanın büyük güçleri Doğu Avrupa ve Orta Doğu'da bölgesel olarak sınırlı çatışmaları tırmandırmayı düşünürken, şu anda asıl küresel zorluğun aklı başında olmak ve rasyonel düşünmek olduğunu akılda tutmak akıllıca olacaktır. Yerel çatışmaların küresel çatışmalara dönüştürülmesine değil, kontrol altına alınmasına ihtiyaç vardır. Liberal bir dünyayı geriletmek için ideolojik adımlarla yürüyen "otoriterler" ile ilgili muğlak komplolar bir kenara bırakılmalı ve büyük güçlerin orta kademe ülkeler üzerindeki etkisinin, özellikle de güçlü ve demir atmış bölgesel güçlerin bulunduğu bölgelerde azalmakta olduğuna dair gerçek ve maddi gerçeklik anlaşılmalıdır. Türkiye'nin Orta Doğu'daki söz hakkı artık ABD kadar, hatta ondan daha fazladır; aynı durum Hindistan ve Güney Asya için de geçerlidir.

Güçlerin daha fazla yerelleştiği bir dünyada, kaçınılmaz olarak değerlerin de daha fazla yerelleşmesi söz konusu olacaktır. Bu durum evrensel düzen iddialarını sadece saçma değil, aynı zamanda tehlikeli ve tırmandırıcı hale getirmektedir. Bölgesel çatışmalar büyük güçler tarafından yayılmak yerine kontrol altına alınabilir, ancak nükleer savaş ve sonsuza kadar genişleyen vekalet çatışmaları böyle bir sınır tanımaz. 

Bu nedenle bölgesel savaş ve rekabetin aslında tarihin normal koşulları olduğunu kabul etmek son derece önemlidir. Bu meydan okumayı bir zamanlar daha öngörülebilir olan geçmişi kaybetmenin paniğiyle karşılamak yerine, daha öngörülemez -ama tarihsel olarak çok daha tipik- bir gerçekliğe doğru yol alırken ihtiyat ve sağduyuyu ön plana çıkarmanın zamanı gelmiştir. Hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediği bir dünyada, pragmatik uyum yeteneği devlet yönetiminin en önemli erdemidir.

Christopher Mott,  31 Ekim 2023, The National Interest

(Christopher Mott, Barış ve Diplomasi Enstitüsü'nde Araştırma Görevlisi ve The Formless Empire: A Short History of Diplomacy and Warfare in Central Asia kitabının yazarıdır. Andrews Üniversitesi'nden Uluslararası İlişkiler alanında doktora derecesine sahiptir ve daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı'nda çalışmıştır.)


Seçkin Deniz, 15.01.2024, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı