31 Ekim 2021 Pazar

SA9423/TG356: Müslüman Geleneği Güney Afrika'nın Bir Köşesinde Köleliği ve Irkçılığı Geride Bıraktı-1

   Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Londra Royal United Services Enstitüsü'nde kıdemli yardımcı araştırmacı, Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nda akademisyen ve Cambridge Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Dr. HA Hellyer'a aittir ve Güney Afrika'daki Cape Town Müslüman topluluğuna, Sufizm'e ve Şeyh Muhammed Salih Hendricks'e odaklanmaktadır. Mevlid-Sufizm temelli bir İslam'ın Afrika'da nasıl bir form oluşturduğuna tanık olacağınızı düşünüyoruz.
Seçkin Deniz, 31.10.2021


In a Corner of South Africa, Muslim Tradition Has Outlasted Slavery and Apartheid
"Üç kuşak boyunca, İslam alimlerinden oluşan bir aile, Cape Town topluluğuna ilham kaynağı oldu."

1871 yılında, İslam alimlerinden oluşan bir hanedanlığın reisi olan Muhammed Salih Hendricks, Güney Afrika'nın Western Cape şehrinde doğdu. Müslüman nüfusun çoğunluğunun, yani Hollanda Doğu Hindistan Şirketi tarafından zorla getirilen kölelerin ve siyasi sürgünlerin soyundan gelen “Cape Malay” topluluğunun yaşadığı Cape Colony'de köleliğin yasaklanmasından yalnızca birkaç on yıl önce gerçekleşmişti.

Bunlardan daha ünlü olanlarından bazıları, Makassarlı Şeyh Yusuf ve bazı Güney Afrikalı tarihçilere göre, Müslüman dünyanın geri kalanında olduğu gibi Güneydoğu Asya'da da uzun süredir uygulanan Sufizm'i topluma aşılamış olan Tuan Guru gibi Endonezyalı Müslüman bilgeler ve alimlerdi. Hendricks doğduğunda, Cape Town Müslüman topluluğu, Güneydoğu Asya ve Güney Asya'da kökleri olan inananları ve ayrıca Yerli Afrikalılar ve Avrupalı yerleşimciler arasındaki mühtedileri içeren çeşitli bir etnik mirasa sahipti.


Güney Afrikalı Müslümanlar, 14 Mayıs 2021'de Güney Afrika'nın Cape Town kentindeki Kudüs Camii'nde Ramazan Bayramı namazını kılmak için bir araya geldiler / Xabiso Mkhabela / Anadolu Ajansı-Getty Images

Kölelerin yaşamaya çalıştığı İslami pratiklerin ortadan kaldırıldığı Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi diğer köle sahibi toplumların aksine, alimler geleneksel Sufizm’i Cape Town'daki Müslümanlara aktarmayı başarmışlar ve dinin orada devam etmesini sağlamışlardı.

Bugün Hendricks ve onun neslinin çalışmaları dünya çapında on binlerce Müslümanı etkiliyor.

Bu geleneğe derinden bağlı olan Mevlid (Çev: Mevlid-i Nebi) kurumu, tipik olarak en çok yeni girdiğimiz kameri ay olan Rebiülevvel’de veya “Birinci Bahar”da kutlanır. Birçok Müslüman bilgin, bu ayın Peygamber Muhammed'in doğduğu ay olduğunu tahmin ediyor. Peygamberin doğumunun mührü olan Mevlid, bin yılı aşkın bir süredir Müslüman kültürlerin temel taşı olmuştur ve önümüzdeki haftalarda Dakka'dan Dakar'a, Kahire'den Karaçi'ye, Saraybosna'dan Cakarta'ya kadar pek çok yerde Müslümanlar, çok sayıda etkinlik gerçekleştirecek ve Resmî tatiller vesilesiyle sevinecekler. Ve gerçekten de Amerika Birleşik Devletleri-Washington DC'den Güney Afrika'daki Cape Town'a kadar azınlık topluluklarındaki Müslümanlar da bu olayı kutlayacaklar.

Hendricks ailesinin mirası, İslam'ın pek çok zorlukla kuşatılmış bir Müslüman azınlık topluluğunda, böylesine yerli ve tamamen ortodoks bir tarzda nasıl tezahür ettiğinin bir örneğidir. Araştırmam çoğunlukla uluslararası ilişkilere odaklanmıştır; ama Müslüman Avrupa toplulukları hakkında bir kitap yazdıktan sonra, başka yerlerdeki demografik Müslüman azınlıklara ilgi duymaya başladım. Bu azınlığın tarihini daha fazla anlamak için, Cape Town'u birçok kez ziyaret ettim ve Hendricks'in kurduğu topluluktan birçok kişiyle tanıştım.

16 yaşındayken genç Hendricks, Cape Town'u ziyaret eden Mekkeli seyyah ve tüccar Abdül Aziz el-Maliki ile karşılaştı ve Hendricks'i İslami ilimler alanında ciddi bir eğitim alması için kutsal şehirde okumaya ikna etti. Mekke, o zaman bugünden çok farklı bir yerdi; 20. yüzyılın şafağında, hala Osmanlı egemenliği altındaydı ve ana akım Sünni İslam, kısa bir süre sonra Vahhabilerin ele geçirmesiyle oluşan ortamın aksine, kutsal şehirde norm olarak hala çok etkiliydi. 

Hendricks, yaklaşık 15 yıl boyunca Mekke'de kalacak ve zamanının İslam ilminde daha tanınmış bazı isimlerin ellerinde eğitim görecekti. Bu isimlere (onun hamisi olarak hareket eden ve Mekke camisinin ana vaizi olan) Abbas el-Maliki ve her ikisi de Mekke'deki geleneksel Sünni Şafii geleneğinin - Sünni geleneğinde mevcut dört meşru mezhepten biri - resmi baş fakihi (başmüftü) olacak olan Ömer Ba Cüneyd ve Hüseyin el-Hibshi de dahildi.

Şeyh Muhammed Salih Hendricks yaşlandığında, Doğu Afrika'daki Zanzibar'da kısa bir süre yargıç (kadı) olarak görev yapıp adanın Mevlid kutlamalarını yeniden organize ettikten sonra- ki bu durum başlı başına Peygamber'in doğum gününün kutlanmasının önemini gösteriyor- Cape Town'a dönecekti. 

Gerçekten de, Peygamber'in doğumunun kutlanması, yüzlerce yıldır Müslüman toplumların ortak ve birleştirici bir özelliği olmuştur ve ilk Peygamber cemaatinin, kesin bir tarihte olmasa da, olaya vurgu yaptığı belgelenmiştir. Ancak Peygamber'in doğumunun kutlanması ne kadar yaygın olsa da bu kutlamanın farklı kültürlerde nasıl gerçekleştiğine dair farklılıklar, Amerikalı Müslüman bilgin Ömer Abdullah'ın, üzerinden akmakta olduğu bir ana kayanın (Yerli kültürler) renklerini yansıtan berrak bir nehir (İslam dini) olarak tanımladığı şeyi doğrulamaktadır. Tabii ki, birçok dini gelenek Yerli kültürün unsurlarını birleştirmeye çalışır; bu bağlamda İslam tarihi, kendi iç entelektüel geleneğinin bir parçası olarak bunu yapmak için uyumlu bir çaba gösterir.

Diğer pek çok yerde olduğu gibi Zanzibar'da da, Peygamber'in doğumunun kutlanması son derece önemli bir olaydır; ortaklaşa olarak genellikle yöresel lezzetlerle düzenlenen bir etkinlik olması noktasında, tartışmasız kendi içinde bir Müslüman topluluğu kuşatan istikrarın da bir işaretidir.

Hendricks Mekke'den ayrıldığı zaman, bunun orada yaygın olan normatif İslami yorum türü olduğunu belirtmekte fayda var. Vahhabiliğin yönetimi devralmasından sonra durumun tam olarak böyle olduğu söylenemez; bunun sebebi, bu doktrinin teoride Peygamber'in doğumunun anılmasına itirazı olmasa da, pratikte onun fiili uygulamalarına çok sık karşı çıkıyor olmasıdır.

Hendricks, Cape Town'a döndükten sonra, İslam'ın öğretilmesi için bir odak noktası olarak hizmet veren dini bir merkez olan ve aynı zamanda beş günlük standart namaz, Cuma cemaat namazı ve Mevlid dâhil olmak üzere dini işlevlerin gerçekleştirildiği ez-Zâviye’yi kurdu. Mevlid bu bakımdan yılın en büyük toplantısıydı, çünkü tek değil üç işleve sahipti.

Araştırmamda, Hendricks'in kadınlara özel eğitim sınıfları açtığı bilgisine ulaştım; bu, o zamanlar toplumda kadın eğitimini desteklemeyen kişiler için ihtilaflı bir durumdu. Ancak Hendricks, “karma mevlid”in yanı sıra “kadın mevlidi”ni de tesis etmiştir. “Kadın Mevlidi”nde, ez-Zâviye'nin güzel dekore edilmiş büyük salonunda, kadınlar en güzel kıyafetleriyle toplanıp Peygamber’in faziletleri hakkında ders yapardı. “Karma Mevlid”de erkeklerin merkezin bir bölümünde, kadınlar ise bir başka bölümünde yer alır; Peygamber hakkında ilahiler söylenir, bunu Peygamber’in kendisi hakkında yapılan kısa bir konuşma izlerdi. Daha sonra, özel bir gün aracılığıyla genç nesli topluma kazandırmak isteyen Hendricks’in torunlarından Hazım Hendricks tarafından, bir başka gelenek olan “Çocukların Mevlidi” geleneği başlatılacaktı. Çocuklar büyük salona törenle girerek kubbenin altında çember oluşturur, bu noktada Peygamber için kaside okurlardı.

İlahiler, bu toplulukların dinleri hakkında bilgi aktarma yolları olmaya devam ediyor. Kapsam olarak ilahiler, yaygın şekilde kabul edilen teolojinin yanı sıra, Peygamber biyografisinin dönüm noktalarını da içermek üzere geleneksel dini metinlere dayanmaktadır. Ancak çoğu zaman, bu birleştirici yönlerin aksine, aynı dilde olsalar bile, söylenme şekillerinde farklılıklar vardır.

Berberi-Mısırlı bilgin İmam el-Busiri tarafından yazılan Kasîde i Bürde en ünlü eserlerden birisidir. 13. yüzyılda el-Busiri, Sufilerin Şazeliyye tarikatı üstatlarından biri idi. Onun şiiri bugüne kadar Müslüman dünyasında geniş çapta okunagelmiştir. Cape Town'da ve tüm dünyada, yaygın olarak okunan bir başka şiir olan Mevlid el-Berzenci, 18. yüzyıldan Medineli ve Kürt kökenli hukukçu olan Cafer el-Berzenci'ye aittir.

Ancak Cape Town'da, ezberden okunan bu parçaların melodisi ve metodu benzersiz bir şekilde Güney Afrika'ya özgüdür. Mevlid el-Barzenci Yemen'de, Malezya'da, Avustralya'da okunur; ama her yerde sözler aynı olsa da melodi farklıdır. Aynı durum Cape Town için fazlasıyla geçerlidir. 

Mevlid el-Barzenci’nin kaydını ilk kez duyduğumda, Arapça kelimelerin ne kadar belirgin bir şekilde zikredildiğini görünce çok şaşırdığımı hatırlıyorum: Uzun, büyüleyici tenorlar, İslam'ın bu toplulukta ne kadar derinlere kök saldığını (ve hala öyle olduğunu) gösteren bir işaret taşır. Cape Town’da, İslami öğretilere bağlılığın benzersiz ve yerli bir dini ifadesi ortaya çıkmıştı.

Columbia Üniversitesi'nden bir akademisyen olan Richard Builliet, Arap dünyasındaki İslam'ın meşhur merkezlerinden uzaktaki Müslüman azınlık topluluklarına atıfta bulunarak, adeta "uçta" bulunan Müslüman toplulukların ilgi çekici benzersizliği hakkında yazmıştır ve yıllar boyunca kendi araştırmalarımda bu fikri destekleyecek bazı kanıtlar buldum. Cape Town böyle bir topluluğa ev sahipliği yapıyordu. Böylesine güzel bir kültür sergisinin, 1995'te, bir zamanlar direniş lideri Nelson Mandela'nın başkan seçilmesiyle nihayet demokrasinin başlangıcına tanık olmadan önce; kölelik, sömürü ve ırkçılık ile karşı karşıya kalan bir toplulukta ortaya çıkmış olması belki de ironik bir durumdur.

Ez-Zâviye cemaati hala varlığını sürdürmektedir. Daha geçen yıl inşa edilişinin yüzüncü yılı kutlanan binanın gelişimi hala devam ediyor. Hendricks'in dört oğlu, aynı topluluğa hizmet etmek için geri dönme niyetiyle Mekke'ye seyahat ettiler; torunlarından ikisi de aynı şeyi yaptı. Mevlid her nesilde, geleneksel İslam fıkhı ve teolojisinin öğretisiyle birlikte devam edecekti.

Ama o kuşakların ilim öğrenmek için gittikleri yer aynı kalmadı. Osmanlılar Mekke'yi kaybetti ve Abdülaziz el-Suud, ilk Hendricks'in ayrılmasından birkaç yıl sonra şehri ele geçirdi. Hendricks'in oğulları babalarının ayak izlerini takip etmeye başladıklarında, sadece Mevlid'den değil, geleneksel Sünni Müslüman öğretisinin diğer çeşitli unsurlarından da kaçınan yeni bir Vahhabi dini kurumunun damgası el-Suud tarafından Mekke'de çoktan basılmıştı.

Bununla birlikte, Vahhabi dini kurumu, özellikle ünlü Maliki ailesi ile yakın bir ilişki kurmuş olan Hendricks ailesi ile karşılaştırıldığında, yüzlerce yıllık gelenek ve çalışmanın yerini alamazdı. Üç kuşak, aynı Maliki ailesinin birbirini takip eden kuşakları ile çalıştı ve Suudi Arabistan'a dönüşen yerde okuyan diğerleri daha sonra Mevlid'e ve Sufizm’in çeşitli yönlerine karşı Müslümanlar arası kültür savaşlarına girerken, Hendricks ailesi için - ya da aslında, Mevlid'in aziz eski geleneğini yaşatan Cape Town ahalisinin büyük çoğunluğu için ise durum böyle değildi.

Ancak Müslümanlar arasındaki bu iç dinamikler bağlamının ötesinde, Cape Town Müslümanları daha geniş Güney Afrika gerçekliğinde 1948'den bu yana var oldular; bu gerçekliğe ırkçılık da dahildi.

HA Hellyer, 18 Ekim 2021, The New Lines Magazine

(Dr. HA Hellyer, FRSA, Cambridge Üniversitesi'nde öğretim üyesi, Londra'daki Royal United Services Enstitüsü'nde kıdemli yardımcı araştırmacı ve Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nda yerleşik olmayan bir akademisyendir. Araştırmaları Ortadoğu, Batı ve Güneydoğu Asya'da uluslararası ilişkiler, güvenlik ve inanç üzerine odaklanmaktadır.)

Sonraki >>


Tamer Güner, 31.10.2021, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri






Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.



Seçkin Deniz Twitter Akışı