6 Mayıs 2020 Çarşamba

SA8568/TG292: Küreselciler COVID-19’u Kullanarak BM’nin Gündem 2030 “Cesur Yeni Dünya” Projesini Programlanandan 10 Yıl Önce Yürürlüğe Koyuyor

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, eğitim, göç, suç, siyaset ve din ile ilgili araştırma yapan, "Sonunda, sadece İsa Mesih bizi kurtarabilir" diyen, İslamofobik, muhafazakar hıristiyan olarak "Başkanımız" dediği Trump'ı da sorgulayan Trump destekçisi Leo Hohmann'a aittir ve Küreselciler olarak tanımlanan isimler çerçevesinde Covid-19 salgını ile ortaya çıkan kilitlenmeleri, kısıtlamaları ve çıkarılması beklenen-dayatılan aşıları sorgulamaktadır. Leo Hohmann'ın, "Gates ve küreselci yoldaşları, istedikleri sistemi tam olarak getirebilmek için, dünyanın en önemli süper gücü olan Amerika'yı devirerek tahtından indirmeleri ve herkese fırsat eşitliği sağlamaları gerektiğini uzun zamandır biliyorlardı." şeklindeki cümlesi, "Onlarca yıldır BM'nin rafında duran, uygulanabilmesi için sadece tetikleyici bir olayın beklendiği yeni bir “Teknokratik” dönemin doğuşunu seyrediyoruz. Her insanın dijital kimlik sistemi kullanılarak etiketlenmesi ve izlenmesi, Gates'in yeni bir teknokratik ütopya sistemine yönelik planının bir parçasıdır." cümleleriyle birleşince ciddi bir anlam ifade etmeye başlayan analizde, BM'de, Türkiye dahil 193 ülkenin katılımıyla 2015'te kabul edilen ve Gates Vakfı tarafından şiddetle teşvik ve finanse edilen temelleri 1992'de atılmış olan Birleşmiş Milletler Gündemi 2030 (Agenda 2030), 2030 yılına kadar gerçekleştirilecek 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (diğer adıyla Yeşil Yeni Anlaşma)'ne yönelik eleştirileri, fanatizmden uzak bir çerçevede sunulmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 Mart 2020'de, Liberalizmi ağır bir şekilde eleştirerek, Türkiye'nin çıkarlarını önceleyen bir yaklaşımla,“Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz" demesi ciddi bir arka plan ihtiva etmektedir; çünkü analizde de sıkça adı geçen Satanist küreselcilerin kurduğu, Türkiye'de askeri darbeler, terör, İslam ve demokrasi düşmanlığı dahil her türlü organizasyona ve yapılanmaya giden, 1789'dan beri dünyayı kan gölüne çeviren, 20. yüzyılda da ABD, Avrupa, Rusya ve Çin aracılığı ile yerküreyi kontrol eden ve sonunda 2020'de Covid-19 salgını karşısında yerle bir olan Yeni Dünya Düzeni'nin sonunun geldiği açık bir şekilde görülmektedir. Küreselcilerin planlarının gerçekleşip gerçekleşmemesi bilinçli insanların alacağı tutumlara bağlıdır. Türkiye imzacısı olduğu 'BM-Agenda 2030'u uzun süredir sorgulamakta ve özellikle kadın-erkek cinsiyetinin, ailenin ve dinlerin deformasyonu gibi 'gizli' sonuçlara odaklanan şeytanî içeriklerine karşı tavır geliştirmektedir; geliştirmeye devam etmelidir. BM-Agenda 2030'u sorgulamalı ve imzasını geri çekmeyi düşünmelidir.
Seçkin Deniz, 06.05.2020

Globalists using COVID-19 to usher in UN Agenda 2030 ‘Brave New World’ ten years ahead of Schedule
 "Tüm gerçek vatanseverler için tavır alma veya körü körüne yeni bir karanlık çağa sürüklenme vakti."

Kongre Üyesi Alexandria Ocasio Cortez, Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini yeniden yazıp Yeşil Yeni Anlaşma olarak yeniden markalaştırdığı sırada, birçok muhafazakârın kahkahalarla güldüğü duyuldu.

Bill Gates, NIH direktörü Dr. Francis Collins ve NIAID direktörü Dr. Anthony Fauci, Gates Vakfı küresel sağlık atölyesinde aşı araştırmalarını içeren konular üzerine konuşuyor- 2017 

Cortez, ciddi olamazdı, değil mi? Ama şimdi kim gülüyor? Cortez, Yeşil Yeni Anlaşma’da istediği her şeyi elde etti.
  • Hava trafiği tamamen yere çakıldı, havaalanlarında uzun bekleyişler artık uzak bir hayal.
  • Bir zamanlar kalabalık otoyollardaki otomobil trafiği artık görülmüyor.
  • Amerikalıların çoğuna ya evden çalışmaları ya da hiç çalışmamaları söylendi. Evde oturup hiçbir şey yapmadan devletten maaş çeklerini alıyorlar. Cortez buna “evrensel temel gelir” adını verdi.
Başkan Trump'ın bu kâbus deneyi bitirmesinin zamanı artık geldi.

Netliğe ve güçlü liderliğe ihtiyacımız var.

İçeriğin yüzde 90'ının, kendisini ve valileri bu krizi en iyi şekilde ele aldıkları için tebrik etmekten ibaret olan, karşılıklı yağ çekilen günlük basın toplantılarını durdurun.

Dürüst olalım, çoğu Anayasa'yı görmezden geldi ve yetkilerini aştı.

Bu karantinaların ne zaman biteceğine dair kesin bir tarihe ihtiyacımız var ve liderlerimizin o tarihe bağlı kalması gerekiyor, ortaya öylesine bir tarih atmak için değil ancak ileride gerekirse uzatmak için.

Parça parça veya tedrici olarak değil ülkemizi tümüyle geri istiyoruz.

Başkanın danışmanları Drs. Fauci ve Birx’in sahtekârlıkları ortaya çıkmıştır ve artık politika dikte etmelerine izin verilmemelidir.

Fauci ve Birx, Başkanı yanlış bilimsel veriler ve varsayımlarla dolu spekülatif bilgisayar modellerine dayanarak kötü kararlar almaya ikna ettiler. Zorunlu aşıları ve her bir Amerikalıyı izlemek için kullanılabilecek küresel bir kimlik sistemini dayatan Bill & Melinda Gates Vakfı ve onun birçok küresel ortağı ile ilgili menfaat çatışmalarına boyunlarına kadar batmış durumdalar.

Herhangi bir politikacının, Gates tarafından finanse edilen bu iki yardakçıdan aldığı tavsiyeyle, küçük işletmelerin “gerekli olmadığını” söylemesi; SSCB merkez komitesinin Rus çiftlik sahiplerine topraklarından çıkıp bir fabrikada çalışmalarını söylemesiyle eşdeğerdir.

Stalin döneminde, Sovyet devleti arazi üzerinde çalışan çiftlik sahiplerini kontrol edemedi, bu yüzden toprakları kamulaştırmaya gitti. Bu, Amerika'nın küçük işletme sahipleri için Gates-Fauci stratejisi mi? Onları işlerini bırakmaya zorlamak ve Amazon, Walmart veya daha yakından izlenebilir başka bir mega-şirket için çalışmalarını sağlamak.

Ne yazık ki burası Sovyetler Birliği veya Komünist Çin değil.

Devlet, ABD Anayasası uyarınca herhangi bir Amerikalıyı dürüst bir yaşam kazanma hakkından mahrum etme yetkisine sahip değildir. Virüs olsun veya olmasın.

Kendi aygıtlarına bırakılan devlet her zaman güç birikimine yönelecektir. Devlet, yaşamınızın belirli bir alanında güç kullanma hakkını talep ettikten sonra, nadiren geri verir.

İdareciler, kiliseye ne zaman gidebileceğimizi, nerede çalışabileceğimizi veya çalışamayacağımızı söyleme gücünü talep ediyor. Şimdiye kadar, çoğu Amerikalı bu konuyu sorun etmiş gibi görünmüyor. Ancak, önce Michigan'da gerçekleşen ve yakında diğer eyaletlerde de görülecek olan artan sayıdaki protestolarla kanıtlandığı gibi kaynamaya başlayan bir huzursuzluk da var.

Kaba devlet gücünün keyfi kullanımı, mevcut durumun her yerinde olağanüstü bir şekilde belirgin ancak çok az insan bunu fark edebiliyor.

Örneğin, Michigan'da tohum, çiçek, bitki ve fundalık için alışveriş yapmak gereksiz görülürken, Ohio hattı boyunca bu tür alımlar neden yasal oluyor?

Neden bir içki veya esrar dükkânına ya da kalabalık Walmart'a gitmenize izin veriliyor, ancak kiliseye veya bir silah mağazasına gidemiyorsunuz?

Bunlar, hükümetin Amerikan vatandaşlarına yönelik anayasal dayanağı bulunmayan kararlarıdır. Politikacılar bu temel hakları ihlal etmek istiyorlarsa, o zaman korkak olmayı bırakmalı ve sıkıyönetim ilan etmelidir; böylece, ABD Anayasası da resmen askıya alınmış olur.

Anayasa'nın hâlâ yürürlükte olduğunu iddia ederken sivil özgürlükleri insanların elinden alıp, karşılarında keyfinize bakamazsınız.

Anthony Fauci kimdir?

Politikamızın karantina emri verirken güvendiği “uzmanlar”ın arka planında da bir miktar netlik bulunuyor.

COVID-19, ciddiye alınması gereken bulaşıcı bir virüstür. Ama COVID-19'a yakalananların en az yüzde 98'inin tamamen iyileştiğini unutmayalım. Hepimizin bu konu ile ilgili şu soruyla ciddi bir şekilde ilgilenme zamanı geldi:

Yüzde 2 ölüm riski taşıyan bir sağlık krizinin sunağında  özgürlüklerimizi, yaşam tarzımızı kurban etmeye hazır mıyız?

Başkan Trump'ın Coronavirus görev gücüne başkanlık eden iki bulaşıcı hastalık uzmanı, Dr. Anthony Fauci ve Deborah Birx'in, her ne kadar bu karantinaları tavsiye ederken dayandıkları orijinal verilerin sahte olduğu ortaya çıkmış olsa da, tavsiyelerini değiştirmeyeceklerini söyleyebiliriz.

Meydanda yüz binlerce ceset yok ve “tıka basa dolmuş hastanelere” yönelik kıyamet kehanetleri hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Fauci ve Birx, Bill Gates ve onun öjenist dünya vizyonu ile çalışma konusunda uzun bir geçmişe sahiptir.

Fauci, Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın bir projesi olan ve BM ile uyum içerisinde yürütülen Küresel Aşı Eylem Planı Liderlik Konseyi'nde yer alıyor. [Gates'in, Fauci'nin rolünü belgeleyen proje hakkındaki basın bültenine bakınız].

2015'te kabul edilen ve Gates Vakfı tarafından şiddetle teşvik ve finanse edilen Birleşmiş Milletler Gündemi 2030 (Agenda 2030), 2030 yılına kadar gerçekleştirilecek 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (diğer adıyla Yeşil Yeni Anlaşma) içeriyor.
  • Hedef 3, “iyi sağlık ve refah”, BM'nin “ailenizin aşılanması” talebiyle başlar. Hedef 3.8: “Finansal risk koruması, kaliteli temel sağlık hizmetlerine erişim ve herkes için güvenli, etkili, kaliteli ve uygun fiyatlı zaruri ilaç ve aşılara erişim dâhil olmak üzere evrensel sağlık kapsamına ulaşılması.”
  • Hedef 16.9: “2030’a kadar, herkese, doğum kayıtları da dâhil olmak üzere yasal kimliklerin sağlanması”.
[Çeviren Notu: 17 Hedefin tamamına ulaşmak için tıklayınız. Ayrıca dipnota bakınız.]

BM’nin belgelerinde sonsuz kez tekrarlanan 2030 Gündem sloganı, bu gündemin “kimseyi geride bırakmayacağı” idi.

Nihai amaç, bu “hayat kurtaran aşıları” herkes için zorunlu hale getirmek değilse BM kimseyi geride bırakmamayı nasıl öneriyor?

Ayrıca Gates'in küreselci zorla aşı ve kısırlaştırma gündeminin neden ana akım medyada asla ifşa edilmediğini de sormalıyız. Bunun sebebi, medya kuruluşlarının Gates'in gündemini kabul etmesi ve bunu Amerikan halkından saklamak istemesi olabilir mi?

Gates, kürtaja erişimi daha da arttırmak için milyarlarca dolar harcadı. Aşı projeleri, Kenya ve Hindistan'da binlerce kadını kısır bırakırken çocuk felci aşıları Afganistan, Kongo ve Filipinler'de felçlere neden oldu. [Ölüm ve ciddi yaralanma neden olan aşılar hakkında Gates'in korkunç siciline yönelik daha fazla bilgi için, 9 Nisan 2020'de Çocuk Sağlığı Savunması tarafından yayınlanan Robert F. Kennedy Jr.’ın “Gates'in Globalist Aşı Gündemi: İlaç ve Zorunlu Aşı için Kazan-Kazan” adını taşıyan raporunu okuyun]

Kennedy Jr. şöyle diyor:

"Çocuk felcini ortadan kaldırmak için 1,2 milyar dolarlık servetinin 450 milyon dolarını vaat eden Gates, beş yaşından önce çocuklara aşılama programlarının üst üste bindirilmesi yoluyla 50 doza (Tablo 1) kadar çocuk felci aşısını dayatan Hindistan'ın Ulusal Teknik Danışma Grubu'nun (NTAGI) kontrolünü ele aldı. Hintli doktorlar, 2000 ve 2017 yılları arasında 490.000 çocuğu beklenen oranların üzerinde felç eden, yıkıcı çocuk felci olmayan akut flasid paralizi  (NPAFP) salgınından Gates kampanyasını sorumlu tutuyor. 2017'de Hindistan hükümeti Gates'in aşı rejimini geri çevirdi ve Gates ve onun aşı politikalarının Hindistan'ı terk etmesini istedi. Bunun ardından NPAFP oranları ani bir şekilde düştü."

Gates, Başkan Trump'ın söylediği gibi, son derece “Çin merkezli” ve her fırsatta Çin’in komünist diktatörlerini kollayan bir ABD ajansı olan Dünya Sağlık Örgütü'nün en büyük özel bağışçısıdır. Çin, WHO’nun gözünde asla baş edilmesi gereken kötü adam değil, kasıtlı olarak coronavirüs hakkında yanlış bilgi verdiğinde olduğu gibi, her zaman bir başarı modeli olmuştur.

Bill Gates'in babası William Gates Sr, Bill ve Melinda Gates Vakfı'nın eş başkanı ve Planlı Ebeveynlik eski yönetim kurulu üyesidir. Fauci ve Gates klanı Amerika'dan nefret eden sosyal mühendislik uzmanı milyarder George Soros ile aynı çevre içerisinde hareket ediyor. [2001'den aşağıdaki fotoğrafa bakınız].


Bill Gates'in küreselci olduğu gerçeğinden kaçış yok. Kendisi aynı zamanda, Birleşmiş Milletlerin uzun zamandır devam eden hedeflerinden biri olan küresel nüfus kontrolüne derinlemesine yatırım yapan patolojik bir öjenist.

Eğer bu iki doktorun, yani Fauci ve Birx’in, Sırf Beyaz Saray görev gücüne katıldıkları için, Gates ile bağları koparmaları ve düşüncelerini değiştirmelerinin mümkün olmadığına inanmak mantıklı ise; Başkan Trump'a sormalıyız: Neden onları dinliyorsun?

Yeni Bir Ekonomik ve Sosyal Düzen

Bu derinden çatışan danışmanlar neden Beyaz Saray'dan valinin konaklarına ve belediye binalarına kadar politika belirleme kararları veriyor?

Bu tür kararların devam etmelerine izin verilirse, ülkemizi yeni bir karanlık çağa doğru hızlı bir şekilde götürecek.

Ve bu sadece ekonomik-politik bir karanlık çağ değil.

Hızla değişen toplumsal düzene baktığımızda, ışığın da gittikçe karardığını görülüyor.

Tam şu anda (biz konuşurken), bizim için yeni kurallar oluşturuluyor. Her şey için değişiklikler geliyor; market alışverişini nasıl yapacağız, ürünler için nasıl ödeme yapacağız [nakitsiz?], hatta dostumuzu nasıl selamlayacağız [el sıkışma yok!]

Bu kurallara uymayacak olursanız, herkesin önünde utandırılacak ve kamuya zarar veren anti-sosyal davranışlar sergilediğiniz için suçlanacaksınız.

Başkan Trump müdahale etmez ve Birleşmiş Milletler, Bill Gates; Rockefeller Vakfı ve Dünya Ekonomik Forumu gibi ürkütücü STK'ların vizyonu ile uyumlu bu iki doktorun dizginlerini ele almazsa, “yaşama” biçimimiz asla normale dönmeyebilir

CDC (Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), CIA, Johns Hopkins Üniversitesi, NBC ve diğer sponsorların, bir koronavirüs pandemisine küresel tepkileri haritalamak için toplandıkları, geçen yıl Ekim ayında gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu (WEF)’in Olay 201 (Event 201) konferansını daha önce bildirmiştik- coronavirüsün duyulmasından iki ay önce.

Geriye gidecek olursak; 2010 yılında, Rockefeller Vakfı “Teknoloji ve Uluslararası Gelişimin Geleceği için Senaryolar” başlıklı 54 sayfalık bir doküman yayınlamıştı.

Rockefeller vakfı, bu dokümanda, insan solunum sistemine saldıran grip benzeri bir virüse dayanan gelecekteki bir pandemiden bahsediyordu. Söz konusu dokümanın 18. sayfasında “Kilit Adımı” (Lock Step) olarak adlandırılan varsayımsal bir senaryo açıklanmaktadır:

“2012 yılında, dünyanın yıllardır beklediği salgın nihayet patladı. 2009’daki H1N1’den farklı olarak, yabani kazlardan kaynaklanan bu yeni grip türü, aşırı derecede şiddetli ve ölümcüldü. Bir pandemi için en hazırlıklı ülkeler bile, virüsün dünyaya yayılıp küresel nüfusun yaklaşık yüzde 20'sini enfekte ederek, sadece yedi ayda çoğu sağlıklı genç erişkin olan 8 milyon insanı öldürmesiyle, kısa süre içinde çaresiz kalmıştı. Salgın aynı zamanda ekonomiler üzerinde de ölümcül bir etki yarattı: hem insanların hem de malların uluslararası hareketliliği durma noktasına geldi, turizm gibi endüstrileri zayıflattı ve küresel tedarik zincirlerinin kırılmasına sebep oldu. Hatta yerelde, normalde hareketli olan mağazalar ve ofis binaları hem çalışanlar hem de müşterilerinden yoksun aylarca boş kaldı." 

Rockefeller dokümanı, ABD zorunlu karantinaları uygulamada Çin'in öncülüğünü takip etmediği için “kısıtlamanın zor bir olay” olduğunu belirterek devam ediyor.

“Amerika Birleşik Devletleri'nin başlangıçta benimsediği, vatandaşlarını uçuşlardan vazgeçirme politikasındaki yumuşaklık, virüsün sadece ABD içinde değil, sınırlar ötesinde de yayılmasını hızlandırarak ne kadar ölümcül olduğunu kanıtladı. Bununla birlikte, birkaç ülke daha başarılıydı - özellikle Çin. Çin hükümetinin tüm vatandaşlar için zorunlu karantinayı hızlı bir şekilde dayatması ve bunu uygulamasının yanı sıra, tüm sınırların anında ve neredeyse kimsenin geçişine izin vermeyecek şekilde mühürlenmesi milyonlarca insanın hayatını kurtardı; virüsün yayılmasını diğer ülkelerden çok daha erken bir şekilde durdurdu ve salgın sonrası iyileşmenin daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağladı."

Rockefeller Vakfı'nın parmak izlerini gördüğünüz her yerde, Gates ailesi çok da uzakta değildir; “ortak” ya da ortak fon oluşturucu olarak çalışmaktadır. Her ikisi de aynı öjenist gündemi paylaşmaktadır.

Dr. Fauci ve Dr. Birx doğrudan bu yozlaşmış topluluğa bağlıdır ve bize çürümüş gündemlerini zorla kabul ettirmeden önce Trump’ın bunlardan kurtulması gerekmektedir.

Remnant TV'nin genel yayın yönetmeni Michael Matt, bu hizbi açığa çıkardı ve noktaları birbirine bağladı. “Trumping the Gates of Hell” başlığını taşıyan podcast’ini şiddetle tavsiye ediyorum.



Matt haklı olarak, olanların partizan siyasetinden, Demokrat ve Cumhuriyetçi olmaktan daha büyük bir mesele olduğunu tespit ediyor.

“Bunun içinde uluslararası entrika, WHO, George Soros, Bill Gates, Trump fenomeni ve Vatikan'ın küreselcisi Papa Francis var. Ama nasıl? Neden? Son oyun nedir? ”

Matt, tüyler ürpertici detayda, oyunun sonunu açığa çıkarıyor; aslında sizi canlı ve sağlıklı tutmakla neredeyse hiçbir ilgisi olmayan bu oyunda yapılan her şey, dünyadaki Amerikan iktidarının daha merkezi olan, kitlelerin daha fazla kontrol edilmesini sağlayacak bir şeyle değiştirilmesidir.

Onlarca yıldır BM'nin rafında duran, uygulanabilmesi için sadece tetikleyici bir olayın beklendiği yeni bir “Teknokratik” dönemin doğuşunu seyrediyoruz.

Her insanın dijital kimlik sistemi kullanılarak etiketlenmesi ve izlenmesi, Gates'in yeni bir teknokratik ütopya sistemine yönelik planının bir parçasıdır.

Bu küresel kimlik sistemi, New York merkezli ID2020 Alliance (ID2020 İttifakı) tarafından tasarlanıyor. Gates’in Microsoft Şirketi, Ocak 2018'de, Gates tarafından fonlanan başka bir proje olan Gavi Vaccine Alliance (Gavi Aşı İttifakı) ile birlikte, ID2020 Alliance’in kurucu ortaklarından biri oldu. Finansman ayrıca uzun zamandır Gates işbirlikçisi Rockefeller Vakfı'ndan geliyor.

Gates ve küreselci yoldaşları, istedikleri sistemi tam olarak getirebilmek için, dünyanın en önemli süper gücü olan Amerika'yı devirerek tahtından indirmeleri ve herkese fırsat eşitliği sağlamaları gerektiğini uzun zamandır biliyorlardı.

"Sterilize Diktatörlük: COVID19 dünyayı dönüştürmek ve Trump devrimini yok etmek için nasıl kullanılıyor" başlığını taşıyan makalemde aynı akıl yürütmeyi iki hafta önce tartışmıştım.

Şimdi, dokunmakta olan hile ağını 43 dakikada belgeleyen ve açıklayan Michael Matt'in entelektüel desteğine sahibim. Matt “teknokrat” kelimesini kullanmasa da tam olarak anlattığı şey budur:

Kapitalizm ve serbest girişimin yerini, sosyalizm ve Çin'deki nüfusu köleleştiren ahbap-çavuş kapitalizminin (Çev: Ahbap çavuş kapitalizmi, yandaş kapitalizmi ya da eş dost kapitalizmi, bir iktisadi teşebbüsün başarısının iş adamlarıyla hükümet arasındaki yakın ilişkilere bağlı olduğu, iş adamlarının işlerini, siyasal iktidar ve bürokratlarla olan ilişkilerine dayanarak yürüttüğü sistemi anlatan terimdir) hibrid bir formunun aldığı, yeni bir küresel düzen.

Bir teknokraside yozlaşmış bilim adamları ve veri madenciliği bürokratlarının sözü geçer ve seçilmiş politikacılar onların isteklerini yerine getirir. İnsanlar hiçe sayılır. Gates'in aynı zamanda, aralıksız testler yoluyla öğrencilerin veri madenciliğine ve her bir öğrencinin tutumları, değerleri ve inançları hakkında bir dosya oluşturmak için öğrencilerin ölçülmesine odaklanmış olan Ortak Çekirdek eğitim standartlarının arkasındaki büyük finansör olması tesadüf değildir. Bunlar, eğitim bürokratlarının ele geçirme hakkı olmayan özel bilgilerdir, aynı sağlık bürokratlarının sağlık verilerinizi kullanma hakkı bulunmadığı gibi.

Bill Gates’in karısı Melinda'nın 2017 yılında yukarıdaki videoda söylediği gibi: “Bill ve ben verileri seviyorum. Sayılar bizim için önemli… ”

Ah evet, veri. Verileri severler çünkü toplumun belirli kesimlerine karşı kolayca silah olarak kullanılabilir.

Dünya için teknokrat bir model olan Çin'de hükümet, sosyal puanlama sistemini işletmek için verileri kullanır.

Hıristiyanlar gibi düşük sosyal puana sahip olanlar üst nitelikli işler söz konusu olduğunda göz ardı edilir ve yeraltı ev kiliselerinde buluşmaya zorlanır.

Evet, veri madencilerinin nasıl çalıştığını gördük.

COVID krizini patlatıp, 1 milyon ölü Amerikalı gibi çılgınca yanlış rakamlar öngören bilimsel olmayan bilgisayar modellerini kullanarak, Amerikan halkının dikkatini çekmeyi ve kendi köleliğimizin ilerlemesi için işbirliği yapmamızı sağlamayı başardılar.

Gates, Fox News’de Chris Wallace ile yaptığı bir röportajda şunları söylüyordu:

“Temelde tüm dünyaya ulaştığımız bir aşı olana kadar, işlerin gerçekten normale dönmeyeceğini söylemek doğru olacaktır.”

Kanada Başbakanı Justin Trudeau da bu hafta ürkütücü bir şekilde benzeyen bir açıklama yaptı.
Trudeau gazetecilere geçen Perşembe günü verdiği demeçte şöyle diyor:  “Eski normal durumumuza geri dönmeyeceğiz; aşı geliştirene kadar bunu yapamayız ve bu 12 ila 18 ay sürebilir.”

Joe Biden'e şu anda tavsiyede bulunan eski Obama yardımcısı Zeke Emanuel ise MSNBC'ye şunları söyledi: “Gerçekçi olmak gerekirse, COVID-19 önümüzdeki 18 ay veya daha uzun süre burada olacak. Bir aşı veya etkili ilaçlar bulana kadar normale dönemeyiz. ”

Kurtarıcımız Kim Olacak?

Böylece solun ve sağdaki bazı kuklaların Bill Gates ile aynı görüşte olduğunu görebilirsiniz.

Medya, korkuyu büyütmeye devam ederek işbirliği yapıyor. Coronavirüse yakalanan Amerikalıların yüzde 98'inin tamamen iyileştiğini bildirmiyorlar. Ve tedavi için gereken ilaçlar zaten mevcut; ucuz ve yaygın olarak kullanılabilir durumda.

Dr. Shiva Ayyadurai

Burada yayınladığım bir makalede belirtildiği gibi;  Dr. Shiva tarafından savunulan şekilde bağışıklık sistemlerimizi oluşturmaya odaklanmalıyız. Gates’in zorunlu aşılarına ihtiyacımız yok.

Küreselcilerin, oynadıkları oyunun bittiğini öğrenme zamanı geldi. Gerçek yüzleri ortaya çıktı.

Bunu yapmanın tek yolu, Beyaz Saray yardım hattını aramak ve Başkan Trump'a, ülkenin hemen şimdi yeniden açılmasını istediğimizi söylemektir.

Michigan vatanseverleri hükümetlerini geri alıyor

Daha da iyi bir seçenek Michigan'ın liderliğini takip etmektir. Michigan'ın büyük vatanseverleri barışçıl protestolarla sokaklara döküldü. Sosyalist hükümet Getchen Whitmer'in ekonomiyi yeniden açmasını talep etmek için bugün [15 Nisan Çarşamba] Lansing'deki Eyalet Başkenti'nde toplu halde sokağa çıktılar.

Başka bir hükümetin “teşvik” kontrolünü istemiyoruz. İşe geri dönmek istiyoruz.

Diğer bir alternatif Fauci'yi dinlemeye devam etmektir. Bu ise, psikopat Gates'i dinlemekle aynı şeydir.

Protestocular Lansing, Michigan eyaletindeki Capitol eyaletinde, 15 Nisan 2020

Bu durumdan kurtulmanın tek yolunun aşıyı beklemek olduğunu söyleyen Fauci, Bill Gates’in yalanının tekrar ediyor. Bu şekilde Gates'i ve küreselcileri kurtarıcımız haline getiriyor.

Başkanımızı, sadece beyaz atları üzerindeki küreselcilerin çözebileceği bir karmaşa yaratan hantal bir soytarı gibi gösterecekler.

Sonunda, sadece İsa Mesih bizi kurtarabilir. Bunu biliyoruz.

Küreselciler sonuçta bir süre kendi istediklerini yaptıracaklar. Bu süre yeryüzünde bir cehennem dönemi olacak. Daha fazla dua edelim. Sanırım buna ihtiyacımız var.

Aksi takdirde, bizi yeni bir karanlık çağa götürecek olan küreselcilere boyun eğeceğiz.

Nasıl 11 Eylül, havaalanlarında, adliyelerde ve diğer halka açık yerlerde üstümüzün aranmasını gerektirdiyse, COVID-19 salgını da herkesin dijital sağlık geçmişinin taranmasını gerektirecek. İnsanlar bu sistemi reddetmedikçe...
  • “Sosyal mesafe” ve parçalanmış birlik çağı.
  • Gündem güdümlü utanç ve suçlanma çağı.
  • Şüphe ve evraklarınızı gösterin çağı.
  • Kilitlenme, takip edilme, etiketlenme ve izlenme çağı. 
Yeter artık.


Leo Hohmann, 15 Nisan 2020, leohohman.com
(Leo Hohmann, 2017'de Amazon.com'da göç politikası hakkında en iyi 10 kitabı arasında sayılan “Stealth Invasion: Muslim Conquest through Immigration and Resettlement Jihad -Gizli İşgal: Göç ve Yeniden Yerleşim Cihadıyla Müslüman Fethi” adlı kitabın yazarıdır ve eğitim, göç, suç, siyaset ve din ile ilgili araştırma yapan muhafazakar serbest bir gazetecidir.)



Tamer Güner, 06.05.2020, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri






Dipnot:

T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARI DEĞERLENDİRME RAPORU-2019

Bu raporda mülga Kalkınma Bakanlığı Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü ve TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı A.Ş. arasında imzalanan “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Kapsamında Türkiye’nin Mevcut Durum Analizi Projesi” Hizmet Alımı İşi Sözleşmesi kapsamında üretilen veri ve bilgilerden yararlanılmıştır. Raporda yer alan bilgi ve verilerin güncelliği 2017 yılı sonu itibarıyladır. Raporda yer alan bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının adları 2018 yılında geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasına göre güncellenmiştir. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının kurumsal görüşlerini yansıtmaz. Bu raporda yer alan içeriğin tamamı ya da bir kısmı atıfta bulunmak kaydıyla Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının izni olmadan kullanılabilir. Raporun editörlüğü Dr. İzzet Arı, Rıza Fikret Yıkmaz, Belma Üstünışık, Musa Rahmanlar, Selcen Altınsoy, Selen Arlı Yılmaz, Selin Dilekli ve Mustafa Bulut’tan oluşan bir ekip tarafından ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı Görev Gücü üyelerinin katkılarıyla yapılmıştır.

YÖNETİCİ ÖZETİ

Türkiye, 1992'de Rio’da düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Çevre ve Kalkınma Konferansı'ndan sonra 1996’da sürdürülebilir kalkınma kavramını gündemine almış, sonraki yıllarda bu kavramı Kalkınma Planlarına ve birçok politika belgesine yansıtmıştır. Kalkınma Planları ile birlikte sürdürülebilirlik kavramına yer veren sektörel ve tematik ulusal politika ve strateji belgeleri de Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma gündeminin önemli parçaları haline gelmiştir. Son olarak 10. Kalkınma Planında sürdürülebilirlik, planı şekillendiren başlıca kavram ve hâkim temalardan birisi olmuştur.

Eylül 2015’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde dünya liderlerinin üzerinde uzlaştıkları Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi (2030 Agenda for Sustainable Development), 193 ülkenin imzasıyla kabul edilmiştir. Her boyutuyla yoksulluğun ortadan kaldırılmasını sürdürülebilir kalkınmanın ayrılmaz bir parçası kabul eden, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını ekonomik ve sosyal kalkınma konularıyla aynı düzlemde buluşturan 2030 Gündemi, 2000 yılında hayata geçen Binyıl Kalkınma Hedeflerinin (BKH) devamı niteliğinde ve bu hedefleri daha da ileri taşıyan bir gündem olarak hazırlanmıştır. 

2030 Gündemi kapsamında; dünya genelinde yoksulluğun azaltılması ve refahın artırılması çabalarına bütün toplumların dâhil edilmesi kültürel ve sosyal değerlerin korunması ve çevresel zararların engellenmesi hedeflenmiştir. Bu yeni küresel kalkınma yaklaşımı içinde cinsiyet eşitliği, dezavantajlı grupların ihtiyaçlarının gözetilmesi, gıda israfının azaltılması, çölleşme ve kuraklıkla mücadele, biyoçeşitliliğin korunması gibi sosyal ve çevresel konuların yanı sıra ekonomik büyüme, teknolojik gelişme, istihdam ve sanayileşme gibi ekonomik konular da sürdürülebilir kalkınma gündemine taşınmıştır.

Tüm dünyada kalkınmanın yönünün daha sürdürülebilir bir rotaya evrilmesini öngören 2030 Gündemi kapsamında, toplam 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) tanımlanmıştır. SKA’ların temel amacı; 2015-2030 dönemi boyunca, “kimseyi geride bırakmama” sloganı ile hiçbir ülkenin ve hiç kimsenin kalkınma sürecinde geride bırakılmaması için çalışılmasıdır. Toplamda 169 hedefi olan ve sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını kapsayan SKA’lar, BKH’lere göre daha geniş bir kapsam sunmakta ve kalkınmaya yönelik evrensel ihtiyaca değinerek BKH'lerin ötesine geçmektedir. Eşitsizliklerin giderilmesi, ekonomik büyümenin ve istihdamın güçlendirilmesi, şehirler ve yerleşim alanlarının iyileştirilmesi, sanayileşmenin sağlanması, okyanusların ve ekosistemlerin korunması, enerjinin daha sürdürülebilir biçimde üretilmesi ve  tüketilmesi, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesi, sürdürülebilir üretim ve tüketimin geliştirilmesi ve insan haklarının güçlendirilmesi hedeflerini benimseyen SKA’lar, BKH’lerin başarısı ve ilerleme ivmesini temel alan bir zemin üzerine inşa edilmiştir.

“Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Kapsamında Türkiye’nin Mevcut Durum Analizi Projesi”, sürdürülebilir kalkınma hedefleri bağlamında Türkiye için politika, mevzuat, kurumsal çerçeve ve proje konularındaki gelişimine odaklanmıştır.

Proje kapsamında her bir SKA için Türkiye’nin mevcut durumu değerlendirilmiş; elde edilen bulgular ve yapılan tespitler ışığında boşluklar ve iyileştirme ihtiyacı bulunan alanlar ortaya konulmuştur.

Proje sonucunda öne çıkan temel bulgular, aşağıda maddeler halinde sıralanmaktadır.

Temel Bulgular

 Tüm paydaşları kapsayan üst düzey bir politika belgesi olarak Kalkınma Planlarının varlığı, sürdürülebilir kalkınma politikalarının küresel kalkınma gündeminde hız kazandığı 90’lı yıllardan itibaren Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma perspektifine uyum sağlamasını kolaylaştırmıştır. Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri, çeşitli düzey ve derecelerde ilgili dönemlerin Kalkınma Planlarında yer almış; pek çok alanda politika ve strateji belgelerine de yansımıştır. Kurumsal deneyimler ve beşeri sermaye ile birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’nin SKA’larla uyumlu bir yol haritası belirlemek açısından güçlü bir birikime ve altyapıya sahip olduğu değerlendirilmektedir.

 Türkiye’deki meri mevzuat, kurumsal çerçeve ve 2000-2016 dönemine ait politika ve uygulamalar incelendiğinde, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma politikalarına aşinalığının bir sonucu olarak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin büyük bölümünün mevcut politika dokümanlarında doğrudan ya da dolaylı bir şekilde kapsandığı görülmektedir. Bununla birlikte, söz konusu hedeflerin Türkiye’nin öncelikleri doğrultusunda uygulama sürecine dâhil edilmesi, uygun bir izleme ve değerlendirme yönteminin geliştirilmesi ve kurumsal çerçevenin bu doğrultuda geliştirilmesinin önemli bir ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir.

 Mevcut durum analizi sonucunda yoksulluğun azaltılması, eşitsizliklerin giderilmesi, etkin sosyal politikaların uygulanması, başta sağlık, enerji ve içme suyu olmak üzere temel hizmetlere erişim alanlarında çok önemli ilerleme kaydedildiği ve birçok hedef açısından dünya ortalamalarının üzerine çıkıldığı görülmektedir. Özellikle mevzuat ve politika açısından uyum ihtiyacının az olduğu ve Türkiye’nin gerekli birçok düzenlemeyi ve politikaları hayata geçirdiği tespit edilmektedir. Bununla birlikte, bazı alanlarda ilerleme ihtiyacı devam etmektedir. 




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı