22 Nisan 2020 Çarşamba

SA8533/KY66-SY5: Kim-Nedir Korona?

"SARS-CoV-2 ile ilgili çok teknik, biyolojik ve medikal detaylara girmek yerine bizi en çok ilgilendiren ve merakla beklediğimiz tedavi, ilaç ve aşılara dikkat çekmek istiyorum. Neredeyse her ülkede bilim insanları ve tıp dünyası çözüm bulmaya çalışırken, özellikle bu olası çözümler arasında yer alan ve en hızlı/etkili bir çözüm olarak görünen Gen-Temelli Aşı çalışmaları hakkında sizlerle en güncel durumu paylaşmak istiyorum." 


Korona kataloğuna baktığımızda binlerce korona virüsü olduğunu görüyoruz. Binlerce korona arasından ise sadece 6 tanesi insana bulaşmakta ve enfeksiyona neden olmaktadır. Bu 6 koronadan 4 tanesi ise insanlarda soğuk algınlığı-grip benzeri bir rahatsızlığa neden olmakta, kalan 2 tanesi ise son 20 yılda tanıştığımız iki ünlü korona virüsüdür: SARS ve MERS.

Şiddetli Akut Solunum Sendromu olarak bilinen SARS`a neden olan virüs SARS-CoV olup 16 Kasım 2002`de Çin`in Guandong eyaleti Foshan şehrinde ortaya çıkmış ve dünya genelinde yaklaşık 30 ülkede 8000`den fazla insanı enfekte ederek toplam 774 kişinin ölümüne sebep olmuştur. En son Mayıs 2004`de rapor edilmiştir

Orta Doğu Solunum Sendromu (Deve gribi de denmiştir) olarak bilinen MERS`e neden olan virüs ise, MERS-CoV olup, ilk defa Suudi Arabistan`da çıkmıştır. Yayılımı Arap yarımadasıyla sınırlı kalıp, bugüne kadar 2519 kişiyi enfekte etmiş ve toplam 866 kişinin ölümüne neden olmuştur

SARS ve MERS`in her ikisi de çok fazla meşhur olmasa bile MERS, SARS`a göre daha ölümcül bir özelliğe sahipti. Bugün ülkemizi ve dünyayı saran yeni virüsümüzün adı ise SARS-CoV-2 olup neden olduğu hastalığa da Covid-19 diyoruz.

SARS-CoV-2 ile ilgili çok teknik, biyolojik ve medikal detaylara girmek yerine bizi en çok ilgilendiren ve merakla beklediğimiz tedavi, ilaç ve aşılara dikkat çekmek istiyorum. Neredeyse her ülkede bilim insanları ve tıp dünyası çözüm bulmaya çalışırken, özellikle bu olası çözümler arasında yer alan ve en hızlı/etkili bir çözüm olarak görünen Gen-Temelli Aşı çalışmaları hakkında sizlerle en güncel durumu paylaşmak istiyorum.

Malumunuz, televizyon kanallarımızda günümüz pandemisi ve tedavi yolları hakkında maalesef bilgi kirliliği oluşturulmakta, yanlış yönlendirmeler ve gereksiz konular tartışılmaktadır. Bu nedenle, bu yazımda, doğru bilgiyi doğru şekliyle insanımıza aktarmayı ve kendi kanaatlerine ulaşmalarını sağlamayı bir vazife ve bir borç olarak görmekteyim.

Bugün bütün dünya, Covid-19 pandemisine karşı iki türlü tedavi mücadelesi vermektedir. Birincisi, enfekte olan hastaları ilaçlarla iyileştirmek, ikincisi ise bugün ve gelecekte bu virüsün başka insanları enfekte etmesini önlemek amacıyla aşı geliştirmek.

Gen Temelli (DNA ve mRNA) Aşılar SARS-CoV-2 için Çare Olacak mı?

Gen temelli aşı üretimi ve kullanımının bugünün salgın hastalıklarına karşı en etkili ve en hızlı bir yöntem olduğu düşünülmektedir. Bugün itibariyle bu aşıların çok sayıda hasta üzerinde kullanım imkanı bu varsayımı doğrular mı? Hep beraber göreceğiz.

Geleneksel olarak aşı üretimi ve kullanımı, hastalığa neden olan virüsü ya ölü ya da zayıflatılmış haliyle insana aktarmak ve bağışıklık sistemimizin bu ölü ya da zayıf virüsleri “Yabancılar Listesi” ne alıp kendi antikorlarını geliştirmek yolu ile bağışıklık kazanmasıdır.

Bugüne kadar aşı üretiminde kullanılan virüsler, tavuk yumurtalarında üretilmekteydi. Ardından aşı üretiminde bir başka boyuta geçildi ve virüsün kendisini ölü ya da zayıf bir şekilde kullanmak yerine, virüse ait yüzey proteinleri (virus spike proteinleri, virüslerin bir nevi kimliği niteliğindedir ve bağışıklık sistemi antikorlarımızın virüsü durdurmak için hedef aldığı proteinlerdir) üretilerek aşı yapımında kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin, her yıl gribe neden olan grip virüsü için Amerika`dan Medicago Biotechnology ve Japonya`dan Mitsubishi Tanabe Pharma firmaları serada yetiştirdikleri tütün bitkisinin yapraklarını kullanarak grip virüsüne ait bir yüzey proteinini üretmekte ve aşı olarak bizlerin kullanımına sunmaktadır.

Son yıllarda ise virüslere karşı aşı üretiminde DNA (Deoksiribonükleik asid) ve mRNA (mesajcı Ribonukleik asid) teknolojisi dikkati çekmektedir. Canlı türlerinden elde edilen genom dizilimi ve transkript (mRNA) verileri ve hızla gelişen biyoinformatik, bugün ilaç üretimi yapan firmaların bu teknolojiye geçmesini ve kullanmasını cazip hale getirmiştir.

Bu sistem temel olarak, virüsün yüzey proteinlerindan birini ya da virüsün enfekte etkisinde rol alan bir proteini kodlayacak halka DNA ve ya mRNA yüklü lipid nanopartiküllerini ya doğrudan ya da adenoviral bir vektör (grip virüsü gibi) aracılığı ile dolaylı olarak insan hücrelerine aktarmaktan ibarettir. Böylece insan hücreleri, aktarılan halka DNA veya mRNA partiküllerindeki bilgi aracılığı ile o virüse ait bir proteini sentezleyecek ve sanki hücrede bir virüs varmış gibi hücrelerimizin olası bir virüs saldırısına karşı hazırlıklı olmasını sağlayacaktır.

Aşağıdaki tabloda dünya genelinde an itibariyle gen temelli aşı çalışmalarını icra eden firma, enstitü ve üniversiteleri görmektesiniz. Bu tabloda yer alan gen temelli aşıların çoğu, klinik testlerin Faz 1 aşamasında (20-80 arası insan üzerinde deneme) test edilmektedir. Bugün yaşadığımız salgın, bu aşıların klinik denemelerinin daha fazla insan üzerinde test edilmesi ve sonuçlarının gözlemlenmesi açısından bir fırsat doğurmaktadır. Tablomuzda yer alan özellikle üç biyoteknoloji firmasına dikkat çekmek istiyorum; Inovio Pharmaceuticals, Moderna Therapeutics ve CanSino Bio.

Tablo 1: 
Dünya genelinde DNA ve mRNA temelli aşı üreten birimler, aşıları ve planladıkları klinik test tarihleri 
(Lütfen tabloya tıklayınız)

Inovio, Pensilvanya/Amerika merkezli olup, DNA temelli aşı üreten bir biyoteknoloji şirketidir. Inovio, SARS-CoV-2`nin spike proteinlerini kodlayan gen dizilimini hızlı bir şekilde bularak, bu gen bilgisini DNA temelli bir aşı üretimi için kullanmıştır. Ürettikleri DNA temelli aşının klinik testlerini 6 Nisan 2020`den beri yapmaktadır.

Moderna ,İngiltere-Amerika ortaklı olup, mRNA temelli aşı üreten bir biyoteknoloji şirketidir. Daha önce MERS pandemisinden edindiği tecrübe ve o dönem Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (The US National Institutes of Health, NIH) ile yaptığı ortaklığın avantajini kullanarak 7 Şubat 2020`den beri bugünkü salgın için mRNA temelli aşı çalışması üzerinde durmaktadır. Bir aydan kısa bir süre içinde aşıyı üretmiş, yasal prosedürleri tamamlamış ve 2 Mart 2020`de klinik testlerde Faz 1 aşamasına geçmiştir. 16 Mart 2020`de Seattle`da, Jennifer Haller (Ulusal ve uluslararası medyada yer aldı) Moderna`nın SARS-CoV-2'ye karşı ürettiği ilk mRNA temelli aşı için gönüllü olmuştur .

CanSino BIO ise Çin merkezli olup, Adenoviral Vektor temelli aşı üretimi yapan bir biyoteknoloji firmasıdır. Şirket, Pekin Biyoteknoloji Enstitüsü (Beijing Institute of Biotechnology (BIB)) ile beraber viral vektor aşı teknolojisi (daha önce Ebola virüsü aşısında kullandıkları) kullanarak geliştirdikleri adenovirus Tip 5 vektor temelli aşının Mart 2020 başlarında Faz I klinik testlerine başlamıştır.

Moderna, CanSino, ve Inovio firmaları gen temelli aşı geliştirme çalışmalarında öncü oldukları için bu çalışmaları hızlıca gerçekleştirmektedirler. Inovia gibi firmalar için gen bazlı aşıları dizayn etmek, bigisayar yardımıyla sadece bir kaç saat almaktadır. Gen temelli aşıların bu özelliği, bugün SARS-CoV-2 virüsüne karşı tedavi çalışmalarında, bu aşıları çok daha ön plana çıkarmaktadır. Ayrıca, bu teknolojinin diğer bir avantajı ise; aşı bir kez yapıldığı zaman tekrarının çok daha hızlı ve kolay yapılabiliyor olmasıdır.

Tablomuzda yer alan biyoteknoloji firmaları yaşadığımız salgına karşı çok hızlı bir şekilde sonuç verecek çalışmalar içindedir ve bir ilaç/aşı için gerekli olan in vitro laboratuvar testleri, klinik öncesi (in vivo) hayvan modelleri testleri, klinik testleri (Faz I, II ve III) ve en sonunda üretim işlemlerini çok hızlı bir şekilde gerçekleştirmeye devam etmektedirler. Yaşadığımız salgına karşı verilen bu hızlı ve ortak çabaları bir benzetme ile ifade edecek olursak; uçakta yolculuk yaparken aynı zamanda uçağın bütün parçalarının üretilip montaj edildiği bir durumdayız.

Gen Temelli Aşı Üretimi Ne Kadar Sürer?

Yukarıda adı geçen firmaların tecrübe ve teknolojilerine dayanarak normalde en az 18 ay süren bir aşı geliştirme süreci dünyamızın son 20 yılda yaşadığı salgınlarda 9 ay (MERS epidemisinde) ve 7 aylık bir sürece (Zika epidemisinde) kadar düşmüştür. Yaşanılan her salgında bu teknoloji ile beraber aşı üretimi belki de 7 ay`dan daha kısa sürelerde bile üretimi ve kullanımı söz konusudur.

Mart 2020`de Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (US FDA) ve Avrupa İlaç Ajansı (The European Medicines Agency) online olarak gerçekleştirdikleri toplantıda, pandemi boyunca ilaç ve aşı üreten firmaların kendi ürünlerini hayvanlar üzerinde test etmelerinin (in vivo test) zorunlu olmayacağını, doğrudan hastalar üzerinde klinik olarak test edebileceklerini açıklamış olmasına rağmen, aşı üretim çalışmaları yine de uzun sürmektedir. Bunun nedeni ise klinik faz denemeleri ve bu testlerde gönüllü olarak katılan insan sayısıdır. Inovio, şimdiye kadar 2000`den fazla insan üzerinde kendi DNA temelli aşısını denemiş, Moderna ise mRNA temelli terapilerini ve aşısını 1000`den fazla insan üzerinde test etmiştir. Ancak bu rakamlar klinik testleri tamamlamak ve aşıları geniş ölçekte kullanıma  açmak için hala yeterli değildir.

Aşı üzerinde çalışan firmalar devamlı olarak yeni teknolojileri en hızlı bir şekilde kullanmaktadır. Ancak, en iyi bir senaryo ile, etkili bir gen temelli aşının üretimi söz konusu olsa bile herkes için erişilebilir olması en az 1 yıl alacak ve hatta daha da uzun sürmesi de olasıdır.

Gen Temelli Aşı Üreten Firmaları Bekleyen Sorunlar? 

Eğer DNA veya mRNA temelli aşılar başarılı olsa bile, bu aşıları üretenlerin elbette yeni zorluklarla ve problemlerle karşılaşması da olasıdır. En önemli zorluk, bu aşıların üretiminin, inanılmaz miktarda artacak talebe cevap verememesi, problemidir. Şimdiye kadar dünyada hiçbir biyoteknoloji firması dünya nüfusunun ihtiyaç duyduğu kadar bir aşı üretim imkanına sahip değildir. Ülkelerin kendi aşı üretim çabalarını da bir nevi bu duruma bağlayabiliriz. Arcturus şirketinin CEO`su Joseph Payne, “dünyada etkili bir aşıyı bekleyen ve ulaşmak isteyen 1 milyardan fazla insan olduğunu ve böylesi bir talebin ilaç ve biyoteknoloji firmalarının üretim kapasitesinin çok ama çok üzerinde olduğunu ve böyle bir talebin Dünya Iphone talebinden bile daha fazla olduğunu” belirtmiştir.

Diğer bir önemli zorluk ise, gen temelli aşıların da geleneksel aşılar gibi hemen hemen aynı riskleri taşıyabilmesidir. En önemli risk, çok nadir de olsa gözden kaçmaması gereken bir gerçektir ki bu, gen temelli aşıların da viral enfeksiyonu önlemek yerine viral enfeksiyon oluşumunu artırma olasılığıdır.  SARS-CoV-2 virüsünün şimdiye kadar RNA içeren diğer virüslere (mesela HIV ve grip virüsü) kıyasla daha yavaş mutasyona uğradığı bilinse de, her zaman virüsün mutasyonlarla evrim (değişim) geçirmesinden dolayı, kullanılan etkili aşıların aniden işe yaramaz bir duruma düşmesi, olasılık dahilindedir.

Bu durum, yapılan bütün çalışmaların ve özellikle de harcanan enerji ve mali kaynakların karşılıksız kalması ve boşa gitmesidir. Bundan dolayıdır ki biyoteknoloji firmaları ve ülkelerin yönetimleri, kendilerine ağır mali bir yük getirecek bu çalışmaları genel olarak arka planda bırakmışlardır. Ancak, bugün yaşadığımız salgın belki de (umarım) bu algımızın ve kararımızın değişmesine, virüsleri çok daha ciddiye alıp gereken masraflardan çekinmememizi öğretecek ve bir sonraki salgına karşı bizleri daha hazırlıklı kılacaktır. 

Son olarak, pandeminin ne kadar süreceğinin belirsiz olması da ayrı bir problemdir. Mesela, Çin`de şu an hasta kalmadığı için hiçbir şekilde klinik test yapılamamaktadır. Eğer aşı çalışmalarının son aşamasında pandemi son bulursa, bu sefer aşıya gereksinim duyulmayacak ve firmaların harcadığı milyonlarca dolar sermaye ve enerji bir nevi o firmalar için kayıp olacaktır. Sonuçta bütün bu çalışmalar finansal bir döngü içinde gerçekleşmektedir.

Sonuç olarak, aşılar içerisinde SARS-CoV-2`ye karşı en hızlı bir şekilde üretilip, en etkili bir şekilde faydası olabilecek aşı türlerinin, gen temelli üretilen aşılar olacağı görünmektedir. Bunun yanında, etkili bir aşının bugün itibariyle hazır hale gelmesinin en az 6 ay, küresel çapta insanların bu aşıya erişiminin ise en az 1 yıl alacağı görünmektedir. Bu nedenle, özellikle önümüzdeki 6 ay boyunca, alışmaya başladığımız yeni salgın tipi hayatımıza, idarecilerin koyduğu kurallara riayet ederek ve en önemlisi de kişisel bağışıklık sistemimizi güçlü tutarak, hijyen ve kişisel korunma kurallarına dikkat ederek devam etmemiz gerekmektedir. 

Dr. Seyit YÜZÜAK, 20 Nisan 2020, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 

Seyit Yuzuak, PhD, Department of Molecular Biology & Genetic, Mehmet Akif Ersoy University, Burdur/Turkey

Kaynak: https://cen.acs.org/pharmaceuticals/vaccines/coronavirus-help-mRNA-DNA-vaccines/98/i14



Seyit Yüzüak, 22.04.2020, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Bilim, Organik Moleküller; Evrenin Sosyolojisi

Seyit Yüzüak Yazıları


Facebook: seyit.yuzuak.5
                                                                                               

Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı