18 Nisan 2018 Çarşamba

SA5977/ÇY11-HK4: Eğlence Sektörü de Savaşır

"Eski-yeni savaşında bakalım kim kazanacak? Önemlisi izleyici, okuyucu, tüketici her ne derseniz onun konumunu ardalamadan neler yapılacak, neler olacak?" 


Bir şeyi okumak mı, izlemek mi daha iyidir derseniz, ikisi de kendi içinde ayrı kulvarlardadır derim. Aklıma gelen ilk örnek Hannibal, Harry Potter, Sherlock Holmes… Bu kitapların dizileri ve filmleri çekildi, onlarca figürü satıldı. Figür demişken en geniş evrene sahip olan Star Wars’u da unutmamak lazım. 

Her türlü içerikle karşımıza çıkan ve milyonlarca hayranı bulunan bu yapımlar, sektörün en çok tüketilen içeriklerinin başında geliyor. Ama yeni nesil bilim kurgu, fantastik ve gerilim dizi-filmlerle artık yeni bir söylem üretilemiyor. Tabi bu noktada Star Wars’u ayırmak gerek. Efsanelerden olan Star Wars’ı çok sevdiğim için araya sıkıştırmak istedim. Yoksa diğer yapıtlara oranla kendi hikâyesini uzun yıllarca üretme potansiyeline sahip nadir evrenlerden. Star Wars, Star Trek belki birkaç tane daha sayabiliriz.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; hızlı tüketimin kurbanıdır bu yapımlar. Kitabı okuyanın diziyi, animasyon izleyenlerin çizgi romanları beğenmediği günümüzde, görsel beklentilerin yanı sıra maliyetlerin de artması süreçleri uzatıyor. Süreçlerin uzamasının yanı sıra izleyiciyle bir an önce içerik buluşturmak isteyen şirketler alelade yapımlarla ekranlara çıkıyor.

İzlediğimiz dizileri ve filmleri, okuduğumuz kitapları ve çizgi romanları herkes aynı tatta bulmayabilir, herkes ayrı yapımdan keyif alabilir, ama içeriğin tekrarlaması konusu herkesin ortak endişesi.

Hızlı tüketim dizi film içindeki akışı da değiştirdi. Dizi filmlerin de hızlı akması da bu sebeple. Algılama sürelerinin kısalması yani. Uzun dizi ve film süreleri, uzun diyalog sahneleri algı süresi kısalmış okuyucu ve izleyiciyi artık sıkıyor, ekrana ya da kitaba bağlayamıyor.

Sizce de artık içeriklerin elit-fakir ya da güçlü-güçsüz çerçevesinden çıkıp daha özgün bir boyut kazanması gerekmiyor mu? Bu kadar gevezelik ettin iyi güzel de nereye geleceksin diyorsanız şuraya geleceğim, sektörün durumu ne? Bize sunulan her şeyi kabul edip tüketiyor muyuz?

Star Wars gibi uzun soluklu bilim kurgu ve fantastik içeriklerin teknolojiyle görüntü ve ses anlamında ortaya koydukları kalite ortadayken içerik ve oyunculuk açısından bir gerileme dönemi yaşaması şirket temelli bir sorunmuş gibi duruyor. Yani şirketlerin istekleri ve mali endişeler yönetmen ve oyuncuların baskı altına olması gibi süreçler önümüze sunulan içeriğin kalitesini belirliyor. Ve bu da içeriğin kalitesini sorgulatıyor. Uzun aralarla çekilen filmlerde deneyim, oyuncu değişimi gibi faktörler devreye giriyor ve istenen ya da beklenen performans ortaya konulamıyor.

Her içerik her yapımla tutmayabiliyor bazen. Mesela kitapla başarı yakalayan bir yapım, dizide tökezleyebiliyor. Dizi ya da kitabı beğensek de filmde bazen aynı tadı ve heyecanı yakalayamıyoruz.

Oyuncuların ölmesi hikâyeyi başka yeni oyuncularla devam ettirmek, yeni oyuncuların dizi-film akışına göre deneyimsiz ve karakterin ruhunu anlayamadan oynamaya çalışması, ister istemez rolde kasılmalar oluşturuyor. Bu da sadık izleyiciyi aşırı rahatsız ediyor, yapımdan kopmaya kadar götürüyor. Bunun önüne nasıl geçilir asıl mesele bu. Olana yapacak bir şey yok. Bu saatten sonra oluşacak sıkıntıların önüne nasıl geçilebilir bunun cevabını bulmamız lazım.

Hannibal ilk olarak kitap daha sonra filmleriyle ünlü olsa da aslında NBC yapımı Mads Mikkelsen’ın başrolünde oynadığı diziyle taçlandı. Bazen içerikler ya konusu itibariyle ya oyuncuları ya da  yayın platformları  sayesindedir  öne  geçme şansı yakalıyor. 

Dijital platformların artması kanal masraflarını ortadan kaldırıp daha özgün içerik üretmeye olanak sağladı ama farklı platformların aynı türde içerik üretmeleri bir müddet sonra hepsinin aynı çizgide yan yana gelmelerinin önüne geçemedi. Bu belki de eğlence sektörünün en büyük karmaşası oldu.

Niye düzgün fantastik bilim-kurgu çıkmıyor, sorusunu soruyoruz ama şunu göz ardı ediyoruz: eski-yeni çatışması devam ediyor. Eski ekolle yeniye bir şey üretememek mi yoksa deneysel içinde kaybolup yeni bir tarz ortaya koymak mı fark oluşturmak mı inanın anlayabilmiş değilim. 

Burada şu haklı eleştiriyi getirmek de mümkün, hızlı tüketilen içeriklerin hızlıca tamamlanıp servis edilmesini istiyor şirketler. Bunun da birçok etkisi olabiliyor. Mesela dizi-film çekecek konu çeşitliliği yok, her şeyin devam hikâyesi çekilmeye başlandı...

Eski-yeni savaşında bakalım kim kazanacak? Önemlisi izleyici, okuyucu, tüketici her ne derseniz onun konumunu ardalamadan neler yapılacak, neler olacak? 

Dijital platformların konumu nasıl şekillenecek içerik deneyimi nasıl bir boyut alacak zamanla göreceğiz.


Halime Kirazlı, 18.04.2018, Sonsuz Ark, Çırak Yazar, Serbest Yazılar

Serbest Yazılar


Halime Kirazlı Yazıları






Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı