11 Şubat 2018 Pazar

SA5630/KY59-MLÖZ36: Kazakistan’daki Dil Reformu: Latin Alfabesi Ayrışmanın mı Yoksa Yakınlaşmanın mı Sebebi Olacak?

"Bir milletin dâhil olduğu din ve medeniyetin belirlenmesinde bu milletin konuştuğu dilin ve kullandığı alfabenin rolü azımsanamaz."


Bir milletin dâhil olduğu din ve medeniyetin belirlenmesinde bu milletin konuştuğu dilin ve kullandığı alfabenin rolü azımsanamaz. Kazakistan’da Latin alfabesine geçiş tartışmaları uzun süredir devam ediyor. Fakat şu an kullanılan Kiril alfabesi de aslında çok eski sayılmaz, çünkü dünya tarihinin zaman çizelgesinde Kiril alfabesinin kullanılmış olduğu 70 küsur sene, son derece kısa bir zaman aralığını ifade ediyor. 

Bugün yaşanan tartışmalar yalnızca iki alfabenin destekçilerinin ve karşıtlarının görüşlerinden ibarettir ve sadece Kiril ve Latin alfabelerine indirgeniyor. Hâlbuki 1000 sene boyunca, Х. asırdan itibaren ХХ. yüzyılın 20’li yıllarının başına kadar, Kazaklar, Arap harflerini kullandılar ve bütün kültürel birikimlerini bu alfabeyle gerçekleştirdiler.  


 Kazakların 10 asır boyunca kullandıkları Arapça harfler temelindeki alfabe. 
               
1920 yılında Sovyetler Birliği’ne giren Kazakistan’da 1924 - 1927 yıllarda Arap ve Latin alfabelerinin destekçileri ve karşıtları arasında şimdiki polemiklere benzer hararetli tartışmalar yaşandı. 1929 yılında eski SSCB’nin özel komitesi tarafından tasarlan ve Latin alfabesinden uyarlanan “Yanalif” ya da “Yeni Türk alfabesi” olarak adlandırılan alfabe kullanılmaya başladı. 1940 yılında 33 harfli Kiril alfabesine 9 harfin eklenmesiyle oluşturulan Kazak Kiril alfabesine geçildi.

Melek Öz, 11.02.2018

Çeviri:


Kazakistan’daki Dil Reformu: Latin Alfabesi Ayrışmanın mı Yoksa Yakınlaşmanın mı Sebebi Olacak?



Языковая реформа в Казахстане: латиница раздора или сближения?

Astana’daki Parlamento oturumunda Kazak alfabesinin Latin harflerinin kullanıldığı versiyonu tanıtıldı. Bunu müteakip sosyo-politik alanda hem ortaya sunulan alfabe, hem de bu alfabeye geçiş süreci hakkında aktif müzakereler başladı. Tartışmalara sadece uzman filologlar değil, aynı zamanda siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, gençlik organizasyonları ve Kazakistan Halk Meclisi de katıldı. İnternet kullanıcıları için isimlerin Latin harflerle yazılışını ve çevrim kurallarını öğrenebilecekleri bir sayfa oluşturuldu. 

Filologlar tarafından geliştirilen alfabe 25 harften oluşuyor (şu an kullanılan Kiril alfabesi 42 harf içeriyor). Kazakça’ya has bazı harflerin tek sesi oluşturan ikili harf kombinasyonlarıyla, yani digraflarla değiştirilmesi önerildi.

Belirtmek gerekiyor ki önerilen Latin harfleri, kesin karar verilmiş bir alfabe değildir. Alfabenin sunumu, sadece müzakerelerinin başlangıç safhasıdır. Kazakistan Meclis Başkanı Nurlan Nigmatulin’e göre: “Bugünkü oturumla aslında Kazak alfabesinin reformunu ulusal çapta bir tartışmaya açmış bulunuyoruz. Kuşkusuz bu, halkımız için çok önemli bir meselede ortak görüşte buluşmamıza imkân tanıyacak…   Tarih bize bir taraftan devasa bir fırsat sunuyor, bir taraftan da gelecek kuşaklar için büyük bir sorumluluk yüklüyor.”

Latin alfabesine doğrudan geçiş konusundaysa bu, doğal olarak yeni alfabe onaylandıktan sonra yapılacak. Ve bu süreç zamanla uzayabilir.

İlk önce filologların ve dilbilimcilerin yeni alfabe hakkındaki görüşleri bölündü. Kimi belirli harflerin olduğu gibi korunması gerektiğini söylüyor, kimi de digrafları destekliyor. Onların uzlaşması ya çok uzun zaman harcanmasını ya da en üst düzeyde siyasi bir karar verilmesini gerektirecek gibi görünüyor. 

İkincisi, Latin alfabesine geçiş, ders kitaplarının, formların, normatif ve yasal belgelerin Latin alfabesine çevrilmesini, öğretmenlerin, uzmanların yetiştirilmesini, yeni yöntemlerin, sözlüklerin, programların yazılmasını ve diğer organize çabaları gerektirir. Başbakan yardımcısı Yerbolat Dosayev’e göre hükümetin bu konuda net bir görüşü ve eylem planı bulunuyor. Fakat planın var olması her zaman bu planın sorunsuz olarak yerine getirilebileceği anlamına gelmez.

Kazakça’nın Latin alfabesine geçişini destekleyenlerin dillendirdikleri deliller oldukça monoton. Yetkililer ve geliştiriciler Kazakistan’ın küresel bilim, eğitim, teknoloji ve iletişim alanlarına hızlı entegrasyonu ve dünyada rekabet gücünün yükseltilmesi gerektiği konusunda ısrarlı. Bu, çok güçlü bir argüman değil, zira bir alfabeden diğerine geçiş, hiçbir şekilde entelektüel ve teknolojik gelişimleri garanti etmez. Aynı zamanda, Latin alfabesine geçişi destekleyenlerinin öne sürdükleri gibi, İngilizce öğrenmeye karşı halkın ilgisini arttırmaz.

Latin alfabesine geçişe karşı çıkanların argümanları da yeni değil. Onları kısaca şöyle özetleyebiliriz; Bağımsız Devletler Topluluğu’nun Türk devletlerinin (Özbekistan, Azerbaycan ve Türkmenistan) Latin alfabesine geçiş deneyiminden çok başarılı bir sonuç alınamadı ve Kazakistan’ın daha iyisini yapıp yapamayacağını belli değil. İkincisi, Kiril alfabesinde neşredilen büyük kültür birikiminin kaybolmasıdır. Üçüncüsü, zaten çok fazla verimli olmayan eğitim sisteminin daha da bozulması ve sonuç olarak cahil bir neslin ortaya çıkmasıdır. Dördüncüsü, bu uygulama yüksek maliyet gerektirir.

Söylemek gerekiyor ki Kazakistan’daki geçiş sürecinin artılarını ve eksilerini aktif olarak Kazakça konuşan vatandaşlar tartışıyor, Rusça konuşan kesim ise bu tartışmalara soyutlanarak bakıyor. Bazen reformun taraftarları ve muhalifleri arasında yaşanan polemik, akademik formatın çok dışına çıkabiliyor.

Yetkililerin Latin alfabesine geçiş sürecinin siyasallaşmasını önleme çabalarına rağmen bu mümkün olmadı. Din reformundan dolayı heyecanlanan milliyetçi kesim, yakında nüfusun yaklaşık %85’inin Kazak olacağı ülkede neden iki alfabe olması gerektiğini soruyor. Tüm bunlar, doğal olarak hem reformun kendisine, hem etnik gruplar arası, hem de Kazakistan ve Rusya arasındaki ikili ilişkilere iyi etki etmiyor.

Gelecekteki reformun ön sonuçları konusundaysa, dışardaki ve içerdeki sonuçlar olarak ayrılabilirler.

İlk sonuçlara ilişkin, dil reformunun Kazakistan’ın dış partnerlerine bağımsız bir dış politika izleme hakkını saklı tuttuğunu ve geleceğini yalnızca Rusya'nın dış politika yörüngesinde görmediği sinyalini verdiğini kabul etmek gerekiyor. 

Ülkenin içerdeki sonuçlarına gelinceyse durum, ilk başta göründüğü kadar net değil. Uzmanlar, Kazakçanın Latin grafiğine geçişinin Kazakistan'da Rusça konuşan vatandaşların konumunu güçlendirebileceği düşüncesini daha önce belirttiler. 

Bu geçiş sürecinde Kazakistan yetkilileri muhtemelen dil sorununun sertliğini azaltmaya çalışıyorlar. Gerçek şu ki, ülkede dil politikasının ilan edilen Kazakçayı formalite değil, tam anlamıyla resmi dil olarak kabul etme hedefi ve realite arasında bir tutarsızlık var. Basit bir dille ifade etmek gerekirse, Kazakistan'da Kazakça dilinin ikinci sırada yer almasını hoş karşılamayan bir nesil yetişmiş. Bu vatandaşların sayısı artıyor, onların siyasi dil gereksinimleri giderek belirgin hale geliyor ve siyasi arenaya milliyetçi örgütler olarak çıkıyorlar.

Kazakça'nın, ülkenin sosyal ve siyasal hayatının her alanında egemen olması talebi git gide artıyor. Alfabenin reformu bu sorunu tam olarak gidermese bile, en azından şiddetini azaltabilir. En fazlaysa Kazakçaya resmi dil statüsü kazandıran Kazakistan Anayasasının 7. maddesinin birinci fıkrasının uygulanması için uygun koşullar oluşturabilir.

Rusçanın Kazakistan’da statüsünü kaybedeceğine dair endişelere gelinceyse, onlar tamamen asılsızdır. Uzmanlar, eski Sovyet ülkelerinde Rusça dilinin kullanımı onun yasal statüsünden daha yaygındır. Dolayısıyla iletişimsel ve entegrasyonel işlevi korunacaktır.

Anton Morozov; 27 Eylül 2017, Almatı


Melek Öz, 11.02.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri-Analiz, Çeviri
Melek Öz Yazıları
 


Kaynak:

http://eurasia.expert/yazykovaya-reforma-v-kazakhstane-latinitsa/



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı