24 Ekim 2015 Cumartesi

SA1939/KY27-ŞT25: Şiir ve Hakikat

"Felsefenin yüklenmeye uğraştığı hakikat, şiirin kanadıdır..."


Gerçeğin kırıldığı yerde başlar şiir...

Gerçeği kıran ve o kırılma anına kadar gerçek adına birikmiş ne kadar yaşanmışlık varsa, onlara bir içerik ve hakiki görünebilirlik kazandıran kocaman aynanın adıdır şiir.

Tasarlanmadan, öyle olduğu için öyle olan ya da her ne ise o olan, bütün bu birikime kazandırdığı içerikle ayna oluş süreci bir başka anlamda da aynaya akseden, oradan yayılarak tanınabilen görünüm için sadece o aynada bulunabilecek bir imkanın gösterilişidir.

Ayna şiirin birikmiş olana dönük tarafı, birikenin salt statik bir evrende gerçekleşmeyip, olma süreci, olmuşluğu ve muhtemel olabilirlikleriyle aynaya bakanlara ne kadar da şenlikli bir halde vuku bulduğunu gösterir.

Bir yüzüyle her zaman hayata dönük bir cephede duran şiirin bu yüzü imkanın kullanılmış hali, sırtının dönük olduğu yer ise olabilirlik, yani gelecektir.

Bu haliyle de bir olabilirlikler toplamı olarak geleceği göstermekten öte, geleceği hazırlayan, kendine has bir gelecekten çok olacak olanları bütünüyle içeren bir geleceği gelmeden önce oluşturan tüm imgelerin-umudun, hasretin, tutkunun, aşkınlığın ve göğüs çeperini zorlayan yüreğin ışığını, ısısını siyah sırtıyla taşıyıp getiren ve onu bir yük olmakla beraber kendi kendini yakarak iç enerjiye çeviren organizmanın adıdır şiir...

İmkanın nihai noktasındaki geleceğin enerjisini kırarak, sadece karşısında duranların görebilecekleri bu büyük organizma bir başka deyişle de vaktin arafında durarak deyişin demenin bütün tonlarını kullanıp, insanoğluna üreyebilme ve üretebilme yeteneğini hatırlatmanın yanında aklın hizalandırmasıyla imkan dahilinde duran gelecekten taşıdığı haberlerle de bir bildirici olduğunu açık eder...

Ve... Hakikat bu açıklık içerisinde bütün çıplaklığıyla ışıldar ve geçer...

Şiirin siyah sırtında getirdiği bir öte haldir bu hakikatin ışıltısıyla görülen... Sadece öyle söylendiği ya da öyle bilindiği için değil;çoğullaşmadan, tutkudan, esrimeden ve üstünde bir yerlerde değil yanında getirdiği, akıl ve bilgiden farklı olarak hem onlara değgin hem de onlardan özgür bir öte haldir...

Şiirle bilinmesi gerekmeyen hâlin lüzumundan fazla akılla bilinen sınırları da işte bu kendinden özgür şiir atıyla geçilebilir...

Aklın aydınlattığı ışık, ancak bir yöresine düştüğü hakikat kadar hakikat olan bir hakikati çıkarabilir ortaya... Oysa gerilerde bir yerde koskoca bir karanlık büyütülmektedir ve bu büyük karanlığın keşfi sonucundadır ki, akıl düştüğü-düşürüldüğü yerin- yörenin sınırlarına çekilir...

Akılla yayılan gündeliğin kokusu şiirle çıkar ortaya ve bu kokuyla da şiir ancak ‘...şiirsel olarak bulunabileceğimiz...’ve ancak bu bulunuş sonucunda anlam kazandırabileceğimiz bir yeryüzünde bizi insanca mümkün oluşun en anlamlı hali olan ‘şiir olarak duruş’a’ çağırır.

Yorumlanmış biçimiyle hakikat ilk kaybını, hakikat oluşun kendiliğine katılan hakikatler karmaşasında yaşayacaktır. Yorumlanmış ya da yorumlanmaya açılmış hakikat süzülmekten çok didiklenmiş bir hakikat olarak Logos’un evreninde anlamlıdır ancak.

Akıl sahiplerinin ‘Şölen’lerindeki ve onların ‘Devlet’lerindeki yeri neresi olursa olsun,insanlığın hızlı, maharetli kaydedicisi olarak şiir, onların daha ne zaman söyleyeceklerini bile bilemedikleri sözü, ‘‘...sanki karanlık bir uçurumdan,bir duvarın ardından çıkıp gelen haberci kuşlar gibi...’’ neresi olduğu bilinemese de tam orta yerinde durulan bir dünyanın kendi seyrine daldığı aynanın sırtına nakşeder.

Akıl, Hakikat'i tanımlar... Şiir aklın tanımlamaya çalıştığı hakikati algılar ve nakşeder ve hakikatin sırtımızda taşınıp bize yük olmasından öte omuz başlarımızı öpe öpe kanatlarımız olmasını sağlar.

Felsefenin yüklenmeye uğraştığı hakikat, şiirin kanadıdır...

Kanatları hakíkatle işlenmiştir şiirin ... Ve ne heyecanlı ne kışkırtıcı bir şeydir hakikatle işlenmiş kanatlarla oluş’un ve ‘ ol...’ un kesinliğine uçmak...


Şahin Torun, 24.10.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Yukarıdaki yazı 2007 'de yazılmıştır.


Seçkin Deniz Twitter Akışı