24 Temmuz 2017 Pazartesi

SA4632/KY57-AHCZD29: Kur'an'daki Mü'min Tiplemeleri

"Kur’an’da yer alan mümin tiplemeleri ve buna ilişkin davranış özelliklerinin kriter olarak ele alınması ile hem Müslüman tanımlamasında daha geniş özellikleri taşıyan hem de kendi içinde gerçekleşen davranışlarla çok boyutlu dindarlık özelliğini barındırabilen bir ölçek oluşturma imkanı sağlanabileceğini düşünmekteyiz."


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi hidâyete erdiren ve kendine imân etme şerefini nasip eden, küfür ve şirkten nefret ettiren, modern tâğutlara boyun eğdirmeyen âlemlerin rabbi olan Allah’a kâinattaki zerreler adedince hamd’u senâ, üsve’i-hasene olan Resûlü Muhammed Mustafa’ya salât u selâm olsun.


KUR’AN-I KERİM’DEKİ MÜMİN TİPLEMELERİ

Kur'an-ı Kerim’de belirtildiği gibi mü’min, “önde gidenler (es-sabikune’s-sabikun)”, ( Vâkıa 56/10) Allah emri ve ilahi mesajı her şeyin üstünde tutan (muttakî), tevhîdi “La ilâhe illallâh Muhammedü’r-rasülullah” kabul eden[1], kullara kul olmanın pençesinden kurtulup yalnız Allah'a kul olmayı başaran (İsrâ: 17/23; Enbiyâ: 21/25), ubûdiyet statüsünü ulûhiyet statüsüne karıştırmayan, imanlarına hiçbir zulüm bulaştırmadan (En’âm, 6/82.) her türlü küfrü, şirki reddeden (Nisa, 4/36; En’am, 6/14; Yunus, 10/105; Kasas, 28/87; Rum, 30/31.) kimsedir.

Kulluğu/ibâdeti yalnız Allah’a yapan (Bakara,2/163) , Allah’ın ipine vahye (Kur’an’a)  sımsıkı sarılan (Âli İmrân,3/103), Kur’an’ın bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmeme gibi bir duruma düşmeyen[2], gerçeği gizlemeyen ( Bakara, 2/ 146.),  Allah’ın elçisi Muhammed Mustafa’ya ittibâ edip rehber edinen; izzet ve şerefi Allah’tan başka bir yerde aramayan (Fâtır, 35/10), Allah’a hamd edip sadece O’nun şânını yücelten (İsrâ, 17/111.), hevâ ve hevesini ilâh edinmeyen (Furkan,25/43), gecesi, gündüzü gibi aydınlık olan (en küçük şüpheyi barındırmayan, gayet açık) dinden sapmayan[3], emrolunduğu gibi dosdoğru olan (Hûd,11/112.), aşırı gitmeyen, (Bakara,2/190), insanlar görsün diye namaz kılmayan, ( Nisa, 4/142-143.) kâfirlerin yanında başka, müslümanların yanında başka türlü davranmayan, ( Bakara, 2/12-14.), korkak ve ürkek olmayan (Muhammed, 47/20), emânetleri ehline (sahiplerine) teslim eden (Nisâ, 4/58), şükreden ve nankörlük etmeyen (Bakara, 2/152.),  bile bile hakka kulak tıkamayan (Bakara, 2/19.), dinlerini parça parça etmeyen insandır. (Rum, 30/32.)

Mü’min, Allah ile kendi aralarında şefaatçi kabul etmeyen (En’am, 6/94; Ra’d, 13/33; Zümer, 39/3, 43-44.), putlardan yardım beklemeyen (Ra’d, 13/14; Yasin, 36/75.),  âdil olan (Nahl,90.), kasılıp böbürlenmeyip, şımarmayan (Nisa, 4/36), bozgunculuk yapmayan (Maide, 5/64), fesat peşinde koşmayan (Kasas,28/77), kendini beğenip övünmeyen (Hadid, 57/23),  israf etmeyen (En’am, 6/141 / A’raf, 7/31),  ‘ma’ruf’u emreden, ‘münker’den sakındıran (Âl-i İmrân, 3/104, 110; Tevbe, 9/71, 112), zâlim (Kâf, 50/24-25.), yalancı (İnşikâk, 84/22) ve  hâin (Hac. 22/38.) olmayan,  sadece Allah’ı velî edinen (Bakara,2/257; Nisâ, 4/45, 75, 119, 123, 173; Mâide, 5/55; Tevbe, 9/23), “Lâ ilâhe illallâh” deyip tâğutları reddeden (Bakara,2/256; Zümer, 39/17; Nahl, 16/36) kişi iman etmiştir.[4]

Kur'an'da, bilen kişiler (Ankebut,29/43; Rum,30/22; Fatır,35/28), olgun akıl sahipleri[5] ve basiret sahipleri (Âl-i İmran,3/13; Nur,24/44; Haşr,59/2) olan Müslümanlara, İbret almak, (Ankebut,29/43) şirk koşmamak,[6] iman etmek,[7] öldükten sonra dirilmenin vuku bulacağına inanmak,[8] nimetleri bilip şükretmek,[9] Allah'ı tesbih etmek (Vakıa, 56/71-74) ve onu akılda tutmak, ( Furkan,25/45-50) doğru davranışlarda bulunmak (Bakara, 2/44; Lokman, 31/29; Fatır, 35/27-28; Hucurat,49/4) emredilmektedir.

Kur'an'da ancak bilenlerin Allah'ın verdiği misâlleri düşündüğü, (Ankebut,29/43) ancak bilenlerin Allah'tan korktuğu (Fatır,35 /28) dile getirilir. Ancak olgun akıl sahipleri ders alır; ( Bakara,2/269; Âl-i İmran,3/7; Zümer,39/9) onlar her konumda Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür eder;( Âl-i İmran,3/190-191) bunlarla yetinmeyip akıllarını kullanmalarının neticesi olarak iyi eylemlerde bulunurlar.

Bu cümleden olarak, Mü’minler Allah'a verdikleri andı yerine getirirler, sözlerini bozmazlar, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiğini bitiştirirler, Rablerinden çekinirler ve kötü hesap vermekten korkarlar, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler, namazlarını kılarlar, Allah'ın verdiği rızıktan gizli ve açık harcarlar, kötülüğü iyilikle savarlar;( Ra'd,13/19-22) tağuta hizmet etmekten kaçınırlar, Allah'a yönelirler, sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar.( Zümer,39 /17-18)

Yazıda Naci Kula’nın “Kur’an-ı Kerim’deki Mümin Tiplemeleri Çerçevesinde İslami Dindarlık Ölçeği Oluşturma Üzerine Teorik Yaklaşım[10]”  adlı makalesi hem özetlenip hem de ilavelerle zenginleştirilerek okuyucunun istifadesine sunulmuştur.[11]

Kur’an’dan hareketle kaynaklarda ortaya konan mümin[12], müşrik[13], münafık[14] ve kâfir[15] şeklindeki dindar tiplemeleri, Kur’an’ın belirttiği fıtratın ve çevrenin şekillendirmesi sonucu oluşan farklı dindar örneklerinin bir ifadesi olarak değerlendirilebilir.

Kur’an gündelik yaşamda dahi insanın kendi eliyle kendisini tehlikeye atmamasını isteyerek (Bakara,2/195), yapmış olduğu iyi ya da kötü eylemlerin sorumlusunu bir başka yerde aramak yerine, sorumluluğun bizzat kendisinde olduğunu belirtmiştir. 

Bu durumu, “Kim doğru ve yararlı bir iş yaparsa, kendi iyiliği için yapmış olur ve kim de kötülük yaparsa kendi aleyhine işlemiş olur…” (Fussilet,41/46),[16] şeklinde açıklayarak, bizzat insanın sorumluluğu kendisinde araması gerektiğini vurgulamıştır. Aslında bu sorumluluk, sadece bireysel planda değil, toplumsal alanda da geçerlidir. 

Zira Kur’an, geçmiş kavimlerden örnekler verirken, onların helak olmalarının nedenini bizzat kendi eylemlerinin sonuçlarına bağlamaktadır.[17] Ayrıca Kur’an, bu kavimlerin helak olmasının sadece muayyen kişilerin kötülüklerinin ve fesatlıklarının bir sonucu olmadığını, aynı zamanda, o kötülüklere engel olmayan kişilerin de sorumlu tutup, hepsinin birden helak edildiğini belirtmektedir.

Kur’an’a göre, bir toplumda sadece bireysel olarak iyi olmak yetmemekte, o toplumun huzurunu bozan kişilerin olumsuz tutum ve davranışlarının da engellenmesi gerekmektedir (11: 116-117). Ancak bu takdirde, bir bütün olarak o toplumun kurtulması söz konusu olabilir. Kur’an, bireysel ya da toplumsal sorumluğun yalnızca geçmiş kavimlerle sınırlı olmadığını, hangi zaman ve mekanda olursa olsun, insanın mutlaka eylemlerinden sorumlu olduğunu ve dünyadaki kötülüklerin de insanın kendisinden kaynaklandığını hatırlatmaktadır. 

Kur’an’a göre, gerek karada gerekse denizde, eğer her hangi bir olumsuzluk varsa, bu tamamen insanların kendi kazandıklarının bir sonucudur. Dolayısıyla bireysel boyutta olduğu kadar toplumsal, hatta küresel anlamda dahi, insanın başına gelen her musibetin gerçek sorumlusu insanın kendisidir.[18] Kur’an’ın kendi ifadesiyle, “insanlar kendi iç dünyalarını değiştirmeden, Allah onların durumunu değiştirmez…” (13:11; karş. 8:53).[19]

Kur’ân, mü’minler için İbadet boyutunda oruç tutma, (Bakara, 2/183-184.) hacca gitme, (Bakara,2/196-197.) kurban kesmeyi (Bakara, 2/196.) ve dua etmeyi(Araf, 7/55-56; Mü’min, 40/60.) ister. Ahlâk boyutunda ise, doğru konuşma,( Nisâ, 4/9; Hûd, 11/112; İsrâ, 17/80; Fussilet, 41/30.) yalan konuşmama,[20] dedikodu yapmama, (Hucurât, 49/12; Kalem, 68/11; Hümeze, 104/1.) iftira atmama[21], eksik ölçüp tartmama[22], adil olma[23], ana babaya güzel davranma,[24] güzel söz söyleme,[25] hak yememe, (Nisa, 4/161.) haksızlık yapmama,[26] haksızlık yapanlara destek olmama,( Hûd, 11/113.) İyiliği önerip kötülüğü yasaklama,( Âl-i İmran, 3/110.) iffetli olma,( Nûr, 24/30-31.) kaba hareket etmeme,( Âl-i İmran, 3/159.) kibirli olmama,( Âraf, 7/146; Nahl, 16/23; İsrâ, 17/37.) mütevazi olma, cimri olmama,( İsrâ, 17/29; Furkan, 25/67.) cömert olma, şükretme(Nisa, 4/147; Secde, 32/9; Ahkaf, 46/15.) gibi davranışları emreder. 

Bunların yanında toplumsal ilişkiler çerçevesinde yapılması yasaklanan davranışların da ahlâk boyutu içerisinde yer almasının daha uygun olacağını söyleyebiliriz. Örneğin, içki içme, (Bakara, 2/219; Maide, 5/90-91.) kumar oynama, (Bakara, 2/219; Maide, 5/90-91.) fala bakma, (Maide, 5/3,90.) hırsızlık yapma, (Maide, 5/38; Mümtehine, 60/12.) zina işleme, (Nisa, 4/15-16; İsrâ, 17/32; Nûr, 24/2-3; Mümtehine, 60/12.) adam öldürme (Bakara, 2/178; Âl-i İmran, 3/112; Nisa, 4/92; Maide, 5/32.) gibi davranışlar Kur’an’da şiddetle yasaklanmaktadır.[27]

Kur’an daha çok bireysel nitelikli olmak üzere, her şeyden önce insanın hoşgörü sahibi olmasını (2:109; 7:199), şükredici olmasını (2:152), güçlüklere karşı sabretmesini;[28] azimli olmasını (3:159; 2:155), her hangi bir şey hakkında hüküm verirken kuruntu ve iddialardan uzak, gerçek bilgiye dayanmasını,[29] ahde vefalı olmasını (2:40; 5:1), dürüst olmasını (2:42), sözünde durmasını (2:224), emanetlerini ve ahitlerini gözetmesini (70:32), ölçü ve tartıda dürüst olmasını, [30] tutum ve davranışlarında tutarlı ve dengeli olmasını,[31] güçlü bir iradeye sahip olmasını (2:35), iyimser ve ümitvar olmasını,[32] kötülüğü güzellikle savmasını (23:96) hatta kötülüğe karşı iyilik etmesini,[33] harcamalarında dengeli olmasını,[34] nezaketli olmasını (4:86), ihtiyatlı davranmasını (4:102) ve itidalli olmasını emretmektedir.[35] 

Olumsuz ahlaki nitelikler olarak da Kur’an, özellikle Müslümanların fuhşiyattan (çirkinliklerden), zulümden, azgınlıktan, saldırganlıktan (16:90; 7:33), miskinlikten (3:146) cimrilikten,[36] her hangi bir zorluk karşısında yılmaktan ve zaaf göstermekten, uzak durmalarını istemektedir. Ayrıca her türlü hırsızlığı (5:38-39) ve insanları alaya almayı da (104:1) yasaklamaktadır.[37]

Aynı şekilde Kur’an başta anne-babaya itaat etmeyi, yakınlara, yoksula, yolda kalmışa, öksüzlere, akrabalara, biçarelere yardımcı olunmasını ve eşlerin birbirlerine karşı görevlerini tam olarak yerine getirmeyi tavsiye eder.[38] Yine Kur’an, mutlak anlamda canın korunmasını (2:178-179), kan dökülmemesini, hiç kimsenin evinden ve yurdundan çıkarılmamasını ve savaşlarda ahitlerin yerine getirilmesini (2:84, 177) emretmektedir. 

Kur’an, evrensel bir ilke olarak, insanların toplumda ne zulmetmesini ne de zulme uğramasını ister (2:279, 282). Çalışma ve dini sorumluluk açısından, kadın erkek arasındaki eşitliği,[39] birlikte karar vermeyi, danışmayı,[40] dini özgürlüğü,[41] adil olmayı,[42] insanlar arasını düzeltmeyi (2:224), dayanışmayı,[43] paylaşmayı,[44] emanete riayet etmeyi,[45] şiddete karşı misliyle karşılık vermeyi veya tercihen affetmeyi (16:126), karşılıklı sözleşmelerde ahde vefayı,[46] dürüst şahitlik yapmayı,[47] ve son olarak iyilik konusunda yarışmayı emretmektedir.[48] 

Olumsuz özellikler açısından baktığımızda Kur’an’ın, toplumda insanları kaosa sürükleyecek, ya da toplumun huzur ve barışını bozacak tüm eylemleri yasakladığını görmekteyiz. Bu bağlamda Kur’an, kesinlikle haksız bir gerekçeyle adam öldürmeyi,[49] bozgunculuk yapmayı, fitne çıkarmayı,[50] gıybeti (49:12), zannı,[51] içki ve kumarı[52] da kesin bir şekilde yasaklar. Görüldüğü gibi Kur’an, bir taraftan daha çok bireysel nitelikli ahlaki davranışlarla erdemli kişiler yetiştirmeyi amaçlarken, diğer taraftan da daha çok toplumsal ahlaki değerler yoluyla, bu fertlerin yaşayacağı ideal toplumlar oluşturmayı amaçlamaktadır. 

Sonuç olarak Kur’an’ın emir ve yasaklarına baktığımızda, insan hayatının her alanını kuşattığını ve onu hiçbir zaman kendi başına bırakmadığını ve  Allah’ın koyduğu standartlarda bir mü’min profilini bizlere haber verdiğini görmekteyiz.[53]

Kur’an-ı Kerim’in  Tanımları: Mümin, Müslüman, Muhsin, Muhlis, Muttakî, Mütevekkil, Sâlih, Sâdık, Sâbir, Şâkir, Zâkir.

Kur’an-ı Kerimde İsmi fail kalıbında durum belirten[54] Mümin, Müslüman, Muhsin, Muhlis, Muttakî, Mütevekkil, Sâlih, Sâdık, Sâbir, Şâkir, Zâkir şeklindeki iman eden bireye ilişkin bu kategorizasyonun, İslami dindarlık tanımlaması açısından önemli ölçüde kapsayıcı ve bu tiplemeler çerçevesinde gerçekleştirilen davranışların da bireyin dindarlığındaki farklı boyutları ifade edici bir özellik taşıdığı söylenebilir.[55]

Kur’an’da yer alan mümin tiplemeleri ve buna ilişkin davranış özelliklerinin kriter olarak ele alınması ile hem Müslüman tanımlamasında daha geniş özellikleri taşıyan hem de kendi içinde gerçekleşen davranışlarla çok boyutlu dindarlık özelliğini barındırabilen bir ölçek oluşturma imkanı sağlanabileceğini düşünmekteyiz.[56]

a) Mümin [57]

Kur’an’da ismi fail kalıbında mümin kelimesi; “müminun“[58] şeklinde sekiz ayette, “El-müminu”[59] şeklinde bir ayette, “Müminen”[60] şeklinde altı ayette, tensiye (ikil) olarak “mümineyn”[61] şeklinde bir ayette, cem-i (çoğul) olarak “Müminüne”[62] şeklinde altı ayette, “el-Müminüne”[63] şeklinde 31 ayette, “Müminin”[64] şeklinde 39 ayette, “el- Müminin”[65] şeklinde 103 ayette, “Müminetün”[66] şeklinde dört ayette, “Müminat”[67] şeklinde üç ayette, “el Müminat”[68] şeklinde de 19 ayette geçmektedir. Bu ayetler çerçevesinde Müminin öne çıkan özelliklerini maddeler halinde şöylece sıralamak mümkündür.

1. İman etmek, (İslam’da yer alan temel iman esaslarına iman etmek)[69]
2. Allah’a güvenmek[70]
3. Namazı dosdoğru kılmak[71]
4. Oruç tutmak (Ahzâb,33/ 35.)
5. İnfak etmek, zekât vermek[72]
6. İyiliği emredip kötülükten alıkoymak (Ali İmran,3/ 110.)
7. Boş işlerden yüz çevirmek (Abese, 23/3.)
8. Cihad etmek (Enfâl, 8/ 74; 9/111-112.)
9. Cana kıymamak (Nisa, 4/92.)
10. İffetli olmak (Nur, 24/30-31.)
11. Güvenilir olmak (A’raf, 7/85.)
12. Allah’tan sakınmak (Maide,5/57; 8/1; 39/23.)
13. Mümin mümini dost edinmek (Ali İmran,3/ 28; 4/144.)
14. Sıkıntılara sabretmek (Zümer,39/23.)
15. Farklı olmak (Ali İmran,3/139.)
16. Tevbe etmek, af dilemek (Nûh,71/ 28.)
17. Sözünde durmak (Ahzâb, 33/23.)
18. Allah’ı çok anmak (Ahzâb, 33/35.)
19. Ara bulmak (Hucurât, 49/10)
20. Salih amel, yararlı iş yapmak (Taha, 20/ 75-76.)

Mümin özellikleri çerçevesinde dikkati çeken bir husus, Kur’an’da mümin tiplemeleri olarak isimlendirilebilecek bazı kavramların, “Müslüman”, (Nisâ,4/94.) “Salih amel”(Taha,20/112.), “Takva-Allah’tan sakınma”, ( Mâide,5/88.) “Islah”, (Hucurât, 49/10.) “Sabır”, (Ali İmran,3/124.) “Zakir”( Ahzâb,33/35.) şeklinde bu ayetlerde müminin özellikleri olarak yer almış olmasıdır.

b) Müslüman [73]

Kur’an’da Hucurât süresi 14. ayette iman etme ile Müslüman olma arasında bir farklılığa dikkat çekilir. Bedevilerden bir grubun iman ettik demelerine karşın onlara “Müslüman olduk deyin” denilerek; Müminden farklı olarak Müslüman tiplemesi ortaya çıkmaktadır. Bu ayetin tefsiri ile ilgili mümin ve Müslümanın aynı anlamda kullanılmasına dikkat çekilmekle birlikte daha çok imanın kalben tasdik, Müslümanın da dil ile tasdik noktasını ifade ettiği belirtilmektedir.[74]

Bu ayetler çerçevesinde Müslümanın öne çıkan özelliklerini maddeler halinde şöylece sıralamak mümkündür:

1. Allah’a teslim olmak (Bakara, 2/128, 132-133.)
2. Bütün Peygamberlere inenlere inanmak, teslim olmak[75]
3. Allah’a güvenmek (Yunus,10/64.)
4. Sabretmek (A’raf,7/126; 33/ 35.)
5. Namazı dosdoğru kılmak (En’am,6/162; 22/78.)
6. Oruç tutmak (Ahzâb, 33/35.)
7. Zekât vermek (Hac, 22/78.)
8. Sadaka vermek (Ahzâb, 33/ 35.)
9. Kur’an okumak (Neml,27/ 91-92.)
10. Cihad etmek (Hac, 22/ 78.)
11. Nimetlere şükür etmek (Ahkâf,46/ 15.)
12. Anne babaya iyi davranmak (Ahkâf,46/ 15.)
13. Salih amel, yararlı işler yapmak (Ahkâf,46/ 15.)

 Müslüman tiplemesinde, müminde yer alan “sabretmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, salih amel, cihad etmek, Allah’a güvenmek” gibi birçok özelliğin ortak olduğu görülmektedir. [76]

c) Muttaki [77]

Kur’an’da mümin tiplemesi arasında yer alan müttaki kavramı “Müttakûn”[78] şeklinde 6 yerde, “el Müttekîn”[79] şeklinde 60 yerde geçmektedir. Bu ayetler çerçevesinde muttakinin öne çıkan özelliklerini maddeler halinde şöylece sıralamak mümkündür:

1. Gayba iman etmek (Bakara,2/ 3.)
2. Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, Peygamberlere iman etmek (Bakara,2/ 177; 9/44)
3. Namazı dosdoğru kılmak (Bakara,2/ 3.)
4. Gece ibadet etmek (Ali İmran,3/ 114; 51/17.)
5. Zekât vermek (Bakara,2/177.)
6. Allah'ın verdiği rızıktan Allah yolunda harcamak, İnfak etmek (Bakara,2/ 3; 134; 177.)
7. Sözünde durmak (Bakara,2/177, 9/4.)
8. Cihad etmek (Tevbe,9 /44.)
9. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak (Ali İmran,3/ 113-114; 16/30.)
10. Sabretmek (Bakara,2/177.)
11. Affetmek, öfkeyi yenmek (Ali İmran,3/133-134.)
12. Seher vakti affedilmeyi istemek (Zâriyât,51/ 18.)
13. Allah’ın ayetlerini okumak (Kur’an okumak)(Ali İmran,3/ 113-114.)  
14. Allah’tan sakınmak (Enbiya, 21/ 49.)
15.İnsanlara iyilik yapan (Al-i İmrân, 3/134, Yusuf, 12/90.)
16. Darlıkta ve bollukta Allah için-harcayan (Al-i İmran,3/134.)
17. Mallarından isteyenlere ve yoksullara veren (Zariyat,51/19.)
18. Malları ve canlan ile' cihad eden (Tevbe, 9/44.)
19. Geceleri az uyuyup, seher vakitlerinde Allah'tan bağış dileyen (Zariyat, 51/17-18.),
20.  Öfkelerine sahip çıkan ve insanları bağışlayan (Al-i İmran, 3/134.), sözleşmelerini yerine getiren, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreden (Bakara, 2/177)
21. Kötülük yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah 'ı hatırlayarak günahlarının bağış­lanmasını dileyen, bile bile yaptığı kötülüklere ısrar etmeyen (Al-i İmran, 3.135.)
22.Dosdoğru olan (Bakara, 2/177. et-Tevbe, 9/7.)
23.Rab'lerinden ve kıyamet gününden korkan (Enbiya,21/48-49.),
24.Hidayet üzere bulunan (Bakara, 2/5.),
25.Kurtuluşa eren (Bakara, 2/; en-Nur, 24/52.),
26.İyi-ebrâr- (Al-i imran, 3/198.),
27.Temiz/iyi –tayyibîn- (Nahl,16/32; Zümer,39/32-33; Zariyat,51/15-16.),
28.Müslüman (Kalem, 68/34-35.),  muhsin (iyilik yapan, her işini iyi ve sağlam yapan, ve Allah'a O'nu görüyormuş gibi ibadet eden)( Hud, 11/90; ez-Zümer, 39/33-34; ez-Zariyat, 51/16.) ve salih ameller işleyen kimselerdir.[80]

Kur'an'da cennet ve nimetleri "muttakilere" va'dedilmiş[81], cennetin muttakilere yaklaştırıldığı (Nur,24/34.), muttakilerin emin makamlarda (Duhân, 44/51.) ve cennetlerde olacağı (Nahl, 16/30.) cennetlerin her türlü nimetlerinden yararlanacakları bildirilmiş­tir[82].

Yüce Allah, Kur'an'da, muttakileri cehenem azabından koruyacağını (Tur, 52/18.), muttakllerin dostu (Câsiye,45/19.) ve onlarla beraber olduğunu (Tevbe, 9/36,123.), muttakileri sevdiğini (Al-i İmran,3/76;Tevbe,9/4-7), akıbetin muttakiler için olduğunu (A'raf,7/128; Hud,11/49) ve onlar için güzel bir gelecek bulunduğunu haber vermiştir(Sad,38/49.).

 Muttakiler için daima bir kurtuluş yolu vardır (Nebe',78/31.). Muttakilere Allah, her zaman bir çıkış yolu yaratır ve onları ummadığı yerden rızıklandırır (Talak,65/2-3). Muttakilerin, kötülüklerini örter ve onların mükafatlarını artırır(Talak, 65/5.) Onlara işlerinde kolaylık verir. ( Talak, 65/4.)
Allah, "Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz ve umduğunuzu bulasınız"( Bakara,2/130,189.), "merhamet olunası­nız" (En'am,6/155.) ve "eğer mü'minler iseniz Allah'tan korkun" buyurmuştur (Maide,5/57,112.). "Azıkların en hayırlısının takva"( Bakara,2/197.), "takva elbiseninin ise daha hayırlı" olduğunu (A'raf,7/26.) bildirmiştir. "Kendi katında insanların en üstününün muttakilar" olduğunu (Hucurat,49/13.) ve "ancak muttakilerin hayır ve  ibadetlerini kabul edeceğini" haber vermiştir(Maide,5/27).

d) Muhsin [83] 

Kur’an-ı Kerimde “Muhsin”[84] şeklinde bir ayette, “el muhsinin”[85] şeklinde 35 yerde ve “li’l-muhsinat”[86] şeklinde de bir yerde geçmektedir. Bu ayetler çerçevesinde Muhsin’in öne çıkan özelliklerini maddeler halinde şöylece sıralamak mümkündür:

1. Muttaki olmak (51/ 15-16.)
2. Allah’la beraber olmak, O’na secde etmek (2/ 58; 7/ 161.)
3. Bozgunculuk yapmamak (5/ 93.)
4. Sabretmek (11/ 115.)
5. İlim ve hikmetle nimetlenenlerden olmak (12/ 76; 28/ 14.)
6. Hidayet üzere olmak (31/ 5.)
7. Allah tarafından sevilenlerden olmak (5/93.)
8. Cihad etmek (29/ 69.)
9. İnfak etmek (2/195; 3/ 134.)
10.Affetmek ve öfkeyi yenmek (3/134.)
11. İyilik yapmak (5/ 93.)

Muhsinlerin sabretmek, cihad etmek, infak etmek gibi özellikleri mümin, Müslüman ve Müttakilerle ortak yönleri olarak karşımıza çıkmakta; af etme ve öfkeyi yenme özelliği ise hem Müttaki hem de Muhsinlerin özelliği olarak dikkati çekmektedir. Muhsinlerin farklı özellikleri arasında; iyilik yapma ve ilim ve hikmetle mükâfatlandırılma ve Allah tarafından sevilenlerden ve hidayet üzere olmaları göze çarpmaktadır.[87]

Zemahşerî (v. 538/1143), “Muhsin” istikamet üzere olan, beş vakit namazını kılan, taşkınlıktan ve zulme meyletmekten sakınan kimsedir.”[88] şeklinde bir tarif yaparken, Fahreddin er-Razî (v. 606/1209) ise, “Muhsin” iyilikleri yapan kötülükleri terk eden kimsedir.‛ demiştir.[89] Kurtubî’ye (v. 671/1272) göre “Muhsin”, tevhit inancı sahih olan, nefsinin yönetimini iyi yapan, farzları eda eden, Müslümanlara zarar vermekten sakınan ve kötülük yapmayan[90] , muttaki[91] ve muvahhid kimsedir.[92] Hamdi Yazır (v. 1951) ise, “Muhsin”; iyililik ve güzellik yapan, güzel hareket eden, her ne yaptı ise güzel yapan, hasenât işleyen, seyyiât işlemeyen, işlediği hasenâtı Allah’ın huzurunda yaptığını bilerek, gücü yetebildiği en güzel surette yapan[93], hüsnü niyyet, hüsnü nazar ve hüsn-ü amel sahibi olan, yaptığını en güzel surette yapmayı itiyat edinen kimsedir.”[94]

e) Muhlis [95] 

Din ıstılahında "ihlâs"; iman, ibadet, itaat, ahlak, amel, dua gibi her türlü dini görevleri halkın övme ve beğenisini, yerme ve kınamasını düşünmeksizin sırf Allah için iyi ve halis bir niyetle yapmaya; şirk (Allah 'a ortak koşarak), nifak (iki yüzlülük), riya (gösteriş) ve süm'a (ibadetlerini halka duyurma) gibi şâibelerden uzak söz, fiil ve davranışlarında samimi ve dosdoğru olmaya denir.[96] İhlas, ibadette, sadece bir olan Allah'a kulluğun kastedilmesi,[97] Yüce Allah'a şirksiz ve tevhid üzere kulluk edilmesidir. Başka bir tarife göre ihlâs, tevhidi Allah'a hâlis kılmak demektir.[98] Kısacası ihlâs kişinin Allah rızasını niyetinin merkezine yerleştirdiği içsel boyutunu dile getiren bir kavramdır.[99]

Kur'an-ı Kerim'de "ihlâs"  teriminin anlam çerçevesiyle ilgili olarak "muhlisîne lehu'd-dîn”[100] ifadesi de önemlidir ki Kur'an'da on bir defa geçmektedir. Dini sadece Allah'a tahsis ederek insanların şirkin her türlüsünden arınmış bir imana sahip olmaları anlamına gelmektedir.[101]

Kur'an-ı Kerim'de ihlâs kavramı bizatihi geçmemekle beraber çeşitli türevleri yer almaktadır[102]. Kur’an’da muhlis kavramı “Muhlisen”( 39/ 2,11, 14.) şeklinde üç yerde, “Muhlisun”[103] şeklinde yedi yerde, “Muhlesen”( 19-51.) şeklinde bir yerde, “el Muhlesin”[104] şeklinde ise dokuz yerde geçmektedir. Bu ayetler çerçevesinde Muhlisin öne çıkan özelliklerini maddeler halinde şöylece sıralamak mümkündür:

1. Dini Allah’a has kılmak [105]
2. Allah’a kulluk etmek (39/ 2, 11, 14.)
3. Allah’a içten, samimi olarak bağlanmak[106]
4. Dua etmek (31/ 32.)
5. Namazı dosdoğru kılmak (98/5.)
6. Zekât vermek (98/5.)

Muhlislerde de namaz kılmak, zekât vermek ve dua etmek ortak özellikler olmakla birlikte, farklı olan yönleri ise dini Allah’a has kılma ve içten, samimi Allah’a bağlı olmalarıdır. 

f) Mütevekkil [107]

Kur’an’da mütevekkil kavramı, “el-Mütevekkilün”( 12/6714/ 12/ 397 38.) şeklinde üç yerde, “el Mütevekkilin”( 3/ 159.) şeklinde de bir yerde geçmektedir. Bu ayetlerde mütevekkillerin öne çıkan özellikleri şunlardır:

1. Allah’ a tevekkül etmek(12/ 67; 14/ 12; 39/ 38.)
2. İstişare etmek, etrafındakilere yumuşak davranmak ve affedici olmak(3/ 159.)

g) Sâlih [108]

Kur’an’da Salih kavramı, “salihün”[109] şeklinde üç yerde, “salihen”[110] şeklinde 32 yerde, “es-Salihü”( 35/10.) şeklinde bir yerde, “Saliheyn”( 66/10.) şeklinde bir yerde, “es-Salihün”( 7/168; 21/ 105; 72/11.) şeklinde üç yerde, “salihin” (21/ 72.) şeklinde bir yerde, “es- Salihin”[111] şeklinde 25 yerde, “es-Salihat”[112] şeklinde 60 yerde geçmektedir. Bu ayetler çerçevesinde salihlerin öne çıkan özelliklerini maddeler halinde şöylece sıralamak mümkündür:

1. Allah’a ve ahiret gününe iman etmek (3/ 124.)
2. Salih amel işlemek (19/ 76.)
3. Hayır işlemek (63/ 10.)
4. İyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak (3/ 124.)
5. Kur’an okumak (16/ 97-98.)
6. Salih insan olmak için dua etmek (12/ 101; 26/ 83;37/ 100.) Salih müminlerin Salih insanlardan olmak için dua etmesi dışında diğer özellikler yukarıda zikredilen diğer mümin tiplerinde yer alan özelliklerdendir.

h) Sâdık ( Doğru söyleyen)

Sâdık, sözlükte: "doğru sözlü olmak, va'd ve va’dini yerine getirmek, öğüt ve sevgide ihlaslı olmak, doğru haber vermek, doğruluk,  hükmün vâkâya uygun olması demek olan "sıdk" kavramı din ıstılahında; ''insanın ahvâlinde şâibe, inancında şüphe, amelinde ayıp olmaması". Söz, fiil ve davranışlarında dürüst olması demektir. [113] 

Bir insanın muhlis olabilmesi için; 

1. İman etmesi 
2. Her türlü şirkten arınıp tevhid üzere olması. 
3. Salih ameller işlemesi, 
4. İki yüzlülüğü (nifakı), ibadetlerini insanlara göstermeyi (riyayı) ve duyurmayı (süm'ayı) terk etmesi gerekir.[114]

Ayetler çerçevesinde sadıkların öne çıkan özelliklerini maddeler halinde şöylece sıralamak mümkündür:

1. Allah’a, Resulü’ne ve getirdiklerine iman etmek(4; 69; 57/ 19.)
2. Dua etmek(3/191.)
3.Sözünde durmak(39/ 33.) Sadıklar, doğru sözlü olanlar kendilerine has olan doğru sözlülük yanında diğer müminlerin ortak özelliklerinden olan iman etme ve dua etme özelliklerine de sahip olanlardır.

ı) Sâbir (sabreden) [115]

Bu ayetlerde sabredenlerin öne çıkan özellikleri maddeler halinde şöylece sıralanabilir:

1. Allah’ın emirine boğun eğmek ve uygulamada sabretmek (37/102.)
2. Savaşta sabretmek (2/177; 8/65-66.)
3. Sabır ve namazla yardım istemek (2/153-155.)
4. Allah’a yönelmek (38/44; 37/102.)
5. Allah’ın sabredenlerle beraber olması (8/65-66.)
6. Gevşememek, yılmamak (3/146.)
7. Allah’ın ayetlerini, delillerini fark etmek (34/19.)

Sabredenlerin mümin olarak kendilerine zor da gelse Hz. İsmail örneğinde olduğu gibi uygulamada sabretmek, savaş gibi sıkıntılı durumlarda sabretmek, Allah’tan sabırla yardım istemek ve Allah’ın da onlarla beraber olması, onları müjdelemesi ve Allah’ın delillerini fark etmeleri gibi özelliklerle tanıtıldığı görülmektedir.

i) Şâkir (şükreden)[116]

Bu ayetlerde şükreden müminlerin öne çıkan özellikleri şunlardır:

1. Allah’a boğun eğmek ve yönelmek (16/120, 121.)
2. Nimetlere şükretmek (16/121; 21/80.)
3. Allah tarafından şükrün karşılığını almak (4/147; 3/144, 145.)
4. Doğru yola ulaşmak (16/121.)
5. Sıkıntılardan kurtulunca şükretmek (10/22.)
6. Allah’ın ayetlerini, delillerini fark etmek(31/31; 34/19; 42/33.) Şükreden müminlerin, Allah’a yönelerek kendilerine verilen nimetlere şükrederek ve sıkıntılardan da kurtulduklarında şükrederek mükâfatlandırıldıkları, doğru yola eriştirildikleri ve Allah’ın ayetlerini, delillerini fark etme özelliklerine sahip oldukları görülmektedir.[117]

j. Zâkir [118]

(hatırına getiren, düşünen) Kur’an da zikreden mümin tiplemesi için kullanılan “ez-zakirat”( 33/35.) kelimesi bir yerde ve “ez-zakirin”(11/114; 33/35.) kelimesi iki yerde geçmektedir. Bu ayetlerde bu mü- minlerin Allah’ı çok anan, hatırlayan, düşünen kişiler olduğu anlaşılmaktadır.

 k) Hamîd [119]

 (Allah’a hamd eden) Kur’an’da ismi fail kalıbında Allah’ı hamd eden anlamında “hamidün”( 9/112.) şeklinde bir ayet bulunmaktadır. Bu ayette geçen mümin tipinin, kendi kişilik özellikleri çerçevesinde Allah’ı çok öven özelliği sebebiyle “hamidün” zümresinde zikredildiği söylenebilir.


Ahmet Hocazâde, 24.07.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar,  Muhâfız ya da Muârız'a dair
Ahmet Hocazâde Yazıları




[1] Bkz: Bakara, 2 /255; Al-i İmran,3 / 2; Nisâ,4 /87 Hûd, ı ı / 14; Taha, 20/ 8 Enbiya, 21/25; Neml, 27/26; Kasas, 28/88; Saffât, 37/35; Mü'min, 40/ 33; Duhân, 44/8; Teğabun, 64/ 13. Hadisler için bkz. Buhârî: Namaz Kitabı, bab: 46, H.No:: 425, (1/672); Müslim: İman 1; Mesâcid Kitabı, bab: 47, H.No:: 1494, (3/161).
[2] Nisa, 4/150, 151. Ayrıca bkz. Bakara, 2/2, 26, 39, 89, 102, 105, 161, 171, 212, 257; Ali İmran, 3/4,
10, 12, 55, 56, 90, 151, 156, 178,196; Nisa, 4/42, 51.
[3] İbn Mâce, Mukaddime 6, H.No: 43; Ebû Dâvud, Sünnet, 6, H.No: 4607; Tirmizî, İlim, 16, H.No: 2815; Dârimî, Mukaddime 16, H.No: 96.
[4] Buhari , “İman”, 2.
[5] "Ulü'l-elbab"  Bakara,2/179; 197, 267; Âl-i İmran,3/7; 190; Maide,5/100; Ra'd,13/19-22; Zümer,39/9,17, 18; Talak,65 /10. "Ulü'l-elbab" tabirine olgun akıl sahipleri anlamının verilmesi hakkında bkz. Beydavî, Tefsir, c.1, s.103 2/179. ayet tefsiri. Benzer bir anlam taşıyan ibare de"ulü'n-nühe" tabiridir. 20 Taha/54, 128 "Ulü'nnühe"ye de kötülüklerden engelleyen akıl sahipleri anlamı verilmektedir.
[6]  Rum,30/28; Kasas,28/71-72; Mü'min,40/66-67; Lokman,31/29-30
[7]  Araf,7/184; Yunus,10/15; Enbiya,21/30
[8]  Enam,6/65; Araf,7/57; Yunus,10/24; Meryem,19/66-67; Ankebut,29/19-20; Yasin,36/33, 77-78
[9]  Nahl,16/4-11, 66-69; Taha,20/53-54; Lokman,31/31; Yasin,36/71-73; Mü'min,40 /79-81; Casiye,45/13
[10] Naci Kula, Kur’an-I Kerim’deki Mümin Tiplemeleri Çerçevesinde İslami Dindarlık Ölçeği Oluşturma Üzerine Teorik Yaklaşım, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, I (2014), 219-252.
https://ilahiyat.ogu.edu.tr/Storage/IlahiyatFakultesi/Uploads/10-Naci-KULA,-Kur%E2%80%99an-%C4%B1-Kerim%E2%80%99deki-M%C3%BCmin-Tiplemeleri-%C3%87er%C3%A7evesinde-%C4%B0slami-Dindarl%C4%B1k-%C3%96l%C3%A7e%C4%9Fi-Olu%C5%9Fturma-%C3%9Czerine-Teorik-Yakla%C5%9F%C4%B1m.pdf
[11] Dipnotlarda sure ve ayetler sayı olarak takdim edilmiştir. Okuyucuyu sıkmamak için, gerektiğinde konu ile ilgili sure ve ayet numaralarını metin içinde gösterme yerine dipnotlarda gösterilmiştir.
[12] Kur’an’a göre mümin, genelde bütün peygamberlerin getirdiği tek Allah inancına dayalı “İslam”a inanan kişidir. Kur’an’da bütün peygamberlerin çocuklarına Bakara süresi 132. ayette belirtildiği gibi “Müslüman” olarak ölmeyi vasiyet ettiklerini örnek olarak göstererek bütün peygamberlerinin yolunun “İslam” olduğu ortaya konur.
[13] Müşrik, Allah ile kendileri arasında birlerini vasıta kılarak Allah’a ortak(lar ) edinen kimsedir. Kur’an’da putperestler müşrik örneği açısından en çok üzerinde durulan dindar tiplerdendir. (Saffat, 37/ 95-96)
[14] Münafık kalben Allah’a inanmadığı halde menfaati çerçevesinde inanmış gibi gözüken kişilerdir. ( bk. Kur’an, 4/ 141-143) Dindarlığı, gösterişçi dindarlık tarzında yaşayan kişi olarak da değerlendirilebilir. Bk. Ejder Okumuş, Gösterişçi Dindarlık, Pınar Yay., İstanbul 2002, ss. 75-76.)
[15] Kâfir, hakikati örtmek, gizlemek suretiyle Allah’ı ve dini değerleri inkâr eden kimsedir. (Bakara,2/6;26; 161.)
[16] Diğer ayetler için bkz. Kur’an, 45:15; 45:22; 30:44; 6:52; 4:84; 6:104.
[17] Bkz. Kur’an, 41:17; 45:14; 4:153; 5:49; 6:6; 3:11; 28:47.
[18] Bkz. Kur’an, 42:30, 48; 30:36; 30:41; 4:62; 4:79; 7:165.
[19] Mustafa KÖYLÜ, Kur’an’ın İnsanlığa Getirdiği Değerler ve Hedefler, s.69.
http://dergipark.ulakbim.gov.tr/omuifd/article/viewFile/5000073396/5000067655
[20] Âl-i İmrân, 3/61,75,78,94; Nisâ, 4/50; Maide, 5/42; Tevbe, 9/42; Nahl, 16/105; Kehf, 18/5 ve başka bir çok ayet.
[21] Nisâ, 4/20, 112; Âraf, 7/152; Nûr, 24/11-14; Furkân, 25/4; Ahzab, 33/58; Câsiye, 45/7.
[22] Âraf, 7/85; Hûd, 11/84-85; İsrâ, 17/35; Şuarâ, 26/181-183; Rahmân, 55/8-9; Mutaffifîn, 83/1-3.
[23] Nisâ, 4/3,58,127,135; Mâide, 5/8, 42; En’âm, 6/152; âraf, 7/29, 159; Yûnus, 10/54; Nahl, 16/90.
[24] Bakara, 2/83; Nisâ, 4/36; En’âm, 6/151; İsrâ, 17/23; Meryem, 19/14,32; Ankebût, 29/8; Lokman, 31/14.
[25] Bakara, 2/83, 263; Nisâ, 4/5, 8; İsrâ, 17/53; Fussilet, 41/33.
[26] İbrahim, 14/27; İsrâ, 17/99; Kehf, 18/87; Enbiyâ, 21/11,14.
[27] Prof. Dr. Hüseyin PEKER, Kur’an’a Göre Dindarlığın Boyutları,s.44-45.
[28] Bkz. Kur’an, 3:159; 2:45, 155.
[29] Kur’an, 2:113; 22:17; 34:26; 2:62; 2:111.
[30] Kur’an, 6:152; 17:35; 26:181-183; 83:1-3.
[31] Kur’an, 2:44; 61:2-3; 62:5; 39:18; 31:18-19.
[32] Kur’an, 39:53-54; 15:55-56; 12:87; 94:5-6.
[33] Kur’an, 28:54-55; 41:34-35.
[34] Kur’an, 17:26-27, 29; 6:141; 7:31.
[35] Kur’an, 5:87; 5:94; 7:31-32; 25:67; 67:12.
[36] Kur’an, 3:180; 4:37; 9:34; 17:31, 100; 33:19; 47:38; 57:24; 64:16; 92:8-11.
[37] Mustafa KÖYLÜ, a.g.m., s.76-77.
[38] Kur’an, 2:83, 215, 177; 2:220; 17:26; 4:34-36.
[39] Kur’an, 3:195; 57:12-14; 57:18; 58:1; 40:40; 47:19; 48:5; 37:149-152; 16:58; 53:21-22; 43:19; 17:40; 33:35-36; 4:32; 43:17-18.
[40] Kur’an, 3:159; 42:38; 27:30-35; 2:233; 3:159; 7:104-114; 27:29-34; 42:38.
[41] Bkz. Kur’an, 2:114, 145, 272, 256; 2:272; 33:45; 26:3; 35:8; 18:6; 26:118; 13:31; 15:89; 16:82; 10:41; 11:12; 5:48, 92, 99; 6:107; 13:40; 88:21-22; 6:108; 7:188; 72:26; 42:48.
[42] Kur’an, 5:8; 5:106; 4:135),
[43] Kur’an, 22:28; 3:96-97; 2:117; 2:198; 6:143.
[44] Kur’an, 3:92; 2:254; 14:31; 13:22; 8:3; 2:3, 215, 219, 265, 267, 272-274; 3:92; 4:38-40; 63:10.
[45] Kur’an, 4:58; 8:28; 23:8; 70:32.
[46] Kur’an, 16:91; 2:27, 177; 3:76; 5:1, 13.
[47] Kur’an, 2:140; 4:135; 5:8, 106; 25:72; 65:2; 70:33.
[48] Kur’an, 11:7; 2:148; 5:48; 35:32; 57:21; 23:57-61.
[49] Kur’an, 2:178; 4:92-93; 5:32; 17:33; 25:68.
[50] Kur’an, 5:64; 11:85, 116; 13:25; 16:88; 26:183; 28:84.
[51] Kur’an, 6:148; 43:20; 16:35.
[52] Kur’an, 2:219; 4:43; 5:90-91.
[53] Mustafa KÖYLÜ, a.g.m., s.78.
[54] Burada ele aldığımız mümin tiplemelerini belirlerken Kur’an’daki ismi fail kalıbında geçtiği şekliyle genelde toplumda da en çok bilinme ve kullanılma durumunu göz önünde bulundurduk.
[55] Naci Kula, Kur’an-ı Kerim’deki Mümin Tiplemeleri Çerçevesinde İslami Dindarlık Ölçeği Oluşturma Üzerine Teorik Yaklaşım, s.223.
[56] NACİ Kula, a.g.m., s.223.
[57] NACİ Kula, a.g.m., s.236.
[58] Kur’an, 2/221; 4/92; 124; 9/10; 12/ 17; 16/97; 17/18; 20/112.
[59] Kur’an, 59/23.
[60] Kur’an, 4/92-94; 20/; 75-76; 32/18; 71/ 18.
[61] Kur’an, 18/80.
[62] Kur’an, 5/ 88; 7/35; 34/41; 44/12; 48/25; 60/11.
[63] Kur’an, 2/285; 3/ 28; 110; 122; 160; 4/ 162; 5/ 11; 8/ 2-4; 74; 9/ 51; 71; 105; 122; 14/ 11; 23/1İ; 24/ 12; 31; 62; 30/2-5; 11; 22; 48/ 12; 49/ 10; 15; 58/ 10; 64; 13 74; 31.
[64] Kur’an, 2/ 8; 81; 93;248; 278; 3/ 49; 139; 175; 5/ 23; 57; 112; 118; 6/ 118; 7/132; 8/ 2; 9/ 13; 15; 62; 10/ 78;99; 11/52; 86; 12/ 103; 23/ 38; 24/ 17; 26/ 3; 6; 67; 103; 121; 139; 158; 174; 190; 199; 34/ 31; 37/ 29; 57/8.
[65] Kur’an, 2/97; 223; 3/ 122; 125; 152; 164; 167; 171; 179; 4/ 85; 96; 103; 115; 139; 141; 144; 146; 5/ 43; 54; 6/27; 7/ 143; 8/6; 17; 18; 19; 63-66; 9/16; 26; 61; 72; 79; 107; 111-112; 128; 10/ 57; 87; 103; 104; 120; 14/ 41; 15/ 77; 88; 17/ 10; 82; 18/ 1-4; 21/ 88; 24/ 2-3; 30; 47; 51; 26/ 51; 102; 115; 118; 215; 27/ 3; 15; 77; 28/ 19; 47; 29/44; 30/ 47; 33/ 5; 23; 25; 35; 36-37; 43; 47; 50; 58; 59; 73; 34/ 20; 81; 111; 122; 132; 45/ 3; 47/ 19; 48/4; 5; 18-19; 20; 26; 49/ 9; 51/35; 55; 57/ 12; 59/ 2; 61/ 13; 62/8; 66/4; 71/ 28; 85/7; 10.
[66] Kur’an, 2/ 221; 4/ 92; 33/ 36; 50.
[67] Kur’an, 48/ 2560/ 10; 66/5.
[68] Kur’an, 4/ 25; 5/5; 9/ 71-72; 24/ 12; 24; 31; 33/ 35; 49; 58; 73; 47/ 19, 48/5; 57/12; 60/ 10- 12; 71/ 28; 85/10.
[69] Örnek ayetler için bk. 2/ 91; 4/ 162; 8/4; 24/ 62; 27/ 2-3.
[70] Örnek ayet için bk. 3/ 122, 5/11.
[71] Örnek ayet için bk. 4/ 103; 23/2; 70/ 22.
[72] Örnek ayet için bk. 8/ 2; 9/ 71; 27/2-3.
[73] NACİ KULA, a.g.m., s.238.
[74] Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c.7, Azim yay., İstanbul ts, s. 214-215.
[75] Örnek ayet için bk. Kur’an, Bakara, 2/138; Âli İmran,3/ 64; 84.
[76] NACİ KULA, a.g.m., s.240.
[77] NACİ KULA, a.g.m., s.240.
[78] Kur’an, 2/177; 8/ 34; 13/ 35; 25/ 15; 39/33; 47/15.
[79] Kur’an, 2/ 2-4; 65-66; 180; 194; 241; 3/76; 113-115; 133-134;138-139, 5/27; 46; 7/128; 9/4; 7; 36; 44; 123; 11/ 49; 15; 45, 16/30-31; 19/65-86; 97; 21/48-49; 74-91; 26/ 83; 38/28; 49; 57-58; 43/33-35; 67-69; 44/ 51-52; 45/19; 50/31-34; 51/15-19; 52/17-18; 54/54-55; 68/34; 69/48; 77/41; 78/31-34.
[80] Doç.Dr. İsmail Karagöz, Kur'an'da Takva Kavramı ve Muttaki İnsanın Özellikleri,s.55.
http://isamveri.org/pdfdrg/D00033/1995_c31/1995_c31_4/1995_c31_4_KARAGOZI.pdf
[81] Ra'd, 13/35; el-Fürkan, 25/15; Muhammed, 47/15.
[82] Bkz. el-Hıcr, 15/45; ed-Duhan, 44/51; ez-Zariyat, 51/15; el-Kamer, 54/54; er-Ra'd, 13/35; Muhammed, 47/15; et-Tur, 52/17; el-Mürselat, 77/41.
[83] İhsân, sözlükte; menetmek demektir. Bu yüzden kaleye "hısn" denilir. (İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab, H S-N maddesi). Bkz. NACİ KULA, a.g.m., s.242.
[84] Kur’an, 51/ 15-16.
[85] Kur’an, 2/ 58; 195; 236; 3/ 134; 148; 5/13; 85; 93; 6/ 84-85; 7/ 56; 161; 9/ 91; 120; 11/ 115; 12/ 22; 35; 56; 76; 90; 22/37; 28/14; 29/ 69; 31/ 2-5; 37/ 80; 103-105; 110; 121; 131; 39/ 33-34; 57-58; 46/ 12; 77/ 43-44.
[86] Kur’an, 33/29.
[87] NACİ KULA, a.g.m., s.242-243.
[88] Zemahşerî, el-Keşşâf an Hakâikı Ğavâmidı’t-Tenzîl, Kahire 1946, II, 436.
[89] Razî, Mefâtîhu’l-Gayb, Daru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut 1420, XI, 59.
[90] Kurtubî, Muhammed b. Ahmed, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Kahire 1935, I, 415
[91] Kurtubî, a.g.e., III, 203.
[92] Kurtubî, a.g.e., V, 399.
[93] Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini, Eser Neşriyat, İstanbul ts.  I, 362.
[94] Yazır, a.g.e., III, 1796.; Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yüce, İnanç-Ahlak İlişkisi Bağlamında İman, İslâm Ve İhsan Kavramları , s. 139.      http://isamveri.org/pdfdrg/D02042/2013_2/2013_2_YUCEM.pdf
[95]  “Muhlis”, her zaman ihlas çizgisinden çıkabilen ihlas sahibi, “muhlas” ise, Allah’ın özel koruması altında olan ihlas sahibi kimselerdir. (bk. Zemahşerî, Maverdî, Nesefî, Yusuf, 24. ayetin tefsiri) Bkz. NACİ KULA, a.g.m., s.243.
[96] İsmail Karagöz, Kur'anda İhlas Kavramı ve Muhlis İnsanın Vasıfları, s.70.
http://isamveri.org/pdfdrg/D00033/1997_c33/1997_c33_4/1997_c33_4_KARAGOZI.pdf
[97] Ebu'l-Beka el-Kefevi, el-Külliyyat, Beyrut 1993, ss. 414, 434, 64.
[98] Halil b. Ahmed, Kitabü'l-Ayn, I, 433.  
[99] Sevgi TÜTÜN, Kur’an’da Bazı İman Konularının Ele Alınışı, s.20.
http://isamveri.org/pdfdrg/D01956/2015_2/2015_2_TUTUNS.pdf
[100] Ankebut, 29 /65; Nisa,4/146; Zümer,39/2; A'raf,7/29; Beyyine,98/5.
[101] et-Taberi, Câmiu'I-Beyan, c. V, ss. 455-456;
[102] Muhammed Fuad Abdulbaki, Mu'cemü'l Müfehres li Elfâzi'l-Kur'ani'l-Kerim, s. 238.
[103] Kur’an, 7/ 28; 10/ 22; 29/ 65-66; 31/ 32; 40/ 14; 65; 98/ 5.
[104] Kur’an, 12/ 24; 15/ 3940; 37/ 74; 127-128; 159-160; 36/ 82-83.
[105] Örnek ayet için bk. 39/ 2, 11, 14; 29/ 65, 98/ 5.
[106] Örnek ayet için bk. 12/ 24; 15/ 39-40; 39/40160; 167-169; 38/ 82-83.
[107] Tevekkül: Acizlik gösterme, başkasına güvenip dayanmak, Allah'a güvenme, O'nun hükmünün mutlaka meydana geleceğine kesin olarak inanma ve alınması gereken tedbirleri almak anlamında Kur'anî bir terim. Tariften de anlaşıldığı gibi tevekkül; müslümanın, yapacağı işlerde tüm zahiri sebeplere sarılması, alınması gereken tedbirleri alması, çalışıp çabalaması, ama gönlünü bunlara bağlamayıp sadece Allah'a dayanmasıdır. Tevekkül, hiç bir zaman, çalışmayı ve sebebe sarılmayı terkedip, Allah'ın dediği olur" diyerek kenara çekilmek değildir (Fahru'd-Din er-Razî, Mefatihu'l-Gayb, Bulak 1289, 111, 122; Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 5063, 5064). Nitekim Hz. Peygamber, devesini salıvererek Allah'a tevekkül ettiğini söyleyen bir bedeviye "Onu bağla da öyle tevekkül et" buyurmuştur (Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyame, 60).Bk. NACİ KULA, a.g.m., s.244.
[108] Sâlih: Arapça manası tamirci, tamiratçı yani eğrileri düzelten, yanlışları tasvir eden demektir.
ALLAHın muradı Kuran-ı Kerimde belirtildiği gibi dünyaya salihlerin sahip çıkması, hakim olmasıdır. İnsanoğluna ancak çabasının karşılığı vardır. Bk. NACİ KULA, a.g.m., s.245.
[109] Kur’an, 9/ 120; 66/ 4; 11/ 46.
[110] Kur’an, 2/ 62; 5/ 29; 7/ 18-190; 9/ 103; 16/ 97; 18/82, 88; 110; 19/ 60; 20/ 82; 23/ 51; 100; 25/ 70-71; 27/ 19; 28/ 67; 80; 30/44; 32/ 12; 33/ 31; 34/ 11; 37; 35/ 37; 40/ 40; 41/ 33; 46; 45/ 15; 46/ 15; 64/ 9; 65/ 11.
[111] Kur’an, 2/130; 3/ 39, 46, 114; 4/ 69; 5/ 84; 6/85; 7/196; 9/75; 12/9, 101; 16/122; 17/25; 21/75, 86; 24/32; 26/83; 27/19; 28/27; 29/9, 27; 37/100, 112; 63/110; 68/50.
[112] Kur’an, 2/25, 82, 277; 3/57; 4/34, 57, 122, 124, 173; 5/9, 93; 7/42; 10/4, 9; 11/11, 23; 13/29; 14/23; 17/9; 18/2, 30, 46, 107; 19/76, 96, 20/75, 112; 21/94; 22/14, 23, 50, 56; 24/55, 26/227; 29/7, 9, 58; 30/15, 45; 31/8; 32/19; 34/4; 35/7; 38/24, 28; 40/58; 41/ 8; 42/ 22, 23, 26; 45/21, 30; 47/2, 12; 48/29; 65/11; 84/25; 85/6; 95/6; 98/7; 103/3.
[113] İsmail Karagöz, Kur'anda İhlas Kavramı ve Muhlis İnsanın Vasıfları, s.82.; NACİ KULA, a.g.m., s.246.
[114] İsmail Karagöz, Kur'anda İhlas Kavramı ve Muhlis İnsanın Vasıfları, s.83.
[115] Âli İmrân suresi 16. Ayette Müminlerin bazı vasıfları bize haber verilir. Sabır ise, nefsin arzularını dizginleyip, ibâdete yöneltmeyi ve kötülüklerden vazgeçmeyi gerektirmektedir.Ancak nefse engel olmak, tek başına sevap kazanmak için yeterli olmamakta, Allah’a karşı ihlâs ve sadakati de gerektirmektedir.O yüzden, “Sabirîn”, sabredenler ile başlamış ve akabinde de “Sâdıkîn” sadakat ehli, doğru kimseler” zikredilmiştir. Bk. NACİ KULA, a.g.m., s.247.
[116] NACİ KULA, a.g.m., s.248.
[117] NACİ KULA, a.g.m., s.249.
[118] NACİ KULA, a.g.m., s.250.
[119] NACİ KULA, a.g.m., s.250.



Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı