26 Eylül 2015 Cumartesi

SA1806/KY27-ŞT21: Dünya Dedikleri...

"Ezcümle mesele ilerlemek yada geride kalmak değil; ister ileride olunsun isterse geride kalınsın neyin ölçü alındığı, hangi ölçüye göre ilerlenildiği ya da hangi ölçüye göre geride kalındığı meselesi... Ölçü meselesidir..."


Seyyid Hüseyin Nasr’ın Doğu ve Batı eksenin de ele alıp; Hıristiyanlar ve Müslümanlar nezdinde özelleştirerek söylediği bir söz var. Der ki Nasr; "Hıristiyanlar la Müslümanlar arasındaki ilerde olmak ya da geride kalmak farkı salt ilerleme ya da gerileme ekseninde ele alınabilecek bir fark değildir; zira bu kadar ilerlemekte bu kadar geride kalmakta son tahlilde bir seçim, bir ölçü meselesidir."

Ve bu sözlerini bir soru ile hitamına erdirir Nasr; "Eğer ölçü ilerlemek ise bir Müslüman ne kadar ilerleyebilir?...Ne kadar ileriye gidebilir?..."

Üstad Nasr’ın bu sorusu çok manidar bir sorudur ve şöyle de açımlanabilir; cümle mevcudat insanın emrine amade kılınmış olsa da, Müslüman olmanın kıstası ve tüm bu mevcudattan Müslümanca yararlanmanın ölçüsü nedir?...

Bir ölçü var muhakkak… Gerektiği Kadar’la, Olması Gerektiği Kadar’la sınırlı; ve insan nefsinin ölçülerini 'İlahi Tembih'le sınırlamakla ve bunu kalb ile tasdik ve dil ile ikrar ile kaim bir ölçü var muhakkak ve bu ölçü bir başka ölçüyle sözgelimi; Hint kumaş sanayini bitirmek üzere bir gecede kırkbin Hintli ustanın sağ kolunu kesecek kadar ölçüsüzlükle kaim İngiliz ölçüsüyle ilerlemeyi savunanlara göre pek fazla anlamlı ve kârlı olmasa da Müslümanca bir ölçü… Var muhakkak…

Sözgelimi; bu Müslüman ölçüsüyle uyuşmayan bir başka ölçü daha var; 19. yüzyılın son çeyreğinde 5 yaşındaki çocukların kömür ocaklarında çalışabileceklerine ilişkin kongre kararıyla tasdikli Amerikan ölçüsü ki; yüzyılın ilk çeyreğinde yapılan istatistiklere göre bu kongre kararıyla kömür ocaklarına indirilen o çocuklardan binlercesi ölmüş olsa da, daha çok kömür kazanılmış ve Amerikan enerji sektörü hızla ilerlemiştir diye yazıyor modern tarih…

Bugün Amerikan enerji devlerinin ‘Head Office’lerinde bu çocuklardan birkaçının resimlerinin, bu sonuna kadar patlatılmış ilerleme açlığı ile sonuna kadar hak edilmiş ilerleme arayışının belgelenmiş bedelleri olarak en baş köşede asılı olduğu söylenir.

Tarih ne kadarını yazmıştır bilinmez; ancak 'İlerlemek İçin' kendi çocuklarının ölüleri üzerinde koşan bir ölçüsüzlükle, kendi kötülüklerini isteyenlerin bile kötülüğünü istemeyen bir ölçünün seçimi ya da reddedilişidir sözkonusu olan…

Heyhat ki; beyhude yere bu ölçüsüzlüğü seçenlerden Filistin’deki, Irak’taki, Çeçenya’daki, Bosna’daki (Sonsuz Ark'ın Notu: Ek ve güncel olarak Irak, Suriye, Libya, Mısır, Yemen, Myanmar, Sudan, Somali'deki) çocuklara merhamet etmeleri beklenir …

Ezcümle mesele ilerlemek yada geride kalmak değil; ister ileride olunsun isterse geride kalınsın neyin ölçü alındığı, hangi ölçüye göre ilerlenildiği ya da hangi ölçüye göre geride kalındığı meselesi... Ölçü meselesidir...

Ötesi lafı güzaftır artık; zira kimilerinin ölçüsü Cennet’i peşin peşin ‘Hemen Şimdi’ istemeye ayarlıyken, kimilerinin ölçüsü de aynı Cennet’i bir ‘Ecr’in Bedeli olarak görmeye ayarlıdır…

Amma ve lakin dünya dedikleri de bir gölgeliktir her daim; ve bu gölgelikte hırstan çatlamış yüreklerle koşmaktansa, sakin bir kalb ile durmak ve beklemek daha hayırlıdır…

Şahin Torun, 26.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu





Sonsuz Ark'ın Notu: Yukarıdaki yazı 2007 'de yazılmıştır.

Seçkin Deniz Twitter Akışı