18 Temmuz 2015 Cumartesi

SA1548/KY27-ŞT12: Trollepe'nin Kahvesi'nden Görünen Sanat Dünyaları

 "…Ben sanat hakkında bir kitap yazmak için yola çıkmadım. Sadece, sanatın ortaklaşa bir faaliyet olduğu konusundaki sezgimin peşine düşmek ve beni nereye götüreceğini görmek istedim…" diyor Becker.



Sanatı toplu-kolektif- bir etkinlik olarak gören Howard S.Becker'i böyle bir kitap yazmaya yönlendiren ilk ve ikinci sebeplerin -ki; ikisi de yoğun bir özgüven ve çıplak bir cesareti gerektiriyor- standart olmayan bir ampirik düşünce ile Sanat Sosyoloji bağlamındaki bir arayışa dayanması hayli düşündürücü. 

Toplu bir bakışla şunu söylemek mümkün; Becker gördüğü her şeyi oldukça iyi izlemiş ve bunlardan yola çıkıp kendi ampirik malzemeleriyle kendi çalışmalarını ortaya koyan başkalarının çalışmalarını da kullanarak kuşku götürmeyecek biçimde kendi ampirik araştırmasına kendi hayatından da epeyce malzeme katıldığında ortaya çıkacak şeyin 'ne' olacağına dair bir merakla başlamış işe.

Eğitim, Sosyoloji, Sanat ve giderek Sanat Sosyolojisi… Howard S.Becker'in yedeğine aldığı ampirik düşünce ile birlikte en çok zaman ve yer ayırdığı başat olgular olmuş. Bu yüzden de 'Sanat Dünyaları' 20. Yüzyılın sonuna doğru yapılan sanata ve sanat dünyalarına dair çalışmalar içinde hem eğitim hem sosyoloji hem de sanat bağlamında en fazla okunan ve tartışılan kitap haline gelmiş.

Sezgiler ağını kurarken önemlidir

Öte yandan bir düşünce yoğunluğu içerisindeyken bir yazınsal başarıyı elde edebilmek anlamında da oldukça dikkat çekici bir alan açıyor 'Sanat Dünyaları'. Howard S.Becker'in hem bu kitabı hem de henüz Türkçe'ye çevrilmemiş haldeki 'Writing For Social Scientist / Sosyal Bilimciler İçin Yazmak' adlı kitabı da sadece bu yazınsal başarı ve okunabilirlik anlamında bile hayli önem taşıyor. 

Bugün için 'okunması en keyifli Sosyologlardan biri, hatta en başta geleni…' şeklinde tarif edilen Becker'in böylesine bir bilinirliğe ulaşmasında bu yazınsal başarı etkisinin de altını çizmek gerekiyor.

Kendi deyimiyle, onlu yaşlarından itibaren barlarda, gece kulüplerinde ve striptiz kulüplerinde piyanistlik yapan ve bu deneyimleri eşliğinde sanatla ilgili başka yerlerden edindiği çok boyutlu ve oylumlu birikiminden yola çıkarak, sanat eserlerinin sadece ortaya çıkış biçimleriyle bile salt oldukları şey haline gelmeleri için, çok sayıda ve farklı kişilerce yürütülen bir faaliyetler toplamının gerektiğini öne süren Becker; bütün bu faaliyetler toplamının koordine edildiği bir ağ'dan söz ediyor kitabında. 

Kitabı farklı kılan bir başka husus ise, Becker'in daha hiçbir şey öne sürmeden bütün bu ağ içinde geçen koordinasyonu sadece sezgilerini öne alarak farklı bir açıyla yorumlayabilmesi olmuş. O kadar ki; 'Bu deneyimlere dayanarak sezgilerim bana bu tür ağları ve faaliyetleri çalışmanın, sanatı düşünmenin verimli bir yolu olacağını söylüyordu…' derken de bu sezgiye dayalı girişim cesaretini görebiliyoruz.

'Sanat Dünyaları' gibi, kendisi de bir süreci gerektiren bir kitap yazmaya girişirken kişinin öncelemiş olduğu bu sezgidir asıl olan. '…Ben sanat hakkında bir kitap yazmak için yola çıkmadım. Sadece, sanatın ortaklaşa bir faaliyet olduğu konusundaki sezgimin peşine düşmek ve beni nereye götüreceğini görmek istedim…' diyor Becker.


Sanat Dünyaları ve Toplu Etkinlik 

Bildiğimiz gibi, dünya üzerinde gerçekleştirilen tüm sanatsal çalışmalar, tüm insan etkinlikleri gibi, doğrudan ya da dolaylı biçimlerde pek çok insanın bir dizi ortak aktivitesine bağlı olarak şekillenip ortaya çıkmaktadır. Öncelikle sanata içkin bir fikir, sonra üretim, çalışma ve planlama süreci, dağıtım ağı, harcanan çoklu ve farklı zaman parçaları, çeşitli yerlerde ve biçimlerde ihtiyaç. hissedilen finans kaynakları, ilk elde kolayca akla gelemeyecek bir çerçeve içindeki diğer destek aparatı, izleyiciler topluluğu, eleştirmenler, söz konusu sanatsal çevredeki eğitim ve çalışma biçimleri, bu sanatla ilgili sivil toplum çevresi vs.vs… İşte sanatsal bir ürünün ortaya çıkış sürecinde böylesine detaylı bir işbölümünden söz eden Becker; öncelikle sanata ve sanatçıya dair bir yetenek, bir çekirdekten söz ederek devamında bu çekirdekten yetişen ve dalga dalga çevrelenerek büyüyen bir sanatsal periferiden çıkarımlar sunuyor.

Böylesine bir Artworld'ün genişleyen sınırları içerisinde neredeyse sonsuzluğa kadar uzayıp giden bir ilişkiler ağına bakan Becker' in sanatın ortaya çıkması için gereken maddi kaynaklar yanında sosyal ve siyasal özgürlükler alanına değgin çıkarımlarda bulunması ise çoklarınca popüler bir alanda ele alınan sanat dünyası kavramına bakışındaki derinliği ele verecek nitelikte. 

Öyle ki, Bourdieu'dan Claims'e, Lazarsfeld'den Lewis'e kadar genişleyebilen bu bakış açısıyla sanat eserinin ortaya çıkışından dağıtımına, tanıtımın, estetiysen ve eleştirmenlerin değerlendirmelerinden, sanatın düzenlenmesine, devletle ilişkilere ve entegrasyon kanallarına kadar pek çok ilişkiyi izleyip anlamaya ve çözümlemeye çalışması ile de sanat bağlamındaki çoklu iş çevrelerini de açık edebiliyor.

Becker'in bu çabasını kitabının girizgahına koyduğu İngiliz Romancı A.Trollope'nin Watham Cross'ta geçirdiği yıllarda her sabah 5.30'da kahvesini getiren yaşlı uşağın, elde ettiği başarıdaki katkısını dillendirdiği paragrafla dile getirmiş oluşu ise düşündürücü olmaktan öte, yeni bir düşünceye ve yeni bir dile kavuşmak için bize kadar gelen gelen evrensel üretim sürecini nasıl okumak gerektiği yolunda oldukça ufuk açıcı bir nitelik taşıyor.


Şahin Torun, 18.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Bu çalışma Yeni Şafak Kitap'ta yayınlanmıştır. Seçkin Deniz, 18.07.2015

Kitap:
Sanat Dünyaları
Howard S. Becker
Çev. Evren Yılmaz
Ayrıntı Yayınları
2013
444 Sayfa



Seçkin Deniz Twitter Akışı