15 Mayıs 2014 Perşembe

SA678/AS57: Steril Karmaşa; Sorular ve Cevaplar, İyilik ve Kötülük

"Gerçek; sebep olunan her şeyden insanın pay alacağıdır. Zerre kadar iyilik ile zerre kadar kötülük mahsub edilecektir insandan."


"Bilgeler düşünür, cesurlar savunur ve işçiler üretir" diyen Platon, soruların  ve cevapların ilk katilidir.

Derinlerde kaynaşan soruların en donanımlısı karşınıza dikilirse bir gün, ne yaparsınız? O soruya dair fikir mâziniz mevcut ise herhangi bir mesele olmaz size göre; dimağınızdaki tortular geçiştirilmiş değilse o soruları sormuş ve cevaplarınızı yeterlileştirmişsinizdir; ama ya size yönelen sorunun sahibine göre “ mesele” varsa? Onun fikir mazisi ile size yönelmiş olan sorunun sizdeki cevapları yeterince örtüşecek midir? O kendi minik sorgu burgularıyla kendi zihninde açtığı yere sığdırabilecek mi cevaplarınızı? Veya gerçekten buna niyetli midir?
***
Tenkid sıfatlı ise sorunun içeriği, biliniz ki; o buna niyetli değildir... Zira; kendi kabuklaşmış cevaplarıyla sizin davranışlarınız zıt göründüğü için size yöneltmiştir sorusunu ve cevaplarınızın fayda oranı onun için yüksek ölçülerde olmayacaktır. Merak kurgulu içeriğe sahipse soru, yine problem vardır... Zira; kendi zihninde yeteri kadar yer açmış değildir, fikir mazisi yetersizdir ve cevaplarınızı anlayıp anlayamayacağı belirsizdir...
***
Bir sorunun bu kadar çok problem üretmesi elbette güzel bir şey. Zira; soru zaten problemin kendisinden beslenir. Her problem üretilen bir çok soruyu cevaplamayı da gerektirir. Hiçbir bilgi boşlukta durmaz, temel ister. Problemlerin temellendirdikleri sorular, kişinin temel aldığı bilgi haznesinden besleneceğine göre, önemsiz hiçbir soru yoktur. Ve önemsiz hiçbir cevap da olmayacaktır. Her cevap, soru sahibinden, kendisi elde edilirken verilen emek kadar emek bekler. Ya değilse fayda sıfır olacak ve sorular kadar cevaplar da boşlukta kalacaktır...
***
Soru: "Kötülük nedir?"
Cevap: "İyilik dâhilinde olmayandır!"
***
Yeryüzünün üç-beş milyar yıllık tarihinde insan kaç yıldır var bilinmez, ama bu soru daima sorulagelmiştir. Cevabı gayet basit olmasına rağmen, insanlar bu hususta müşterek sonuçlara ulaşmamakta direnmişlerdir. Onları karmaşaya sürükleyen ve anlaşmazlığa iten şey, iyilik dahilinde olanların kesin olarak onlar tarafından biliniyor olmamasıdır. İlâhî kaynaklı bilgiler insan keyfince tarumar edilmeye çalışıldığı için, kuşku ve belirsizlik sürmeye devam etmiştir; doğal olarak, kötülük kendi tanımı içerisinde boğulup gitmiştir/gitmektedir...
***
Adem'le Havva'nın yasaklı meyveyi yemeleri kötülüktür; yememeleri de kötülük dahilinde olmayan. Lâkin onlar kötülük isteyerek kötü bir eylemde bulunmuş değildiler. Yasağa uymadıkları için kendilerine ve kendilerinden üreyenlere kötülük yapmış oldular. Ve fakat, eğer; onlar yasağa uymuş olsalardı, en azından dünyaya gönderilmeyecekler ve güzelliklerle iyiliklerin en iyisi olan son elçinin gönderilmesi olayı da mümkün olmayacaktı. Buna göre onların yasağa uymamaları ile olaylar gelişip bir başka iyiliği gerektirmişse bu kötülük müdür? Yani, onlar yasak meyveyi yiyerek kötülük mü yapmış oldular? 
***
Soru cevabını da içeriyor; hiç kimse kendi yaptıklarının hangi iyiliğe ya da kötülüğe sebep olacağını bilemez. Bilebileceği tek şey yasak olanı yapmanın kendisi için kötü olduğudur; o kötülüğün hangi iyiliklere sebep olacağı onu ilgilendirmeyecektir, ama hangi kötülüklere yol vereceği ise onu sorumlu tutacaktır.
***
İsevî görünenlerin vaftizi de bu belirsiz görünen şamata üzerine var edilmiştir. Adem’in kötülüğü her yeni insanda sürmektedir, onlara göre. Her yeni doğmuş olan insan bu kötülükten arınmak için yıkanmalıdır. Görünen görünenle tevil edilmektedir; doğru olanla değil, gerçekle değil...
***
Gerçek; sebep olunan her şeyden insanın pay alacağıdır. Zerre kadar iyilik ile zerre kadar kötülük mahsub edilecektir insandan. Bu iyiliğin ve kötülüğün silsile ilişkilerini de içerir. İddia edildiği üzere yirminci yüzyıldaki antisemitizm çok yoğun soykırıma neden olmasaydı ibraniler bir devletten yoksun kalmaya devam edeceklerdi. Antisemitizm kötülükse binlerce yıldır yurtsuz kalan ibranilerin devlet sahibi olmasına neden olması, nedir? İyilik midir? Daha bir çok gündelik şey ile bolca yaşanmışlık misal olarak anlatılabilir...
***
Görüldüğü gibi, sorular ile cevaplar arasındaki korelasyon veya orantı ne kadar gerçekçi ise görünen faydası az olsa bile derinlik faydası daha fazla olacaktır...
***
Aslında iyilik ve kötülüğün ne olup olmadığı en son ilahi bildirgeyle yeniden bildirilmiştir, ama insanlar hala bunu anlayamadıkları için bu hususta fikir mazileri olduğunu düşünüp anlaşamamaya devam ediyorlar... Ancak itiraf etmek gerekir ki; insan, yaptıklarını planlıyor olsa bile davranışlarının neye dönüşeceğini belirleyebilme gücüne sahip değildir. Sadece belirlemeye gayret eder;sonrayı hesabetmeye devam eder. Bu hesap da diğer çatışmaları ve iyilik kötülük tanımını sürekli karmaşık tutar.
***
Evet; cevaplar hangi zihinde açılmış hangi yerlere sığdı? Asıl soru neydi, nerede kaldı?





Alper Selçuk, 30.12.2007, Antiseptik Anafor 53

Seçkin Deniz Twitter Akışı