1 Ağustos 2013 Perşembe

SA329/IE15: Beşere Boyun Eğmek Zâlimleştirir

“Beşere ve beşere dair değerlere boyun eğmiş beşerin dilinden bakan bir insanın zâlim olmaması mümkün değildir.”


Herhangi beşerî bir güce, otoriteye, kendi ruhunu ezerek bilerek ve isteyerek, çıkarlarını gözeterek boyun eğmek bir insanı insan olmaktan çıkarır. Çıkarlarını önemseyerek insan olmaktan çıkan bir insanın iyilik üretmesi de imkânsızdır.

Gücün insana görünen yeri, insanın tek başına elde edemeyeceği parlak havuçlarla dolu ise… insanın güce tapınacak kadar yakın olmak istemesine anlam vermeli. Verilecek anlamın, boyun eğen çıkarcı zerreyi yok eden, o zerrelerden müteşekkil varlıkları dikkatten ve rikkatten uzaklaştıran bir sertliği olmalı. Boyun eğmiş insanın insanlıktan ayrılan ruhuna değmeli, onun bulaşıcı kötülüğünü, uzlaşmacı karakterini kopmaz sicimlerle bağlamalı ve herkesin gözünün gördüğü yere oturtmalı.

Kendisini, kendi benliğini çıkarlarının varlığına bağlayarak sürgit bir tutarlılıkla sürekli eriyen bir insan, kendisinden üreyecek olan neslin alnına silinmez bir miras  bırakır. Otorite ile yılışarak uzlaşmak, seçkinci karakterleri onamak, metaller kastının gönüllü neferi olmak demek; bırakılan mirasla kimlikleri, kişilikleri, beşerî değerleri üzerinde tepinilecek aşağılık varlıklar olarak kabullenmek demektir.

Beşere dair değerlerin, beşerden gelmeyen değerlerle buluşmasına engel olan, beşeri kendi boyun eğmişliğine mahkum ederek ilâhî olandan uzaklaştıran bir boyun eğişin, bütün geleceği karanlığa itmesi büyük bir haksızlıktır.

İnsan hiçbir zaman çıkarı olmayan bir varlık değildir ve bundan dolayı sürekli bir boyun eğme emrine muhatap olacaktır. Emrin nereden geldiği, hangi hiyerarşik sıra ile hangi çıkarların sağlanmasına hizmet ettiğini düşünmeyen insanın boyun eğişi, kendisini, kendi geleceğini insana has onurundan mahrum edecektir.

Yılışan ve yalvaran dil, boynun eğilişine hizmet eder; geçici çıkarların tesisi ile sonraki geçici çıkarların yolunu açan o dil, çevresine uzlaşmacı kanaldan kötü kokan irinli bir akış sağlar. Toplumu uzlaşmaya ve boyun eğmeye zorlar.

Bütün hainlerin yaptığı gibi  boyun eğerek önce kendine ihanet eden insan, çıkarları geniş bir alana yayıldıkça, çıkar ilişkisi daha yukarıdaki katmanlara uzadıkça zalimleşir. Her zalim  bir itaatkâr olarak zâlimdir. Beşere ve beşere dair değerlere boyun eğmiş beşerin dilinden bakan bir insanın zâlim olmaması mümkün değildir. Beşer kendi rızasına dayanan bir itaat zincirine mecburdur. Her itaat onu besleyecek ve güçlendirecektir.

Boyun eğmeyi yaygınlaştıran bir zavallı, zavallılardan oluşan bir tepenin üstünde içinde biriken ihanetin acısını dindirmeye, içindeki vicdanın sesini susturmaya çalışır. Elleri uzandığı her yeri tutar, sıkıştırır, sarsar ve ihanete zorlar. Aksi halde beslenemeyecek ve ölecektir. Boyun eğen, başka bir boyun eğene muhtaçtır.

Allah beşerden gelen çıkara razı olarak beşere boyun eğen ve kendisine ulaşmak istediğini söyleyen bir insana, yaptığı zulümden dolayı yol vermez. Beşerin çıkarı, beşerin nefsine ve İblis’in şerrine bulaşmıştır. Oysa bu yolda yürüyen, yürüyecek olan nefsin dilekleri, duaları boyun eğmemişliğin saflığına muhtaçtır.

Allah’tan dilenen çıkarların, Allah olmayandan dilenmesi Allah’ın sonsuz merhametinin sınırları içinde değildir. İnsanları zanlara bağlı kılarak ardından sürükleyen ve götürüp bir beşere itaat ettiren çıkarcı bir boyun eğmiş, her türlü çıkarın temininde bir aracıdır ve bunu yaptığı için lanetlidir. Bir puta, putlaştırılmış bir beşere, geçici tenkisatlar uğruna, insanlığa bahşedilen onurun kâtilleri, sonraki nesillere tutunacak, yaslanacak bir dayanak bırakamazlar.

Boyun eğerek acı çeken ve boyun eğdirerek acılarını herkese bulaştırmaya kalkan zavallıların yiyecekleri bir lokma ekmektir, içecekleri bir yudum sudur. Ne altın sırmalı kaftanlar ne de tahtlar bu boyun eğmişliğin ödülü olabilir; olsa olsa ancak alevleriyle gözlerini korkutan acımasız bir ateştir onları bekleyen.

Yakan, kavuran ve sınırsız, sonsuz bir zamanın onlara verecekleri kuşkusuz korkutucudur; boyun eğmeye ve eğdirmeye alıştıkları için ateşe de boyun eğeceklerdir. Ateşin önünde boyun eğmek için sıra bekledikleri benzerleriyle birlikte dik durarak Allah’tan yardım dileyemeyeceklerdir.

İnsan boynu eğmeye meyillidir tehdit edildiğinde; eğilmeye uygun yaratılmış boynunu dik tutmaya da meyilliyken. Merhamete eğilmek, Allah’a itaate eğilmek dururken, bir lokma yiyeceğe bir yudum içeceğe tamah eden hain, yüzündeki riyâkâr maskelerin arkasında kan ağlamaktadır. Allah’tan gelene boyun eğme hakkını insanların elinden almıştır, onları kişiliksizleştirmiştir.

Kim olursa olsun, hangi mazeretleri sıralayacak olursa olsun, bir insan herhangi beşerî bir güce, otoriteye, kendi ruhunu ezerek bilerek ve isteyerek, çıkarlarını gözeterek boyun eğiyorsa o artık bir insan değildir. Ondan, insandan beklenen erdemi bekleyen de insan değildir.


Irmak Elmas, Sonsuz Ark, 01.08.2013

Seçkin Deniz Twitter Akışı