2 Ocak 2013 Çarşamba

SA142/AS15: İnsan Tapınağının Kâhinleri

"Siz ancak ve yalnız insanı yani kendinizi tanrı ilan edenlersiniz ve kendiniz için icat ettiğiniz tapınakların kâhinisiniz… Ve Delphi kâhininden daha az düzenbâz değilsiniz."


Biraz insan tapınağının ötelerden haber veren kâhinlerinden bahsedelim bugün. Size soralım önce; siz samimi müslümanlara: siz peygamberin kehanetvâri cümleler sarf ettiğine kâni olur musunuz? “Öyle bir zaman gelecek ki…” ile başlayan kehânet dolu cümleler, Mesih ve Mehdi gelecek ya da  kıyamet alametleri gibi tamamen uydurma içeriklerle söyleyenine pâye kazandıran ve gelecekten haber veren cümleler ne zamandan beri Peygamber lisanına rabtedilmiştir, bilir misiniz? Bir peygamber gelecekten haber verme gereğini neden duysun? Kendisine Allah tarafından vahyedilen Kur’an yetmiyor mu?
***
Hadis diyerek her türlü söz pazarına boca edilen cümlelerin, nasıl bir sistematiğin ürünü olduğu konusunda çoğunluğun bir fikrinin olmadığını düşünüyorum. Hadis diyerek söz pazarına sürülen cümlelerin çoğunda Kur’an akaidine zıt içerikler var… Biz, Müslümanlar olarak bize ulaştırılan her bir bilgiyi Kur’an ile denetleyerek, tahkik etmekle mükellefiz… Aksi halde tazyif edilmiş, hakarete uğramış bir dinin müntesipleri olmaktan kurtulamayız.

***
Sizce Peygamber Kur'an ile karşılaştırılmış olmaktan rahatsız mı olur? Yoksa ‘Hakikatin Peygamberi’, kendisine ulaşan bir Hadis rivayetini, Allah tarafından korunmuş olan Kur'an ile sınayan müslümanı taltif mi eder?

***
Sizler evet, sizler; Kur’an’dan bahseden Müslümanları neredeyse tekfir edecek kadar gözü dönmüş olan sizler, sizlere dersler vermeliyiz; sizleri deşifre etmeliyiz. Sizin egemenlerle girdiğiniz ilişkilerde kral sofralarında hangi tür nesnelerle beslendiğinizi anlatmazsınız bize ve bizi nasıl aldattığınızı da saklarsınız herkesten; ama Allah’tan saklayamazsınız, Kur’an okuyan akıldan saklayamazsınız.
***
Siz sahihlik denetimi bile yapamazsınız; ‘Sahih Hadis'in zincirini bugün kontrol edemezsiniz. Çünkü râvi/rivâyet zinciri kopmuştur. Bin yıl sonra da bir metin yazarsınız, altına beş isimden oluşan hayâlî zinciri de eklersiniz; 1300 yıldır sıklıkla yapıldığı gibi keyfinize göre hüküm üretmek için hadis uydurursunuz; ama ilmî değere hâiz olmaz.

***
Biraz akıl oyunları oynayalım sizinle. Hadis kaynaklarının -ömrünün çoğunu Şam’da hadis kitaplarını muhtasar hâle getirmekle geçirmiş olan- İbn-i Arabî tarafından muhtasar hale getirilip getirilmediği hakkında fikriniz var mı? Hadis diyerek nakledilen cümlelerin İbn-i Arabi’nin ağzından çıkmadığına emin misiniz?
***
Mesela Sahih-i Buharî’de İbn-Arabi’nin düştüğü şerhler ve notlar var... Kimdir bu adam? Hadis kitaplarını telif eden şahıslarla arasında neredeyse 300 yıl var. Mesela Buharî 810-869 yılları arasında ömür sürmüş, İbn-i Arabî ise 1165-1239 Muhtasar, yani özet yapan bir adam, ekleme, genişletme de yapamaz mı? Yazdığı metinlerin orijinal olup olmadığını nasıl ayırt edeceksiniz. Adam istediği zaman peygamberi, hatta Allah’ı çağırıp sorabildiğini iddia ediyor.

***
Hadis kitaplarından sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar olan orijinal kopyaların/nüshaların hangisi var elinizde? Yoksa elinizdeki metinlerin en azından derleyicilere iftiralar içerdiğini düşünmediniz mi? Bir kaynağın sağlam olup olmadığının delili budur; gidin biraz tarihi vesikanın delil olup olmaması ile ilgili araştırma yapınız. Lafza bakınız, önce anlayınız, sonra bir daha...
***
Hiçbir şey bilmediğiniz halde nasıl konuşabiliyorsunuz, bu sözleri Allah'tan korkmadan nasıl Hadis diye orada burada yazıyor ve söylüyorsunuz; hakikaten şaşırıyorum. Peygamberden ders alabilmiş bir sahabî,  içerikle ilgili 'biz' etki alanı kullanmaz; aksine bu anlamda emir ve tavsiye yetkisi olan bir ruhban gibi davranmaktan Allah'a sığınır...
***
Ayrıca itiraz ettiğiniz şeylerden biri de bugün itikatla alakalı olmayan şeylerdir.  Sünnetin müslümanın muamelâtı ile alakalı ehemmiyetinden bahsediyorsunuz. Fiili/amelî sünnet sosyal öğrenme zincirleri ile sürer gider. En zor değiştirilenler ritüellerdir. Emevîler döneminde üretilen hadislerin kimler tarafından nasıl ve ne amaçla üretildiğine bakabileceğiniz gibi, tasavvuftan hangi eşhasın ne tür hadisler uydurduğuna da bakmayı akledebilirsiniz.

***
Tasavvuf'a Kur'an'dan delil bulamayan sahtekârlar, hadisler icat ettiler ve tasdik makamı olarak hadisleri ve şeyhleri kabul etmeyi şart koştular. Biz kabul etmeyeceğiz.

***
Numan Bin Sabit'in dogmatik hükümler ihdas etmekte ne kadar çekingen oluğu açıktır ve aynen yukarıdaki gibi Hadis dayatmalarına karşı tavrı da nettir. Kaldı ki; o devir erken devirdir ve son râviler henüz yaşamaktadır. Hadisler bizzat son râvinin şahsiyeti dikkate alınarak ve Kur'an mantığına uygunluğu denetlenerek kabul edilmektedir.
***
Ve şu an elinizde bulunan Hadis kitaplarındaki tüm hadislerin son râvileri basılmış haldeki kitaplardır ve hiçbir hadis kitabının derleyicisi tarafından yazılmış ilk nüshaları mevcut değildir. -Mevcut olmuş olmaları da ayrıca kendisiyle amel edilen hadislerin sıhhatini garantilemez- Hangi cesaretle râvi zincirinin var olduğunu iddia edebilirsiniz siz?
***
Kur'an ibadete dair ayrıntıyı peygamberin örnekliğine bırakmıştır. Bu örneklik de uygulama alanlarında kitapsız gerçekleşmiştir. Kitapsızdan kastım saydığınız hadis kitaplarıdır, ameli sünnetlerin sürekliliğidir. Anlayacağınız Hadis kitaplarını okumayanlar da namaz vakitleri ve rekâtlarla ilgili bilgiye sahiplerdi. Lütfen biraz ayetlerden deliller getiriniz, binlerce yıldır aynı şeyleri söyleyip duruyorsunuz, sizi ve sizin gibileri dinleyenlere bu kez de nasıl sabah namazına kalkılır kitapları yazılıyor.
***
Peygamber aramızda bulunuyor olsaydı, Hadis'e itibar edip etmemek iman ile alakalı olurdu. Birilerinin delilsiz bir şekilde yazdıkları sözleri Peygambere mal etmelerine seyirci kalmak zulümdür. Bilmiyorsanız öğrenin: ‘Hadis’ aynı bir şeydir ‘Sünnet’ ayrı bir şeydir. ‘Sünnet’ ‘Hadis'i kapsar, ancak sadece hadisten ibaret değildir. Ne siz ne bir sahabî ne de bir aliminiz, Hadis'i koruyamaz. Zira insanlara emanet edilmiş olduğu halde Allah'ın muhafazası olmadan korunabilmiş bir tek metin yoktur.
***
Size açık bir örnek, Kur'an'ın korunması ile ilgili en büyük mekanizma hâfızlık mekanizmasıdır. Kur'an ayetlerinin yazılı olduğu her bir materyal derlenirken hafızlardan faydalanılmıştır. Hafızlar şehit düştükçe de hızlandırılmıştır derleme işi. Hadis ezberleyenler de var; ancak ezberlediklerinin ne kadar mahfuz olduğunu bile bilmezler…
***
Önce gideceksiniz, Kur'an'ın ortadan kaldırılması için çalışıp çabalayanlara karşı Ebu Bekir'in,  Ömer'in ve Osman'ın nasıl savaştığını öğreneceksiniz. Ve ‘Dört Halife’ döneminde neden hadis derlemesi yapılmadığını da öğreneceksiniz. Çünkü hiçbir halife buna cesaret edememiştir. Kur'an ile karıştırılacağından korkulmuştur. Ama siz korkmuyorsunuz ve bir de hiç kızarmadan Ebu Bekir'i örnek aldığını söyleyip duruyor sizin gibiler.
***
Sizin taklitçi mantığınız mantık da, bizim araştıran mantığımız mantık değil mi? Ayarınız bu. Kur'an'ı esas almıyorsunuz, şeyhleriniz, hocalarınız ve dahi uydurma hadislerinizle kurduğunuz matrikste ruhbanlık yapıyorsunuz. Sonra da kalkıp sahtekârlığınızı deşifre edenlere hakaretler edip kendinizce aforoz ediyorsunuz…
***
Sizler ahlaksız bile denemeyecek kadar insanlık dışısınız. Siz ancak ve yalnız insanı yani kendinizi tanrı ilan edenlersiniz ve kendiniz için icat ettiğiniz tapınakların kâhinisiniz… Ve Delphi kâhininden daha az düzenbâz değilsiniz.



Alper Selçuk, Sonsuz Ark, 02.01.2013, Antiseptik Anafor 62

Seçkin Deniz Twitter Akışı