18 Ağustos 2022 Perşembe

SA9792/SD2496: Hindistan'da Kişisel Özgürlükler Sona Eriyor

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Hindistan'da basılı medya-televizyon gazetecisi ve talk show sunucusu Vir Sanghvi'ye aittir ve Başbakan Modi yönetimindeki Hindistan'da kişisel özgürlüklerin yok olduğunu, keyfi uygulamaların ve tutuklamaların egemen hale geldiğini, Yüksek Mahkeme üyelerinin kişisel özgürlüklerle ilgili uyarılarda bulunmak zorunda kaldığını vurgulayarak Hindistan demokrasisinin değişen karakterine odaklanmaktadır. Yazarın hukuken mağdur edildiklerini ifade ettiği isimlerin Müslüman olmaları dikkat çekicidir. Hindistan'da ortaya çıkan İslam ve Müslüman düşmanlığı tehlikeli boyutlara ulaşmış durumdadır. Her ne kadar Modi'nin partisi BJP'den 92 Müslüman aday, son milletvekili yerel seçimlerinde meclis üyesi olarak seçilse de BJP içerisindeki Müslüman düşmanlığı derinleşerek sürmekte ve bu durum bütün mahkemelerde delilsiz, keyfi tutuklamalarla somut olarak görülmektedir.
Seçkin Deniz, 18.08.2022, Sonsuz Ark 

Personal liberty in India is ending. If anyone in power wants to fix you, they can, they will -Hindistan'da kişisel özgürlük sona eriyor. İktidarda olan biri sizi düzeltmek isterse, yapabilir, yapacaktır.

"Politikacıların kişisel özgürlüğe saygısı olmadığında ve ayrım gözetmeksizin tutuklama emri verdiklerinde, polislerin ve bürokratların onları örnek almamasını beklemek aptallık olur."

Otoriter bir devlet ile liberal bir demokrasi arasındaki en büyük fark, bireyin sahip olduğu özgürlüktür. Bugünün Hindistan'ında bu özgürlük tehlikede. Bu sadece özgürce konuşmaktan ibaret değil; tabii ki bu da bir problem. Özgürlük hakkının ta kendisidir.

Ülkemizde, neredeyse yetkili bir konumda olan herkes - bir bakan, bir bürokrat, bir polis, bir gelir servisi yetkilisi veya hatta iktidarda arkadaşları olan biri - herhangi birimizi tutuklatabilir ve hapse atabilir. Çoğu durumda, hiçbir dava açılmasa bile, ilgili kişi en az bir ay hapis yatacaktır.

Bu neden liberal demokrasiler olarak gördüğümüz diğer ülkelerde değil de Hindistan'da oluyor? İki sebep var.

Bir: Çoğu modern demokraside, iktidardakiler yasanın ruhuna uymaya ve kişisel özgürlüğe saygı duymaya zorlanırlar. Bu, suistimallerin olmadığı anlamına gelmez. Ancak güçlü kontroller ve dengeler vardır. Geçerli bir sebep olmaksızın tutuklama emri veren yetkililere genellikle yaptırım uygulanır ve birçok Batı demokrasisinde haksız tutuklama nedeniyle yetkililere dava açabilirsiniz.

İki: tüm yasalar, yalnızca adalete saygı duyan bir yetkili varsa işler. Bu görev yargıya düşüyor. Polis birisini haklı bir sebep olmaksızın tutukladığında veya hapis cezası talep ettiğinde, tutuklamanın haklı olup olmadığına ve hüküm giymeden önce bir kişiyi hapiste tutmanın mantıklı olup olmadığına hakimler karar veriyor.

Kişisel özgürlük üzerinde kişisel puan

Hindistan'da, her iki koruma da başarısız oluyor. Güçlü konumdaki insanlar, istedikleri herkesi tutuklayabilirler ve bunu sıklıkla yapıyorlar. Mahkemede geçerli olacak bir dava açma zahmetine bile girmelerine gerek yok. Yargıçların sadece onlarla birlikte davranacağına inanıyorlar.

Birlikte, bu iki faktör kişisel özgürlüğün sonunu getirebilir. İktidardaki herhangi biri sizi düzeltmek isterse, yapabilir ve yapacaklardır.

Benim sözüme aldırmayın. Sadece, alt mahkemeler tarafından kefaletle serbest bırakılması üç kez reddedilen, teyitçi ve Alt News kurucu ortağı Muhammed Zubair davasında Yüksek Mahkeme'nin verdiği kararı okuyun. 

Yüksek Mahkeme, “Bireyler sadece iddialara dayanarak ve adil yargılanmadan cezalandırılmamalıdır. Mahkemenin tutuklama yetkisinin akıl yürütmeden ve hukuka saygı gösterilmeden kullanılması yetkiyi kötüye kullanma anlamına gelir” dedi. Ardından, Delhi ve Uttar Pradesh polisi tarafından açıkça hedef alınan Zubair'i kefaletle serbest bıraktı ve UP hükümeti tarafından sözde suçlarını soruşturmak için kurulan SIT'i dağıttı. Mahkeme daha önce, nereye gittiğimizi açıklamaya zorlanmayı tanımlamak için 'polis devleti' tabirini kullanmıştı.

Kişisel özgürlüğe yönelik iki büyük tehditten, gücün kötüye kullanılması artık mücadele etmenin neredeyse imkansız olduğu bir aşamaya geldi. Narkotik Kontrol Bürosu'nun (NCB) aleyhinde dava olmadığını kabul ettiği Aryan Khan bile, Shah Rukh Khan'ın tüm delillere rağmen, tek bir bilgilendirmeye aç memur yüzünden neredeyse bir ay hapiste kalmak zorunda kaldı. Ancak bu subay, pozisyonunu kötüye kullanmaya cesaretlendirildi çünkü daha önceki bazı davalarda politikacılar tarafından gerçekten teşvik edilmişti.

Ajansların kötüye kullanılması ve mahkemenin etkisizleşmesi

Gerçek şu ki, Merkezdeki politikacılar ve eyaletler, kişisel hesapları belirlemek ve eleştirmenleri hedef almak için rutin olarak polis güçlerini (ve gelir makamlarını) kullanıyor. Son birkaç yılda, ajansların kötüye kullanımı yeni boyutlara ulaştı.

Politikacıların kişisel özgürlüğe saygısı olmadığında ve ayrım gözetmeksizin tutuklama emri verdiğinde, polislerin ve bürokratların onların örnek almamasını beklemek aptallık olur. Bir polis, amirlerinin kendisinden masum insanları mağdur etmesini istediğini görünce, neden kendi çıkarları için bir şeyler yapmakta tereddüt etsin? Ya da ceplerini doldurmasın?

Bu nedenle, kişisel özgürlüğü koruma görevi yargıya düşmektedir. Endişenin en büyük nedeni de burada yatmaktadır. Birkaç yıldır, çoğumuz, sıkışmış kayıtlar gibi, yargıçların eski 'kefalet kuraldır ve hapis istisnadır' şeklindeki eski özdeyişi unutmuş gibi göründüğünü tekrarlıyoruz.

Hiç kimse bizim ricalarımıza en ufak bir ilgi göstermedi. Aryan Khan'ın tutuklanması için Sameer Wankhede'yi suçlayabilirsiniz. Ancak birçok yargıcın Wankhede ile aynı fikirde olduğunu unutmayalım. Yüksek mahkemenin daha sonra Khan'ın gözaltında tutulmasını haklı çıkarmak için yeterli olmadığını söylediği aynı kanıtlara bakarak, alt mahkemeler onun hapiste kalması gerektiğine karar verdiler. Aynı şekilde Muhammed Zubair, Munawar Faruqui ve sayısız diğerleri. Peki, yargıçlar kişisel özgürlüğü korumayacaksa kim koruyacak?

Yüksek Mahkeme şimdi adalet sistemini yönetenlere her birinci sınıf hukuk öğrencisinin bildiklerini hatırlatmak zorunda hissediyor. Tutuklanan her kişi, “delilleri tahrif etmelerini veya yok etmelerini önlemek, potansiyel tanıkları etkilemelerini veya yıldırmalarını önlemek için veya mahkemede bulunmalarını sağlamak mümkün olmadığında” cezaevinde tutulması gerekmedikçe kefaletle serbest bırakma hakkına sahiptir. ”

Zubair için verilen emir, Yüksek Mahkeme'nin kefalet hakkını yeniden düzenleyen başka bir emrinin hemen ardından geldi. Baş Yargıç NV Ramana, bir kamu toplantısında benzer bir şekilde konuştu. Açıkça, Mahkeme üyelerinin çoğu, yargıçların polisin her söylediğine inanma ve insanları otomatik olarak hapse gönderme eğiliminden endişe duymaya başladı.

Ve bu iyi sonuçlar doğurabilir. Bir tahmine göre, Hindistan'ın her yerinde çeşitli mahkemelerde bekleyen yaklaşık iki yüz bin kefalet başvurusu var. Bunlardan 18.000 kadarı beş yıldan uzun süredir beklemede. Yargının neden birikmiş iş yükünü temizlemekte sorun yaşadığını anlayabiliyorum (yeterli yargıç, yeterli mahkeme yok, vb.), ama aşırı kalabalık hapishanelerimize hiçbir suçtan hüküm giymemiş insanları gereksiz yere göndererek gereksiz yere yüke katkıda bulunmalı mı?

Yüksek Mahkleme'nin tek sesle konuşması gerekiyor

Yüksek Mahkeme'nin şimdi yürütmenin eylemleri ve yargının eylemsizliğinin kişisel özgürlüğe yönelik tehdidinden endişe duyduğunu varsayarsak, şimdi ne olacak?

Yargıçların bireylere kefalet vermemelerinin bir nedeninin, Hindistan'da yargı sürecinin çok yavaş ilerlediğini ve suçluların asla hapse girmeyeceklerini bilmeleri olduğu söyleniyor. En azından bu şekilde suçlular bir bedel ödüyorlar. Bu sezgisel olarak çekici olabilir, ancak içtihatların neyle ilgili olması gerektiği pek net değildir. Ve bu argümanı kabul etseniz bile, en iyi ihtimalle büyük sahtekarlar veya tehlikeli suçlular için geçerli olabilir. Burada tweet atan veya esrar içerken yakalanan kişilere uygulanıyor.

(Yüksek Mahkeme tarafından) kefalet hakkı konusunda yeni bir yasa çıkarılması önerildi. Avukatlar bunun gerekli olduğundan bile emin değiller. Baş Yargıç kendi başına adımlar atabilir. Mahkemenin yönergelerinin kabul edilmesini sağlamak için yeterli güce sahiptir. Her durumda, Collegium atama sisteminin tüm amacı Mahkemeyi bağımsız kılmaktı.

Ancak Yüksek Mahkeme'de bile bu konuda bir fikir birliği olmadığını da iddia edebilirsiniz. Çarşamba günü Mahkeme, 2002 tarihli Kara Para Aklamanın Önlenmesi Yasası'nın (PMLA) en katı ve tartışmalı kısımlarını, sanıkların kefaletle serbest bırakılmasını zorlaştıran bir hüküm de dahil olmak üzere onayladı. Bu, ille de özgürlük hakkının çınlayan bir onayı değildi. Öyleyse Mahkeme içinde bile farklı görüşler olabilir mi?

Dışarıdan emin olmak bizim için zor. Ancak bir şey açık: Yüksek Mahkeme'nin üyelerinin çoğu, özgürlük hakkı ilkesini yeniden öne sürmeye başladığına göre, artık duramaz. Ve Mahkeme bu konuda tek ses olarak konuşmalıdır.

Demokrasimizin karakteri tehlikede.

Vir Sanghvi, 28 Temmuz 2022, The Print

(Vir Sanghvi, basılı medya ve televizyon gazetecisi ve talk show sunucusudur. )


Seçkin Deniz, 18.08.2022, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı