24 Mayıs 2020 Pazar

SA8606/TG294: Pandemi Sonrası Büyük Güç Yarışmasını Kazanmak

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, International Republican Institute (IRI) başkanı Daniel Twining ve IRI Strateji, Araştırma ve Küresel Etki Merkezi Kıdemli direktörü Patrick Quirk'ün ortak çalışmasıdır ve Covid-19 salgını sonrası ABD'nin Rusya ve Çin'e karşı egemenlik mücadelesini nasıl kazanacağına odaklanmaktadır. Analiz'in temel amacı şu şekilde açıkça ifade edilmiştir: "Amerikan çıkarlarına uygun bir dünyayı şekillendirirken rakiplerimizle yüzleşmek ve onları caydırmak amacıyla askeri ve ticari alanlara büyük yatırım yapıyoruz. Dünyadaki ülkelerin nasıl yönetildiğini belirleme rekabeti için de benzer şekilde yatırım yapılmalıdır; çünkü Birleşik Devletler, otoriterlik değil özgür uluslar yükselişe geçtiğinde daha güvenlidir." Analistler, Amerikan Hegemonyası'nın her zaman yaptığı gibi demokrasi temelli bir harekat alanında demokrasi dışı yöntemlerle otoriter rakipler olarak tanımladığı Rusya ve Çin'e karşı büyük güç rekabetini yönetmek ve bu yarışta galip gelmek için siyasi alanda eyleme geçirilebilir bir stratejiyi, Zararlı otoriter nüfuza karşı koyun, En savunmasız olduğu yerde demokrasiyi destekleyin, Fikirler Savaşı'nı kazanın, Otoriter devletler tarafından atanan çok yanlı kurumlarda reform gerçekleştirin şeklinde dört emre dayandırmaktadır. Trump'ın bütün politikalarını destekleyen bu emperyalist yaklaşımın bir tek hedefi vardır: "Başka güçlü adamlar kendi yarım küremizin dışındaki güç dengesini kontrol ettiği zaman Amerikan yaşam tarzı güvenli değildir. Kremlin’in Avrupa ve Orta Doğu’daki agresif tasarımları ve Çin’in, Amerika’nın normatif liderliğini aşındırırken Avrasya’nın her iki ucundaki baskın güç olan ABD’nin yerini alma yönündeki hırsları, karşılıklı menfaatlerin altını çiziyor. Küresel ekonomik ağırlık merkezi doğuya, Asya'ya doğru kayarken; Pasifik pazarlarına erişim, önümüzdeki on yıllarda Amerikan refahı için her zamankinden daha merkezi hale gelecektir." Türkiye'nin ABD-Rusya-Çin rekabeti dışında insanlığa sunduğu alternatif güçlü bir temele sahiptir ve bugün Suriye ve Libya'da demokrasi ve insan hakları temelli bir strateji ile Amerikan-Rus ve Çin orijinli savaş makinelerine karşı yürüttüğü başarılı operasyonlarla kendini kanıtlamaktadır. 
Seçkin Deniz, 24.05.2020

Winning the Great Power Competition Post-Pandemic
"Virüs, konforlu yanılsamaları bozduğu ve tarihsel eğilimleri hızlandırdığı için, ABD daha demokratik bir küresel düzeni şekillendirmekte özgür dünyaya liderlik etmelidir."

COVID-19 salgını yeni bir tanıdık argüman dalgasına ilham verdi: Onlarca yıldır eşi görülmemiş bir küresel refah ve siyasi özgürlük çağına giren demokratik, serbest piyasa sisteminin kaderinde her zaman için gerileme söz konusuydu; otoriter rekabet yükselirken ortaya çıkan küresel sağlık krizi sadece bu gidişatı hızlandırmış oldu.

Pandeminin oluşturduğu olumsuz ortamın ve Batı demokrasilerinin tepkilerindeki eşitsizliğin; otoriterler için, Birleşik Devletler ve müttefiklerinin 1989'dan sonra inşa ettiği özgür ve müreffeh dünyayı bozma hırslarına yönelik stratejik bir pencere yarattığı doğrudur. Ancak salgın, büyük güç otoritelerinin sadece kendi vatandaşları için değil, dünyanın geri kalanı için yol açtığı tehlikeleri de ortaya çıkarmıştır.

Sonuçta Çin Komünist Partisinin, Wuhan'daki başlangıç aşamasında medya kanalıyla, tıbben ve resmi anlamda virüsün raporlanmasını baskı altına alması, durumun küresel bir pandemiye dönüşmesine yol açtı. Çin ve Rusya'daki otoriter yönetim modellerinin başarısızlıkları, COVID-19 acil durumuyla gün yüzüne çıkmış oldu.

Virüsün ortaya çıktığı otokratik sistem, potansiyel olarak kontrol altına alınabilir bir salgını küresel bir acil duruma dönüştürerek, yüz binlerce cana ve milyarlarca dolarlık zarara yol açtı. Bu durum ABD’ye, açık toplumları küresel halk sağlığını tehlikeye atan sorumluluktan yoksun otoriter baskıdan korumak amacıyla, pandemi sonrası dünyanın demokratik yörüngesini keskin bir şekilde yukarı doğru bükme fırsatı vermektedir.

ABD ve küresel ortaklarının, siyasi sistemler için rekabeti kazanmaya odaklanmış büyük bir ulusal strateji uygulamalarının zamanı geldi. Amerikan çıkarlarına uygun bir dünyayı şekillendirirken rakiplerimizle yüzleşmek ve onları caydırmak amacıyla askeri ve ticari alanlara büyük yatırım yapıyoruz. Dünyadaki ülkelerin nasıl yönetildiğini belirleme rekabeti için de benzer şekilde yatırım yapılmalıdır; çünkü Birleşik Devletler, otoriterlik değil özgür uluslar yükselişe geçtiğinde daha güvenlidir.

2008 senesinde ABD, terörle mücadelenin baskın stratejik bakış açısı olarak görüldüğü yaklaşık yirmi yıldan sonra, birincil düzenleme ilkesi olarak büyük güç rekabetini öne çıkaran bir Ulusal Güvenlik Stratejisini benimsedi.

Aslında, Çin ve Rus revizyonizmi -Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin inşa ettiği dünyayı yıkma çabaları- bugün Amerikan ulusal güvenliği için birincil tehlikeyi oluşturmaktadır. Pentagon mücadeleyi göğüsleyebilmek için ABD askeri güçlerinin konuşlanmasında ve silah tedariklerinde yeniden düzenlemeye gitti. Trump yönetimi de (en azından coronavirüs krizinden önce) akıllı rekabet politikası yürütmenin bir diğer ayağı olan ekonomik gücü artırmaya çalıştı.

Yine de Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Amerika’nın iki kuşaktır karşı karşıya kalmadığı büyük güçteki rakiplere karşı stratejik bir yarışmada nasıl hâkim olunacağına dair devam eden elitler arası tartışmaların çoğu, mücadelenin siyasi alanı için eyleme geçirilebilir bir strateji içermemektedir. Bu, sadece siyasi alan kazanılabilir olduğu için değil, aynı zamanda Çin Komünist Partisi ve Kremlin'in her biri, ABD'nin demokratik modeli yerine otoriter vizyonlarını ilerletmek için tasarlanmış kendi politik girişimlerini sürdürdürdükleri için de ciddi bir boşluktur.

Bunu stratejik bir hedefe erişmek için yapıyorlar: Batıyı zayıflatmak, Amerika'yı müttefiklerinden ayırmak, ABD’nin geri çekilmesinin ardından oluşan stratejik boşlukları doldurmak ve rejimlerinin doğası gereği, dünyayı otokrasi için güvenilir bir alan kılmak. Bu durum, sadece dünyadaki Amerikan liderliği için değil, aynı zamanda evdeki yaşam biçimimiz için de doğrudan bir tehlike oluşturmaktadır.

ABD'nin Kurucu Babalarından Franklin Roosevelt'e, ondan Ronald Reagan'a kadar liderlerin de anladıkları gibi; ABD'deki özgürlüğün kalitesi dünyadaki özgürlüğün ilerlemesine bağlıdır. Başka güçlü adamlar kendi yarım küremizin dışındaki güç dengesini kontrol ettiği zaman Amerikan yaşam tarzı güvenli değildir. Kremlin’in Avrupa ve Orta Doğu’daki agresif tasarımları ve Çin’in, Amerika’nın normatif liderliğini aşındırırken Avrasya’nın her iki ucundaki baskın güç olan ABD’nin yerini alma yönündeki hırsları, karşılıklı menfaatlerin altını çiziyor. Küresel ekonomik ağırlık merkezi doğuya, Asya'ya doğru kayarken; Pasifik pazarlarına erişim, önümüzdeki on yıllarda Amerikan refahı için her zamankinden daha merkezi hale gelecektir.

Politik alanda büyük güç rekabetini yönetmek için başarılı bir strateji, bir hedef ve başarı teorisi ile başlamalıdır. Vatandaşlar için barış ve refah sağlama şansı en yüksek model olduğu için amacımız, demokrasinin baskın yönetişim biçimi olduğu bir dünya inşa etmek olmalıdır. Demokrasiler birbirlerine karşı savaşmazlar; umutsuz mülteciler, uyuşturucular veya kitle imha silahları ihraç etmezler; yönetimin bulunmadığı alanlarda gelişen, şiddet içeren aşırıcılığı üretmezler. Amerika’nın en yakın müttefiklerinin demokrasiler olması veya enerji zenginlikleri üzerinde oturmayan her yüksek gelirli ulusun, bağımsız kurumlar tarafından yönetilen bir hukuk devleti olması bir tesadüf değildir. Sorumlu ve duyarlı yönetişim sadece sahip olmanın hoş olduğu bir şey değil; Amerikan ulusal güvenliği ve refahının en önemli unsurlarından birisidir.

Gelişmekte olan demokrasiler, henüz karmaşık yıkım operasyonlarına karşı güçlü kurumsal kontrolleri bulunmadığı için dış unsurların kötü huylu politik nüfuzuna karşı daha savunmasızdır. Bu durum Çin'in, stratejik etkiyi artırmak (ve genellikle liman tesisleri gibi stratejik varlıklar edinmek) için enformasyon operasyonları yaparak ve siyasi-ekonomik yolsuzluk biçimlerini uygulayarak, Güney ve Güneydoğu Asya, Afrika ve Latin Amerika'da stratejik nüfuz oluştururken kullandığı boşluklardan birisidir.

Aksine demokrasiler, daha güçlü ve daha güvenilir müttefiklerin edinilmesini sağlar; pozitif toplamlı ekonomik ilişkiler arar; büyük güçlü rakiplerinin mali ve politik operasyonlarına karşı direnir ve diğer ülkelerin bağımlı olmaktan ziyade özgüvene sahip olmalarına yardımcı olmak için onlara dış yardım sağlar. Özgür ve bağımsız, güçlü demokratik kurumlar tarafından desteklenen, yolsuzluğa karşı güvenceye ve enerjik, özgür medyaya sahip bir Ukrayna’nın, asla Rusya'nın etki alanının bir parçası değil, bunun yerine Batı'nın bir müttefiki olacağı düşüncesi, Kremlin'in Ukrayna'ya saldırısını sürdürmesinin temel nedenini oluşturmaktadır.

Herhangi bir büyük güç yarışmasında galip gelmek için Amerika Birleşik Devletleri'nin müttefik ve ortaklarına ihtiyacı var. Stratejik amacımız, dost demokrasilerin halklarının ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olurken aynı zamanda kendilerini Rus ve Çin yırtılıcılığından korumak için dayanıklılıklarını güçlendirmektir. Başarımız, vatandaşlarına daha iyi hizmet etmeleri ve Rusya ve Çin'in liberal olmayan etkilerini genişletmeye yönelik fırsatçı girişimleri püskürtmeleri konusunda küresel partnerlerimize ne kadar etkin bir şekilde yardım edebildiğimize bağlıdır.

Egemenlik, sadece siyasi liderlere değil, o ülkenin insanlarına aittir. Çin ve Rusya'nın, etki ve enformasyon operasyonlarıyla olduğu kadar, nitelikli yolsuzluklar yoluyla siyasi elitleri birlikte seçmeye çalıştığı bir dönemde, vatandaşların liderlerini sorumlu tutabilmelerini sağlamak, ulusal bağımsızlığın değerli bir güvencesidir. İnsanların ve seçilmiş liderlerinin seçim yapmakta özgür olduğu yerlerde, yeni bir Rus imparatorluğu ya da otoriter dostu bir Sinosferden (Çev: Doğu Asya kültürel alanı) ziyade daha özgür bir dünyanın parçası olmak tercih edilecektir.

Neyse ki Amerikan halkı, Amerikanın dünyadaki demokrasiye verdiği destek ile evde çabaladığımız idealler arasındaki bağlantının farkında: 2018'de yapılan bir araştırmaya göre, Amerikalıların yüzde 71'i ABD'nin “diğer ülkelerde demokrasi ve insan haklarını desteklemek için adımlar atmasından” yana. Amerikalıların üçte ikisi, yurt dışındaki demokrasinin başarısının, doğrudan yurt içi güvenliği ile bağlantılı olduğunu anlıyor.

Otoriter rakiplere karşı büyük güç rekabetini yönetmek ve bu yarışta galip gelmek için siyasi alanda eyleme geçirilebilir bir strateji, aşağıdaki dört etkene dayanabilir:

Zararlı Otoriter Nüfuza Karşı Koyun.

ABD, Çin ve Rusya'nın dünya düzenini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirme girişimlerini engellemek için küresel bir girişimde bulunmalıdır.

Bu girişim, uluslararası ticaretten internet mimarisine kadar her konuda açıklık, şeffaflık, serbest rekabet ve demokrasi ilkelerini aktif olarak desteklemelidir. Cevabımız bu hedefe hizmet edecek diplomasi, dış yardım, medya ve bilgi, teknoloji, alışveriş ve ticareti kapsamalıdır.

Çin Komunist Partisi (ÇKP) ve Kremlin’in yabancı ülkelere yönelik senaryoları şunları içerir:  Dost elitleri birlikte seçmek veya ayartmak için mali ve ekonomik teşvikler uygulamak; kurumların işleyişini kişisel yaklaşımlarla engellemek; özgür medyayı ezmek; kendileriyle rekabet halindeki yabancı ülkelerin politikalarını engellemek için gerçekleştirdikleri eylemleri kamusal alanda kendi lehlerine meşru göstermek amacıyla enformasyon operasyonları gerçekleştirmek.

Ülkelerin bağımsız karar alma süreçlerini alt etmek amacı taşıyan bu çabalara karşı koymak için; Amerika Birleşik Devletleri, dış destekli yolsuzluk hakkındaki gerçeği ortaya çıkaracak araştırmacı gazetecilerin çalışmalarını destekleyebilir; siyasi elitlerin dış güçlerle işbirliğine set çekmek amacıyla bağımsız siyasi kurumların güçlendirilmesine yardımcı olabilir; hükümetlerin herhangi bir yabancı güçten ziyade kendi vatandaşlarına karşı sorumlu olmasını sağlamak amacıyla özgür ve adil seçimleri destekleyebilir ve otoriter devlet kapitalizmine doğru evrilmiş ticari bir oyun alanı yerine, serbest ve açık rekabetin sağlanması için yüksek kaliteli ekonomik anlaşmalar da dâhil olmak üzere, ticaret ve yatırıma yönelik piyasa temelli ilkeleri pekiştirebilir.

En savunmasız olduğu yerde demokrasiyi destekleyin.

Bu strateji, otoriter baskıya karşı en savunmasız ülkelerde demokrasiyi güçlendirmelidir. Bunu, ABD diplomatik ve dış yardım kaynaklarını etkin bir şekilde bir araya getirerek ve stratejik anlamda istihdam ederek başarabiliriz. ABD'li diplomatlar, değişimi zorlayan yerel demokrasi savunucularını destekleyebilir ve kötü niyetli aktörlerin karanlık anlaşmalar veya enformasyon operasyonları yoluyla ilerlemeyi baltalama girişimlerine dikkat çekebilirler. Bu tür diplomatik mesajlar proaktif ve tutarlı olmalı ve doğru tarafta olanları (özgürlük savaşçıları) yanlış tarafta olanlardan (baskıcı rejimler ve ilerlemeyi engellemek isteyen kötücül aktörler) ayırt ederken asla tereddüt etmemelidir.

Partnerlerin kendi yönetim sistemi olarak demokrasiyi istedikleri ülkelerde, ABD dış yardımı iki tamamlayıcı rol üstlenebilir. İlk olarak, sivil topluma, siyasi partilere ve hükümet kurumlarına verilecek destek, demokrasinin güçlendirilmesine yardımcı olarak vatandaşlar için hizmet sunarken, bir yan ürün olarak bu politikaları ÇKP ve Kremlin müdahalesine karşı daha dayanıklı hale getirir. Güçlü bir medya sektörü, canlı sivil toplum ve şeffaf kurumlar; yönetişim için ve liderleri hesap verebilir kılma, iç siyasete karışmaya yönelik dış girişimlere ışık tutma anlamında faydalı olacaktır.

İkincisi; ABD dış yardımı, kötücül aktörlerin nüfuz etme çabalarını ortaya çıkarma, bunları ifşa etme ve bu çabalara karşı koyma noktasında yerel destekçilerin kapasitesini artırabilir. İster Çin’in yolsuzluk anlaşmaları yapmasını veya yerel politikacıları ayartmaya yönelik çabalarını, isterse Kremlin’in Avrupalı siyasi partilere nüfuz etme çabalarını ortaya çıkarmak olsun; yapılan Amerikan yardımı, ortaklarımızın bu düşman devletlere karşı saldırıya devam etmelerini sağlayabilir. Yırtıcı büyük güçler için en uygun avlar, vatandaşların söz sahibi olduğu ve hükümetlerine hesap sorabildiği güçlü ve kurumsallaşmış demokrasiler değildir; bu ülkelerdeki insanlar, liderlerinin en yüksek yabancı teklife ülkelerini satmalarına izin vermeyecektir.

Çin ve Rusya, kontrol ve dengelerin zayıf olduğu ülkelere daha fazla nüfuz edebilmektedir; zira bu tür ülkelerde parlamentolar yöneticileri sorumlu tutamaz; hukukun üstünlüğü, siyasileştirme veya yargıya yapılan hükümet saldırıları tarafından bozulmuştur; medya, yabancı hükümetlerle yapılan işlemler de dâhil olmak üzere, gücün kötüye kullanımı hakkında haber vermekte özgür değildir. ABD'nin rekabetçi siyasi partiler, canlı sivil toplumlar, bağımsız yargı ve güçlü serbest medya da dâhil olmak üzere demokratik kurumlara verdiği destek, yabancı otoriter devletlerin siyasete nüfuz etme çabalarına karşı partner ülkeleri güçlendirmeye yardımcı olabilir.

Birçok ülkenin siyasi dayanıklılığı coronavirüs pandemisi tarafından test edilmektedir. ABD desteği, etkili yanıtlar vererek krizin siyasi zararlarını yönetme konusunda pandemiden etkilenen liderlere yardım etmeye yönelik kritik bir öneme sahip olacaktır. “Vatandaşlar ile etkili kriz iletişimi yapılması; akut stres döneminde vatandaş refahını destekleyebilen kurumlara güveni arttırmak; güç ve kaynakların, uzak başkentlerdeki politikacılardan daha çok, seçmenlere cevap verebilecek il ve belediye liderlerine devredilmesi ve siyaseti radikalleştirme riski bulunduran devasa ekonomik yer değiştirmelerinden kurtulup, en hızlı şekilde iyileşmeye imkân sağlayacak bir politik çerçevenin uygulanması” ABD tarafından verilebilecek destekler arasında sayılabilir.

Fikirler Savaşı'nı kazanın.

Çinli ve Rus rakiplerimiz, kendi yönetişim modellerinin üstünlüğünü artırmak ve kurnazca ya da doğrudan doğruya demokrasinin faydalarını itibarsızlaştırmak için bir dizi gelişmiş yöntem kullanıyor. Çin ve Rusya, CCTV ve Russia Today gibi devlet tarafından işletilen küresel medya aktörlerine milyarlarca dolar yatırım yaparken, enformasyon alanını kazanmak küçük bir başarı değildir.

ABD, liberal demokrasinin üstünlüğünü savunan ve ÇKP ve Kremlin'in sunduğu otoriter varyantın sahte vaatlerini ortaya koyan agresif ve sürekli bir bilgilendirme kampanyası düzenlemelidir. Uygulamada bu, en üst düzeydeki ABD yetkililerinin, demokrasiyi ve savunucularını desteklemeye ve diktatörlüğün olumsuzluklarını çekinmeden dile getirmeye devam etmesi anlamına gelmektedir. ABD için önemli olan yerlerde demokrasi için savaşanları cesaretlendirdiği ve ABD liderliğini aşındırmaya yönelik kötü niyetli girişimleri kontrol altına aldığı için bu fikir savaşını kazanmak önemlidir.

Amerika Birleşik Devletleri, Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bu dışa dönük bilgi çabasıyla birlikte, dünya çapında özgür ve güvenilir medyayı destekleyerek dezenformasyonu etkisiz hale getirmek için dış yardımı hedeflemelidir. Halkların haberlerini bağımsız kaynaklardan almasına yardımcı olarak propagandaya karşı daha az savunmasız hale gelmelerini sağlamak için, Soğuk Savaş sırasında kullandığımız oyun kitabının tozunu alma ve güncelleme zamanı gelmiştir.

Böyle bir yaklaşım, onların propagandalarına bizimkiyle karşı çıkmak anlamına gelmez. Nesnel raporlamanın ve analizin güçlendirilmesi ve kaynakların sadece, Çin’in Büyük Güvenlik Duvarı ile Kremlin tarafından Rusya’nın “bağımsız interneti” olarak tanımlanan sistemin içindeki vatandaşlara özgür bilgiyi ulaştıracak hükümetler tarafından kullanılmasını sağlamak anlamına gelir. Maalesef, Batı’nın açık toplumları, Kremlin ve ÇKP enformasyon operasyonlarının son on yılda saldırıya geçmesine imkân sağladı; Batı demokrasileri, birincil enerjilerini savunmacı bir şekilde, ülkelerine yönelik dış destekli dezenformasyonla mücadeleye odakladılar.

Kamu-özel sektör ortaklıkları ve sivil toplum kuruluşlarına verilecek ABD desteği ile; sıradan Çin ve Rus vatandaşlarına olduğu kadar, hükümetlerinin sıkı sansürü nedeniyle serbest, bağımsız, objektif haber ve analize sahip olamayan siyasi yöneticilere de ulaşacak teknolojiler aracılığıyla ofansif oynamanın zamanı geldi. Bu tür girişimler, ABD hükümet siyasetini tekrarlamamalı ancak Çinli ve Rus liderlerin ağır siyasi yolsuzlukları ve gücü kötüye kullanmaları hakkında gerçekleri söylemeli; ABD'nin, kendi ulusal değerlerine ve zengin tarihlerine düşman olduğunu düşünmeleri için Rus ve Çinli vatandaşları iknaya çalışan eğitim müfredatı ve devlet medyası ile mücadele etmelidir.

Kısacası, Birleşik Devletler otoriter rejimlerin öne sürdüğü yalanlara karşı nesnel gerçeklerle savaşmalıdır. Çin ve Rusya’daki hayat boyu sorumsuz liderlerin elindeki siyasi kontrol, enformasyonun kontrolü üzerine kurulmuştur. Dijital teknolojiler bugün, bu bilgi kabarcıklarını patlatmak ve Rus ve Çinli vatandaşların ne tür bir ülkede yaşamak istedikleri ve ne tür liderlerin kendilerine hizmet etmesini istedikleri konusunda kendi fikirlerini oluşturmalarına yardımcı olmak için vardır.

Otoriter devletler tarafından atanan çok yanlı kurumlarda reform gerçekleştirin.

Son olarak ABD acilen, otoriter devletler tarafından manipüle edilen çok taraflı örgütlerin reformu için baskı yapmalıdır. Pekin’in Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) üzerindeki etkisi, örgütün güvenilirliğini ve COVID-19'la mücadele kapasitesini büyük ölçüde etkiledi. Pekin, Tayvan'ın DSÖ'ye üyeliğini engelledi ve bu da coronavirüsün Çin anakarasının dışına yayılmasına katkıda bulundu.

Dünyanın en büyük fikri mülkiyet koruma ihlalcisi olan Çin, özgür ulusların karşı koalisyonundan gelen itirazdan ve alternatif bir lider adayını belirlemelerinden önce, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütünü ele geçirmeye çalışmıştı. Yine, dünyanın en büyük insan hakları ihlalcilerinden biri olan Çin, kısa süre önce, diplomatlarının uluslararası insan hakları normlarını zayıflatmak ve Çin ve müttefiklerinin vatandaşlarına karşı işledikleri suçlar nedeniyle hesaba çekilme çabalarını engellemek için gayretle çalışacakları BM İnsan Hakları Konseyi'nde yerini aldı. Çin’in çeşitli Birleşmiş Milletler kurumları içindeki etkisi de BM’nin görevini herhangi anlamlı bir şekilde kullanma yeteneğine olan güveni sarsmaktadır.

ABD, Birleşmiş Milletler gibi çok taraflı forumlarda reform yapmaya çalışsa bile, bugün olduğu gibi yapıların içindeki etkisini (ve ilişkili demokratik değerleri) savunmaya devam etmelidir. Bu kurumların kusurlarına rağmen şimdi geri çekilme zamanı değil; BM ve çeşitli organlarının açıklık, şeffaflık ve müzakere ilkelerine saygı duymalarını ve bunları teşvik etmelerini sağlamak için ABD’nin liderliği ve yardımı gereklidir. Tıpkı, diğer ülkelerin iç politikalarını diktatörlüğe doğru itmeye yönelik kötü niyetli girişimleri önlememiz gerektiği gibi, aynı rakiplerin devletlerarası müşterek mimariyi kendi baskıcı imajlarında yeniden şekillendirmelerini de engellemeliyiz.

Çin'in uluslararası kurumların liderliği söz konusu olduğunda, bütün uluslar kendilerine şunu sormalıdır: Başka bir küresel kriz riskine karşı hazır mıyız? Eğer yanıt hayırsa, işe başlamak için uygun bir yer, Haziran’da gerçekleşecek G7 toplantısıdır. Amerika Birleşik Devletleri, COVID-19 salgını sonrasında toplumları ve ekonomileri canlandırmak için yönetişim çözümleri konusunda uluslararası bir zirve düzenlemek üzere G7 başkanlığımızdan yararlanabilir. Girişim, hesap verebilirlik ve şeffaflıktan kaynaklanan yeni çözümler üretebilir ve küresel sorunları çözmeye odaklanan demokrasiler topluluğu ile bu sorunlardan menfaat sağlamak isteyen otokrasiler arasında kesin bir kontrast çizebilir.

Bu girişim, ABD genelinde eşgüdümlü ve iyi duyurulmuş bir kampanya ile eşleştirilmeli ve müttefik yardım ajansları, gelişmekte olan ülkelerin bu çözümleri uygulamalarına yardımcı olmalıdır. Sonuç olarak, bu girişim, Amerika Birleşik Devletleri ve demokratik müttefiklerinin krize müdahale etmede öncü rolünü ve toparlanma aşamasında uluslararası ortaklarımıza olan bağlılığımızı gösterecektir.

Amerikan liderliğinin ve küresel demokrasinin gerilemeye başladığı ve otoriter rekabetin yükselişe geçtiği başka bir dönem daha yaşanmıştı. 1982'de Ronald Reagan resti gördü ve Londra'nın Westminster sarayında “özgürlük ve demokrasinin ileriye doğru yürüyüşünün Marksizm ve Leninizmi tarihin çöplüğüne terk edeceğini” ilan etti. Bunun on yıldan daha kısa bir süre sonrasında Sovyetler Birliği dağılacaktı.

Tabii ki Soğuk Savaş'ı sona erdiren Reagan’ın sözleri değildi. Ancak yönetiminin demokrasi ve insan hakları konusundaki liderliği, Demir Perde'nin arkasındaki vatandaşların kendilerini Rus emperyalizminden kurtarmak için güçlendirilmesine yardımcı olmuştu. Bugün coronavirüs, siyasi sistemleri ve dünyadaki yönetişimin temellerini test ederken, benzer bir dönüm noktasında bulunuyoruz. Virüs konforlu yanılsamaları bozup tarihsel eğilimleri hızlandırırken; ABD, COVID sonrası daha demokratik bir küresel düzenin şekillendirilmesinde özgür dünyaya liderlik etmeye yönelik tarihsel sorumluluğunu üstlenmelidir.

Daniel Twining& Patrick Quirk, 11 Mayıs 2020, The American Interest

(Daniel Twining, International Republican Institute (IRI) başkanıdır. Patrick Quirk, IRI'da Strateji, Araştırma ve Küresel Etki Merkezi Kıdemli direktörüdür.)


Tamer Güner, 24.05.2020, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı