11 Kasım 2016 Cuma

SA3628/KY36-CK119: ABD’nin Yeni İstanbul Başkonsolosu Jennifer Davis'e Bazı Sorular

"Türkiye ile ABD arasındaki iletişim sorununu çözmenin yolu belki de kamuoyundaki hassasiyetleri komplo teorisi diyerek geçiştirmektense, şeffaf ve doyurucu açıklamalar getirmek ile sağlanabilir..."


Geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesinde, İstanbul'a atanan ABD'nin yeni İstanbul Başkonsolosu Jennifer Davis ile bir mülakat yayınlandı. İpek Yezdani imzalı röportajda Davis'in renkli kişiliğine dair detayların olması yanı sıra, Türkiye-ABD ilişkilerine dair görüşlerine de yer veriliyor. 

Davis genç ve başarılı bir diplomat. Hillary Clinton'ın yakın çalışma ekibinde. Kritik bir zamanda, önemli bir pozisyona atanması, Davis'in parlak kariyerine dair ipucu veriyor.

Davis, Türkiye ve ABD arasında bir iletişim sorunu olduğunu düşünüyor: “Ancak bazen birbirimizle olması gerektiği kadar iyi iletişim kuramıyoruz. Türkiye’deki darbe girişiminin ardından oluşan bazı Amerikan karşıtı söylemlerden tabii ki rahatsızlık duydum. Bu bayağı zorlayıcı ve rahatsız edici bir durum ve umuyorum ki bunu en aza indirgemek için çok sıkı çalışabiliriz” diyor.

Türkiye-ABD ilişkilerinin parlak bir dönemden geçmediği muhakkak. ABD'nin Suriye ve Irak politikası, PKK'ya desteği ve FETÖ lideri Gülen'in ABD'deki tuhaf ilişkileri Türkiye kamuoyunda hâliyle olumlu karşılanmıyor.

Yezdani, bu meselelere pek girmese de şu soruyu yöneltiyor Davis'e:

“ABD’nin Türkiye’deki darbe girişimine dâhil olduğu ya da darbeden haberdar olduğu yönünde çok sayıda iddia ortaya atıldı. Bu teorileri nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Davis'in cevabı ise şöyle oluyor:

“Bu komplo teorilerini son derece rahatsız edici ve şaşırtıcı buluyorum. Amerika bu darbe girişimini hiçbir şekilde önceden bilmiyordu ya da desteklemedi. Birilerinin bizim bundan haberdar olduğumuzu iddia etmesi üzücü, sinir bozucu, yanlış ve kusurlu. Şunu kesin bir dille söyleyebilirim: Darbe girişiminden haberdar olsaydık, Türk Hükümeti’ni kesinlikle bilgilendirirdik. Türkiye’nin demokratik olarak seçilmiş hükümetinin devrilmesinden hiçbir çıkarımız olamaz.”

Muhabir arkadaşımız bu cevabı irdelemiyor. Oysa ki cevap bekleyen birçok soru var bu cevaptan hareketle.

Eğer gerçekten ABD'nin böylesi bir istihbaratı yoksa, şu soruların sorulması gerekmez mi?

  1. Bir NATO ülkesinde darbe olacağına dair istihbarat alamadığı için CIA, Dışişleri, Pentagon'da bir soruşturma başlatıldı mı? Amerikan vergi mükelleflerine karşı bu kurumlar işlerini yeterince yaptığına inanıyor mu? Bu ciddi istihbarat zaafı nasıl açıklanıyor?
  2. NSA'in Almanya Şansölyesi Merkel'i bile dinlediği ortaya çıkmışken, Amerikan topraklarında yaşayan Gülen'in faaliyetlerinin takip edilmemesi bir güvenlik açığı oluşturmuyor mu?
  3. Konsolosun selefi döneminde Amerikan elçiliği ve konsolosluğunda verilen resepsiyonların davetlilerinin çoğu FETÖ'cü ve FETÖ ile irtibatlı kişilerdi. Bunun bir PR skandalı olduğunu düşünmüyor mu?
  4. İstanbul Başkonsolosu olarak yakın ekibinde çalıştığı Clinton'ın FETÖ'den yüklü bağış alması, Clinton'ın başkan yardımcısı adayının FETÖ kurumları ile irtibatlı olması konusunda ne düşünüyor?
  5. Darbe sırasında karargâhlarda tespit edilen siviller son iki yılda yirmiden, son on yılda ise iki yüzden fazla ABD'ye giriş çıkış yapmış. FBI ve CIA bu isimleri hiç merak edip, takibe almamış, hareketlerini izlememiş mi?


Türkiye ile ABD arasındaki iletişim sorununu çözmenin yolu belki de kamuoyundaki hassasiyetleri komplo teorisi diyerek geçiştirmektense, şeffaf ve doyurucu açıklamalar getirmek ile sağlanabilir...

Ne dersiniz Sayın Davis?


Ceren Kenar, 11.11.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Ceren Kenar Yazıları








Sonsuz Ark'ın Notu: Ceren Kenar Hanımefendi'den yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 31.08.2015


İlk yayınladığı yer: Türkiye Gazetesi

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/ceren-kenar/594047.aspx


Seçkin Deniz Twitter Akışı