26 Haziran 2016 Pazar

SA3091/KY1-CÇ278: Pazar Yazıları 31

"Sevgili kârîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"


PAZAR YAZILARI -31-

GINDILLİK ÜZERİNE HATİL ÇEKMENİN KOREOGRAFİSİ ÜZERİNE MUHTEMEL BİR ÖNDEYİ
 -ya da gelecekte muhtemel bir tilmize kılavuzluk edebilmenin dolayımsız edimi-

Hoca- Bir daireye teğet çizilmesi istendiğinde yapanın yaptığının istenen olup-olmadığının testi çeşitli perspektiflerden bakarak yapılırsa anlamlı olur. Hemen her görüş alanını dikkate almadan yapılacak böyle bir eylemin sonucunda yani teğet çizme eyleminin sonucunda ‘Bu olmamış!’ karşı çıkışını göze alıyor demektir, ki gerçekten de istenenin gerçekleştirilmemesi gibi istenmedik bir sonuçla karşılaşmak her zaman olasıdır. Perspektif farklılığının yargılarımızın sağınlığı açısından önemli olduğu hiçbir dem gözden kaçırılmamalıdır.

Tilmiz- Kuşkusuz.

Hoca- Gözden kaçırıldığında bir inatlaşma üzerine bina edilecek yargılara, davranışlara da hazır olunmalıdır. Burada hazır olmaktan kasıt inatlaşmanın önünü alacak imkânların elde bulundurulmasına yönelik çalışmalar içinde olmaktır.

Tilmiz- Anlıyorum.

Hoca- Gelelim bir başka hususa, kuşkusuz her nen kendini gerçekleştirme imkânının şartlarını özel olarak kendinde taşır. Bu Gındillik üstüne hetil çekilirken de kendini bize apaçık serimler.

Tilmiz- Affınıza sığınarak ve peşinen ‘muhakkak o dediğiniz gibidir!’, diyerek hali hazırda içinde bulunduğum durumu itiraf etmek gerektiğini düşünüyorum. İtiraf etmeliyim ki son vargınızı ne içerik ne metin olarak anlamış değilim. Şimdilik söylediğinize yargı değil de vargı deyişimin temelinde yargıların öznel olma olasılığıyla malul olması ve fakat vargıların ise –eğer izlenen yöntemin bütün veçheleri biliniyorsa- böyle olmayışlardır. Test edilebilme imkânı vardır. Umarım bu yargıma itiraz etmezsiniz.

Hoca- Şimdilik itirazı düşünmüyorum. Öncelikle sözünü bitir, sonra gerekiyorsa yargımıza itirazın imkânlarını araştırırız. Evet vargı dedin ve niçin yargı demediğini vargıdan ne anladığını belirterek ortaya koydun. İmdi söyleyeceklerini bitir.

Tilmiz- İtiraf ettiğim gibi dile getirdiğiniz vargıyı ne içerik olarak, ne metin olarak anlamış değilim. ‘Muhakkak dediğiniz gibidir!” dememin esbab-ı mucibesi bir anlamanın tezahürü değil de size itimat etmenin yankısıdır. Ve bu yankı öyle sanıyorum ki benle de sınırlı değildir. Ve dahi benle de sınırlı olacak değildir.

Hoca- Anladım. Hemen söyleyeyim ki, duyar duymaz hayrete duçar oldum ve bu duçar oluşu bir an saklamayı düşünmedim değil. Şimdi görüyorum ki bu saklamanın tilmizlere bir faidesi olmayacağı gibi tersine onları bir tembelliğe, anlamsız bir itminana sürükleyecek ve ben dahi bunda bir vebal sahibi olacağım. İşte bu yüzden hayrete duçar oluşumu saklamaktan vaz geçtim. Ve belirtmeyi daha uygun buldum. Hayrete duçar oldum zira ‘nenlerin kendilerini gerçekleştirme imkânlarının şartlarını kendileri özsel olarak taşır!’ –hadi senin dediğin gibi diyelim- vargısı hiç de örtük olan değildir. Ve kendime açık olduğuna hükmettiğim bu vargının başkalarına da örtük olmadığını, açık olduğunu düşünmüştüm. İşte bu düşünceden ötürü senin “anlamadım!” deyişinle hayrete kapıldım.

Tilmiz- Bağışlayın efendim. Belki buyurduğunuz gibi apaçık olan bir şeydir ve benden başkasına da örtük gelecek değildir. Siz lütfedip bana da açıklar mısınız? Nihayetinde her yer ve zamanda benim gibi bir kalın kafalı çıkacaktır. En azından bunun önünü almış olursunuz.

Hoca- Öncelikle kendini böyle ezip bükersen dergâhımızdan uzaklaşmanı isterim senden. Bu dergâh bildiğin dergâhlardan değildir. Efendi ifadesi bizim virdimiz değildir. Ha bu virdin sahipleri vardır ve gönül rahatlığıyla oraya gidebilirsin. Yine bizim dergâhımız “yes men”ci bir dergâh değildir. Onaylayandan çok itiraz ediş makbüldür. Onaylayıcı bir tavır insanları durağanlığa sevk eder. Yineleyici bir geleneği devam ettirir ki, duran şey de kokar. Dereler, ırmaklar bu yüzden kokmaz. Bil ki duran su kokar. Elbet bu demek değildir ki makul ve makbul olana da itiraz edilmeli. Ve mesela “insanlık binlerce yıldır ya oturarak ya ayakta def-i hacet etmekte bundan kelli amuda kalkarak def-i hacet etmeli!” türünden bir eblehliğe de geçit vermeyiz.

Tilmiz- Bağışlayın hocam! Dergâhınızda neredeyse ilk oluşumdan kaynaklanan bir durum oldu. Özrümü kabul edin!

Hoca- Özür yerinde erdemdir. Ki buradaki özrün buna örnektir. Ve fakat bu sana bir ders olmalı ki, gittiğin yerin, bulunduğun mekânın adetlerini bilmeden bir şeylere kalkışmaman gerektiğidir. Çünkü özür belki bir defaya mahsus bilmeden yapılanlar için dilenirse erdem olur. yani ayak yolu edinirsen sadece kendini aldatmış olursun. İmdi gelelim hayrete neden oluşum. Bana gayet açık gelen sana hem içerik hem metin olarak anlaşılmaz geldi. O vargıdaki sözcükleri mi bilemedin. Bazen böyle olur. Kendi dilimizde dahi kullandığımız bir sözcüğün başka anlamları vardır. Ve biz o başka anlamları bilmeyiz söyleyen de bildiğimizi varsayarak söyler. Böylece anlaşılmayı uman daha bir anlaşılmaz olur. Senin durumun nedir? Hem içerik, hem metin olarak anlamadığını belirtirken neyi söylüyorsun?

Tilmiz- Özür dilerim. Üzerinde biraz düşününce vargınızın anlaşılmazlığının bir yanılgı olduğunu ayrımsadım. Şimdi anlıyorum, diyorum ve fakat anladığım sizin anlatmak istediğiniz mi? Bunu sorayım.

Hoca- Madem öyledir. Buyur anladığını söyle bakalım. Ben de ikircikli bir hal oluştu ki sorma! Demek ‘anlamadım!’ derken acele etmiştin.

Tilmiz- Sanırım.

Hoca- Peki buyur anlat bakalım!

Tilmiz- İmdi her nen, yani her şey kendini gerçekleştirme imkânının şartlarını özsel, yani zati olarak kendinde taşır. Yani zeytin, yahut portakal, yahut hıyar kendini gerçekleştirme imkânının şartlarını kendilerinde taşımazlarsa dışarıdan bir müdahale ile bile kendilerini gerçekleştiremezler. Kendisi olma imkânından yoksun olan olmadığına göre kendini gerçekleştirme imkânının şartlarını kendinde taşıdığına göre kendisin her zaman gerçekleştirecektir.

Hoca- Öyledir. Doğru anlamışsın. Peki ya beşer?

Tilmiz- Beşer kendine ihanet etmediği sürece kendisini gerçekleştirecektir. Çünkü bir hazır verilmişlik söz konusu değildir. Eğer hazır verilmişlik olsaydı sorumlu tutulamazdı.

Hoca- Aferin! İtiraz hakkımı saklı tuttuğumu belirterek yineleyeyim ki aferin!


Cemal Çalık, 26.06.2015,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Pazar Yazıları

Pazar Yazıları
Cemal Çalık Yazıları



Seçkin Deniz Twitter Akışı