9 Haziran 2016 Perşembe

SA3016/KY13-AO76: Türkiye ve Erdoğan Neden Hedef?

"Sonuçta; Erdoğan (ve dolayısıyla Türkiye), ABD, Avrupa, Rusya, Çin, İran vb ülkelerin tehdidi altındadır. Hedef Türkiye olduğu için Erdoğan yok edilmek istenmektedir."


Küresel sermayenin ana merkezi olan ABD 1. Paylaşım Savaşı'yla birlikte Osmanlı bölgelerini paylaştırmış, dünyayı yeniden dizayn etmeye çalışmıştır. Bu süreçte Rusya ve Avrupa da bu yeni dizayn içerisinde etkin olabildiği bölgeleri inhisarına almıştır.

Sovyetler ve Avrupa'nın dünya dizaynından aldıkları pay üzerindeki tartışmalar yeni bir savaşı getirmiş ve 2. Paylaşım Savaşı'yla birlikte ABD hegemonyası tüm dünyayı sarmış, ABD tüm dünyayı kontrol altına alır hale gelmiştir.

Bunun için ABD'ye önce Avrupa teslim olmuş, sonrasında ise, Sovyetler parçalanarak ABD'nin tek hakim güç olması tescillenmiştir.

Tablo böyle de olsa ABD'nin tek egemen güç olmasına karşı Avrupa ve Rusya yer yer direnişlerini sürdürmüşler ve ABD'ye kesin teslim olmamak için varlıklarını güçlendirmek istemişlerdir.

Bu durum karşısında ABD hem bunları dizginlemek, hem bunlarla mücadele etmek ve hem de bunlarla işbirliği yaparak gücünü, hegemonyasını sürdürmek istemektedir.

Sovyetler'in yıkılmasıyla Rusya, AB'nin zayıflamasıyla da Avrupa ABD karşısında yenik düşüp, dünyanın tek kutuplu hale gelmesini zorunlu olarak kabul etmiş olsa da, ABD tek kutuplu bir düzenle dünyanın gelecek şekillendirmesinin zor olduğunu görmüş, yıkıma doğru giden bu iki güçle yeniden iş birliğine giderek onları yeniden güçlendirme yoluna girmiştir.

Küresel sermayenin buna ihtiyaç duymasının ana nedeni, Ortadoğu'nun, İslam coğrafyasının, Afrika gibi büyük bir kıtanın ve eski Sovyetler coğrafyasının kontrolü için bu güçlere ihtiyaç duymasındandır. 

ABD, tek başına bu bölgeleri yeniden şekillendirmekte aciz olduğu gibi, Avrupa ve Rusya'nın bu bölgelerden pay almaya muhtaç olmaları ABD'nin yörüngesine girmelerini kolaylaştırmıştır.

Küresel sermaye, bahse konu coğrafyaları yeniden bölmek, enerji kaynaklarını ihtiyaçlara göre yeniden şekillendirmek ve pazarı kazançlı hale getirmek istemektedir. ABD bunu yaparken iç tepkileri azaltmak için çıkardığı çatışmalara bizzat müdahale etmenin doğuracağı iç tepkiyi ve maliyetleri hesap ederek,giderleri azaltmak için çatışmaları hedef bölgelere hapsetmek ve bunun için Avrupa ve Rusya'nın desteğinden istifade etmek istemektedir.

Küresel sermayenin merkezi ABD'nin hedef seçtiği alanlarda kendilerine engel teşkil eden iki güç ve iki ülke vardır. Bunlar; Şii İran ve Sünni Türkiye.. İran ve Türkiye'yi ana gövdede birleştiren şey ise İslamiyet'tir.

ABD, hedefine ulaşmak için önce ana gövdede oluşturduğu yarılmayla sünni ve şii dünyasını birbiriyle çatıştıracak ortamları geliştirmiştir. Böylece aynı gövde altındaki imparatorluklar varisi Türkiye ve İran İslam dünyası ve hedef coğrafyada uzlaşmaz, çelişir, çatışır duruma getirilmiştir.

ABD'nin hedeflerine karşılık çareyi imparatorluk bakiyeleri ve bölgesel güçleri etrafında toplamakta gören bu iki ülke (İran ve Türkiye) potansiyel tehlike oluşturmaları nedeniyle küresel emperyalizmin ana hedefidir.

Bu potansiyel iki ana hedefin çökertilmesi için birbirleriyle güç çatışmalarına girmeleri gerçekleştirilmiş, parçalanır hale getirilmeleri içinse önce Türkiye'nin devreden çıkarılması hedeflenmiştir. 

İslam dünyasının ağırlıklı olarak sünni olması ve Türkiye'nin sünni Osmanlı bakiyesi bir ülke olması nedeniyle öncelikli olarak sünni gücün zayıflatılması projelendirilmiş ve bunun önünde set görülen Türkiye'nin parçalanması hedeflenmiştir. Bu konuda sonraki hedef olan şii İran'ın bir müddet daha güçlendirilmesi sünni-şii çatışmalarının şiddetlenmesi açısından önemli görülmüştür.

Türkiye bu plana karşı Erdoğan vasıtasıyla başkaldırmıştır. Aslında bu plana karşılık olarak Özal "Güçlü Türkiye "projesini hayata geçirmeye çalışmış, önüne çıkarılan çeşitli engellerle engellenmiş, planlarını tatbike ömrü vefa etmemiştir.

Şimdi aynı kader Erdoğan'a yaşatılmak istenmektedir. Erdoğan bütün engellemelere rağmen halkın desteğini alarak iktidarını sürdürmekte ve adeta Osmanlı gibi Osmanlı bakiyesi topraklarla ilgilenmektedir. Küresel sermaye bu gücü yok etmeden Türkiye'yi parçalayıp, etkisiz hale getirmenin zor olduğunu görmektedir.

O nedenle, ABD, Türkiye'nin gücünü zayıflatsın diye İran'la işbirliğine gitmenin yanı sıra hedefine ulaşmak için Avrupa ve Rusya'yı da Türkiye'ye ve Erdoğan'a karşı kullanmaktadır. Küresel sermayenin yeni adresi Çin de bu planın bir parçası haline gelmiştir.

Sonuçta; Erdoğan (ve dolayısıyla Türkiye), ABD, Avrupa, Rusya, Çin, İran vb ülkelerin tehdidi altındadır. Hedef Türkiye olduğu için Erdoğan yok edilmek istenmektedir.

Türkiye'nin ardından sıranın kendisine geleceği ülke olan İran ise ne yazık ki bu oyunun bir parçası olma rolünü kabullenmiş durumdadır..



Adnan ONAY, 09.06.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar

Seçkin Deniz Twitter Akışı