10 Nisan 2016 Pazar

SA2739/KY1-CÇ227: Pazar Yazıları 20

"Sevgili karîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"


PAZAR YAZILARI -20-

İSTİKBALDEKİ KARİLERE (OKUYUCALARA) YAZILMASI MUHTEMEL
ÖNSÖZ
-ya da BELKİ’nin koynunda olası devinimsiz kıpırdanışa dair söylenebilecekler-

Belki atta özlemi, atta hasreti söyletmektedir gönüllere söylenmesi gerekeni dipsiz kuyulara söyleten. Belki almaşık kapılışların yozlaşmasıdır içimizi beklenti çöplüğüne çeviren. Belki istikbalde muhalin tahayyülüdür gözlerin atiye çevrilmesi. Günün unutulmuş gibi olmasında düş kurma özleminin başa güreşmesi yatmaktadır belki. Belki ati sevdası açmazların, çıkmazların, uğraşsız çabaların, amaçsız hayıflanmaların, yoldaşsız yola koyulmanın, erdemsiz sunguların, eleğimsağmasız yağmurların duyumsattığıdır. İçlerde kabuk bağlamayan yaradandır belki gözlerin atiye saplanıp kalması.. Belki!

Belki gelecek geldiğinde geleceğin gelişini bekleyen o bekleyen olmayacaktır. Belki bitimsiz bir bekleyişe sevdalandığını bilmeyecektir bekleyen. Belki salt bir bekleyen olduğunun farkında olamayacaktır. Belki olmayı istemeyecektir. Belki atide olamayacağını sezmiştir. Belki atide olmanın olanaksızlığını bilmiştir. Ve fakat atiyi muştulamaktan da vazgeçmeyecektir belki. Belki muştularıyla var olacaktır atide. Belki buna bile razıdır razı olunacak en son şey olsa bile. Belki muştusunun coşkusuyla coşacak atideki kalabalıkları görmüştür ayan beyan. Belki bu apaçıklıktır onu böyle diri tutan. Belki! 

Belki atideki bireyin sevişinde doygunluk, ünlenmesinde aydınlık, özlemlerinde berraklık, beklentilerinde uygunluk, övgülerinde yerindelik, yergilerinde isabet, sövgülerinde zarafet, kurgularında olabilirlik, korkularında türdeşlik, umutlarında benzerlik ve daha nice şeylerde birliktelik sezilmekte hissedilmektedir, nasılını bilmeden. Nasılını sorgulamadan. Nasılını anlamadan. Nasılını düşünmeden. Nasılını merak etmeden. Nasılına takılmadan.. belki bütün bunlara bir gerek duymadan, bir inanlının inancına olan itimada benzer bir itimat ile bunlara bir gerek duymadan. Belki! 

Oysa hal’deki birey öyle mi? Belki bir yanımız acıyor. Belki bir yanımız kanıyor. Belki içimizin derinliklerinde bir yerlerde yürekleri parça parça eden haykırışlar duyuyoruz. Belki kendimizi bedenlerimiz içinde bir konuk gibi yahut kendimizi bir konukçu gibi algılıyoruz. Belki ölüm dileniyoruz göklerden, belki yazıklanıyoruz kendimize sezdirmeden, belki yolcu olmanın gereklerini bellemekle soluk alıyoruz. Belki..  

Belki yeni bir başlangıcın umuduyla direniyoruz, belki bir hayalin ardından koşuyoruz, belki bir karabasanın etkisinden kurtulmak için çırpınıyoruz, belki korkularımızla yüzleşme gayretindeyiz, belki kendimiz olarak var olmanın yollarını aramaktayız, belki kendimizle olmanın düşünü kuruyoruz, belki zamansızlığına hükmediyoruz yapıp ettiklerimizin, belki sancıyan yerlerimize merhemler arıyoruz gereksizliğine hükmetmeden. Belki.. 

Belki köpeklerin ulumalarından, kuşların şakımalarından, kedilerin miyavlamalarından, karıncaların koşuşturmalarından, çocukların sorgulamalarından, yavruların sakınışlarından bir çıkış yolu bulacağımız umuduyla esrimenin kollarına atılıyoruz çekinmeden. Üşengeçliği böyle yeniyoruz belki. Direnmeyi böyle sağlıyoruz belki. Dilemeyi böyle diri tutuyoruz belki. Belki...

Belki hüznü sevişimiz bu yüzden. Belki çaresizliğe boyun eğmeyişimiz bu yüzden. Belki ağıtlara tutunuşumuz bu yüzden. Belki şiirlere sarılışımız hep bu yüzden. Belki diş bilememiz bu yüzden, belki gözyaşımız, gülüşümüz hep bu yüzden. Belki..

Belki zaman zaman kayıkçı kavgalarıyla neşeleniyoruz ve fakat o kavgalarla gönüllerimizin kararmaması için olanca dikkati gösteriyoruz da. Belki hüznü konuk edişimizin yahut hüzne konuk oluşumuzun altında yatandır bu. Hüznü sevişimizin, hüznü okşamamızın, hüzne doymayışımızın kökeninde bu vardır belki. Belki gözyaşlarının tutsağı oluşumuz, bu tutsaklığı sevişimiz, bu tutsaklığa koşuşumuz hep bu yüzden. Gönüllerin kararması belki dünyamızın da kararmasına neden olacaktır. Belki bir daha aydınlık yüzü göremeyeceğiz kararırsa gönüller. Belki.. 

Belki bir diriliş muştusunun hep diri oluşu bu kaygıdır. Gönlün körlüğü kaygısıdır belki bizi duyarsızlığa karşı tetikte bulunduran. En duyarsız, en zalim, en vahşimizin bile derinliklerinde bu kaygı sancıyordur belki, arada bir de olsa sancıyordur belki. Belki.. 



Cemal Çalık, 10.04.2015,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Pazar Yazıları

Pazar Yazıları
Cemal Çalık Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı