24 Temmuz 2013 Çarşamba

SA309/Kâşif M.3: Eşikleri Aşma Aşkına Yolculuk Yapan Yazarlar

“Yazar ölümlüdür; ancak her doğumla başka bir insan var olduğu için okur ölümsüzdür”


Yazar… ayrık insan, düşünceleri diğerlerinden farklılaşan ve farklılaşan düşüncelerini yazarak ifade etmeye ve insanları kendi düşünceleriyle yönlendirmeye çalışan sıradan bir insan; diğerlerinden daha fazla ‘değer’ taşımayan, ancak daha fazla değer taşıdığını düşünerek kırılgan bir hayat alanı üreten ve orada tek başına bir sanal atmosfer kuran… yazarak çoğalmak için yazan ve yazdıkça yalnızlaşan insan.

İyiyi ve doğruyu sorgulayarak, yaşadığı dönemde, kötülüğe karşı bir çıkış serüveni başlatmak isteyen yazar, diğer yazar türünden farklı bir insan türüdür. Kendisini diğer sıradan insanlardan ayrık düşünmez ve onların kötülüklerin farkına varması için çabalar. Çabasının temel hareket noktası, kendisi için iyi olanı seçmek ve diğerleri için bu seçimi anlaşılır kılmaktır.

İyi ve doğruyla ilişkisi olmayan diğer yazar, kendi kişisel çıkarları için iyiyi ve doğruyu sarsar, aralarındaki vazgeçilmez ilişkiyi yok etmeye çalışır; “her zaman iyi doğrudur” önermesinden hareketle “her zaman doğru da iyidir” önermesine kuşkuyla bakmayı görev edinir. Ürettiği kişisel alan, korunabilmek için gerekli olan her türlü tedbiri almasına gerekçe üretir. Bencildir ve bencilliği yayıldıkça sayısı artan bencillerden çok daha fazla faydalanmayı amaçlar.

Diğer yazar, ‘Her zaman doğru iyi olmayabilir” olasılığını üreterek, doğru ile  kötü arasında akledilebilir denklemler kurmaya çalışır. Kötü onun için akledilebilir bir seçenektir; kötünün doğru olabilirliği üzerine ikna yöntemleri geliştirir. Kötünün kolay ruhu onun başarılı olma olasılığını arttırır ve diğerleri ikna edilmiş olarak kötünün doğru olabileceği yanılgısı ile tanışmaya başlarlar. Yazar yayılan kötüden beslenir; ünlenir, zenginleşir.

Doğruyu besleyen, doğrudan beslenen ve iyiyi yaygınlaştırmayı seçen yazarın çıktığı yolculuk, diğer yazarın çıktığı yolculuktan çok daha zor koşullar barındırır. Ün ve etki alanı, destekçileri çok fazla olmadığından, kısıtlıdır. Sıradan diğerleri, sıradan insanlar üne giydirilen yanıltılmış iyiliği doğru zannetmektedirler. Ün, iyi ve doğru arasındaki vazgeçilmez  ilişkiyi saklamaktadır. Ünlüyse, ünlüye yönelik olan “Doğru ve iyi arasındaki ilişkiyi özümsemiştir; kötü olamaz.” yargısı güçlüdür. Yazar ünün getirdiği kolay ulaşılabilirlik ve iknaya hazır kitleden uzaktır. Uzaklığı azaltma girişimleri de baskılanır, engellenir; çoğunluk ulaşılmak istemiyor olabilirdir.

Diğer yazarın işlem alanı, insanların arzularıdır; cinsellik, entrika, para, itibar, onanarak iyiliğe dönüşen kalıcı kötülüklerin ortak payda oluşu ve birlikte varlaşmak kaygısı, yazarın etkili olması için çok kolay bulunabilen duygusal beşerî materyallerdir. Genleşen bu arzu alanında yazar, yazdıklarıyla asla eskimeyen ve eskimeyecek olan ‘eşikleri aşma aşkını’  besler.  

Kolay yolda, doğru ve iyi, doğru ve kötü ikilileri arzuların kırbaçlanmış sırtında belirsiz bir donanımla var olurlar. Yanlış ve kötü arasındaki ilişki, üretilmiş özel tasarım yanılsamalarla doğru ve iyi olarak algılanmaya hazırdır.  Bencillikleri ile uzlaşmış sıradan insanların onanma ve yargılanmama, eleştirilmeme gibi beklentileri çoğunluğun beklentilerine dönüşeceği için yazar kolay bir yolculuk yapar.

Kutsal metin okurlarının azlığı, aşılmaması gereken eşiklerden bahseden, doğru ve iyi, yanlış ve kötü arasındaki vazgeçilmez ilişkiyi sürdüren öğütlerin statik olmasından kaynaklıdır. Bozguncu yazarların kutsal metinlere olan ilgisi, kolay ulaşılabilir insan topluluklarına, statik olmayan ve eşiklerin aşılmasını kolaylaştıran müdahalelerde bulunabilme ihtiyacından doğan sunular hazırlayabilmek içindir. 

İnsan zina yapabilmelidir, zinanın cezalandırılmasını engelleyen müdahaleler olmalıdır. İnsan öldürmelidir, hırsızlık yapmalıdır ve cezalandırılmamalıdır. İçki, faiz, kumar gibi kolaylıklar engelleyici eşik sınırlarına takılmamalıdır.

İnsan, varlığı net ve kuşkusuz olan Tanrı/Allah gerçeğinden uzakta tutularak otorite kaygısı ortadan kaldırılmalıdır. Doğru ve iyi arasındaki ilişki, kutsal metinlerde içeriğe dair müdahalelerle koparıldığı zaman, otorite boşluğu doğacak ve yazar kendisi otorite olarak ününü pekiştirecektir. Bu taleplerin yanlışlığı, doğurduğu kötülükten değil, insanın Tanrısız olarak daha mutlu olacağı iddiasından hareketle üretilen sanrılı iyilik tanımlamasındandır. İnsanın bizzat kendisi tanrısal bir fenomendir ve tanrı ona bu özelliğini bahşetmiştir; aslında yazar bu özelliği kullanarak yazmaktadır yazar bu yolculuğa kendiliğinden çıkmamıştır.

Yazar iyi ve doğru için çabalayanlarla alay ederken, iyi ve doğru için çabalayanların gücünü azalttığını zanneder. İnsan aklı, sürekli bir sorgulama içindedir ve hiç bir yazar bu sorgulamayı engelleyemez. Yazar ölümlüdür; ancak her doğumla başka bir insan var olduğu için okur ölümsüzdür. 

Ölümsüz okurun gücü yazarın doğru-iyi ilişkisini bozduğunu fark edecektir.  Bencil esasların önüne geçemediği tek eşik budur. Her insan özgür doğmaktadır ve her yazılmış, o insan için yenidir. Her insan kendisinden öncekiler gibi bencildir ve benliğinin öncekilerden gelecek olan zararlı etkilerden uzakta kalabilme zorunluluğuna mahkûmdur.

Doğru ve iyi adına yolculuğa çıkan yazarın en umut verici çekici gücü gelecekte doğacak olan okurlarıdır. İnanmış ya da inandırılmış, bencil eşik sınırlarını aşma aşıklarının değişime direnmesi, onu umutsuzluğa sevk etmez. İnsan, en azından yanıltıldığını anlamayı umut edecek kadar korkaktır, yazar onu bekler. Yazar bencilliğe sarınmış olanların bencillik eşiğini aşmalarına yardım etmek ister, onlara yeni bir aşk alanı açar.

Yazar gazete, dergi, kitap, senaryo gibi ruhun süs bölgelerinde dokuduğu kilimlerle, halılarla çıktığı yolculukta ya iyidir ya da kötüdür; başka bir seçenekten bahsedilemez. Bu yolculuklarda kahraman olan sadece yazarlar değildir; sıradan diğerleridir de. İnsanların tümü farklı eşikleri aşma aşkıyla yolculuk yapmaya çalışan yaratılmışlardır.



Kâşif M., 23 Temmuz 2013, Sonsuz Ark, Derin Ayrıntılar 3

:  

Seçkin Deniz Twitter Akışı