5 Temmuz 2014 Cumartesi

SA754/ÇY4-DB2: Facebook’un Deneyi ve Onun CIA Bağlantıları

“Biz, kişiler arası direkt iletişim olmadan (tek bir arkadaşın, sözsüz işaretler bile olmadan, bir duyguyu ifade etmesi yeterli) oluşturulan bir duygusal salgının, deneysel kanıtını sunuyoruz.”


Bakalım doğru anlamış mıyız?

Facebook, iki yılı aşkın bir süredir halka açık işlem gören bir şirket. Kar payı ödemiyor, bu yüzden hissedarları için en önemli cazibesi, nasıl çalışacağını ve büyüyeceğini iyi bilmesi. Facebook’un ilk halka arz girişimi modern finans piyasalarının en büyük fiyaskolarından biriydi. Varlığının temeli, üzerlerinde gizli psikolojik deneyler yapmaya karar verdiği, sonra da bu bulguları yayınladığı kullanıcılarının, sadakati ve çoğalmasıyla elde ettiği gelir akışlarına dayanıyor.

Ama durun, durum kötüleşiyor:

Facebook’un, kullanıcılarının çok büyük bir kısmı olan 689.003 kişi (kendileri “masif” olarak adlandırıyor) üzerindeki bu gizli insan-kobay deneyi, “Birleşik Devletler Ulusal Bilimler Akademisi” nin girişimleriyle,“Sosyal Ağlarda Büyük Çaplı Duygusal Salgının Deneysel Kanıtı” adı altında geçen ay yayınlandı. Çalışma, en önemli bulgunun, “duygusal durumların, başkalarına duygusal salgınlarla, farkında olmadan aynı duyguları paylaşmaya sevk ederek” aktarılabildiğini söylüyordu.

Facebook’a göre, ücret ödenmeyen ve gönüllü olmayan insan kobayları manipüle etmek için yaptıkları şey şuydu:

“Facebook kullanan insanlarla yapılan deneyde, duygusal salgının bireyler arasında yüz yüze etkileşimin dışında gerçekleşip gerçekleşmediğini, “News Feed” (Facebook’ta arkadaşların ya da abonesi olunanların güncellemelerinin aktığı yer, haber akışı) bölümündeki duygusal içeriğin miktarını azaltarak test ediyoruz. Olumlu ifadeler azaltıldığında, kişi, daha az olumlu paylaşımda, daha çok negatif paylaşımda bulunuyor. Negatif  ifadeler azaltıldığında, tam tersi bir durum söz konusu oluyor. Bu sonuçlar, Facebook’ta başkaları tarafından ifade edilen duyguların, sosyal ağ üzerinden büyük çaplı bir duygusal salgın oluşturarak,bizim duygularımızı etkilediğini gösteriyor. Bu çalışma ayrıca, hakim varsayımların aksine, kişiler-arası etkileşim ve “sözsüz işaret”lerin (Vücut dili, işaret dili vb.), duygusal salgın oluşturmak için çok da gerekli olmadığını ve başkalarının olumlu deneyimlerini gözlemlemenin, insanlarda pozitif bir deneyim oluşturduğunu da gösteriyor.”


Facebook, kendi vatandaşlarından, gizli hükümet gözetlemeleriyle açığa çıkanları, Amerika’nın geri kalanıyla birlikte gözlemlemiş. Her nasılsa, kamuoyunun gizli gözetlemeler hakkındaki isyanı, bunun, bilgileri ve kendi rızaları dışında, kullanıcılarının duygusal modunu manipüle etmek için kullandığı bir algoritma olabileceği, Facebook’a bir “ Sözsüz işaret” göndermemiş.

Peki, ya bu kullanıcıların bazıları depresyon sebebiyle psikiyatrik bakım altında olsalar? İşlerini, evliliklerini, evlerini kaybetmiş, sevdikleri birinin ölümüyle yüzleşmiş olsalar? Zaten depresif olan bir insanın ruh halini gizlice manipüle etmek, onu daha negatif bir duruma getirmek ne kadar ahlak dışı bir sorumsuzluk olur?

Ama durun, daha kötüsü de var:

1994’te CIA, kişi davranışlarını kendi bilgisi dışında yönlendirme ve diğer girişimlerini ortaya koyan gizli bir belge açıkladı. Richard Gafford tarafından “Bilinçaltı Algının Operasyonel Potansiyeli” adıyla yazılan belge şunlara dikkat çekiyor:


“Genellikle amaç, bireyin habersiz olduğu bir davranışı üretmektir. Bilinçaltı algının kullanılması, diğer bir deyişle, kişiyi uyarım kaynağından habersiz bırakma aracıdır. İstenen şey, kişinin ne yaptığından haberi olmamasından daha çok, neden yaptığından olmamasını; harici işaret veya mesajları, bilinçaltı sunumla maskeleyerek ve böylece tanınmayan bir güdüyü uyararak sağlamaktır.”

CIA tarafından bilgilendiriliyoruz ki, “Onu uyarandan habersiz ve bilinçsiz olarak bir kişiyi uyararak onda spesifik ve kontrollü bir eylem yaratmak, geçmişte yaratıcı istihbarat subaylarının dikkatini çekmiş.”


Ve CIA Facebook’a gelecekteki insan-kobay deneyleri için, bazı faydalı ipuçları da veriyor:

“Güvenilir bir operasyonel teknik olarak kullanmak üzere, bilinçaltı algılama işlemi geliştirmek için şunlar gerekli olacaktır:

a) Var olan bir güdüyü tetikleyecek bir bilinçaltı sinyali veya mesaj kompozisyonu tanımlamak,
b) Bilinçli algılanamayan, ama etkili bir uyarıcının yoğunluk sınırlarını belirlemek,
c) İstenen anormal hareketi üretmek için, önceden var olan güdüyü ve hangi şartlar altında operasyona müsait olacağını belirlemek,
d)Eylemin kendisinin, bilinci uyandırma savunmasına engel olmak.”

Ama durun daha kötüsü de geliyor:

Jüri, hala bu çalışmanın askeri bir bağlantısı olup olmadığına karar veremedi. Orijinal baskı, araştırmaya dahil olan ve bu çalışmanın finansörlerinden birinin Birleşik Devletler Ordu Araştırma Bürosu olduğunu belirten Cornell Üniversitesi aracılığıyla dağıtıldı.

Çalışmanın kendisi hakkında kamuoyunda bir şamata yaşandıktan sonra, basın bülteninin altında şu düzeltme ortaya çıktı:

“Düzeltme: Bu çalışmanın önceki versiyonunda, çalışmanın kısmen, James S. Mc Donnel Fonu ve Ordu Araştırma Bürosu tarafından finanse edildiği söylenmiştir. Gerçekte bu araştırma hiç bir harici finans desteği almamıştır.”

Bu şüphe uyandıran çalışmadaki soru işaretleri devam ederken, bir tek şeyden şüphe yok:
Facebook, marka intiharı konusunda eşsiz bir yeteneğe sahip.

Önemli:

Biz, Facebook’taki dev ( Sayı: 689,003) bir deneyle, duygusal durumların, başkalarına onlar farkında bile olmadan, duygusal bir salgın aracılığıyla transfer edilebileceğini gösteriyoruz. Biz, kişiler arası direkt iletişim olmadan (tek bir arkadaşın, sözsüz işaretler bile olmadan, bir duyguyu ifade etmesi yeterli) oluşturulan bir duygusal salgının, deneysel kanıtını sunuyoruz.


Pam Martens and Russ Martens: July 3, 2014-Wall Street On Parade

Derya Beyaz,  05.07.2014, Sonsuz Ark Çırak Yazar, Çeviri



Makalenin orijinali:





Seçkin Deniz Twitter Akışı