8 Mayıs 2015 Cuma

SA1308/TG116: Terör Stratejisti: Gizli Dosyalar IŞİD’in Yapısını Ortaya Koyuyor- II

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz, IŞİD'in profesyonel, 'Kan Dökücü' ve 'Müslüman Coğrafya'da Kaotik Zemin Hazırlayıcı' stratejilerini asıl köklerinden uzaklaştırmaya çalışan bir analiz gibi görünmektedir. IŞİD şu ana dek Pentagon ve müttefiklerince kendisine verilen, Suriye, Irak, Libya ve Yemen'den sonra Afganistan'ı da şii-sünni iç savaşına sürükleme ve gövdesi oluşmuş İslamî uyanışın yok edilmesi görevlerini başarıyla sürdürmektedir. Böylesine medya, insan, para ve silah desteği alabilen, hiçbir kriter gözetmeden öldürebilen ve psikolojik, sosyolojik çözümlemeler yaparak strateji üretebilen bir örgüt aşağıda bahsi geçen şahısların inşa edebileceği bir niteliğe sahip olamaz, Teksas sınırlarında eğitim kampı kurabilen IŞİD, bu kadar basit bir mimarî sürece endekslenerek Pentagon'dan uzaklaştırılamaz.
Seçkin Deniz, 08.05.2015

The Terror Strategist: Secret Files Reveal the Structure of Islamic State

Irak Dönemi

Bu paranoid denetim sisteminde George Orwell model olarak alınmış gibi görünüyor. Ancak durum göründüğünden daha basit. Bekir sadece geçmişte öğrendiklerini uygulamaktaydı: Saddam Hüseyin’in her yerde mevcut bulunan güvenlik sistemi uygulanıyordu, öyle ki istihbarat servisindeki generaller bile bu sistem tarafından izlenmediğinden emin değildi. 

Bekir’in notlarında sözde Tanrı tarafından emredilen İslam Devleti’nin kuruluşu ile ilgili herhangi bir beyan bulunmamasının basit bir sebebi var: Bekir, fanatik dini inançların tek başına zafer kazanmak için yeterli olmayacağını fakat diğerlerinin inançlarının sömürülebileceğini düşünmekteydi. 


2010 senesinde Bekir ve eski istihbarat subaylarından oluşan küçük bir grup tarafından Ebu Bekir el-Bağdadi, ilk önce emir daha sonra da İslam Devleti (IŞİD) resmi lideri ve “halife” olarak ilan edildi. Eğitimli bir din adamı olan Bağdadi’nin gruba dini bir görünüm kazandıracağını düşünüyorlardı.

Iraklı gazeteci Hişam el-Haşimi daha önce Habbaniya Hava Üssünde kuzeniyle beraber çalışmış olan Bekir’in “İslamcı değil bir milliyetçi” olduğunu söylüyor. Haşimi’nin onu bildiği ismiyle “Albay Samir” oldukça zeki, sert ve mükemmel bir lojistik uzmanıydı. Fakat o zamanlar Bağdat’ta ABD işgal yönetiminin başında bulunan Paul Bremer tarafından “Mayıs 2003 tarihinde birliklerin dağıtılması üzerine zor duruma düşerek işsiz kaldı.” 


Bu şekilde iyi eğitimli binlerce Sünni subay geçim kaynaklarından mahrum kaldı. Sonuçta ABD kendine karşı en acımasız ve zeki düşmanları yine kendisi meydana getirmiş oldu. Bekir Irak’ın Anbar eyaletinde yer altına çekilerek Abu Musab el-Zerkawi ile tanıştı. 


Ürdün doğumlu olan Zerkawi daha önce Afganistan’da uluslararası terörist yetiştiren bir kampın başındaydı. 2003’ten itibaren BM, ABD birlikleri ve Şiilere karşı gerçekleştirilen saldırıları yürüten Zerkawi, küresel bir üne kavuşmuştu. Hatta daha önceki el-Kaide lideri Usame bin Ladin’e göre daha radikal birisi olarak görülmekteydi. 2006 senesinde ABD’nin gerçekleştirdiği bir hava saldırısında Zerkawi öldü.    


Irak Baas partisi seküler olmasına rağmen iki sistemin paylaştıkları ortak bir nokta bulunmaktadır bu da kitlelerin yönetiminin hiç kimseye hesap vermek zorunda olmayan küçük bir elit kesimin elinde bulunmasıydı- çünkü meşruiyetini Tanrı veya şanlı Arap tarihinden alan yüce bir plan adına hükmediyorlardı. IŞİD’in başarısının sırrı, bir grubun fanatik inançları ve diğerinin de stratejik hesaplarının bir araya geldiği zıtların kombinasyonunda yatmaktadır.    


Zamanla Irak’taki askeri liderler arasına giren Bekir, 2006 ve 2008 yılları arasında ABD’nin askeri Bucca Kampı ve Ebu Garip hapishanelerinde tutuldu. İslam Devleti öncesinde 2010 senesindeki ismiyle Irak İslam Devleti’nin varlığını tehdit eden Amerikan ve Irak özel birliklerinin gerçekleştirdiği birçok yakalama ve suikast teşebbüsünden kurtulmuştu. 


Bekir ve eski yüksek rütbeli subaylar için küçük bir cihatçı çevresinden oluşan bu ortam gücü ele geçirmek için bir fırsat anlamına geliyordu. Camp Bucca’da bulundukları zamanı geniş bir temas ağı oluşturmaya yönelik çalışmalarla geçirdiler. Fakat lider kadro uzun zamandan beri zaten birbirini tanıyordu. Hacı Bekir ve başka bir subay uçaksavar birliğine bağlı küçük bir gizli istihbarat biriminden geliyordu. Diğer iki IŞİD lideri Tel Afar’daki küçük bir Sünni Türkmen topluluğunun üyesiydi. Bunlardan birisi ayrıca yüksek rütbeli bir istihbarat subayıydı.  


2010 senesinde Irak güçlerini askeri anlamda bozguna uğratma çabası boşuna görünüyordu. Fakat terör eylemleri ve koruma şantajları sonucunda güçlü bir yeraltı organizasyonu şekillendi. Suriye’de Esad diktatörlüğüne karşı ayaklanmalar başladığında organizasyon liderleri bu durumu kendileri için bir fırsat olarak gördü. 


2012 sonlarında özellikle kuzey kesimde önceden tam hâkimiyet sahibi olan hükümet güçleri büyük ölçüde bozguna uğratılmış ve bu bölgelerden sürülmüşlerdi. Onların yerine ise yüzlerce yerel konsey ve muhalif birlikler gelmiş ve kimsenin takip edemediği karmaşık bir ortam ortaya çıkmıştı. Eski subaylar tarafından oluşturulan organizasyonların faydalanmaya çalıştıkları bir zafiyet hali söz konusuydu.  


IŞİD’i ve hızla yükselişini açıklama girişimleri bu açıklamanın kimin tarafından yapıldığına bağlıdır. Terörizm uzmanları IŞİD’i el-Kaide’nin bir kolu olarak görmektedir. Kriminologlar ise IŞİD’i çıkarları için mücadele eden mafya tipi yapılanmaya sahip bir şirket olarak değerlendirmektedir. İnsan bilimciler ise IŞİD tarafından verilen vahiysel beyanatlara, ölümü kutsanmasına ve kendilerine atfettikleri kutsal görev inancına dikkatleri çekmektedir.  

   
Fakat vahiysel bir görüntü tek başına şehirleri ve ülkelerin hâkimiyetini ele geçirmek için yeterli değildir. Teröristler devlet kurmazlar. Ve bir suç şebekesi görüntüsü , ”Halifeliğe” gitmek için can atan ve bu uğurda muhtemel bir ölümü göze alan dünya çapındaki taraftarlarda çoşku oluşturmaktan uzaktı.  

IŞİD ile selefi el-Kaide arasında cihatçı etiketleri haricinde ortak bir özellik bulunmamaktadır. IŞİD’in eylemlerinde, stratejik planlamasında, müttefiklerini ilkesiz bir şekilde değiştirmesinde ve propaganda kurgulamalarında dinle alakalı hiçbir şey yoktur. En uç noktalarda olsa bile inanç, sonuca gitmek için kullanılan araçlardan birisidir. IŞİD’in değişmeyen tek ilkesi ne pahasına olursa olsun gücünü artırmaktı. 

Planın Uygulanması 


IŞİD’in genişlemesi neredeyse fark edilmemişti öyle ki pek çok Suriyeli birden aralarında beliren bu cihatçıların nereden geldiğini anlamak için bir an düşünmek zorunda kalmıştı. 2013 baharında kuzey Suriye’de açılmış bulunan Davet (Dawah) ofisleri dünyanın her tarafında İslami vakıflar tarafından açılanlardan farksız ve masum gibi görünen misyoner merkezlerine benziyordu.  


Rakka’da Davet ofisi açıldıktan sonra oradan kaçan bir doktor şöyle diyor: 


“Tek söyledikleri şey ‘kardeşlerimiz’ olduklarıydı, ‘İslam Devleti’nden’ hiç bahsetmediler.” 


Davet ofislerinden birisi de 2013 baharında Halep eyaletindeki liberal bir şehir olan Münbiç’te açılmıştı. 


Genç bir sivil aktivist: “İlk başlarda onları fark etmedim bile. Herkesin istediği şeyi açma hakkı vardı. Rejimden başka bir şeyin bizim için tehdit oluşturabileceğini düşünmüyorduk. Ocak ayında çatışma patlak verdikten sonra Daeş’in çoktan bazı daireleri kiralayarak buralara silah ve adamlarını yerleştirdiğini öğrendik.” diyor. 


Christoph Reuter/ Der Spiegel



<<Önceki                        Sonraki>>      




Tamer Güner, 08.05.2015, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri, 




Terör Stratejisti: Gizli Dosyalar IŞİD’in Yapısını Ortaya Koyuyor- I

Terör Stratejisti: Gizli Dosyalar IŞİD’in Yapısını Ortaya Koyuyor- III

Makalenin Orijinali: 

http://www.spiegel.de/international/world/islamic-state-files-show-structure-of-islamist-terror-group-a-1029274.html


Seçkin Deniz Twitter Akışı