31 Aralık 2016 Cumartesi

SA3815/KY25-NO79: Mahallemizin Sülün Osmanları

"Kerameti kendinden menkûl şeyhlerden çektiğimiz yetmemiş olacak ki allengirli laflarla insan avına çıkmış modern şeyhler/dedeler türedi alemde."


Siffin’de Muaviye’nin ordusundaki askerlerin mızrakların ucuna ayet parçaları takmasının bir benzerini yaşıyoruz adeta. Şimdide İslami kimlikler ve ayetler başka insanlar nezdinde itibar sahibi olmak ve bu itibarı nüfuza dönüştürüp insanları dürüstlük, merhamet, dostluk, aşk, sevda vs gibi güzel kavramlarla aldatmanın aracı haline dönüştürüldüğü, sanal imaj üzerinden reel dolandırıcılıklar yapıldığı bir dünyaya açtık gözlerimizi.

Kerameti kendinden menkûl şeyhlerden çektiğimiz yetmemiş olacak ki allengirli laflarla insan avına çıkmış modern şeyhler/dedeler türedi alemde. Kimi insanların kalbini çalıyor, kimisi ümitlerini ve kimi de hayali projelerle paralarını çalıyor. Sanal alemin, sosyal medyanın “Sülün Osmanları” bunlar, binbir suratları...

Referans ve bağlayıcı kriterlerin olmadığı derin denizlere, dehlizlere dalacak arkadaşlar! Öyle bir dalacaklar ki orada ne metre söz konusu olacak ne de kilo. Varsa yoksa derûni ölçüsüzlükler ve sadece kendilerinin bilebildiği bir alem. Normal insanların dalamıyacakları ve dolayısıyla anlayamayacakları derinlikler bunlar. Bunun için ilim değil film gerekiyor daha çok! Maksat Kitap’la mukayyet olmayan flu bir alan açıp kendi meşrebine oyun sahası oluşturmak..!

Neymiş efendim Kitab'ı öne sürenler Peygamberi devre dışı bırakıyorlarmış! Kitaba bağlı kaldığında en fazla falan ayete farklı meal vermek şeklinde tezahür edebilecek özgürlük(!) kesmiyor arkadaşları...

İnsana ihanet..

Bu ne zavallı bir mantıktır ki; insandan sadır olduğu iddia edilen sözlerin derlenmiş hali olan Kitap ile söyleyeni karşı karşıya imiş gibi göstermeye çalışır? Ne demektir edilgen bir nesne olan Kitab'ı insanla aynı eksene oturtup rakip göstermeye çalışma çabası olan “Kitap lehine kayıt altına almaya çalışanlar” herzesi?

Sen dahi bu zırvalarını, saçmalıklarını kısaca lafazanlıklarını yazarak kayıt altına almış olmakla “kitap lehine çalışanlara ve dolayısıyla kendisini robot yerine koymuş olanların arasına” girmiş olmuyor musun?

İnsana ihanet esas, özüne ve dahi sözüne sadık olmayıp/kalmayıp beş kuruşluk sufli amaçları için üç kuruşluk aklı ve müktesebatı ile farklı şeyler/sözler söyleme çabasında olmak, söylemiş olmak için aynı sözleri biteviye amuda kaldırıp takla artırarak yeni ve farklı sözler imiş gibi pazarlamaya çalışmak ve bu sözleri oltanın ucuna takılmış yem olarak kullanmaktır. 

Bu ve benzeri zırva ve hezeyanlara karşı emr-i bil maruf ve nehy-i ani'l münker çabalarına mani olmak için kendine steril alanlar yaratmaya çalışmaktır insana ihanet!

Söze hürmet...

Kitabı, hayata yansıtılması gereken yaşam kılavuzu olarak görenler sadece söze değil, sözün özüne de değer vermektedirler. Çünkü öz hayata uyarlanması gereken ölçüler, prensipler bütünüdür yani hayatı idame ettiren su, hava mesabesindedir, yediğimiz gıda, aldığımız nefes gibidir...

Sözün özüne hürmet suyun gözesine özen ve hürmet gibidir. Resûlullah'ın sözün özüne, suyun gözesine gösterdiği hürmet, özen ve itinayı göstermeyenler, göstermek istemeyenler, O'nun üzerinden O'nun üzerine gözünün nuru gibi titrediği özü kirletmek isteyenlerdir.

Kelâm ve Kalem'e dair...

Elbette ki söz, söyleyenden bağımsız telakki edilmelidir. Lâkin söz, gönülden değil de gırtlaktan çıkıyorsa orda bir durmak lazım. Ortada tarih olmuş ve tarihe mâl olmuş örnek bir insan var. Yaşadığı çağda yaşanmayan veya olmayan tartışmaları andan ve ondan yüzyıllar sonra konuşabilmek kalem sayesinde mümkün olabilmektedir ancak. Kalem ise, yazma fiilinin kadim enstrümanıdır ve hem kitaba hem de hayata dairdir.

Nasıl Vahyin kaleme alınıp Kitap/Mushaf haline dönüştürülmesi için özenli bir çaba gösterilmiş ise, Kitaba dair yaşananlar ve dahi söylenenlerin zaptı rapt altına alınmasına da yine Kitabın hatırına mani olunmuştur.

İnsan ve Kitap metaforu burada kasıtlı olarak kendi indi ve esrik yaklaşımlarına haklılık payı kazandırmak için kullanılmaktadır. 

İnsan ve Kitap arasındaki ilişkide, özü itibariyle insana yani İnsanın söylediği iddia edilen, İnsan’dan sadır olduğu söylenen, İnsan’a atfedilen sözlerin yine insan için kayda alınmasına karşı çıkanları kitap lehine davranmakla suçlamak mantıkla değil, ancak esrik bir kafa ve zavallı bir ruh haliyle yani dil ile kâlp arasındaki senkronizasyon bozukluğu ile izah edilebilir.


Naim Okur, 31.12.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Naim Okur Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı