11 Eylül 2016 Pazar

SA3413/KY25-NO63: Çek Bizim Mahalle'ye Bir Tartışma Fıkhı

"Benim üslubum munis değil açık ve net, ama sizin üslubunuz çirkin, itham edici bir amigo üslubu. Eğer müktesebatınıza güveniyorsanız yazıp söylediklerine “Doğrusu öyle değil böyle” diye karşı çıkarsınız…"


Bizim muhafazakâr mahallenin kerameti kendinden menkûl sosyal medya temsilcilerinin hali pür melali iyice dayanılmaz hale geldi. Herhangi bir bir konuda ortaya attıkları tezlere gelen en ufak bir eleştiriye öyle bir cevap veriyorlar ki; cevap değil tokat demek gerekir. “O dediğiniz öyle değil böyle" dediniz diye duymadığınız hakaret kalmıyor. 

Konuya bağlı kalarak itiraz etseler, teknik nesnel bir tartışmaya girseler eyvallah. “Yapmayın, etmeyin! Karşı çıktığınız insana, hatta sevmediğiniz insana karşı bile adil olun, eleştirileriniz ölçülü ve nesnel olsun, kim olursa olsun hakaret etmeyin” dediğimiz için anında o kişinin adamı oluyorsunuz onların nezdinde. Ve bu sefer hakaretlerin adresi değişiyor ve size yönleniyor. Şucu veya bucu olmaktan çıkıyor ve, “şu”suz veya “bu”suz oluyorsunuz. İşte böyle bir diyalogdan seçmeler.

Muhatabımızın yazdıklarını kişilik hakkı ve nezaket(!) kuralları gereği yayınlamıyorum. Buyurun siz karar verin.

“Zıplamak! X. Bey, Mustafa İslamoğlu’nun arkasından gitmeyecek kadar yaş, bilgi ve tecrübeye sahibim. Ayrıca M.İslamoğlu’nun kabûl etmediğim fikir ve davranışlarına da çeşitli vesilelerle karşı çıkıyorum.

Benim üslubum munis değil açık ve net ama sizin üslubunuz çirkin, itham edici bir amigo üslubu. Eğer müktesebatınıza güveniyorsanız yazıp söylediklerine “Doğrusu öyle değil böyle” diye karşı çıkarsınız…

Güya İslamoğlu aleyhine diye paylaştığınız salavatla ilgili video harika bir şey. On yıllardır salavat getirmeyen bir müslüman olarak ilk defa duydum. Aferin İslamoğlu’na geç de olsa beni takip etmiş!

Hiç bir yazımda Allah ve Muhammed isimlerinin önüne herhangi bir ek koymadım ve koyana da karışmam.

Allah’ı sadece O’nun istediği gibi anlayabilir ve sayabilirsiniz, yüzyıllar içinde yerleşmiş, fosilleşmiş ağdalı övgülerle değil. Kur’an’ı sevdiği için özel muhafazalı kaplarda duvara hapsetmek ve ayağını o tarafa uzatmamak değil saygı, okuyup anlayarak yaşamaya çalışmaktır. Bilmem anlatabildim mi?

Anlaşılıyor ki bu konularda farklı düşünüyoruz. Bırakın bu da bizim lüksümüz olsun. Eleştiri ve tavsiyelerimizi kardeşlik hukukuna riayet ederek yapmaya çalışalım. Selametle kalın.

***
Gene arkadaşlıktan çıkarmışsın. Sen bu hızla bir de engellersin de beni! Ben sensiz ne yaparım? Yumurta bile kıramam!

Eğer okumak zahmetine katlansa idiniz hayatımın hiç bir döneminde İslamoğlu’cu olmadığımı ve bütün görüşlerine katılmadığımı da anlardınız. Beraber haşrolunmak istediğim tek kişi Resûlullah’tır. O da biraz zor görünüyor! Size gelince bu kafa ve kalple sizin de işiniz zor.

Şaka bir yana senin adına üzülüyorum X. Bey Kardeşim. Egona ne kadar taptığını yine ispatlamış oldun. Benim açımdan her şeye rağmen belirli bir müktesebatı olan ve takip edilmeyi hak eden bir insansın. Her şeye rağmen Allah size acısın ve kaleminizi hak yolda istimal etmeyi nasip etsin. Sağlıcakla kalın…

***

Sen Yaratan’ın avukatı mısın, protokol müdürü mü? Yaratan’a saygı ille sizin istediğiniz gibi olmak zorunda mı? Daha da acı olan millet Yaratan’a ne kadar saygı duyduğunu size ispat etmek zorunda mı? Allah adına Allah’a saygı talep eden bir kişi olarak insani münasebetlerdeki asgari saygıyı bile muhatabından esirgemek enteresan bir ironi. Ayrıca dilinize hakim olmak(!) ikazı bile aslında eleştiriye tahammülü olmayan narsizme kayan bir ruh halinde olduğunuzu gösteriyor. 

Bakın bana her şeyi söyler ve yazabilirsiniz hatta küfür ve hakaret bile. Ama şu dilinize hakim olmak ve karşılığında misliyle cevap cümlesinden çok korktum biliyor musunuz? 

Sizi ve sizin gibileri iyi tanıyorum. Bizim mahallede bir hayli varsınız. Gözünüzün üstünde kaşınız var deyince bırak arkadaşlıktan çıkarmayı hemen engellersiniz. Siz de en kısa zamanda aynısını yapacaksınız. Diğer arkadaşlarınız gibi hızınızı alamayarak benim göremeyeceğim platformlarda arkamdan da yazar, çizersiniz. Eğer yanılıyorsam sizden özür dilerim. Daha önce de bir yanlış anlama sonunda beni çıkarmıştın arkadaşlıktan hatırlarsan. 

Neden farklılıklarımıza rağmen aynı İslam davasına hizmet etmek için elbirliği, güçbirliği yapmayı denemiyoruz. Doğru ya size göre biz müslüman bile değiliz öyle değil mi? Yazık gerçekten yazık! Bakın ben ateist bir sayfadaki tartışmayı keserek geldim buraya.

Egoistle egosuna tapınmak arasındaki farkı bildiğinizi sanmıştım, ama yanılmışım. S. Kardeş(le)rim bizim evladımız, yeğenimiz sayılır. Alınmaz gücenmez böyle ilmi(!), fikri(!) tartışmalardan. Ama aynı sözleri sayfa sahibinden duysanız arkadaşlıktan çıkarmak gibi bir tepki vermeyeceğinizi ikimiz de biliyoruz. 

Bu sayfanın bizim mahalledeki yerini ve yeni yetme veya kaşarlıların meşhur olmak için tabasbus sahası olduğunu da bilecek kadar arifiz(!) ikimiz de. Neyse misli ile gelecek olan kaliteli, seviyeli, ilmi cevabınızı beklemenin özlem ve korkusuyla hoşçakalın…”



Naim Okur, 11.09.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem

Naim Okur Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı