7 Mart 2016 Pazartesi

SA2583/KY25-NO48: Mikrobun Yaşama Özgürlüğünü Savunmak Vücuda İhanettir!

"Hiç kimsenin içinde bulunduğu ana bünyeye, ülke menfaatleri ve maslahatlarına halel getirmek için hak kullanma hakkı yoktur."


Ne güzel seviniyor, Cemaat'in son kalesi(!) Zaman Gazetesine kayyum atanmasının tadını çıkarıyorduk ki; birden dünya çapında(!) üzücü bir olay gelip oturdu gündemimize. Zaman'a el konmasına karşı koymak için plastik tabureleri ile otoriteden izin almadan eylemi geldiği için kendini gazetesinin önünde bulan bir cemaat ablasının kanlar içinde kalmış resmi düştü ajanslara. Başka bir şey yazacaktım, ama mecburen konuyu değiştirmek zorunda kaldım.

Tabii resim anında tesadüfen olay yerinde olan AFP muhabiri tarafından bütün dünya medyasına servis edildi. Dün akşamdan beri Euronews'de birinci haber, BBC'de 2. haber ve yabancı yazılı ve sosyal medyada yüzlerce haberle hak ettiği yeri aldı bu resmin eşlik ettiği olay. Peki olay neydi? 

Zaman'a el koyma işlemine karşı koymak için toplanan kalabalığa yapılan tazyikli su ve göz yaşartıcı kullanımı sırasında -eylem tecrübesi olmadığı için kaçan kalabalığın arasında- bir kadın kaçarken yere düşüp kafasını asfalta vurmuş ve haliyle kanı akıvermiş. Her hangi bir darp yok yani. 

Olayın bu düşme boyutu kimsenin umurunda değil. Sanki 3 gün önce Bayrampaşa'da 'devrimci kızlarımızı kurşunlarının bitmesini bile beklemeden infaz eden katil polislerimiz' bu seferde Cemaat ablalarına Allah ne verdiyse girişmiş ve kadını bu hale getirmiş.

The Cemaat'in doğal ortaklarını HDP-PKK camiasını, CHP sözcüleri, solumsu Kemalist takım hatta Sözcü Gazetesi olmak üzere bilumum demokrat(!)lar hem sosyal medyada, hem de gazete ve televizyonlarda bu olay üzerinden hükümete yardırmaya başladılar. 

"Türbanlı bacımı ne hâle getirdiler!" geyiği, pardon hastagı ile Kabataş göndermesi yaparak akılları sıra birilerine laf sokmaya çalışıyorlar. Ex Zaman'ın manşet pişticisi Cumhuriyet ise "Zalimler için yaşasın cehennem!" manşeti ile çıktı. Yazık! Zaman, aynı manşeti atamayacak artık! 

Koro çok büyük, ekip muhteşem! Amerika'nın Ankara Büyükelçisi ise "Endişe ile izliyoruz" demiş! 

İzlemeyin efendim neden sadece izlemekle yetiniyorsunuz?! Beyaz Saray sözcüsünün eli kulağındadır birazdan düşer ajanslara açıklamaları.. AB'den ismi lazım değil biri dünden öttü zaten basın özgürlüğü makamında!

Hadi bu taifenin birikmiş gazı var, ötüyorlar; bizim mahallenin en vicdanlı abilerine ne oluyor? Her biri bir köşeden çıkıp "vicdan risalesi" yazmakla meşguller! Sanırsınız bir onlarda vicdan var! Hiç biri kadının alnının pekmezi neden aktı diye araştırma yapmak ihtiyacı bile hissetmemiştir. 

Kimi "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın!" ayetini, kimi ise Amerikan kabusuna daha fazla dayanamıyorum diyerek Filistin'e gelen ve evi yıkılmak istenen bir Gazze'linin evini korumak için vücudunu buldozerin altına siper eden 21. Yüzyılın insanlık abidesi bir sevda kelebeği Rachel Corrie'nin "Zulüm bizdense ben bizden değilim!"sözünü kullanılabileceği en kötü yerde kullanmakta. 

Yok artık !!! Bir de işin içine Rachel Corrie'yi katıp meze ettiniz ya!

Zulümden kastınız ne?! Zaman Gazetesine el konulması mı yoksa polis müdahalesinden kaçarken düşüp kafasını yaran kadının kaşının açılması, kanaması mı zulüm?! Bu resimleri Cemaatin adamları paylaşınca kimse inanmıyor da; ama bizim ağır abiler, siz paylaşınca ve siz de sadece resmin algısına sığındığınız için sanki polis coplamış veya darp etmiş gibi algılandığı için inandırıcı oluyor. 

Yarın bu hatunun alnının pekmezli resmi ile Rachel Corrie'in buldozer altında kalarak parçalanan kafatasının görüldüğü resmi yan yana koyup yeni bir paylaşım yapmayı unutmayın bari! Cemaat'in altın vicdan ödülleri sahiplerini bekliyor. Ajitasyon şart yani!

Neyin peşindesiniz ağalar?! Kendini insan yerine değil de enstrüman yerine koyduranlar gayri ihtiyari bu tür muameleye maruz kalıyorlar. Bunları sahaya sürenler Toma'ların, tazyikli suyun, göz yaşartıcı bombanın adres pardon cinsiyet sormayacağını gayet iyi biliyorlar. Ayrıca bu kalabalığın hatta tamamen kadınlardan müteşekkil kalabalığın da işe yaramayacağını bal gibi biliyorlar. İyi güzel de bu kadınları piyasaya sürenler nerede diye sormayacak mısınız? 

Dershane patırtısından beri hep cevşenci ablalar ayak altında dolaşıyor. İçeride başörtüsü dışarıda ümmetin kan ağladığı hiç bir olayda sokağa çıkmayan bu ablalar şimdi kötü yollara pardon sokağa düşüyorlarsa yapacak bir şey yok! Hamama giren terler demiş atalarımız! Bu iş sıcacık evlerde oturup çekirdek yiyerek stv'de dizi seyretmeye benzemez! "Yüzme bilmiyorsan ne işin var kavak ağacında?" geyiğinde olduğu gibi; yolda yürümeyi bilmiyorsan ne işin var eylemde?!

Burada çekilecek resim ve videoların dünya basınında gösterilmesi dışında elde edebilecekleri hiç bir şey yok ve esasen tek amaçları da bu! Aynen Cizre'de ölenlerin cesetleri daha morgda dururken meydana gelen yıkım fotoğraflarının, videolarının anında yabancı dillere çevrilerek servis edilmesi gibi. Orada da öldürülecekleri bilinen gençler enstrüman olarak kullanılmıştır. 

Tekrar söylüyorum. Resimdeki kadına -pardon bayan enstrümana- bire bir darp yapılması yanlıştır. Ama arbede sırasında başına bir şey gelmesi ise bu tür işlerin rutinleri arasındadır. Vicdanınızı kendini insan yerine bile koymayan, koydurmayan moroniteler için boşuna yormayın, harcamayın.

Müslüman zulmetmez ve zalimlere meyletmez. İnsanların fikir ve düşündüğünü ifade özgürlüğü doğuştan getirmiş olduğu haklarıdır. Yaşadığı ülkede var olduğuna inandığı haksızlıklara karşı çıkma hakkı da buna dahildir. 

Bu hakları kullanırken kitle kalabalığına güvenerek beğenirsin,beğenmezsin devlet görevlilerinin görevlerini yapmalarını kaba kuvvet kullanarak engellemeye çalışırsan karşı tarafın da elinin armut toplamayacağını göz önüne alacaksın. Güvenlik görevlilerinin vatandaşa karşı sadece kamu düzenini sağlamak adına daha büyük zararları önlemek için önleyici müdahalelerde bulunması ve kesinlikle intikamcı bir yaklaşımda olmaması gerekmektedir.

Kim olursa olsun, ister başı açık, ister başı kapalı kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması gerekmektedir. Ancak bir hakkın kullanılmasının sınırı başkasının hak sınırına kadardır. 

Hiç kimsenin içinde bulunduğu ana bünyeye, ülke menfaatleri ve maslahatlarına halel getirmek için hak kullanma hakkı yoktur. Üzüm yemek isteyene bağımız bağbansızdır, lakin bağcıyı dövmeye kalkanlar bağ kazığını yemeyi de hesaba katmalıdır.

Ezcümle mikrobun yaşama özgürlüğünü savunmak vücuda ihanettir!


Naim Okur, 06.03.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem

Naim Okur Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı