8 Mayıs 2016 Pazar

SA2867/KY13-AO71: Şer Çevreleri'nin Açık Hesabı ve Asıl Olan

"Erdoğan bugüne kadar olduğu gibi halkın istekleri doğrultusunda, hedeflerinden şaşmadan sorumluluklarını yerine getirirse aldığı kararlara halk destek vermeyi sürdürecektir."


Davutoğlu hala Ak Parti genel başkanı ve bu ülkenin başbakanıdır. Öncelikle konulara bu zaviyeden yaklaşmak gerekiyor.  Şu kadarını söylemekte beis yok; Davutoğlu üzerinden çeşitli şer çevrelerinin açık bir hesap yaptığı ancak kaybettikleri aşikardır. Bunların kaybetmeleri de mukadderdir.

Ak parti siyasetinin öncüsü onca komploya, karşıtların topyekün bir arada saldırılarına ve oyunlarına rağmen halkın % 52 oyuyla en üst makama oturtulmuş olan Erdoğan'dır. O nedenle bu çizgiyi korumaya çalışmakla birinci derecede sorumlu olan da Erdoğan'dır. Halk, Ak Parti misyonuna ERDOĞAN nedeniyle destek verdiğini, onu Cumhurbaşkanı seçerek ve onun partisini yeniden iktidar yaparak göstermiştir. O nedenle halk için muteber olan onun vereceği kararlardır. Bundan daha doğal bir şey yok..

Ayrıca, son anketlere bakıldığında Erdoğan'ın çizdiği rotanın, açtığı yolun daha da büyüdüğü ve daha önce şer cephesinde yer alan bir kısım seçmenlerin de Erdoğan çizdiği yola, Ak Parti safına geçtiği ortadadır. 

O halde halkın güvendiği ve sorumlu kıldığı Erdoğan'ın atacağı her adım aynı zamanda halka vereceği bir hesap olarak değerlendirilmelidir. Halk, bu konuda Erdoğan'ı dikkatle takip etmektedir. Halk gibi Erdoğan da bu konuda olabildiği kadar dikkatlidir.

Dışarıdan sert, yanlış, radikal gibi görülen kimi kararlar üzerinden değerlendirme yapmak yanıltıcıdır ve çoğu kez de maksatlıdır. Asıl ölçü olan hakkaniyettir.. O nedenle karara, sonuçlarına bakmak yerine halkın kararı alana verdiği destek üzerinden hakkaniyeti ölçmek gereklidir.

Erdoğan'ın yol arkadaşlarıyla ilişkisine baktığımızda yaşananları 'yol arkadaşlarını kendi geleceği için yolda bırakmak' olarak değerlendirmek büyük bir haksızlıktır.

Erdoğan, kendisi gibi düşünmeyen yol arkadaşları davasına karşı örgütlü bir engel içerisine girmedikçe onlarla yolunu ayırmamaktadır. Hatta görüş ayrılıklarını olgunlukla karşılamaktadır. Bunun böyle olduğunu anlamak için Abdullah Gül ile ilişkilerine bakmak yeterlidir. 

Gül, açıkça parlamenter sistemi savunan biridir. Ama bunu aleni olarak örgütlü bir karşıtlığa çevirmediği için Erdoğan onunla ilişkilerini sürdürmektedir. (Eğer varsa) Gül'ün el altından örgütleme çabası açığa çıkmadıkça da ona müdahale etmemekte, yolunu onunla ayırmamaktadır. Elbette Gül'ün etkisiz bir pozisyonda olması da buna önemli bir etkendir.

Özetle; Eski yol arkadaşlarına karşı oldukça vefalı davranan biri olan Erdoğan, eğer dışarıdan farklı okunabilecek bir adım atmışsa bunu ülkenin selameti için gerekli gördüğü için yapar. Davutoğlu'nun kongreye gidip, görevi teslim etme kararı da bu çerçevede değerlendirilmelidir..

Davutoğlu, Erdoğan'ın partisi Ak Parti genel başkanı ve başbakan olarak sorumluluklarını yerine getirmek için yürüttüğü faaliyetlerin, etrafındaki çevresindeki ağ tarafından, Erdoğan'ın ve Türkiye'nin aleyhine işletildiğini anlamış; anlamak istemediğinde de bu durum açıkça önüne konmuş olduğu için "Erdoğan'ın namusunu, namus bileceği" doğrultusunda ağır bir ant içerek asıl olanın Ak Parti davası olduğunu vurgulama ihtiyacını zorunlu görmüştür.

Evet; asıl olan Ak Parti ve Büyük Türkiye davasıdır..

Erdoğan bugüne kadar olduğu gibi halkın istekleri doğrultusunda, hedeflerinden şaşmadan sorumluluklarını yerine getirirse aldığı kararlara halk destek vermeyi sürdürecektir.

Bu kararların şu veya bu çevrelerce şu veya bu şekilde okunmasının ise fazlaca bir anlamı yoktur.
Bunu hala anlamamış olanlar Davutoğlu'nun veda konuşmasına yeniden bir göz atsınlar...


Adnan ONAY, 08.05.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar

Seçkin Deniz Twitter Akışı