23 Ağustos 2025 Cumartesi

SA11580/SD3581: Sıkıntı (Roman); 12. Bölüm-Okyanus 25

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Kabalist çarpıtma büyük adımlar atarak yayılıyordu. Gerçek o kadar çıplaktı ki, her dinden inançlı herkes kendisinden utanıyor ve bakamıyordu ona. Tanrı’ya karşı açık savaş ilanıydı feminizm


Jessa Crispin içindeydi karanlıkların; orada olanlara tanıklık ediyor ve anlatıyordu. Antik Mısır’a köklenen büyücüleri, yani Samirîleri de görüyorduk anlattıklarında somut olarak.

“Feministlerin bir araya geldiği her yerde, okültün sembolleri artık sıradan bir manzara haline gelmiştir. İster “Biz, Yakamadığınız Cadıların Torunlarıyız” tişörtü, ister trans odaklı görüntüler içeren tarot destesi, ister patriarkayı lanetlemekle ilgili bir sohbet olsun, genç kadınların eşit haklar ve adil muamele arayışı, spiritüel (ruhani) ve dini bir uygulama olarak büyücülüğün yükselişi ve yayılmasıyla yakından bağlantılıdır.” diye yazmıştı Jessa Crispin. “Çoğu çağdaş cadıyı kolayca göz ardı etmek mümkündür. Cadılığın modern ifadeleri, öncelikle tüketim ve Instagram ile ilgili gibi görünmektedir -tasarımcı tarot destesinin ve Güney Afrika'dan yasadışı olarak kaçırılan en moda sulu bitkinin yanında 120 dolarlık nadir kristalle son ritüelinizin fotoğraflarını paylaşmak gibi- ancak cadılık ve feminizmin tarihi, hatta genel olarak okült manevi uygulamalar ve siyasi devrimciler, birbirleriyle yakından bağlantılıdır.”

İddia edildiği gibi ‘seküler bir hareket’ değildi feminizm; tek tanrılı İbrahimî dinlerin karşısına dikilen, tanrısı Şeytan olan ‘satanizm’ adlı bir dindi. Jessa Crispin’in tanıklığı değerliydi:

“Feminizmin tarihi, aktif olarak düşmanca olmasa da en iyi ihtimalle yaşamın spiritüel yönüne kayıtsız kalan seküler bir hareket olarak yazılma eğilimindedir. Bu, bazı bireyler için doğru olabilir, ancak feminizm tarihinin çoğu, spiritüalizm, teozofi ve paganizm gibi ezoterik gelişmelerden ve bu gelişmelerle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu tarih, çoğunlukla feminist bilincin gelişiminin, kadınların siyasi ve kültürel olarak boyunduruk altına alınmasını meşrulaştırmak için dini doktrinleri kullanan tek tanrılı İbrahimî dinlerin sorgulanmasını ve bunlardan kurtulmayı gerektirmesinden kaynaklanmaktadır.”

Amaç, tahrif edilmiş, akıl ve gerçek dışı içeriklerle oluşturulmuş inanç sistemleri dolayısıyla Yahudi ve Hristiyan kadınların Tanrı’ya karşı çıkmasını sağlamaktı:

“Hıristiyanlıkta, Havva ve günahın ortaya çıkışı hikayesi, kadınların eğitim almasının yasaklanmasından doğum sırasında ağrı kesicilerin verilmesinin reddedilmesine kadar her şeyi haklı çıkarmak için kullanıldı, çünkü bu ağrıların kadınların günahlarının cezası olarak Tanrı tarafından yaratıldığı düşünülüyordu. İlk kadın aktivistler, kadınların okula gitmelerine izin verilmesi veya, tanrım, doğum sırasında hayatta kalmak için yardım almaları gerektiğini savunmanın yeterince etkili olmadığını fark ettiler (Kara Veba'nın ikinci dalgası sırasında, vebadan ölen kadınlardan daha fazla kadın doğum sırasında hayatını kaybetti). Baskılarının kaynağı olan dini otoriterliği doğrudan saldırmanın politik olarak daha etkili olduğunu fark ettiler.”

Biz bu tanıklığı, satanist ayinlere meşruiyet kazandırma faaliyeti olarak da değerlendirebilirdik.

“Kadın hakları savunucusu Victoria Woodhull, kadın düşmanı basın tarafından sadece cadı olarak damgalanmakla kalmadı, 1872'de Harper's Weekly dergisinde bir siyasi karikatürde Şeytan'ın karısı olarak da resmedildi. Ayrıca, kelimenin tam anlamıyla ölülerle konuşuyor ve spiritüalist ritüellere katılıyordu.” diyordu Jessa Crispin. “Hristiyan kiliselerinde genellikle gerçek bir güç pozisyonuna sahip olmaları kabul edilmeyen kadınlar, bunun yerine yüzyıllardır süren kadın düşmanı düşünce ve metinlerin yükünden kurtulmuş olan daha marjinal mezheplerde ayinlere liderlik edebildiler.”

Teozofi neresindeydi bu şeytanlaştırmanın? Ya da seks ve fahişelik delisi Lilith?

“Teozofi’nin ortaya çıkışı ve lideri Madame Helena Blavatsky'nin etkisi, kadınlara hiyerarşideki yerleri hakkında düşünmek için alternatifler sundu. Havva'nın günahlarından kurtulan Woodhull gibi kadınlar, heteronormatif ailede kadınların istem dışı evcimenliğine karşı çıkarak, bunun yerine özgür aşk, seks işçilerinin hakları ve üreme özgürlüğünü savundular.”

Kendilerine ‘cadı, satanist, şeytanî’ denmesinden gurur duyuyorlardı. Kadınların, Şeytan’ın istediği gibi fahişeleştirilerek bir mal gibi alınıp satılmalarını normalleştirme çabaları ‘kadın haklarını savunmak’ olarak pazarlanıyordu. Zinayı günah sayan dinlere ve Tanrı’ya karşı bu açık meydan okumanın erkeklerin hiçbir sorumluluk almadan kadınlarla seks yapmasını sağlamanın kadınların haklarıyla da ilgisi yoktu.

Şeytan’ın hiç çekinmeden bıraktığı izleri görebiliyorduk:

“Antropolog Kathryn Rountree'ye göre, Woodhull ve diğer feministler cadı, Satanist, şeytani olarak alay edildiklerinde, bu etiketleri gururla benimsediler. Kansas merkezli, kadınların özgürleşmesini savunan erken dönem sosyalist bir Amerikan dergisi, ‘Lucifer: The Light Bearer’ (Lucifer: Işık Taşıyan, Şeytan) adını aldı.”

‘Işık Taşıyan’ Şeytan’ın getirdiği aydınlanma buydu. Kadınları fahişeleştirmek, aşağılamak ve bedenlerine yüklenen asaleti paçavraya dönüştürmek.

Kabalist çarpıtma büyük adımlar atarak yayılıyordu. Gerçek o kadar çıplaktı ki, her dinden inançlı herkes kendisinden utanıyor ve bakamıyordu ona. Tanrı’ya karşı açık savaş ilanıydı feminizm:

“Evet, burada şeytanın tarafındaydılar: Havva aydınlanmayı getiren bir kahramandı, yılan gerçeği söyleyen biriydi ve birlikte otoriter ve cezalandırıcı bir tanrıya karşı savaştılar. Din tarihçisi Per Faxneld'in belgelediği gibi, bu birçok özgürlük savaşçısının ortak deneyimiydi, çünkü çeşitli sosyalistler ve devrimciler de Şeytan figürünü isyan ve özgürlüğün nihai sembolü olarak benimsediler. Bu baskı, kilise ve devlet arasında sert bir sınırın yeniden kurulmasına yardımcı oldu, kadınların kariyer, siyaset veya eğitim yoluyla kamusal hayata katılma özgürlüğüne karşı çıkan argümanları ortadan kaldırdı ve Batı kültüründen Hıristiyan ortodoksluğunu güçsüzleştirdi ve marjinalleştirdi.”

Savaşın tarafları olurdu, düşman tarafları... Tanrı’ya düşman kadınlar çıkmıştı ortaya:

“Bu eser o kadar etkiliydi ki, tarihçi Ann Braude'un da belirttiği gibi, çağdaş feministler siyasi inançlarını Hıristiyan doktriniyle uzlaştırmakta zorlanıyor, hatta çoğu zaman imkânsız buluyorlardı. On yıllar boyunca ortodoksluğa karşı savaşarak ve kilise ile devletin ayrılması için mücadele eden birçok kadın, kendilerini kiliseden uzaklaşmış buldular. Bu düşmanlık, Hıristiyanlar feminizmin tehlikelerine karşı uyarıda bulunan birçok makale yayınlayarak, kürsülerden yerini bilmeyen kadınları eleştirerek ve kadınların kilise içinde iktidar pozisyonlarına gelmesine karşı mücadele ederek paylaşıldı. Genç kadınlar, dini grupların üreme özerkliği haklarına karşı savaştığını izleyerek büyüdüler ve hayatlarında hala dini geleneğe ihtiyaç duydukları için alternatifler aradılar.”

Feminizmin büyücülükle ilgisine ve yayılışına bakıyorduk hep birlikte:

“Sosyologlar Helen A. Berger ve Douglas Ezzy'nin belirttiği gibi, büyücülüğe olan ilginin günümüzde yeniden canlanmasının büyük bir kısmı popüler kültürden kaynaklanıyor. Genç cadılar, büyücülüğe diğer uygulayıcılar, araştırmalar veya manevi arayışlar yoluyla tanıştıklarını iddia etseler de, çoğunlukla Buffy the Vampire Slayer gibi televizyon dizileri ve The Craft gibi filmler -her ikisi de genç, çekici kadınların kara büyüyle tanışmasını konu alıyor- ilgiyi uyandırmada en etkili olanlar olmuştur. (Bu, feminizmin bir bütün olarak ana akım haline gelme süreciyle de paraleldir: Genç feministler, siyasi dönüşümlerini Andrea Dworkin veya bell hooks'un önemli metinlerinin sağladığını iddia edebilirler, ancak çoğu zaman bunun kaynağı, Beyoncé'nin televizyonda FEMINISM yazısının önünde dar bir kıyafetle sahneye çıkmasını izlemektir.)” 


<<Önceki                      Sonraki>>


[18.08.2025, 12/51 (943))]


Seçkin Deniz, 23.08.2025, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı




Takip et: Next Sosyal @seckin_deniz

Takip et: Next Sosyal @sonsuzark


Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı