27 Mayıs 2025 Salı

SA11443/SD3495: Mıra | Öznel Şeyler 68: Çok Boyutlu Yalnızlığımız ve Biricik Varlığımız

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Farkında değil insan bu anlamda olup bitenlerin; işte benim de neden bunları düşündüğümün basit bir açıklaması bu olabilir diye düşünüyorum."

Siz de düşünüyor musunuz arada sırada, bilmiyorum, bu aralar şöyle düşünüyorum:

Her insanın, her canlının, her varlığın, biricik, tek ve benzersiz bir kimliği var ve hepsi birer birer yalnız ve aynı zamanda evrenle parçadan bütüne doğru kusursuz, kesintisiz bir ilişki içerisinde.

Bu, şaşırtıcı bir şey değil; ayrıca yeni bir bilgi de değil. Neden düşünüyorum, onu da bilmiyorum, ama sanırım yaşayan bir varlık olarak, benden önce yaşamış ve ölmüş olan insanların yaşadıklarını düşündüğümde, geçmişi ve şimdiyi bir bütün olarak gördüğümü ve bu anlarda her birimizin, bizimle var olan ve bizimle yok olan çok boyutlu yalnızlığını fark ediyorum, diyebilirim. 

Ölmüş olanlarla birlikte şimdi, şu anda yaşayanların ve gelecekte yaşayacak olanların da bu gerçekten kaçamadıklarını, kaçamayacaklarını anlayıp anlamadıklarını, anlayıp anlayamayacaklarını düşünüyorum. Benden öncekilerin çoğunluğunun anlamadığını fark ediyorum, benimle birlikte yaşayanların çoğunun da anladığını sanmıyorum; sanırım sonrakilerin çoğu da anlamayacak...

Bu neden önemli? İnsanın doğduğu andan itibaren kalabalıklar içinde çok boyutlu yalnızlığını fark edemiyor oluşunun da etkisi var, bu en önemli sebep olarak sayılabilir, ancak yeterli bir sebep olamaz, diye düşünüyorum. 

Çünkü herkes her an yalnız olduğunu düşüncelerinin kendine özgülüğünden anlayabilir, kendisi yansıtmadığında duygularının sadece kendine ait olduğunu, başkalarının onlardan haberdar olamayacağını da çok iyi bilir. Ve en önemlisi her insan yapıp ettiklerini en iyi bilenin kendisi olduğundan haberdardır ve bu da onun çok boyutlu yalnızlığının farkında olması için yeterli bir sebeptir.

Ne var ki, insanın kendi yalnızlığından sıyrılıp kaçma çabası onu kaçınılmaz olan bir karmaşaya sürüklüyor; onun kendi biricikliğinin farkında olmasını engelleyen bu karmaşa da ne yazık ki kalabalıklarla birlikte kaybolma gibi bulaşıcı bir kışkırtının karşı konulmaz etkisinin de bir sonucu... 

Farkında değil insan bu anlamda olup bitenlerin; işte benim de neden bunları düşündüğümün basit bir açıklaması bu olabilir diye çıkarım yapıyorum. 

Bu konuda bana katılır mısınız?

Bir barda içki içerek farkındalıklarını baskı altına almaya çalışan erkeklerden ve kadınlardan oluşan kalabalıkların, sarhoş bir şekilde dans ederken birbirlerinin bedenlerinde ne bulduklarını belki de bu pencereden bakarken fark edebiliriz. 

Kesin olarak bilebiliriz; onlar düşüncelerini ve duygularını saklayarak birbirlerinin bedenlerine yaklaşıyorlar. O anlarda bastırılmış farkındalıklarının yalnızlıklarına geçici bir ara vereceğini düşünüyor da olabilirler; bedenleri bu sıkışmışlığın ürettiği berbat duygulardan kurtulmanın bir aracı olarak birbirlerine temas edebilir, bu geçici olarak mümkün, ancak çok boyutlu yalnızlıklarından kaçışlarının bir yolu asla olamaz, diye düşünüyorum.

Ve sonra diyorum ki; bardaki herkes kendi yalnızlığının aşırı bir şekilde farkında. Ve insanlar bu anlarda kendilerinden kaçmaya çalışıyorlar. Evet; asla memnun olmadıkları kendilerinden, umutsuzluğun kahredici varlığından kaçmaya çalışıyorlar.

Belki de bir ibadet yerinde bir araya gelen insanları da düşünmeliyiz. Onların da çok boyutlu yalnızlıklarının farkında olup olmadığını, sadece ve yalnızca bu sebeple bir araya gelerek belirli ritüelleri birlikte tekrar ederek yalnızlıklarından kaçmayı deneyip denemediklerini sormalıyız..

Fakat onların birbirlerinin bedenlerine temas etmediğini hatırlayarak, kendilerinden kaçmak yerine kendilerinin farkında olduklarını ve onlara bu biricikliği veren tanrılarına kendilerini yalnız bırakmadığı için birlikte teşekkür etme çabası için orada olduklarını söyleyebiliriz.

Bunları neden düşünüyorum, bilmiyorum. Bardakilerle ibadet yerlerindekiler sonsuza dek aynı yerde, aynı tutum ve davranışlar içinde olmayabilirler, geçişken de olabilir düşünceleri. Bir gün barda, başka bir gün ibadet yerlerinde kaçmayı deneyebilirler kendilerinden.

Çok boyutlu yalnızlığımız ve biricik varlığımız hayatımızın en büyük problemi midir?

Düşündüğümde, kendimi insanın zihnin ortasında onu incelerken buluyorum; sormak istiyorum yine de:

‘Hiçbir zaman ne yapacağını tam olarak bilmeyen bir canlı olarak insan, çok büyük bir sorumluluk duygusu olarak kendisi için yalnızlığın ve biricikliğin tanımlandığını bilse bu kadar çok karmaşa olur muydu? Kalabalıklar bu kadar çok çeker miydi insanları?’

Bu çok büyük bir problem, ama ne yazık ki Allah’ın gönderdiği elçiler dahil, hiç kimse için istisna yapılmayan gerçek bu: 

‘Her insanın, her canlının, her varlığın, biricik, tek ve benzersiz bir kimliği var ve hepsi birer birer yalnız ve aynı zamanda evrenle parçadan bütüne doğru kusursuz, kesintisiz bir ilişki içerisinde.’

Peki, insan her seferinde kendine özgü bir şekilde yaşadığı bu problemi çözebilir mi?

Ben çözemeyeceğini düşünüyorum. Ben çözsem, siz çözseniz ya da başka birçok insan çözse bile bu başka bir insan için herhangi bir anlam ifade etmeyecek her insanın biricikliği yüzünden.

Farkında değil insan bu anlamda olup bitenlerin; işte benim de neden bunları düşündüğümün basit bir açıklaması bu olabilir diye düşünüyorum.

Allah, insanı yalnız ve başıboş bırakmamıştır diye inanmak belki de tek çözümdür bu problem için; varlığımızın biricikliği de bize bir armağan olarak verilmiştir belki de.

Sizce çıkış yolu bulabileceğimiz başka seçeneğimiz var mı?


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 27.05.2025, Sonsuz Ark, Mıra | Öznel Şeyler


Mıra | Öznel Şeyler

Seçkin Deniz Yayınları




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 


Seçkin Deniz Twitter Akışı