28 Ocak 2016 Perşembe

SA2414/KY25-NO45: Tecavüz'e Uğrayan Bağdat Caddesi mi, Yoksa Olmayan Vicdan mı?

"Bu uyanıklığı, alçaklığı gördükten sonra Şeytan bizim içimizdeki kirliliğin, iğrençliğin, alçaklığın ve yediğimiz haltları üzerine yıktığımız, bahane, mazeret makamındaki stratejik partnerimizin ortak adı, sembolüdür, zavallı şeytan diyesi geliyor insanın..."


Özgecan'ın alçakça bir tecavüz girişimine direndiği için hunharca öldürülmesinin ardından neredeyse bir yıl geçti. Geçtiğimiz günlerde ise Özgecan'ın katillerine verilebilecek en ağır ceza verilmiş ve bu ağırlaştırılmış müebbet cezası ile hem kamu vicdanı rahatlamış hem de yeni katil adayları için caydırıcı olması ümit edilmiş, umulmuştu.

Daha alınan ağırlaştırılmış müebbet kararının mürekkebi kurumadan geçtiğimiz gün İstanbul'un en zengin ve mutena semti olan Bağdat Caddesi yeni bir tecavüz vak'ası ile gündeme geldi. Haklı olarak olay hem ulusal tv kanallarında ve sosyal medyada gündemin ilk sıralarına yerleşti. Bu olayın sosyal medyada algılanma ve işlenme şekli ülke olarak geldiğimiz noktayı göstermesi açısından çok enteresan bir bilgiler sunuyor bizlere.

Genel manada muhafazakâr kitle diyebileceğimiz sosyal mahallede bu sefer, "Gecenin o saatinde orada ne yapıyormuş?" alçaklığı pek ilgi görmedi. Özgecan cinayeti muhafazakâr kesimde özellikle sosyal medyada çok olumlu bir tartışmalara vesile oldu ve kadın erkek bu konuda önemli bir icmâ oluştu. Tecavüzü giyim kuşama, etek boyuna, maktulün gezdiği semt ve saate göre tolere etme temayüllerinin artık müslüman mahallesinde yer bulacağını sanmıyorum.

Esas trajikomik tepki ise laik seküler kesimden geldi. Kadıköy eski Belediye Başkanı CHP'li Selami Öztürk'ün tecavüzün Bağdat Caddesinde meydana gelmesi üzerine tecavüze uğrayan kadından daha çok "Bağdat Caddesinin marka değerine zarar vereceği" ile ilgilenen tweeti ortalığı karıştırdı. Daha sonra Öztürk ailesinin Bağdat Caddesinde Cafe işlettiği ortaya çıkınca S. Öztürk'ün olaya ne kadar duygusal(!) yaklaştığı anlaşılmış oldu.

Sosyal medyada ‪#‎Sokaklarıterketmiyoruz‬ adıyla açılan tagın yayılması ise; bazı kesimler için konunun tecavüz falan değil ne pahasına olursa olsun arsızlığın ve azgınlığın her halükarda sergilenmesine fırsat arandığını ortaya koymaktadır.

Tecavüz, dünyanın bütün ülkelerinde özellikle modern, çağdaş Batı Ülkelerinde de daha fazla ve özellikle gece yarıları meydana geliyor. Ama dünyanın bütün ülkelerinde -Türkiye hariç- bu olayların önlenmesi için başta emniyet tedbirleri olmak üzere, toplumsal ve politik güçler bir şekilde daha duyarlı hale getirilmeye, çalışılır ve halka daha dikkatli olunması salık verilir. Ama sadece Türkiye'de "İnadına sokağa çıkacağız" diye tag yapılır. 

Bu durumu Batılılara bile anlatamazsın çünkü onlar için bazı şeyler(!) her şeye rağmen değerlidir. 

Bizimkilerin arsızlığının normal insanî bir tepki olmadığı, hormonlu proje(!) bir arsızlık olduğunu gösteriyor bu durum. Oysa her fırsatta örnek verdikleri Batı'da böyle bir durumda sokak kadınları bile "Zaman kötü..." düsturu uyarınca güvenlik tedbirlerini artırma yoluna gider, mecbur kalmadıkça sokağa çıkmamaya çalışırlar. 

Bu, şeytanın bile aklından geçmeyecek olan sapıkların ekmeğine yağ sürmek olan "Sokakları terk etmeyeceğiz" kampanyasını anlamak ve kabul etmek mümkün değildir! Bu nasıl bir şey yahu? Dünyanın bütün sokakları geceleri karanlığa, belirsizliğe, günaha ve serserilere aittir, ama inadına sokağa çıkacağız diyen normal(!) insanlara değil.

Son olarak evli ve 2 çocuk babası olan turfanda sapığımızın bir yandan, "Pişmanım bir an şeytana uydum" demesi, ama verdiği ifadesinde mağdur bayanla elindeki bıçağı saymazsak, "Rıza ile beraber olduk", "Cep telefonunu cebime mağdur koymuş" gibi ifadeler vermesi pek de pişman olmadığını gösteriyor. 

Bu uyanıklığı, alçaklığı gördükten sonra Şeytan bizim içimizdeki kirliliğin, iğrençliğin, alçaklığın ve yediğimiz haltları üzerine yıktığımız, bahane, mazeret makamındaki stratejik partnerimizin ortak adı, sembolüdür, zavallı şeytan diyesi geliyor insanın...



Naim Okur, 28.01.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Naim Okur Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı