31 Aralık 2015 Perşembe

SA2276/KY25-NO42: Hendek mi Tank'tan Çıktı, Tank mı Hendek'ten?

"Aylardan beri sosyal medyada paylaştığınız yalan haber ve resimler sayesinde olması gereken duyarlığı da öldürdünüz. Allah bir deseniz bile şüphe ile bakacağız artık, ama onu zaten demiyorsunuz."


Kürtler, tarihlerinin değilse bile, Türkiye tarihinin en özgür dönemini yaşarken; kendilerini temsil ettiği söylenen 80 milletvekili ile parlamentoda iken; neden 6 aydır hendek kazmaya başladığını kendi halkına bile anlatamazken, sen halâ hiç bir şey olmamış gibi davranma yolunu seçiyorsun? 

Ama unuttuğunuz bir şey var: devlet 1990'ların devleti değil ve ilk defa işlediği insan hakları ihlalleri hariç tutulursa haklı pozisyonda. Kürt meselesinin silahla halledilmesinin mümkün olmadığı konusunda nasıl bir icma oluşmuşsa, şu an yürütülen terörle mücadelenin haklılığı konusunda da o kadar geniş bir icma ve destek var.

Bize, "Bölgedeki insan hakları ihlallerine neden karşı çıkmıyorsunuz?", "Vicdanınız kurudu mu?" gibi beylik laflarla bazen sitemkâr, bazen hakaret ve küfürler eşliğinde saldıranlar, bu çocukları hendeklere, barikatlara ölüme gönderen Kürt Siyasi Hareketi'nin legal temsilcisi HDP ve eli silahlı kanadı PKK'ya tek söz söylemedikleri müddetçe bize vicdan gösterisi yapmaya hakları yoktur, olamaz.

"Hendek mi tanktan çıktı tank mı hendekten çıktı?" konusunda bile tarihleri, kronolojik sırayı amuda kaldırarak sadece kendinizi ve sizin gibi düşünenleri, o da geçici olarak kandırabilirsiniz. Neymiş özel timin duvarlara yazdıkları ve aklı selim sahibi hiç kimsenin tasvip etmediği yazılar üzerine bölge halkı kendilerini korumak için kazmışmış bu hendekleri. Devletin müdahalesi ile hendek kazmalar arasındaki zaman ve sebep-sonuç ilişkisini göz ardı etmeye devam edin bakalım. O asker ve polis hendeklerin kazılması ve barikatların kurulması üzerine geldiler oraya.

Bu şekilde mazlum Kürt Halkı'nın gözünde ne hâle geldiğinizi sizler de biliyorsunuz. Artık seçim sizler için önemli değil, ama bilmeniz için söylüyorum % 7 civarındasınız ve düşüş tam gaz devam ediyor.

Artık fosillesmiş sol aydın(!) kesimin bile bir kısmı dışında kimse size inanmıyor. Çünkü yalan söylüyorsunuz. Daha camiyi kimin ve hangi şekilde bombaladığı konusunda bile eş başkanlarınız havadan helikopter( F.Yüksekdağ) veya tank ateşi ile (S.Demirtaş) karar veremediniz. 

Aylardan beri sosyal medyada paylaştığınız yalan haber ve resimler sayesinde olması gereken duyarlığı da öldürdünüz. Allah bir deseniz bile şüphe ile bakacağız artık, ama onu zaten demiyorsunuz.

Kürt Siyasi Hareketi hiç bu kadar Türkiye düşmanı olmamıştı. Orta Doğu paylaşım savaşında Türkiye'yi içe döndürmek için an itibariyle profesyonel bir taşeron haline gelen PKK'ya silah, lojistik ve moral destek veren efendiler tekrar evlerine döndüğünde İzmir'de Yunan Askerine selam çakan yerli Rumlar gibi olacaksınız. Bu utanç ile bu coğrafyada siyaset yapma şansınız kalmayacak.

Sonuç ne olursa olsun biz, Kürt gerçeğini haykırmaya devam edeceğiz. Kürtlerin ve diğer etnik ve dini azınlıkların doğuştan getirdiği bütün haklarının peyderpey verilmesi için dilimiz döndüğünce mücadele edeceğiz. Buna özerklik ve bağımsız devlet isteği de dahildir. Hendek siyaseti çukura, çamura battığı için güya barışçıl çözüm istiyormuş gibi DTK ve benzeri kuruluşlarla teklifler sunmanın artık hiç bir faydası yoktur. Kürt Halkının kahir ekseriyeti -ki son araştırmalarda bağımsızlık isteyenlerin oranı %7 idi - bu ülkede diğer etnik ve dini aidiyetlere sahip kardeşleri ile beraber yaşamak istiyor.

Ama bu süreçte 90'lar ve 12 Eylül bundan daha iyiydi diyen vicdanlarını Ortodoks Kürt Siyasi Hareketine rehin vermiş insanların bir daha muhatap alınma şansı olmayacak. Belki ve büyük ihtimalle Abdullah Öcalan muhatap alınacak, ama Kandil, Amerika, Avrupa , İran ve Rusya gibi patronlarının önünde dans eden HDP değil. Bir siyasi parti lideri kendi ülkesi ile neredeyse savaş halinde olan bir ülkeye gider ve onların tezini savunursa köy sepete..

Orada olup bitenlerden rahatsız olmayacak vicdan sahibi insan olamaz. Bunun böyle olacağını bile bile yüzlerce gencin öleceğini bile bile onları ateş hattına süren, ama kendi çocuklarını kolejlerde okutan, dansözlü partilerde göbek atanlara sesinizi çıkarın, bize değil. Allah şahit ben Kürtleri onlardan daha çok seviyorum..

Son olarak sadece savaş bölgelerinden kaçan göç eden insanların neden Güney'e/sahte cennetiniz olan Rojava'ya değil de düşmanın(!) olduğu Batı'ya göç ettiği sorusunu düşünün yeter. Yazacak çok şey var, ama bende takat kalmadı.


Naim Okur, 31.12.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Naim Okur Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı