9 Nisan 2018 Pazartesi

SA5926/KY1-CÇ484: savların sağın temelleri üzerine eleştirel bir yaklaşım



temelde savlar yaşamın sürdürülebilirliği açısından ve sonul istemlerin nesnesiyle örtüşük yahut barışık olması için ortaya atılmış ‘nen’ler oldukları pekin gerçeği yerine kimi zaman yazınsal kaygıların başat rol oynadığı algılara kurban edilmesi bireyi olmadık durumların içine soktuğu üstünkörü yapılacak tarihsel bir araştırma bile bize gösterecektir ki bu açmazdan çıkmak yahut bu açmaza düşmemek için araştırmacının önünde ‘sav’a ait olanlarla sava ait olmayanları –eskilerin deyimiyle efradını cami ağyarını mani- ayırıcı ölçütler bulmaktan başkaca bir yol yoktur aksi taktirde sağrısına süngü yemiş süvari gibi sızlanarak sürüklendiğin bir yaşamı sürdürmenin varacağı yer saksıda bir süsen yahut her hangi bir sundurmada silik bir gölge olmaktır

işte böyle bir duruma düşmemek için sava yahut savlara ait ölçütlerin oluşturulmasının vazgeçilmez olduğu hatta tek yol olduğu savındayım bu savın sağın bir temeli olduğu birilerine açık bir başka birilerine kapalı olduğu yahut olacağı sanısından sakınmanın biricik yolu sav kavramının tüm anlamlarına tüm kapsamına vakıf olmanın gerekliliği ortaya çıkmaktadır bu durum kendisini bize –her hangi bir ayrımlı zaman ve ayrımlı bir uzamda  her hangi bir başka araştırmacıya da- bir saffetiderunlukla kendini olabildiğince sezdireceği duyumsatacağı bir belit olarak durmaktadır bu sezgi ve duyumsamanın kavileştirilmesi öne sürülen savın apaçıklığını sağlamaktan öte yaşamların istendik bir biçimde sürdürülebilme koşullarını gerçekleştirmek için gereken nenlerin sevk-i tabilerimize bırakılmaması için sonul istemlerin saptanmasında izlenecek yöntemin pekin vargılara ulaştıracağına ilişkin öngörüdür kuşkusuz öngörülerin sanılarla karıştırılması tehlikesi her zaman vardır ve bir öndeyide bulunmak için gereken öngörünün sanılardan uzak kalması içinde araştırmacı oldukça sakınık bir tavra bürünmelidir kılı kırk yarmak yerine usa geleni/gelenleri söze dökmek savrukluğu sanılara yol açacağından daha baştan bir savaşıma zorlanacaktır zorlanılan bu savaşımın gereklerini yerine getirme saydam bir biçimde yapılmalı ki kendinden başka araştırmacılar da bundan yararlanarak sürdürülebilir izlenceler oluştursun ve bu izlencelerin izlenmesinde zorluklar baş göstermesin bu tek boyutluluğun kendine bir yer bulmaması bulamaması için zorunludur tek boyutluluğun kendine bir yer bulamaması insan yetilerinin her birinin eşit oranda ve kendi koşulları içinde olgunlaşmaları ve işlevlerini hakkıyla yerine getirmeleri olanağını kazandıracaktır yine burada herhangi bir araştırmacı –kendi kurgusunun kendi düşünün kendi heves yahut heveslerinin kendi algılamalarının geçerliliği için kanıtlar aramaktan uzak durmayı başarmış bir araştırmacı söz konusudur burada- insanın her hangi bir yetisine başat bir konum biçmeden de uzak kalması gerektiğini duyumsatacaktır bunun aksi bir tutum genel geçer toplumsal kurallar bağlamında -diyelim usun olanakları hakkında hali hazırdaki toplumun yargı ve vargılarına sahip çıkılmış olsun- savlar oluşturarak insan yetilerinin olanakları ve sınırları üzerine birtakım çıkarımlarda bulunmayı anılan her hangi bir yetkinin karşıtlığı olarak algılanacak ve algılatılacaktır ki bu da araştırmacıyı yine tek boyutluluğun içine sokacaktır bu durum savların oluşturulmasında ve ileri sürülmesinde en sakınılması gerek bir tutumdur belki araştırmacı bunun ayrımına daha baştan varmamış olsa da bir düşünüm alışkanlığıyla yaklaşımlar sergilese de gerçeğin peşinde koşan için bu geçici bir durum olma olanağına sahiptir insan yetilerinin hilelerine karşı özen gösterilmesi işte bu yüzden zorunludur insan yetilerinin hilesi var olanın lehine çalışmak var olanın daha bir başat olması için elinden geldiğini ardına koymamak tavrıdır ki burada savın zorunluluğu savın sağın işlevinin gerekliliğinin yadsınamazlığı kendisini gösterir insan yetilerinin her biri –us sezgi duyu anlak- görünüşte hem kuramsal hem kılgısal olarak birbirinin karşıtı gibi görünseler de bu görünümün toplumsal çağcıl baskın görüşünün bir sonucu olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve savlar oluşturulurken bu tehlike her zaman göz önünde tutulmalıdır savların sağın temelleri için bu bir saltık değerdir araştırmacı her tür sapma sanılgılardan kurtulmak uzak kalmak için bunu mutlaka göz önünde bulundurmalıdır sav oluştururken seçerlik bunu gerektirir kuşkusuz araştırmacı sav konusunda bizim bu yargılarımızı sonul bir yargı görmeyip almaşık yargıların olabilirliğini kendi sığası kapsamında yeniden değerlendirmelidir aksi takdirde bizim bu konudaki –savın sağınlığı konusundaki- kaygımızı araştırmacının bir ırası konumunda görmemiz işten bile değildir oysa erek tikelin genelleştirilmesi genel geçer biricik ve saltık olarak dayatılması buna çalışılması bizim başat olarak kaçındığımız bir durumdur zaten olagelen bu iken biz bu çıkmaza niçin düşelim vargılarımızın çıkarımlarımızın biricikliği hevesi biz onulmaz yanlış ve yanılgılara düşürmekten öte bir işleve sahip olmayacaktır bu anlaşılmadığı sürece kuru bir yaprak gibi rüzgârların önünde oradan oraya sürüklenip duracak olanca çabamıza savaşımımıza karşın yeni bir kayıp yaşayacağız araştırmacı yeni bir yitik yaşamamak ve yaşatmamak için araştırmasının yetkinliğinden sorumlu olduğunu ve bu sorumluluk bağlamında çalışmasını sürdürmesi gerektiğinin bilincinde olarak çalışmalıdır ve bunu yaparken de hiçbir yetkenin sınırlandırmalarını dikkate almamalıdır

not: noktalama imleri çocuklar ve okuma hevesi kursağında kalanlar içindir





Cemal Çalık, 09.04.2018,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme, Sözcüklerin Düş Hâli




Seçkin Deniz'in notu: Cemal Çalık üstteki yazıda 'tek tırnak' ve -kısa ayraç çizgileri-, /eğik çizgi (slaş) kullanmış, ayrıca not'tan sonra 'iki nokta üstüste' koymuş; çocukluğunu mu hatırladı, yoksa  'tek tırnak', 'ayraç çizgileri-, /slaş, 'iki nokta üstüste' noktalama imleri değil midir ya da kendisi okuma hevesi kursağında kalanlardan biri midir?:)


Seçkin Deniz'in ek notu: Yazar yazıda çocuğunu "Eşeğini sağlam kazığa bağla!" diyerek tembihleyen köylünün serencâmını dile getirmeye çalışmaktadır:)



Bilgi:

TDK: Noktalama İşaretleri (Açıklamalar)


Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere noktalama işaretleri kullanılır.


Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak, ayraç ve kesme işaretleri ait oldukları kelimelere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara verilir.


Nokta ( . )


1. Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurul­muştur.

2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkası, ve benzeri, ve benzerleri, ve bunun gibi), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce) vb.
3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4. Levent vb.
4. Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında vb.

5. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:


                                   I.               1.                            A.            a.


                                   II.              2.                            B.            b.


6. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 29.5.1453, 29.X.1923 vb.


UYARI: Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adların­dan önce ve sonra nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923 vb.


7. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren 09.15’te kalktı. Toplantı 13.00’te başladı.


8. Kitap, dergi vb.nin künyelerinin sonuna konur:


Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınları, Ankara, 1960.


9. Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 1.000, 326.197, 49.750.812 vb.


10. Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.org.tr


11. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5=20, 12.6=72 vb.


Virgül ( , )


1. Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur:


Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller


2. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur:


Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


3. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur:


Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)


4. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur:


Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Atatürk)


5. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına ko­nur:


Akşam, yine akşam, yine akşam,


Göllerde bu dem bir kamış olsam! (Ahmet Haşim)


6. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur: Adana’ya yarın gideceğim, dedi.


7. Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur:  – Bu akşam Datça’ya gidiyor musunuz, diye sordu.


8. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:


Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey’e,


– Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin)


9. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bil­diren hayır, yok, evet, peki, pekâlâ, tamam, olur, hayhay, başüstüne, öyle, haydi, elbette gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Hayhay, memnun oluruz. Haydi, geç kalıyoruz.


10. Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime grup­larıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışıklığını önlemek için kullanılır:


Bu gece, eğlenceleri içlerine sinmedi. (Reşat Nuri Güntekin)


11. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur:


Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir. (Atatürk)


Sayın Başkan,


12. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır: 38,6 (otuz sekiz tam, onda altı), 0,45 (sıfır tam, yüzde kırk beş)


13. Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur:


Ancak yemekte bir karara varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu.


UYARI: Metin içinde zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra virgül konmaz:


Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep talebesi olmadığını anlatmaya çalışıyordu.     (Halide Edip Adıvar)


Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyünden kaçıp da başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi. (Yaşar Kemal)


Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı. (Necati Cumalı)


14. Özne olarak kullanıldıklarında bu, şu, o zamirlerinden sonra konur:


Bu, benim gibi yazarlar için hiç kolay olmaz.


O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı. (Tarık Buğra)


15. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur:


Falih Rıfkı ATAY, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1938.


Yazarın soyadı önce yazılmışsa soyadından sonra da virgül konur:


ERGİN, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ankara, 1958.


UYARI: Metin içinde ve, veya, yahut, ya ... ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz:


Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik’e bol teşek­kürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa)


UYARI: Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:


Hem gider hem ağlar.


Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli. (Atasözü)


Gerek nesirde gerek nazımda yeni bir söyleyişe ulaşılmıştır.


Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam.


Ne kız verir ne dünürü küstürür.


UYARI: Cümlede pekiştirme ve bağlama görevinde kullanılan da / de bağlacından sonra virgül konmaz:


İmlamız lisanımız düzelince, lisanımız da kafamız düzelince düzele­cek çünkü o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil!     (Yahya Kemal Beyatlı)


UYARI: Metin içinde -ınca / -ince anlamıyla zarf-fiil görevinde kulla­nılan mı / mi ekinden sonra virgül konmaz:


Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (Orhan Kemal)


Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın. (Attila İlhan)


UYARI: Şart ekinden sonra virgül konmaz:


Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı. (Reşat Nuri Güntekin)


Gör gözlerinle de aklın yatarsa anlatıver millete. (Tarık Buğra)


Noktalı Virgül ( ; )


1. Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.


Türkiye, İngiltere, Azerbaycan; Ankara, Londra, Bakü.


2. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayır­mak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.


At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır. (Atasözü)


3. İkiden fazla eş değer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra noktalı virgül konabilir:


Yeni usul şiirimiz; zevksiz, köksüz, acemice görünüyordu. (Yahya Kemal Beyatlı)


İki Nokta (: )


1.Kendisiyle ilgili örnek verilecek cümlenin sonuna konur:


Millî Edebiyat akımının temsilcilerinden bir kısmını sıralayalım: Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem.


2. Kendisiyle ilgili açıklama verilecek cümlenin sonuna konur:


Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. (Atatürk)


Kendimi takdim edeyim: Meclis kâtiplerindenim. (Falih Rıfkı Atay)


3. Ses bilgisinde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır: a:ile, ka:til, usu:le, i:cat.


4. Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur:


Bilge Kağan:         Türklerim, işitin!


                              Üstten gök çökmedikçe,


                              alttan yer delinmedikçe


                              ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?


Koro:                    Göğe erer başımız


                              başınla senin!


Bilge Kağan:         Ulusum birleşip yücelsin diye


                              gece uyumadım, gündüz oturmadım.


                              Türklerim Bilge Kağan der bana.


                              Ben her şeyi onlar için bildim.


                                     Nöbetteyim! (A. Turan Oflazoğlu)


5. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur:


– Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?


Ziraatçı sayar:


– Yulaf, pancar, zerzevat, tütün... (Falih Rıfkı Atay)


6. Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.org.tr


7. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 56:8=7, 100:2=50 vb.


Üç Nokta ( ... )


1. Anlatım olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:


Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveri­yordu da bu yanı... (Tarık Buğra)


2. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten dolayı açık yazılmak is­tenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur: Kılavuzu karga olanın burnu b...tan çıkmaz.


Arabacı B...’a yaklaştığını söylüyor, ikide bir fırsat bularak arabanın içine doğru başını çeviriyordu. (Ahmet Hamdi Tanpınar)


3. Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine konur:


... derken şehrin öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye başladı... (Tarık Buğra)


4. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:


Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel)


5. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:


Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:


—      Koca Ali... Koca Ali, be!.. (Ömer Seyfettin)


UYARI: Ünlem ve soru işaretinden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması yeterlidir:


Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (Tarık Buğra)


Nasıl da akşam oldu?.. Nasıl da yavrucaklar sustu?.. Nasıl da serçecikler yuvalarına sığındı?.. (Necip Fazıl Kısakürek)


6. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevap­larda kullanılır:


— Yabancı yok!


— Kimsin?


— Ali...


— Hangi Ali?


— ...


— Sen misin, Ali usta?


— !.. (Ömer Seyfettin)


UYARI: Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.


Soru İşareti ( ? )


1. Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur:


Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı? (Faruk Nafiz Çamlıbel)


2. Soru bildiren ancak soru eki veya sözü içermeyen cümlelerin sonuna konur:


Gümrükteki memur başını kaldırdı:


 — Adınız?


3. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır: Yunus Emre (1240 ?-1320), (Doğum yeri: ?) vb.


1496 (?) yılında doğan Fuzuli...


UYARI: mı / mi ekini alan yan cümle temel cümlenin zarf tümleci olduğunda cümlenin sonuna soru işareti konmaz: Akşam oldu mu sürüler döner. Hava karardı mı eve gideriz.


Bahar gelip de nehir çağıl çağıl kabarmaya başlamaz mı içimi geri kalmış bir saat huzursuzluğu kaplardı. (Haldun Taner)


UYARI: Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur:


Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?


Üsküdar’dan mı, Hisar’dan mı, Kavaklardan mı? (Yahya Kemal Beyatlı)


Ünlem İşareti ( ! )


1. Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarele­rin sonuna konur: Hava ne kadar da sıcak! Aşk olsun! Ne kadar akıllı adamlar var! Vah vah!


2. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur:


Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın


Bu toprak bir devrin battığı yerdir. (Necmettin Halil Onan)


UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabi­leceği gibi cümlenin sonuna da konabilir:


Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken


Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel)


3. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır:


İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!).


Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.


Kısa Çizgi ( - )


1. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur:


Soğuktan mı titriyordum, yoksa heyecandan, üzüntüden mi bil-

 mem. Havuzun suyu bulanık. Kapının saatleri 12’yi geçmiş.

2. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır:


Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu. (Ömer Seyfettin)


3. Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük vb.


4. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır: al-, dur-, gör-, ver-; başar-, kana-, okut-, taşla-, yazdır- vb.


5. İsim yapma eklerinin başına, fiil yapma eklerinin başına ve sonuna konur: -ak, -den, -ış, -lık; -ımsa-; -la-; -tır- vb.


6. Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır-ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık vb.


7. Arasında, ve, ile, ila, ...-den ...-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır: Aydın-İzmir yolu, Türk-Alman ilişkileri, Ural-Altay dil grubu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 09.30-10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması, Manas Destanı’nda soy-dil-din üçgeni, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, Türkçe-Fransızca Sözlük vb.


UYARI: Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesinde araya kısa çizgi konmaz: On on beş yıl. Üç beş kişi geldi.


8. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır: 50-20=30


9. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır: -2 °C


Uzun Çizgi (—)


Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir.


Frankfurt’a gelene herkesin sorduğu şunlardır:


— Eski şehri gezdin mi?


— Rothschild’in evine gittin mi?


— Goethe’nin evini gezdin mi? (Ahmet Haşim)


Oyunlarda uzun çizgi konuşanın adından sonra da konabilir:


Sıtkı Bey — Kaleyi kurtarmak için daha güzel bir çare var. Gerçekten ölecek adam ister.


İslam Bey — Ben daha ölmedim. (Namık Kemal)


UYARI: Konuşmalar tırnak içinde verildiğinde uzun çizgi kul­lanılmaz.


Arabamız tutarken Erciyes’in yolunu:


“Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu?” (Faruk Nafiz Çamlıbel)


Eğik Çizgi ( / )


1. Dizeler yan yana yazıldığında aralarına konur: 


Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak. (Mehmet Akif Ersoy)


2. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur: Altay Sokağı No.: 21/6 Kurtuluş / ANKARA


Ülke adı yazılacağında ise:


       Atatürk Bulvarı No.: 217


06680 Kavaklıdere / Ankara


                   TÜRKİYE


3. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 18/11/1969, 15/IX/1994 vb.


4. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -a /-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden vb.


5. Genel Ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr


6. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır: 70/2=35


7. Fizik, matematik vb. alanlarda birimler arası orantıları gösterirken eğik çizgi araya boşluk konulmadan kullanılır: g/sn (gram/saniye)


Ters Eğik Çizgi ( \ )


Bilişim uygulamalarında art arda gelen dizinleri birbirinden ayırt etmek için kullanılır: C:\Belgelerim\Türk İşaret Dili\Kitapçık.indd


Tırnak İşareti ( “ ” )


1. Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tır­nak içine alınır: Türk Dil Kurumu binasının yan cephesinde Atatürk’ün “Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” sözü yazılıdır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” vecizesi yer almaktadır. Ulu önderin “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözü her Türk’ü duygulandırır.


Bakınız, şair vatanı ne güzel tarif ediyor:


“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.


Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”


UYARI: Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır:


“İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar. (Yahya Kemal Beyatlı)


2. Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır: Yeni bir “barış taarruzu” başladı.


3. Cümle içerisinde eserlerin ve yazıların adları ile bölüm başlıkları tırnak içine alınır:


Bugün öğrenciler “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiiri incelediler.


“Yazım Kuralları” bölümünde bazı uyarılara yer verilmiştir.


UYARI: Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitap ve dergi adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın eğik yazıyla dizilerek de gösterilebilir:


Höyük sözü Anadolu’da tepe olarak geçer.


Cahit Sıtkı’nın Şairin Ölümü şiirini Yahya Kemal çok sevmişti. (Ahmet Hamdi Tanpınar)


UYARI: Tırnak içine alınan sözlerden sonra gelen ekleri ayırmak için kesme işareti kulla­nılmaz: Elif Şafak’ın “Bit Palas”ını okudunuz mu?


4. Bilimsel çalışmalarda künye verilirken makale adları tırnak içinde yazılır.


Tek Tırnak İşareti ( ‘ ’ )


Tırnak içinde verilen cümlenin içinde yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü, ibareyi belirtmek için kullanılır:


Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi ve Faruk Nafiz’in bu güzel şiirini okumaya başladı.


Denden İşareti (")


Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt alta gelen aynı sözlerin, söz gruplarının ve sayıların tekrar yazılmasını önlemek için kullanılır:


a. Etken         fiil


b. Edilgen       "


c. Dönüşlü      "


ç. İşteş             "


Yay Ayraç ( )


1. Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler için kullanılır. Yay ayraç içinde bulunan ve yargı bildiren anlatımların sonuna uygun noktalama işareti konur:


Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç)


2. Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce yazılır:


Yunus Emre’nin (1240?-1320)...


İmek fiilinin (ek fiil) geniş zamanı şahıs ekleriyle çekilir.


3. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıkla­mak ve göstermek için kullanılır:


İhtiyar – (Yavaş yavaş Kaymakam'a yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın... (Reşat Nuri Güntekin)


4. Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kullanılır:


Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip ol­maya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir ya kimsenin. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)


Bir isim kökü, gerektiğinde çeşitli eklerle fiil kökü durumuna getirilebilir (Zülfikar 1991: 45).


5. Alıntılarda, alınmayan kelime veya bölümle­rin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir.


6. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır: Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.


7. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını gös­termek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır: 1496 (?) yılında doğan Fuzuli...


8. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra kapama ayracı konur:


                I)             1)                   A)           a)


                II)           2)                    B)           b)


Köşeli Ayraç ( [ ] )


1. Ayraç içinde ayraç kullanılması gereken durumlarda yay ayraçtan önce köşeli ayraç kullanılır: Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)] en güzel eserlerini Bodrum’da yazmıştır.


2. Metin aktarmalarında, çevirilerde, alıntılarda çalışmayı yapanın eklediği sözler için kullanılır: “Eldem, Osmanlıda en önemli fark[ın], mezar taşının şeklinde ortaya çık[tığını] söyledikten sonra...” (Hilmi Yavuz)


3. Kaynak olarak verilen kitap veya makalelerin künyelerine ilişkin bazı ayrıntıları göstermek için kullanılır: Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922. Server Bedi [Peyami Safa]


Kesme İşareti ( ’ )


1. Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm, Türkiye’mizin, Fatih Sultan Mehmet’e, Muhibbi’nin, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir, Namık Kemal’se, Şinasi’yle, Alman’sınız, Kırgız’ım, Karakeçili’nin, Osmanlı Devleti’ndeki, Cebrail’den, Çanakkale Boğazı’nın, Samanyolu’nda, Sait Halim Paşa Yalısı’ndan, Resmî Gazete’de, Millî Eğitim Temel Kanunu’na, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği’ni, Eski Çağ’ın, Yükselme Dönemi’nin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na vb.


“Onun için Batı’da bunlara birer fonksiyon buluyorlar.” (Burhan Felek)


1919 senesi Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. (Atatürk)


Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti kullanılır: Hisar’dan, Boğaz’dan vb.


Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır: Bu Kanun’un 17. maddesinin c bendi... Yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 2’nci maddesine göre... vb.


Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan önce kullanılır: Yunus Emre’nin (1240?-1320), Yakup Kadri’nin (Karaosmanoğlu) vb.


Ek getirildiğinde Avrupa Birliği kesme işareti ile kullanılır: Avrupa Birliği’ne üye ülkeler...


UYARI: Sonunda 3. teklik kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışında başka bir iyelik eki getirildiğinde kesme işareti konmaz: Boğaz Köprümüzün güzelliği, Amik Ovamızın bitki örtüsü, Kuşadamızdaki liman vb.


UYARI: Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk Dil Kurumundan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığının; Bakanlar Kurulunun, Danışma Kurulundan, Yürütme Kuruluna; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin 2’nci Oturumunda; Mavi Köşe Bakkaliyesinden vb.


UYARI: Başbakanlık, Rektörlük vb. sözler ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde Başbakanlığa, Rektörlüğe vb. biçimlerde yazılır.


UYARI: Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Aydınlı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Mehmetler, Yakup Kadriler, Türklerin, Türklüğün, Türkleşmekte, Türkçenin, Müslümanlıkta, Hollandalıdan, Hristiyanlıktan, Atatürkçülüğün vb.


UYARI: Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Halit, Şahap; Bosna-Hersek; Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Halidi, Şahabı; Bosna-Herseği; Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçiminde son ses yumuşatılarak söylenir.


UYARI: Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl­maz.


2. Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey’e, Ayşe Hanım’dan, Mahmut Efendi’ye, Enver Paşa’ya; Türk Dil Kurumu Başkanı’na vb.


3. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM’nin, TDK’nin, BM’de, ABD’de, TV’ye vb.


4. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985’te, 8’inci madde, 2’nci kat; 7,65’lik, 9,65’lik, 657’yle vb.


5. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen ekleri ayırmak için konur: Başvurular 17 Aralık’a kadar sürecektir. Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’nun veri tabanının Genel Ağ’da hizmete sunulduğu gün olan 12 Temmuz 2010 Pazartesi’nin TDK için önemi büyüktür.


6. Seslerin ölçü ve söyleyiş gereği düştüğünü göstermek için kullanılır:


Bir ok attım karlı dağın ardına


Düştü m’ola sevdiğimin yurduna


İl yanmazken ben yanarım derdine


Engel aramızı açtı n’eyleyim (Karacaoğlan)


Şems’in gözlerine bir şüphe çöreklendi: “Dostum ne’n var? Her şey yolunda mı?” (Elif Şafak)


Güzelliğin on par’etmez


Bu bendeki aşk olmasa (Âşık Veysel)


7. Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a’dan z’ye kadar, Türkçede -lık’la yapılmış sözler.





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı