2 Nisan 2018 Pazartesi

SA5885/KY58-GÖKA88: Seven Kıskanır mı?

"Hepimizin fark ettiği bir gerçek, istatistiksel olarak da tüm dünyada ortaya konmuş durumda. Sağlıksız, habis kıskançlıklar, erkeklerde kadınlardan misliyle daha fazla. Kadınlarda da ölümcül derecede habis kıskançlık halleri görülüyor ama daha az. Kıskanç kadınlar, eşlerini daha çok duygusal sadakatsizlikle suçluyorlar erkekler ise cinsel sadakatsizlikle."


Hem evet, hem hayır bu sorunun cevabı… Evet, çünkü duygusal kıskançlıkta kişinin eşiyle gerçek ya da hayali rakibi arasındaki romantik ilişkinin doğurduğu tehdit söz konusu… Tehdit ya da kaybetme ihtimali duygusu, ilişkinin niteliğine ya da kişinin benlik saygısına ve varoluşuna karşı bir yaşantı olarak algılanıyor ve hayli rahatsızlık oluşturuyor. Tüm bunlar sevdiğini kaybetmek istememenin tezahürleri olabilir. Ama olmayabilir de… 

Kıskançlık, ilişkimizin kalitesinden, eşimizle yaşadığımız hayat memnuniyetini sürdürme arzumuzdan bağımsız olarak doğrudan doğruya bizim kişilik olgunlaşmamızdaki bir sorunun ve hatta psikolojik bir rahatsızlığın dışavurumu da olabilir pekâlâ…

Nasıl ayırt edilir bu ikisi? Kolay. Sağlam temeller üzerinde, karşılıklı anlaşmaya, saygıya ve güvene dayalı ilişkilerde kıskançlık daha az görülüyor, görülse de aşılıyor. İlişkimiz, eşimiz bizim için gerçekten kıymetliyse, kıskançlığımız sırf bu nedenden kaynaklanıyorsa sevgimizin kıskançlığın öncesinde ve sonrasında açık işaretleri olur. İyi ilişkinin ve eşlerin birbirinden memnuniyetinin besbelli olduğu hallerde genellikle endişe edilecek bir durum yoktur. 

Eşler birbirlerine ve ilişkilerine güven sayesinde bu rahatsızlık verici hissiyatla baş edebiliyorlar. Kıskançlık hisseden eş, korkutmaya ve tehdide değil sevgiye dayanarak tekrar güveni inşa etme temelinde sorunu çözmeye çalışıyor. Kıskançlığı, acı ve stres kaynağı olsa da, şiddet ve saldırıya dönüşmeden sadece iç dünyasında yaşatılan bir sancı olarak tutabiliyor. Eşinin gönlünü kazanmak için her zamankinden daha fazla çaba gösteriyor.

Sağlıksız, habis kıskançlığın ise birçok türü var. Eşini uçan sinekten kıskanan ve hayatını sadece bu hastalıklı anlayış etrafında sürdüren, daha doğrusu eşine, çevresine ve kendisine zehir eden psikiyatride “hezeyanlı bozukluk” denilen ağır ruhsal hastalığın en sık görülen bir tipi var mesela. Yine bazı kişilik bozukluklarında görülen hastalıklı kıskançlıklar da herkese hayatı zehir ediyor. Eşini olur olmaz her durumda sadakatsizlikle itham eden, aşırı şüpheci bu tipleri tanımak kolay ama hekime getirmek zor… Sağlıksız, habis kıskançlığın bir de kendisini normal olarak sunan sevginin arkasına sığınan şekilleri söz konusu. Asıl onları olağan, sıradan kıskançlıklardan ayırt etmek önemli.

Sağlıksız, habis kıskançlığın sinsi formlarında, ilk bakışta kıskanç eş iyi bir sevgili görünümündedir. Ama “dışı seni, içi beni yakar” bu tipleri, asıl eşlerinden sormak gerekir. Çoğu zaman ortada iyi bir ilişkiden eser yoktur. Kıskançlık yaşantısı, hiç düzelmez, tehdit ve korkutma artar, “ya benimsin ya toprağın” felaketine doğru ilerler. Böyle bir kıskaçlığın onaylanmasının, hele hele sevgi işareti olarak görülmesinin imkânı yok. 

Nasıl olsun ki!... Sevmekten, karşısındaki insanın, eşinin değerinden bihaber olan, tehdit ve korkutmadan medet uman birisinin davranışlarının kökeninde olumlu bir hissiyat bulunabilir mi? O yüzden kıskançlığın habis tezahürleri baş gösterdiğinde bunları meşrulaştırmak için sevgiye sığınmak yerine bir an önce yardım aramaya çalışmalıdır. Madem sevdiğinden kıskandığını söylüyor, o halde sevgisi için bir adım daha atsın, daha iyi seven olabilmek için ne yapmak gerektiğini öğrenmek için çabalasın bakalım.

Düşük öz-saygısı olan bireyler, daha kolay habis kıskançlık gösteriyorlar. Benzer şekilde çok kıskanç insanlar, bağımlı, bunaltılı, onay ihtiyacı içinde olan, çok kolay memnuniyetsiz hale gelen kişiler… İlişki de denge bir türlü sağlanamadıysa, birçok belirsizlik varsa, kıskançlık için çok iyi bir gübre etkisi yapacak olan şüphe ortaya çıkıyor. Çocuksuz, birbirine daha fazla bağımlı çiftlerde daha çok kıskançlık gözlendiğini de bu arada belirtelim.

Hepimizin fark ettiği bir gerçek, istatistiksel olarak da tüm dünyada ortaya konmuş durumda. Sağlıksız, habis kıskançlıklar, erkeklerde kadınlardan misliyle daha fazla. Kadınlarda da ölümcül derecede habis kıskançlık halleri görülüyor ama daha az. Kıskanç kadınlar, eşlerini daha çok duygusal sadakatsizlikle suçluyorlar erkekler ise cinsel sadakatsizlikle. 

Erkekler, rakibin toplumsal üstünlüğünün kendileri için daha fazla kıskançlık uyandırıcı olduğunu söylüyorlar. Kadınlar ise rakibin fiziksel çekiciliği söz konusu olduğunda kıskançlık gösteriyorlar. Daha önemlisi, erkeklerin habis kıskançlığı çok kolay şiddete dönüşürken, kadınlar eşlerinin sadakatsizliğinden şüphelendiklerinde daha ziyade onu tekrar kazanmak için çareler düşünüyorlar. 

Kıskanç erkeklerin anneliğin yani sıra kadın olmayı da yüceltmeyi öğrenmeleri, kadının kendi iffetine sahip çıkabilecek bir varlık olduğunu içlerine sindirmelerinin yanı sıra kadınların bu tutumlarından da çıkarmaları gereken dersler var.


Erol Göka, Prof. Dr, 02.04.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Uzaklardaki İnsan,
Erol Göka Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Erol Göka Beyefendi'ye, birey ve toplum sağlığı açısından çağın sorunlarına  'iyi' geleceğini düşündüğümüz değerli yazılarını bizimle paylaştığı için teşekkür ediyoruz. Seçkin Deniz, 05.06.2017



İlk Yayınlandığı Yer; Yeni Şafak




Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı