20 Aralık 2017 Çarşamba

SA5359/AŞ81: Tedirginliklerimiz ve Erdoğan'a Hatırlatmamız Gereken Şey

"Erdoğan'dan beklenen şeyler, Erdoğan'ın taşıyabileceğinden çok daha fazlasını içeriyor. 'Gözü Kara'lık, sistematik bir direnişin sürmesini sağlamak için yeterli değil, gerektiğinde orantısız güç sahipleri ile pazarlık yapacak zekayı da gerektiriyor."


Şeytan'ın Köleleriyle Savaşımız Bütün Şiddetiyle Sürüyor

Tedirginlik 2012'de başlamadı bu halkta; 2007'ye kadar süren 85 yıllık kemikleşmiş 'kendi vatanında parya' psikolojisi, zehirli bir genin devlet zoruyla sosyolojik aktarımı sonucu oluşmuştu. Ancak tarihi ve otoriterleri şaşırtan başka bir şey daha gelişiyordu aynı halkta; insanın, dayatmalara karşı direniş gücünü de nesilden nesile büyüterek bir gün 'gözü kara' nesiller yetiştireceğini kanıtlayan umut. Bu belki de Allah'ın mutlak otorite olduğunu ve insanı asla yalnız bırakmadığını da kanıtlayan bir belge...

Türkiye çok ciddî bir bölgesel-küresel sınırda; tedirginliklerin, 7 Şubat 2012'de bugün FETÖ dediğimiz kanserin, illegal yöntemler legal-nominal araçlarla meşru iktidarın meşru istihbarat müsteşarını, İsrail, Avrupa ve ABD lehine alaşağı etme ve tutuklama girişimi sırasında bu kez daha şiddetli bir şekilde başladığı günden bu yana çok şey yaşadı... bu tedirginlikler çok daha şiddetliydi, çünkü yüzlerce yıldır aşağılanan bir halkın umutlarını kullanarak, parasını ve çocuklarını elinden alan ve o halkın seçimlerini ve tercihlerini dikkate almaya başlayan kendi devletine karşı kullanan bir hainle karşı karşıyaydı.

O hain tek başına değildi... Hemen herkesin etrafında Fetullah Gülen denen bu hainin devşirdiği ve insanlıktan çıkararak kendisi gibi şeytanlaştırdığı binlerce insan vardı. 2012'den 15 Temmuz 2016 FETÖ-NATO-ABD-İsrail-BAE-Suudi askeri darbe girişimine kadar her türlü istihbarat ve terör örgütü ile birlikte çalışan bu binlerce şeytan, her türlü değerden, duygudan kopmuş ve derinliklerine sızdığı devleti ve halkı her an tehdit ederek yolunda ilerlemeye devam ediyordu. İçerideki düşmandı halkın tedirginliklerini benzersiz kılan; çünkü tarihte böyle bir ihanetin eşi veya benzeri yoktu. Bu kadar derinleşmiş ve bu kadar güçlenmiş başka hiçbir hain örgütten bahsetmiyordu tarih.

Hainler pervasızlardı, Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı, devletin bütün yetkililerini küçümsüyor ve tehdit ediyorlardı. Bütün insanî değerleri hoyratça tahrip ediyor, ikiyüzlülükleri ile sürekli haklı görünüyorlardı; boğazlarına kadar ihanetin, suçun, ahlaksızlığın, rezaletin içine batmışlardı üstelik. Halk tedirgindi, uyumuyordu...

Devlet bu kanseri 15 Temmuz 2016 gecesi 'gözü kara' halkının büyük desteğiyle suçüstü bastırınca hem dünya tarihinde hem de Türkiye tarihinde yeni bir dönem başladı. Yeni dönem dediğimiz şey gerçekten yeni dönemdi... Alçak koltuklarda oturma hakkı bile bulunmayan, ayakta emir bekleyen uşaklar pozisyonundan, hakkını arayan eşit duruş gösteren bir pozisyona geçişi dayatan bir yeni dönem... Paryalık'tan Vatandaş'a evrilen ve nihayetinde kendi devletini kendi seçimleriyle yönetmek isteyen gözü kara bir halkın başlattığı yeni dönem.

Bu 'gözü kara' halkın lideri de 'gözü kara' Başbakan ve sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı. Paryalık sadece Türkiye halkının 'sıfatı' değildi, bütün müslüman ülkelerde yaşayan müslümanların yeryüzündeki sıfatıydı; müslümanlar muhteşem bir tarihten 'artakalan' zavallı uşaklar olarak görülüyorlardı, yeni dönemin etkileri dünyadaki müslümanlara da sirayet etti. 

13 Aralık 2017'de İstanbul'da Erdoğan'ın liderliğinde toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın aldığı 'Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" kararı, Suudi hanedanı ve BAE-Bahreyn gibi hainlerin olumsuz çabalarına rağmen, müslümanların kemikleşmiş küresel tedirginliklerinin de artık kontrol edilemez boyutta olduğunu gösteriyordu.

Yeni dönem, BMGK'de de devam etti; 15 BMGK üyesinden 14'ü ABD Başkanı Trump'un BM kararlarını hiçe sayan bir kayıtsızlıkla Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etmesine yönelik girişimin iptalini istedi; süreç Türkiye ve teklif sahibi Filistin'in girişimleriyle BM Genel Kuruluna taşınacak... Müslümanların 15 Temmuz'u 13 Aralık'tı artık.

Geldiğimiz nokta bir zaferler silsilesinin ürünü, ancak bu noktada henüz bir yığın belirsizlik var. Türkiye, halkının yönettiği bir ülke haline gelmeye devam ediyor, ancak henüz dış tedirginliklerle iç içe var olmaya devam eden iç tedirginlikler şiddetlerini yitirseler de halkın tek gözle uyumasına neden oluyorlar.

Erdoğan'dan beklenen şeyler, Erdoğan'ın taşıyabileceğinden çok daha fazlasını içeriyor. 'Gözü Kara'lık, sistematik bir direnişin sürmesini sağlamak için yeterli değil, gerektiğinde orantısız güç sahipleri ile pazarlık yapacak zekayı da gerektiriyor.

Trump'ın 19 Aralık günü ilan ettiği yeni Güvenlik Belgesi'ne göre Türkiye nerede, müslüman ülkeler nerede? Bu belirsiz.

Bizim derin tedirginliklerimizin ana kaynağı olan ABD'nin ve yahudi-hristiyan siyonizmin vahşi planlarının neler olduğunu bilmek ve buna göre davranmak zorundayız, çünkü hem ülkemizde hem de bütün müslümanların içinde yüzbinlerce hain bizimle birlikte yaşıyor. Bu hainlerin ne zaman nereden vuracaklarını bilecek bir devlet zekasının varlığına şahidiz bir süredir, ancak bunun daha da geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Zira karşı çıkışlarımızın hacmi ve cüssesi büyüdükçe hainlerin ve düşmanlarımızın atacağı adımlar daha derinden ve daha tehditkâr olmaya devam ediyorlar, savaş bütün şiddetiyle sürüyor... bunu görüyoruz; yenilgiye alışık olmayan vahşi Batı'nın karanlık şeytanî odalarında büyük bir planın yavaş yavaş işlemeye devam ettiğinin farkındayız...

Erdoğan'dan beklediğimiz şey, bu şeytanî planın bütün çıkış noktalarını tıkaması ve bunun için de sadece Allah'a, kendisini destekleyen halkına ve samimi müslümanlara güvenmesi...

Erdoğan'a hatırlatmamız gereken en önemli şey aslında bu.... 16 Nisan 2017 referandumunda bu halkın direnişine destek vermeyen 'müslüman' görünümlü hainlerden destek beklememesi... o hainlerin oylarına muhtaç olduğunu düşünerek, insanı tanrılaştıran sapkın düşüncelerine itibar etmemesi... çünkü bu dava ona ait değildir, bu dava sadece Allah'a inanan ve Allah'a ortak koşmayan samimi gözü kara insanların davasıdır.

Tedirginlikler ancak sadece Allah'a güvenenler için anlamını yitirir; biz Allah'a güveniyoruz ve yüzlerce yıllık tedirginliklerimizi artık bitirmek istiyoruz.


Arif Şahin, 20.12.2017, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 81



 Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.


Seçkin Deniz Twitter Akışı